meryem
Sun 24 October 2010, 04:49 pm GMT +0200
42-Dediklerine Göre Çelişik İki Hadis
İddia: Rasûlullahın,borcunun ödenmesi için karşılığını bırakmayan borçlunun cenaze namazını kılmadığını rivayet ettiniz.. [24]
Sonra yine O'nun :"Kim mal bırakırsa ailesi-nindir.Kim borç bırakırsa o(nu Ödemek) benim üzerime (düşer) [25]ve başka bir hadiste:
"Kim bir keli bırakırsa .Allah ve Rasûlüne (bırakmış) dır.[26] buyurduğunu rivayet ettiniz. (Keli: Fakir aüeler veya bakacak kimsesi olmayan çocuklar demektir.)
Rasûlullah;borcunu ödemeyi ve ölümünden sonra onun çocuk ve ailesine bakmayı kendine gerekli kıldığı birinin namazını kılmayı nasıl terkedebilir?
Bu bir çelişkidir.
Cevap: Biz deriz ki burada-Allah'a hamdolsun-herhangi bir çelişki yoktur.Çünkü borçlu olup (Ölen) ve borcunun ödenmesi için birşey bırakmayan kimsenin cenaze namazını kılmaması;İslâm'ın başlangıcında,ve fetihler genişleyip.kensine ganimet malları gelmeden önce idi.Ve o .böyle davranmakla,borcun hafife alınmamasını ve ödeyemiyecekleri şeyi borç almamalarını kasdetmiştir.Vaktaki Allah kendisine ganimet ihsan edip fetihler genişleyince ve ona mallar gelince,fakirler ve çocuklar için ganimetten bir pay ayırmış ve bu paydan, müslümanların borçlarını ödemiştir. [27]
43-Dediklerine Göre Çelişik İki Hadis
İddia: Rasûlullahm Mâiz'i (R.A) ;zina ettiğini huzurunda dört kere ikrar etmedikten ve her ikrarında kendisinden yüzçevirmedikten sonra rec-metmediğini.sonra dördüncü ikrarında onu recmettiğini [28] rivayet ettiniz.
Sizin fakihlerinizden bir kısmı bu hadisi kabul ettiler ve: ""Bir kimsenin (suçunu ) ikrarı,aleyhindeki Şahidlerin adedi kadar olmadıkça onu recmetmeyiz." dediler.
Ali b.ebî Tâlib de bu görüşte idi.
Sonra yine rivayet ettiniz ki:İki adam Rasûlullah'a geldi.Birisi şöyle dedi:Benim oğlum bunun yanında işçi i di. Onun hanımı ile zina etmiş. Oğlumun bu suçundan dolayı ona.yüz koyun ve bir de köle verdim.Sonra biz ehl-i ilimden bir adama (bu meseleyi) sorduk. Oğluna yüz sopa ve bir sene sürgün cezası;kadına da recm gerekir." dedi."Rasûlullah (S.A.V):"Nefsim elinde olan (Allah)a andolsun ki aranızda Allah'ın kitabı İle hükmedeceğim:Yüz koyun ve köle sana geri verUmiştir.Oğluna yüz sopa ve bir sene sürgün cezası,bu adamın karısına da recm cezası!" buyurdu ve aralarında böylece hükmetti.Sonra ;"Gît yâ Un ey s, şunun hanımına! Eğer zina ettiğini itiraf ederse,onu recmet." dedi.Kadın da itiraf etti,o da recmetti.[29]
Halbuki hiçbir kimse.Rasûlullahın bir mecliste hattâ birkaç mecliste "Kadın suçunu dört kere itiraf etsin",dediğini söylememiştir.
Bu ise Mâiz hadisine ayladır.
Cevap: Biz deriz ki burada-Allah'a hamd olsun-herhangi bir tutarsızlık veya çelişki yoktur.Çünkü Rasûlullahm Mâiz'den dört kere yüz çevirmesi,onun zina ettiğini itiraf etmesinden ve Allah'ın örttüğü bir suçu açığa çıkarmasından hoşlanmadığı içindir.Yoksa huzurunda dört kere suçunu ikrar etmesini istediğinden değil!...
