- Daha güzel bir dünyanın yolu affetmekten geçer

Adsense kodları


Daha güzel bir dünyanın yolu affetmekten geçer

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sümeyra
Fri 22 April 2011, 01:12 am GMT +0200
Daha güzel bir dünyanın yolu affetmekten geçer



Güçlü rakiplerine rağmen yabancı dilde en iyi film Oscar'ını alan 'Daha İyi Bir Dünyada' , birlikte yaşamak için çözüm önerisi sunuyor. Orijinal adı olan 'İntikam'ın insanın en temel içgüdüsü olduğunu savunan film, bunun çaresinin de 'affetmek' olduğunu salık veriyor. Film, etkileyici hikâyesini harikulade bir görsellikle tamamlayıp 'izlenmesi gerekenler' safına dâhil oluyor.



Kral'ın nutkunun çözüldüğü son Oscar törenlerinde çoğu dalda ödüller beklendiği gibi gelmişti. Son yıllara göre daha iddialı ve toplumsal sorunlarla fazlasıyla ilgili filmlerin yarıştığı 'yabancı' Oscar'ı da Danimarka'ya gitmişti. Susanne Bier'in 'Daha İyi Bir Dünyada' (Hævnen) filmi; Javier Bardem'in tek başına sırtladığı Iñárritu yapımı Biutiful, Yunanistan'dan 'Dogtooth', Lübnan'daki iç savaşı tüm yıkıcılığıyla anlatan İçimdeki Yangın, Cezayir'in özgürlük mücadelesini anlatarak Cannes'da tartışmalara sebep olan Rachid Bouchareb imzalı Kanunsuzlar gibi güçlü rakiplerinin arasından sıyrılarak meşhur heykelciğe ulaşmıştı.

Susanne Bier'in filmini, saydığımız rakiplerinden -henüz görmediğimiz Dogooth'u ayrı tutarsak- farklı kılan en önemli özellik, 'Daha İyi Bir Dünyada' yaşamak için çözüm önerisi sunması. Filmin orijinal adı olan 'İntikam'ın insanın en temel içgüdüsü olduğunu savunan film, bunun çaresinin de 'affetmek' olduğunu salık veriyor. Danimarka'da yaşayan İsveçli doktor Anton, iç savaşın yaşandığı bir Afrika ülkesindeki mülteci kampında hastalarla ilgilenmektedir. Tıpkı, okulda diğer çocukların itip kaktığı oğlu Elias gibi baba Anton da Danimarka'da bir İsveçli, yani yabancı olduğu için zaman zaman ayrımcılığa maruz kalır. Elias'ın arkadaşı Christian ise annesini yeni kaybetmiştir ve sorunları çözmedeki şiddete dayalı yöntemiyle hem okulda nam salar hem de Elias'la sıkı bir dostluğa yelken açar. Annesinin ölümünden babasını sorumlu tutan Christian dâhil olmak üzere bu süreçte herkesin öğreneceği bir şey vardır: Affetmek.

'Daha İyi Bir Dünyada', benzer pek çok yapımda gördüğümüz gibi insanı 'doğal kötü' olarak konumlandırıyor. Hıristiyanlık kaynaklı bu inanca göre insan dünyaya içindeki 'kötülük'le doğar. 'İleri' bir dünyada melek yüzlü bir çocuk ya da 'ilkel' bir Afrika toplumunda yetişen biri olması fark etmez. Zaten film, İncil'de Hz. İsa'ya atfedilen "Biri sana tokat atarsa ona öbür yanağını dön" ifadesini bir sahnesinde gerçek anlamıyla seyirciye yaşattığı gibi, bu ifadenin mecazi manası olan affetmeyi de çözüm önerisi olarak sunuyor. İntikam duygusu, Afrika'daki 'ilkel' insan ile Avrupa'nın refah seviyesi yüksek 'ileri' bir ülkesindeki insanı aynı çizgide buluşturuyor. Christian ile babası arasındaki şu diyalog önemli: Okulda bir kavgaya karışan Christian'ı, babası "Biri sana vurursa sen de ona vurursun. Savaşlar böyle başlar." diye uyarıyor. Çocuğun cevabı ise "Sen bu işlerden hiç anlamıyorsun! Karşılık vermeseydim korkak olduğumu düşünecekti." oluyor. Dünyanın değişik yerlerinde yaşanan güç savaşının da bu diyalogdan çok farklı gelişmediğini söyleyebiliriz. Bu noktada film, tüm dünyayı saran ayrımcılık, savaşlar, tahakküm arzusunun 'çekirdekten' başladığını vurguluyor.

2006'daki 'After The Wedding' filmiyle kıyısından döndüğü Oscar'ı 'Daha İyi Bir Dünyada' ile alan Susanna Bier, kendi ülkesinden yola çıkarak tüm dünyanın derdine ilaç olması ümidiyle anlatıyor hikâyesini. Etkileyici hikâyesini harikulade bir görsellikle tamamlayan film, oyunculuklarıyla da takdir topluyor. Çocuk oyuncuların işini iyi yaptığı filmde, İsveç sinemasının medar-ı iftiharı Mikael Persbrandt, Anton rolünde başarılı bir performans sergiliyor. Filmin küçük ama önemli bir defosuna değinip bitirelim: Sonunda herkesin 'aff'ın sağaltıcı iklimine sığınarak arındığı filmde, bir tek Afrikalılar affetmeyi 'öğrenemiyor'. Çünkü film, affetmeyi bile Batı'nın model olması meselesine bağlıyor. Sorunları çözmede 'ileri ve medeni' Avrupa'nın 'ilkel' Afrikalılardan bir farkı olmalı ki bu konuda onlara model olsunlar. Dolayısıyla da önce kendilerini ve birbirlerini affetmeyi öğrenmeliler!



ZAMAN