- Davud Aleyhisselâmın Davar Güderken Karşılaştığı Haller

Adsense kodları


Davud Aleyhisselâmın Davar Güderken Karşılaştığı Haller

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 19 January 2010, 12:06 pm GMT +0200
Dâvûd Aleyhisselâmın Davar Güderken Karşılaştığı Haller:


 Dâvûd Aleyhisselâm, bir gün [ 11], babasının yanına gelip[12]:
 
"Ey Babacığım! Ben, şu sapanımla, attığım her şeyi, muhakkak, vuruyor, yere düşürüyorum!" dedi. [13]

Babası:

"Ey oğulcuğum! Seni, müjdelerim: Allah, senin rızkını, Sapanının içine, koy muştur!" dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, başka bir gün, yine, babasının yanına gelip

"Ey babacığım! [14] Dağlar arasına girdiğimde, yuvasında duran bir arslana rastladım! Hiç korkmadan, onun üzerine binip kulaklarını tuttum!" dedi [15]

Babası:

"Müjdelerim seni ey oğulcuğum! Hiç şüphesiz, bu da, Allanın, sana verdiği bir hayırdır." dedi. [16]

Dâvûd Aleyhisselâm, yine, başka bir gün de, babasına gelip[17]:

"Ey babacığım! [18] Ben, dağların arasında yürüyüp giderken, Allâhı, Teşbih ediyor (Sübhânallâh!) diyorum.

Hiç bir dağ kalmamak üzere, bütün dağlar, benimle birlikte, Allah´ı Teşbih edi yor, (Sübhânallâh!) diyorlar." dedi.

Babası:

"Müjdelerim seni ey oğulcuğum! Hiç şüphesiz, bu da, Allanın, sana verdiği bir hayırdır." dedi. [19]

Dâvûd Aleyhisselâmın babası, çok yaşlı bir ihtiyardı,

Dâvud Aleyhisselâmın kardeşleri, Câlut´la savaşmak üzre, Tâlut´la birlikte git mişlerdi.

Dâvûd Aleyhisselâm, babasının davarlarını gütmek üzere, geride kalmıştı.

İsrail oğullarıyla Amâlıkalar, çarpışmak için, birbirlerine yaklaşmış bulunu yorlardı.

Dâvûd Aleyhisselâm, davarlarını yayarken, kendisine bir ses geldii ki: "Ey Dâvûd! Sen, Câlût´u, öldüreceksin!

Sen, şurada durup ne yapacaksın? Haydi, davarlarını, Rabb´ına, emânet et de, kardeşlerine kavuş!

Tâlût; Câlût´u, öldürecek kimseye, malının yarısını vermeyi ve kızını da, onun la evlendirmeyi va´d etmiş bulunmaktadır!" diyordu.

Dâvûd Aleyhisselâm, hemen, davarlarını, Rabb´ine emânet etti. Gidip babası nın yanına vardı.

Babası, ona:

"Sen, davarlarını, ne yaptın?" diye sordu.

Dâvûd Aleyhisselâm:

"Ben, onlara, en koruyucu Birini, Vekil ettim!" deyince, babası, onun bu sö zünden, davarlara, ancak, çoban arkadaşlarından bazısını vekil ettiğini sanmıştı.

Savaşa giden kardeşleri için azık hazırlayıp:

"Ey oğulcuğum! Hemen, kardeşlerinin yanına git. Düşmanları karşısında, on ları, güçlendirmek üzere, yaptığımız şeyleri, kendilerine teslim et!

Durumlarını, gör, benim yanıma ve işinin başına dönmekte acele et!" dedi.

Dâvûd Aieyhisselâm, kardeşlerinin azıklarını, asasını, torbasını ve sapanını yük lenip hemen yola çıktı.

Yolda giderken, bir taş:

"Ey Dâvûd! Beni, götür! Senin için -Allah´ın izniyle- Câlût´u, öldüreyim!" diye rek seslendi.

Dâvûd Aleyhisselâm, onu, alıp torbasına koydu. Sonra, yoluna devam etti.

Başka bir taş, ona:

"Ey Dâvûd! Beni de, al!" diye seslendi.

Dâvûd Aleyhisselâm, ona:

"Sen, kimsin?" diye sordu.

Taş:

"Ben, İshak´ın taşıyım ki, o, benimle, şunları, şunları, öldürdü!

Ben -Allah´ın izniyle- Câlût´u, öldürürüm!" dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, onu da, alıp torbasına koydu.

Sonra, yoluna devam etti.

Daha başka bir taşa rastladı ki:

"Ey Dâvûd! Beni de, yanına al!" dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, ona:

"Sen, kimsin?" diye sordu.

Taş:

"Ben, Yâkub´un taşıyım. Ben -Allah´ın izniyle- Câlût´u, öldürürüm!" dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, ona:

"Sen, onu, nasıl öldüreceksin?" diye sordu. Taş:

"Ben, rüzgârdan, beni -Câlût´un tolgasına ulaştırıp alnına değdirmesi için- yar dım etmesini isterim ve onu, öldürürüm!" dedi.

Dâvûd Aleyhisselâm, onu da, alıp torbasına koydu.[20] İşte, Dâvûd Aleyhisselâm; böylece, yolda rastlayıp:

"Ey Dâvûd! Bizi al! Câlût´u, bizimle vurup öldürürsün!" diyerek seslenen üç taşı alıp torbasına yerleştirmişti. [21]




[11] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.219-220.

[12] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270.

[13] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî s.270, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.22O..

[14] Taberî-Tarih C.1.S.245, Sâlebî-Arais s.270.

[15] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.22O.

[16] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270.

[17] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270 İbn.Esîr-Kâmil c.1,s220.

[18] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270.

[19] Taberî-Tarih c.1,s.245, Sâlebî-Arais s.270, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.220.

[20] İbn.Asâkir-Tarih c.5,s. 190-191.

[21] Taberî-Tarih C.1.S.245, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.22O.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/180-182.