Bir de onun durumunu iyice öğrenmek ve "Aklı yerinde mi,yoksa aklî durumu bozuldu mu?" bunu bilmek istemiştir.Onun durumunu öğrenmek için dört kere itiraf etmesini uygun görmüştür.Eğer iki,üç veya beş , altı kere itiraf etmesini uygun görseydi.bu yine de bağlayıcı bir delil teşkil etmezdi.
Şu rivayet,Rasûlullahın;huzurunda zinanın itiraf edilmesinden hoşlanmadığını göstermekte-dir:Bu,Mâlik'in,Zeyd b.Eslem'den "Rasûlullah zamanında zina ettiğini itiraf eden bir adam hakkındaki" rivayetidir: Rasûlullah adama yüz sopa vurulmasını emretti ve:"Ey insanlar! Sizin için Allah'ın yasakladıklarından vazgeçme vakti gelmiştir.Kim bu pisliklerden bir iş işlerse,Allah'ın kendi suçunu örttüğü gibi o da suçunu örtsün.Çünkü kim bize (kendisine ceza verilmesi için) yanağını uzatırsa.biz onun hakkında Allah'ın kitabının gerektirdiği şeyi tatbik ederiz.[30] buyurdu.
Suçunu inkâr edenin durumu hakkında şüphe kalmazsa,bu takdirde itirafın dörtten fazla veya eksik olabileceğine şu hadis delâlet etmektedir:
Yahya b.Saîd ,Hişâm ed-Dustuvâî'den,o Yahya b.ebî Kesîr'den,o Ebû Kılâbe'den (RA] rivayet o Ebu'l-Muhelleb'ten, o da Imrân b.Husayn'dan etti ki: (Imrân b.Husayn şöyle) dedi:Rasûlullah ile beraber-dik.Kendisine.zinadan hamile kalan,Cuheyne kabilesinden bir kadm geldi ve:"Yâ Rasûlallah! Ben.haddi gerektirecek bîr günah İşledim.Cezayı bana tatbik et." dedi.Rasûlullah kadının velîsini çağırdı ve kadına iyi bakmasını,çocuğunu doğurunca kadım kendisine getirmesini emre t ti.Kadın doğumunu yaptı .Bunun üzerine Rasûlullah kadi-na.çocuğu emzirmesini .sütten kesince de kendisine gelmesini emretti.Kadın da öyle yaptı.Sonra velîsi kadını getirdi.Rasûlullah emretti .kadının (üst) elbiseleri yırtıldı ve recmedildi.Soma da Samazını kıldı."
Ba hadiste kadının suçunu dört defa itiraf ettiği zikredilmemektedir.[31]Bu ise Rasûlullahm:"Git yâ Uneys! Şunun hanımına! Eğer (zina ettiğini) itiraf ederse onu recmet" dediği zikredilen hadis için (onu destekleyen) bir şâhlddir.
Yine dediğimize diğer bir delil de şudunMâiz b.Mâlik ,recmedildiği vakit buna dayanamadı ve kaçtı.Buna rağmen onu recmettiler.Rasûlullaha onun acıya dayanamadığını haber verdikleri vakit Rasûlullah:"Onu bana getirseydiniz de tekrar onun durumuna bakaydım ya[32]buyurmuştur....
Eğer cezayı gerektiren şey; onun dört defa ikrar etmesi olmuş olsaydı,Rasûlullahm,"Onu bana geri getirseydiniz ya!"sözünün manası olmazdı.Çünkü o, adam hakkında Allah'ın hükmünü infaz etmişti.Adam dört kere ikrar ettikten sonra-eğer döner-se.onun dönmesinin kabul edilmesi caiz olmaz.Fakat ikrar için bir aded tayin edilmezse, o zaman adamın ikrarından dilediği zaman dönmesi ve onun bu dönüşünün kabul edilmesi caiz olur. [33]
Dediklerine Göre Üzerinde İttifak Edilmiş Olan .Fakat Kur'an'ın İptal Ettiği Veya Hâriciler Tarafından Delil Olarak İleri Sürülen Hükümler:(44,45 Ve 46}
44-Dediklerine Göre Recm Hakkında Kur'an ın Reddettiği Hüküm
İddia:Siz Rasûlullahm recmettiğini,ondan sonra imamların (devlet başkanlarının) da recm ceza-lannı tatbik ettiğini rivayet ettiniz.Halbuki Allah,câri-yeler,hakkında:"Eğer bir fuhuş yaparlarsa,o vakit hür kadınlar üzerine gerekli olan cezanın yarısı kendilerine lâzım geIir."(4.en-Nisâ:25) buyurmaktadır.Recm cezası ise,insanı öldürüp telef etmektir,ve parçalanma kabul etmez.O halde hür kadına verilen cezanın yansı cariyeye nasıl verilir?
