seymanur K
Thu 20 October 2011, 07:09 pm GMT +0200
Dava Ve Deliller
Davacı ile beraber delili varsa hakim, davacıyı dinler ve ona göre hüküm verir. Davacının elinde bir delili yoksa o zaman, davalı yemin eder.
Davalı yemin etmezse davacıya yemini iade eder. Eğer davacı kendisine iade edilen yeminle yemin ederse, o zaman davacının hakkı tahakkuk etmiş olur. Herhangi bir mal davacı veya davalıdan birinin elinde bulunsa ve bul mal dava konusu olsa, sözkonusu mal kimin elinde bulunuyorsa onun sözü, yeminiyle beraber muteberdir. Eğer mal iki kişinin elinde bulunuyorsa, o zaman ikisi de yemin ederek mal aralarında bölüştürülür.
Bir kimse kendi fiiliyle ilgili herhangi bir şey için yemin ederse kesin bir şekilde yemin etmelidir. Bir kimse başkasının fiiliyle ilgili yemin eder ve bir delil de bulundurursa kesin bir şekilde yemin eder. Bilmediği herhangi bir şey için 'bilmiyorum' diye ifadede bulunup yemin eder.
Dava lugatta, istek ve temenni manasını ifade eder.
Istılahta ise, birinin hakkının diğer bir kimsede olduğunu iddia etmektir. Her davacının davasına 'Evet / Hayır' denilmez.
Dava, bir kimsenin biri üzerinde hakkının bulunduğuna dair hakime haber vermesidir. Bu şekilde davada bulunmak, dava açmak, hakkını aramak meşrudur.
Davanın açılabileceği Kuran’ı Kerim ve hadisi şerifle sabittir. Allahu Teala Kuranı Kerim'de şöyle buyurmuştur:
"Aralarında hüküm vermek üzere Allaha ve peygamberine çağrıldığınız zaman hemen onlardan, bir grup yüz çevirirler." (Nur: 24/48) Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"İnsanların her davası kabul edilseydi, birtakım insanlar bir çok kimselerin kan ve mallarında hak iddia ederlerdi. Fakat bunu önlemek için davalıya yemin hakkı vardır." [1]
Şahit davacıya yemin davalıya aittir. Davalarda şahitlerin getirilmesi davacıya aittir. Yemin ise davayı inkar eden davalıya düşer. Davacının şahitleri olursa hak ona verilir. Bu durumda davacıdan yemin talebinde bulunulmaz. Eğer davacının şahitleri yoksa o zaman davalıya yemin düşer. Yemin ederse davacı davayı kazanır. Nitekim peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Şahit davacıya, yemin de münkire (davalıya) aittir." [2] Başka bir hadiste peygamberimiz kendisine gelen bir davacıya, "Şahidin var mı?" diye sorunca, davacı, hayır, demiş. Bunun üzerine peygamberimiz:
"Davalıya yemin vardır" diye buyurmuştur. [3] Eğer davalı yemin etmekten kaçınırsa o zaman yemin davacıya düşer. Yemin ederse hak kazanır. Nitekim İbni Ömer (r.a) şöyle demiştir: "Rasulullah yemini hakkı talep eden (davacıya) döndürmüştür. [4] Ancak hakim her iki larafada açık açık telkinlerde bulunarak davalıya, 'yeminden kaçınırsan davacı yemin eder ve senden hakkı alır', der veya davacıya 'Red yemininden çekinirsen hakkın düşer,' diye uyanlarda bulunur.
İki kişiden her biri bir hakkın kendine ait olduğunu iddia eder ve hiç birinin delili veya şahidi olmadığı halde bu mal benimdir derlerse o zaman mal kimin elinde bulunuyorsa yeminiyle birlikte sözü geçerlidir. Çünkü malın onun elinde bulunması ona ait olduğu için bir delil teşkil eder. Mal ikisininde elinde bulunuyorsa ve hiç birinin de diğerine kıyasla delili yoksa ikiside yemin eder ve o mala ortak olurlar. Bu konuda Ebu Musa El-Eşari (r.a) şöyle demiştir: "İki adamdan her biri bir deve veya bir başka hayvanın Peygamberin huzurunda iddia ettiler. Hiç birinin delili olmadığı halde kendisine ait olduğunu söylediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) o hayvanın ikisine ait olduğunu hükmetti. [5]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari, 4277; Müslim, 1711.
[2] Tirmizi, 1341; Beyhaki, 8/123.
[3] Müslim, 1308.
[4] El Hakim, 4/100.
[5] Ebu Davud, 3613.