sumeyye
Mon 8 February 2010, 03:20 pm GMT +0200
Cündeb b. Damrâ´nın Medine´ye Hicret Ederken Ten´im´de Vefat Edişi
Cündeb b. Damrâ, Mekke´de otururdu. Hasta[3] ve çok yaşlı idi.[4] Kendisinin dört oğlu vardı.[5]
Peygamberimiz Aleyhisselam Medine´ye hicret etmiş,[6] Mekke´de kalan Müslümanların da Medine´ye hicret etmelerini emir buyurmuştu.[7]
Cündeb b. Damrâ ise hicrette gecikmişti.[8]
Nisa sûresinin 97. âyeti nazil olunca:
"Ey Allah´ım! Sen, mazeret sebep ve delillerini tebliğ ettin.[9]
Mekke´deki yerimde bulunduğum müddetçe,[10] benim için ne bir mazeret sebebi var, ne de mazeret delili![11]
Allah´ım! Beni müşriklerin yurdundan çıkarıp hicret yurduna, Muhacirlerle Ensar´ın yurduna kavuş tur da, Peygamber Aleyhisselamın yanında bulunayım ve ona yardım edeyim" diyerek yalvardı. [12]
Oğullarına da:[13]
"Beni buradan,[14] Mekke´den[15] çıkarın![16] Belki biraz rahatlık bulurum!" dedi.[17]
Oğullan:
"Seni nereye götürelim?[18] Hangi tarafa götürmemizi istersin?" diye sordular.
"Ten´im´e doğru!" dedi[19] ve Medine´ye doğru eliyle işaret ederek:[20]
"Beni hicret yurduna taşıyın! Ben Peygamber Aleyhisselamın yanında bulunayım" dedi.[21]
Oğullan, onu Ten´im´e kadar götürdüler. Cündeb b. Damrâ, oraya ulaşınca:
"Allah´ım! Ben Sana hicret ediyorum!" dedikten sonra[22] sağ elini sol elinin üzerine koydu ve:
"Allah´ım! Şu Senin, şu da Resûlünün elidir. Resûlün Sana nasıl bey´at etti ise, ben de Sana öyle bey´at ediyorum!" diyerek, orada vefat etti.
Allah ondan razı olsun!
Ashab, onun halini haber alınca:
"Medine´ye kavuşup vefat etmiş olsaydı, ecri tastamam olurdu!" dediler.[23]
Bunun üzerine, inen âyette[24] şöyle buyuru I m ustur:
"... Her kim, Allah´a ve Peygamber´e hicret niyetiyle evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, muhakkak ki, onun ecri Allah´a düşer.
Allah çokyariıgayıcı ve çok esirgeyicidir!"[25]
[3] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265.
[4] İbn Adilberr, İstiâb, c. 1, s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360.
[5] İbn Esir, Usdu´l-gâbe, t 1, s. 360.
[6] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251.
[7] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265.
[8] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251.
[9] İbn Adilberr, İstiâb, c. 1, s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360.
[10] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73.
[11] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 257, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 360.
[12] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1.S.359.
[13] BelâZurİ, E nsâbu´l -eşraf, c. 1, s. 265, İ bn Esîr, Usdu´l -gâb e, c. 1, s. 3 59.
[14] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251.
[15] İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251.
[16] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251 .
[17] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73.
[18] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265.
[19] Vâkıdî, Megâzî, c.1, s. 73.
[20] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 265.
[21] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 359.
[22] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1.S.359.
[23] Vâkıdî, Esbâbu´n-nüzûl, s. 119.
[24] Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 73, Belâzurî, Ensâ bu´l-eşrâf, c. 1, s. 265, İbn Alodi Iberr, İ stiâ b, c. 1 , s. 25 7, Vahidî, Esbâbu´n -nü zûl, s. 119, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 359, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 251.
[25] Nisa: 100.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 4/18-20.