(Ebû Muhammed}:Âyetteki el-muhsanât'ın evli kadınlar olduğunu söylediler ve :"Bu âyet,(zina eden) evli kadının cezasının sopa (değnek) olduğuna delâlet eder." dediler.
Cevap:Biz deriz ki:el-muhsanât,eğer burada "evli kadınlar" manasına olsaydı.dedikleri doğru olurdu.Ve bu delil geçerli olurdu...el-muhsanat ise burada,"bekâr hür kadınlar" dan başkası değil-dir.Bâkire oldukları halde onlara el-muhsanât (evli kadınlar) denmiştir.Çünkü ihsan (^evlilik) hür kadınlara mahsustur ve onlarla evlenilir.Çâriyelerle evlilik (akdi) olmaz.
Sanki Allah (C.C):ftKendUerine;hür kadınlar üzerine gereken cezanın yansı verilmelidir." derken,hür kadınlar ile bakire olanları kasdetmiştir gibi-
Araplar bazan sığıra-hiçbir yeri sürmediği el-musıra (=çift süren) derler.Çünkü başka hayvanla değll.sadece sığırla çift sürülür...
Otlaklanndaki develere de el-hedy (kurbanlık) Kr'kÜnkü Ka'be'ye kurbanlık, onlardan götürülür eye kurt)an için götürülmeseler bile,onlara bu ım verilir.
Bizim el-muhsanât hakkındaki .yapmış olduğu, muz "el-muhsenât bu âyette- bakire ve hür kadınlar demektir." şeklindeki tevilimizi destekleyen diğer bir şahid de ,AlIahu taâlânın başka bir yerdeki:"Içiniz. den iman etmiş hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse,mâlik olduğunuz iman etmiş genç kızlannizfolan cariyeler) den alsın" (4.en-Nisâ:25) âyetidir, el-muhsanât-burada-hür olan kadınlardır.Buradaki el-muhsanâtın "evli kadınlar" olması caiz değildir. Çünkü evli kadınlar tekrar nikâh edilemez. [34]
45-Dediklerine Göre Vasiyet Hususunda Kur'an ın Reddettiği Hüküm
Îddia:Rasûlullahın:"Vâris (mirasçı) İçin vasiyet yoktur.[35] buyurduğunu rivayet ettiniz.Alla-hu taâlâ ise:"Sizden birinize ölüm alâmetleri belirdiği zaman, geriye mal birakacaksa,babasına,anasına ve akrabasına vasiyet etmesi farz kılındı."(2.d-Bakara: 180) buyurmaktadır.Ana ve baba ise her halükârda mirasçıdırlar. Onları mirastan kimse menedemez.
İşte bu rivayet Allah'ın kitabına aykırıdır.
Cevap:Biz deriz ki :Bu âyet neshedilmişÜr.Onu miraslar hakkındaki âyet [36]neshetmiştir.
