- Dağa karsi durmak

Adsense kodları


Dağa karsi durmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 3 September 2010, 12:27 pm GMT +0200
DAĞA KARŞI DURMAK

Çığdan korkmanın anlamı yok, yola revan olmuşsak eğer.

Kaf dağı, Anka, Sîmurg. Menzile varmanın ötesinde bir arayışın kıtlığını çekmektense, devamında direnişin güzergâhında olmak. Çile babından inâbe alınacaksa, her meşakkat âb-ı hayat değil de nedir? Durmak bilmeyen ve durağanlığı yenilenmelerle savuşturan, diri olmanın ve diri kalmanın payesi olarak da olmak, hep olmak.

Okumak ve düşünmek merkezli bir eylemin ön koşulu değil mi direnmek. Bu yönlü bir arayışta tembelliğin, ertelemenin, ihmalin, farklı alışkanlıkları öne geçirmenin doğru olmadığını, doğru okumalarla doğru düşünmenin kapılarının aralanacağını ve bu noktada zaman zaman susma nöbetlerinin bir ayıklanma, fazlalıklardan arınma olacağını bilmemiz gerekir. Bu susuş, okumadan uzaklaşma değil, okumaya farklı bir boyut kazandırmadır. Zibil gibi çoğalan ve değer katacak yerde gereksiz fazlalık oluşturan metinlerden uzak durmak, özgün ve kalıcı metinlerle hemhal olmak gerekir.

Kendimizle hesaplaşırken, içimizi ağlama duvarına dönüştürmektense, anlama kulvarı açmak ve tarih boyunca elenmiş, süzülmüş olanı almak, günümüzde var olanlardan da beyhudeliklerden arınmış olanlardan beslenmek. Sanal âlemin hızla tüketen ve olmamız gereken yerde olmamıza engel olan bağlayıcılığına takılmamak gerekir. Ölçülü istifade yolunu açmakta, bizim seçiciliğimizle olacaktır.

Oku emrine muhatap olmuş mümin bir yürek için okumak eylemdir.

Üretkenliğin yolu da buradan geçiyor.

Kelamın ve kalemin uzak durduğu, zaman zaman deneme fırsatları bahşedip, yavan kalınca uzaklaştığı ve düzenli okumalarla, bahanesiz takiplerle kapılarını araladığı zaman ayarını iyi yapmak lazım.

Her okumak okumak, her yazmak yazmak değildir.

Dağa karşı durmak.

Bâd-ı saba esecekse, içimizdeki volkanlar patlayacaksa, kendimizin farkında olmamız gerekir. Her rüzgar bâd-ı saba değil, her kıvılcım volkan değil.

Ve bir çiçekle de yaz gelmiyor.

Okumalar sonucu bizden sadır olanlar esastır ki, onları tüketmemek için okuma eyleminin aralıksız sürmesi gerekir.

Emek kutsaldır ve emek verdiğimiz, zaman harcadığımız ne varsa bir geri dönüşü olmalıdır.  Kendi seçtiğimiz alanı okurken, farklı alanlardaki okumalarımızla da takviye etmeli, kendi yetenek alanımız ne ise, o alanda üretken olmalıyız. Erken kulvar değiştiren tavrımız, erken ben oldum anlayışımız ne kadar yanlış ise, ertelemek ve zamanı var demekte o kadar yanlıştır. Kimi zaman önümüzde tümsek gibi duran, kimi zaman tabulaşan nice bariyerler var ki, onu fark etmeden ve kaldırmadan olmaz. Ve yine kimi zaman, nice usta ve öncüler var ki, onlarla olan saygın ilişkimizi sürdürmeden de olmaz.

Olmazların oluru içinde bir yol işte.

Okumadan yazılanlar tad vermiyor.

Yavan, tatsız, tuzsuz ve içten olmayanlar aslında bizden de değildir.

Kerpiçle tuğlayı birbirinden ayırmak gerekir. Fırında pişmesini beklemeden kerpici tuğla diye duvara koymanın anlamı yok.

Nitelikli zaman ayırmadan, okumalar yeni alanlarda seyretmeden, aceleyle ve olmak için yazılanları oldum anlamına yormamalı.

Bir adım atmalı.

Bir muhasebe yapmalı.

Kendi israfımıza fırsat vermemeliyiz.

Dağa karşı durmalıyız.


Şeref AKBABA