Eğer, "Miraslar hakkındaki âyette, (yukarıdaki) âyeti neshedecek birşey yoktur.Çünkü bazan ana babaya hem mirastaki hakkını hem de vasıyyet edilen haklanı vermek caizdir." derse,biz ona deriz ki:"Bu caiz değildir. Çünkü Allah ana babanın mirastaki haklarının.sadece veraset yoluyla hak kazandıkları mikdar kadar olduğuna hükmetmiş tir. Miraslar hakkındaki âyetten sonra Allah:"(Yetimler ve vârisler hakkındaki )bütün bu hükümIer,Allah'ın şeriatı ve çizdiği sınırlandır.Kim Allah'a ve peygamberine itaat ederse.Allah onu.ağaçlan altından ırmaklar akan Cennetlere koyar ki,orada ebedî olarak kalıcıdırlar.İşte bu,en büyük kurtuluş ve saadet-tir.Kim de Allah'a ve peygamberine isyan eder,şe-riat hükümlerini çiğneyip geçerse,onu da içinde ebedi olarak kalmak üzere ateşe koyar.Onun için rusvây edici,aşağı düşürücü bir azab vardır."(4.en-Nisâ:13.14) buyurmuştur.
Allah,miraslar hususunda çizdiği sınırlara itaat etmeğe karşılık,en büyük sevabı vadetmiş,bu sınırlara isyan etmeğe karşılık da.en şiddetli azabla korkut-muştur.Hiç kimse, vâris e, Allahu taâlânın tayin edip farz kıldığından daha fazla bir mal veremez.
Vasiyet âyetinin,Rasûlullahın:'Vâris için vasiy-yet yoktur." sözü ile neshedildiği de söylenebilir.
Sünnet'in Kur'an'ı nasıl neshettiğîni ise,inşâal-lah ileride açıklayacağız.. [37]
[24] BÛH: 38/3 ,HAN: 2 / 290,380
[25] BUH: 65 / sure: 33,nu: 1; 69 / 15; 85 / 4.HAN: 2 / on
[26] BUH: 69 / 15.
[27] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 298-299.
[28] Krş,HAN: 3 / 61.
[29] BÜH: 53 / 5; 54 / 9; 83 / 3; bkz:es-San(ânî,Subu-lups-Selâm,IV.6-8 (M)
[30] MUVATTA: 41 / 12
[31] Krş.İBNU MÂCE: 21 / 36
[32] Bkz.HAN: 3 / 61; 4 / 66.
[33] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 299-302.
[34] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 303-304.
[35] HAN: 4 / 186,238
[36] Bkz.en-Nisâ: 7-12
[37] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 304-305.
İddia: Rasûlullahın,borcunun ödenmesi için karşılığını bırakmayan borçlunun cenaze namazını kılmadığını rivayet ettiniz.. [24]
Sonra yine O'nun :"Kim mal bırakırsa ailesi-nindir.Kim borç bırakırsa o(nu Ödemek) benim üzerime (düşer) [25]ve başka bir hadiste:
"Kim bir keli bırakırsa .Allah ve Rasûlüne (bırakmış) dır.[26] buyurduğunu rivayet ettiniz. (Keli: Fakir aüeler veya bakacak kimsesi olmayan çocuklar demektir.)
Rasûlullah;borcunu ödemeyi ve ölümünden sonra onun çocuk ve ailesine bakmayı kendine gerekli kıldığı birinin namazını kılmayı nasıl terkedebilir?
Bu bir çelişkidir.
Cevap: Biz deriz ki burada-Allah'a hamdolsun-herhangi bir çelişki yoktur.Çünkü borçlu olup (Ölen) ve borcunun ödenmesi için birşey bırakmayan kimsenin cenaze namazını kılmaması;İslâm'ın başlangıcında,ve fetihler genişleyip.kensine ganimet malları gelmeden önce idi.Ve o .böyle davranmakla,borcun hafife alınmamasını ve ödeyemiyecekleri şeyi borç almamalarını kasdetmiştir.Vaktaki Allah kendisine ganimet ihsan edip fetihler genişleyince ve ona mallar gelince,fakirler ve çocuklar için ganimetten bir pay ayırmış ve bu paydan, müslümanların borçlarını ödemiştir. [27]
43-Dediklerine Göre Çelişik İki Hadis
İddia: Rasûlullahm Mâiz'i (R.A) ;zina ettiğini huzurunda dört kere ikrar etmedikten ve her ikrarında kendisinden yüzçevirmedikten sonra rec-metmediğini.sonra dördüncü ikrarında onu recmettiğini [28] rivayet ettiniz.
Sizin fakihlerinizden bir kısmı bu hadisi kabul ettiler ve: ""Bir kimsenin (suçunu ) ikrarı,aleyhindeki Şahidlerin adedi kadar olmadıkça onu recmetmeyiz." dediler.
Ali b.ebî Tâlib de bu görüşte idi.
Sonra yine rivayet ettiniz ki:İki adam Rasûlullah'a geldi.Birisi şöyle dedi:Benim oğlum bunun yanında işçi i di. Onun hanımı ile zina etmiş. Oğlumun bu suçundan dolayı ona.yüz koyun ve bir de köle verdim.Sonra biz ehl-i ilimden bir adama (bu meseleyi) sorduk. Oğluna yüz sopa ve bir sene sürgün cezası;kadına da recm gerekir." dedi."Rasûlullah (S.A.V):"Nefsim elinde olan (Allah)a andolsun ki aranızda Allah'ın kitabı İle hükmedeceğim:Yüz koyun ve köle sana geri verUmiştir.Oğluna yüz sopa ve bir sene sürgün cezası,bu adamın karısına da recm cezası!" buyurdu ve aralarında böylece hükmetti.Sonra ;"Gît yâ Un ey s, şunun hanımına! Eğer zina ettiğini itiraf ederse,onu recmet." dedi.Kadın da itiraf etti,o da recmetti.[29]
Halbuki hiçbir kimse.Rasûlullahın bir mecliste hattâ birkaç mecliste "Kadın suçunu dört kere itiraf etsin",dediğini söylememiştir.
Bu ise Mâiz hadisine ayladır.
Cevap: Biz deriz ki burada-Allah'a hamd olsun-herhangi bir tutarsızlık veya çelişki yoktur.Çünkü Rasûlullahm Mâiz'den dört kere yüz çevirmesi,onun zina ettiğini itiraf etmesinden ve Allah'ın örttüğü bir suçu açığa çıkarmasından hoşlanmadığı içindir.Yoksa huzurunda dört kere suçunu ikrar etmesini istediğinden değil!...
Bir de onun durumunu iyice öğrenmek ve "Aklı yerinde mi,yoksa aklî durumu bozuldu mu?" bunu bilmek istemiştir.Onun durumunu öğrenmek için dört kere itiraf etmesini uygun görmüştür.Eğer iki,üç veya beş , altı kere itiraf etmesini uygun görseydi.bu yine de bağlayıcı bir delil teşkil etmezdi.
Şu rivayet,Rasûlullahın;huzurunda zinanın itiraf edilmesinden hoşlanmadığını göstermekte-dir:Bu,Mâlik'in,Zeyd b.Eslem'den "Rasûlullah zamanında zina ettiğini itiraf eden bir adam hakkındaki" rivayetidir: Rasûlullah adama yüz sopa vurulmasını emretti ve:"Ey insanlar! Sizin için Allah'ın yasakladıklarından vazgeçme vakti gelmiştir.Kim bu pisliklerden bir iş işlerse,Allah'ın kendi suçunu örttüğü gibi o da suçunu örtsün.Çünkü kim bize (kendisine ceza verilmesi için) yanağını uzatırsa.biz onun hakkında Allah'ın kitabının gerektirdiği şeyi tatbik ederiz.[30] buyurdu.
Suçunu inkâr edenin durumu hakkında şüphe kalmazsa,bu takdirde itirafın dörtten fazla veya eksik olabileceğine şu hadis delâlet etmektedir:
Yahya b.Saîd ,Hişâm ed-Dustuvâî'den,o Yahya b.ebî Kesîr'den,o Ebû Kılâbe'den (RA] rivayet o Ebu'l-Muhelleb'ten, o da Imrân b.Husayn'dan etti ki: (Imrân b.Husayn şöyle) dedi:Rasûlullah ile beraber-dik.Kendisine.zinadan hamile kalan,Cuheyne kabilesinden bir kadm geldi ve:"Yâ Rasûlallah! Ben.haddi gerektirecek bîr günah İşledim.Cezayı bana tatbik et." dedi.Rasûlullah kadının velîsini çağırdı ve kadına iyi bakmasını,çocuğunu doğurunca kadım kendisine getirmesini emre t ti.Kadın doğumunu yaptı .Bunun üzerine Rasûlullah kadi-na.çocuğu emzirmesini .sütten kesince de kendisine gelmesini emretti.Kadın da öyle yaptı.Sonra velîsi kadını getirdi.Rasûlullah emretti .kadının (üst) elbiseleri yırtıldı ve recmedildi.Soma da Samazını kıldı."
Ba hadiste kadının suçunu dört defa itiraf ettiği zikredilmemektedir.[31]Bu ise Rasûlullahm:"Git yâ Uneys! Şunun hanımına! Eğer (zina ettiğini) itiraf ederse onu recmet" dediği zikredilen hadis için (onu destekleyen) bir şâhlddir.
Yine dediğimize diğer bir delil de şudunMâiz b.Mâlik ,recmedildiği vakit buna dayanamadı ve kaçtı.Buna rağmen onu recmettiler.Rasûlullaha onun acıya dayanamadığını haber verdikleri vakit Rasûlullah:"Onu bana getirseydiniz de tekrar onun durumuna bakaydım ya[32]buyurmuştur....
Eğer cezayı gerektiren şey; onun dört defa ikrar etmesi olmuş olsaydı,Rasûlullahm,"Onu bana geri getirseydiniz ya!"sözünün manası olmazdı.Çünkü o, adam hakkında Allah'ın hükmünü infaz etmişti.Adam dört kere ikrar ettikten sonra-eğer döner-se.onun dönmesinin kabul edilmesi caiz olmaz.Fakat ikrar için bir aded tayin edilmezse, o zaman adamın ikrarından dilediği zaman dönmesi ve onun bu dönüşünün kabul edilmesi caiz olur. [33]
Dediklerine Göre Üzerinde İttifak Edilmiş Olan .Fakat Kur'an'ın İptal Ettiği Veya Hâriciler Tarafından Delil Olarak İleri Sürülen Hükümler:(44,45 Ve 46}
44-Dediklerine Göre Recm Hakkında Kur'an ın Reddettiği Hüküm
İddia:Siz Rasûlullahm recmettiğini,ondan sonra imamların (devlet başkanlarının) da recm ceza-lannı tatbik ettiğini rivayet ettiniz.Halbuki Allah,câri-yeler,hakkında:"Eğer bir fuhuş yaparlarsa,o vakit hür kadınlar üzerine gerekli olan cezanın yarısı kendilerine lâzım geIir."(4.en-Nisâ:25) buyurmaktadır.Recm cezası ise,insanı öldürüp telef etmektir,ve parçalanma kabul etmez.O halde hür kadına verilen cezanın yansı cariyeye nasıl verilir?
(Ebû Muhammed}:Âyetteki el-muhsanât'ın evli kadınlar olduğunu söylediler ve :"Bu âyet,(zina eden) evli kadının cezasının sopa (değnek) olduğuna delâlet eder." dediler.
Cevap:Biz deriz ki:el-muhsanât,eğer burada "evli kadınlar" manasına olsaydı.dedikleri doğru olurdu.Ve bu delil geçerli olurdu...el-muhsanat ise burada,"bekâr hür kadınlar" dan başkası değil-dir.Bâkire oldukları halde onlara el-muhsanât (evli kadınlar) denmiştir.Çünkü ihsan (^evlilik) hür kadınlara mahsustur ve onlarla evlenilir.Çâriyelerle evlilik (akdi) olmaz.
Sanki Allah (C.C):ftKendUerine;hür kadınlar üzerine gereken cezanın yansı verilmelidir." derken,hür kadınlar ile bakire olanları kasdetmiştir gibi-
Araplar bazan sığıra-hiçbir yeri sürmediği el-musıra (=çift süren) derler.Çünkü başka hayvanla değll.sadece sığırla çift sürülür...
Otlaklanndaki develere de el-hedy (kurbanlık) Kr'kÜnkü Ka'be'ye kurbanlık, onlardan götürülür eye kurt)an için götürülmeseler bile,onlara bu ım verilir.
Bizim el-muhsanât hakkındaki .yapmış olduğu, muz "el-muhsenât bu âyette- bakire ve hür kadınlar demektir." şeklindeki tevilimizi destekleyen diğer bir şahid de ,AlIahu taâlânın başka bir yerdeki:"Içiniz. den iman etmiş hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse,mâlik olduğunuz iman etmiş genç kızlannizfolan cariyeler) den alsın" (4.en-Nisâ:25) âyetidir, el-muhsanât-burada-hür olan kadınlardır.Buradaki el-muhsanâtın "evli kadınlar" olması caiz değildir. Çünkü evli kadınlar tekrar nikâh edilemez. [34]
45-Dediklerine Göre Vasiyet Hususunda Kur'an ın Reddettiği Hüküm
Îddia:Rasûlullahın:"Vâris (mirasçı) İçin vasiyet yoktur.[35] buyurduğunu rivayet ettiniz.Alla-hu taâlâ ise:"Sizden birinize ölüm alâmetleri belirdiği zaman, geriye mal birakacaksa,babasına,anasına ve akrabasına vasiyet etmesi farz kılındı."(2.d-Bakara: 180) buyurmaktadır.Ana ve baba ise her halükârda mirasçıdırlar. Onları mirastan kimse menedemez.
İşte bu rivayet Allah'ın kitabına aykırıdır.
Cevap:Biz deriz ki :Bu âyet neshedilmişÜr.Onu miraslar hakkındaki âyet [36]neshetmiştir.
Eğer, "Miraslar hakkındaki âyette, (yukarıdaki) âyeti neshedecek birşey yoktur.Çünkü bazan ana babaya hem mirastaki hakkını hem de vasıyyet edilen haklanı vermek caizdir." derse,biz ona deriz ki:"Bu caiz değildir. Çünkü Allah ana babanın mirastaki haklarının.sadece veraset yoluyla hak kazandıkları mikdar kadar olduğuna hükmetmiş tir. Miraslar hakkındaki âyetten sonra Allah:"(Yetimler ve vârisler hakkındaki )bütün bu hükümIer,Allah'ın şeriatı ve çizdiği sınırlandır.Kim Allah'a ve peygamberine itaat ederse.Allah onu.ağaçlan altından ırmaklar akan Cennetlere koyar ki,orada ebedî olarak kalıcıdırlar.İşte bu,en büyük kurtuluş ve saadet-tir.Kim de Allah'a ve peygamberine isyan eder,şe-riat hükümlerini çiğneyip geçerse,onu da içinde ebedi olarak kalmak üzere ateşe koyar.Onun için rusvây edici,aşağı düşürücü bir azab vardır."(4.en-Nisâ:13.14) buyurmuştur.
Allah,miraslar hususunda çizdiği sınırlara itaat etmeğe karşılık,en büyük sevabı vadetmiş,bu sınırlara isyan etmeğe karşılık da.en şiddetli azabla korkut-muştur.Hiç kimse, vâris e, Allahu taâlânın tayin edip farz kıldığından daha fazla bir mal veremez.
Vasiyet âyetinin,Rasûlullahın:'Vâris için vasiy-yet yoktur." sözü ile neshedildiği de söylenebilir.
Sünnet'in Kur'an'ı nasıl neshettiğîni ise,inşâal-lah ileride açıklayacağız.. [37]
[24] BÛH: 38/3 ,HAN: 2 / 290,380
[25] BUH: 65 / sure: 33,nu: 1; 69 / 15; 85 / 4.HAN: 2 / on
[26] BUH: 69 / 15.
[27] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 298-299.
[28] Krş,HAN: 3 / 61.
[29] BÜH: 53 / 5; 54 / 9; 83 / 3; bkz:es-San(ânî,Subu-lups-Selâm,IV.6-8 (M)
[30] MUVATTA: 41 / 12
[31] Krş.İBNU MÂCE: 21 / 36
[32] Bkz.HAN: 3 / 61; 4 / 66.
[33] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 299-302.
[34] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 303-304.
[35] HAN: 4 / 186,238
[36] Bkz.en-Nisâ: 7-12
[37] İbn Kuteybe, Te’vilu Muhtelifi’l Hadisi Müdâfaası, Kayıhan Yayınları: 304-305.