- Cuma hutbesinde Kadına El Kalkmaz vurgusu

Adsense kodları


Cuma hutbesinde Kadına El Kalkmaz vurgusu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
halim
Sat 21 February 2015, 01:00 am GMT +0200
Cuma hutbesinde “Kadına El Kalkmaz” vurgusu

Türkiye genelindeki camilerde Cuma hutbesinde kadına karşı şiddet konusuna dikkat çekildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan hutbede, şiddetin günümüzde coğrafya, din, dil, ırk ve sosyal statü tanımaksızın bütün insanlığı tehdit eden bir boyutta yaşandığı belirtilerek şiddete en ağır biçimde kadınların ve çocukların maruz kaldığı vurgulandı. Kadına yönelik şiddet konusunun işlendiği hutbede şu ifadelere yer verildi;

“Kadına el kalkmaz…”

Bizler, “Helali olmayana yan gözle dahi bakılmaz” ve “Kadına el kalkmaz” diyen bir geleneğin mensuplarıyız. Ancak ne hazindir ki bugün, Allah’ın kadın kullarına reva görülen şiddete, zulme, vahşete tanıklık etmenin ızdırabını ve buna engel olamamanın vicdan azabını yaşamaktayız. Kız çocuğunun ve kadının iffet ve onurunu çiğnemeye, yaşamına kastetmeye pervasızca cüret edenlerin, insanlıktan nasipsizliğini ibretle müşahede etmekteyiz. Güce sahip, lakin güç ahlakından mahrum olanların, sevgi, saygı ve merhametten yoksun olanların, sınır tanımaz gaddarlıklarının nice hayatlara mâl olduğuna üzülerek şahit olmaktayız.

Hz. Peygamber’in, hiçbir kadını, çocuğu, yaşlıyı, dahası hiçbir insanı incitmediği kaydedilen hutbede şu konulara temas edildi;

“Her türlü şiddete “hayır” demek hepimizin sorumluluğudur…”

Kendimiz için huzurlu bir hayatı ne kadar arzu ediyorsak, yakın ve uzak çevremiz için, dünya ve insanlık için de o kadar huzur ve güven istemeliyiz. İnsan “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyorsa, kötülüğün gün gelip kendi boynuna dolanacağının, sevdiklerini de boğacağının farkında değil demektir. O halde herkese karşı, her türlü şiddete “hayır” demek; bilhassa hayatın çilesini birlikte paylaştığımız eşlerimize birer emanet hassasiyetiyle saygılı, şefkatli ve nezaketli yaklaşmak hepimizin sorumluluğudur.

“Şiddeti var eden zihin kalıplarını değiştirmek, değer ve vicdan eğitimine ağırlık vermek gerekmektedir…”

Kerim kitabımızın tohumlarını ektiği, Efendimizin gerçekleştirdiği merhamet eksenli ahlaki dönüşüm ve zihniyet yenilenmesine bugün daha fazla ihtiyacımız olduğunda şüphe yoktur.  Olup biten, yıkıp döken, yakıp yok eden bir şiddetin elbette cezasını vermek gerekir. Ancak şiddeti var eden zihin kalıplarını değiştirmedikçe, değer ve vicdan eğitimine ağırlık vermedikçe, merhamet örneklerini her geçen gün çoğaltmadıkça şiddetin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Kalplere Allah korkusu, vicdanlara “kul hakkı” duygusu hakim olmadıkça, ahiret inancı ve hesap bilinci hayata yön vermedikçe sadece idari, hukuki ve sosyal tedbirler bu vahşetin önünü almaya yetmeyecektir.

“İnsanın canı özgedir; ırzı, şerefi, haysiyeti, onuru, namusu her türlü değerin üstündedir…”

Hiç kuşkusuz bu hayatta merhamete en layık olan varlık, yeryüzünün kıymetlisi insanoğludur. Yüce Allah’ın mükemmel biçimde yarattığı ve kendi ruhundan üflediği insan, bağrında taşıdığı ilâhî öz ile saygıya layık olandır. Rengi, dili, ırkı, cinsiyeti fark etmeksizin insan olmakla her türlü dokunulmazlık hakkına doğuştan kavuşandır. Canı özgedir; ırzı, şerefi, haysiyeti, onuru, namusu her türlü değerin üstündedir. Kendisi bile kendi canına kıyma, intihar ederek yaşamını sonlandırma hakkına sahip değildir. Hele bir başkası, hukukun ve ahlakın sınırlarını aşarak asla ona el uzatamaz. Öyle ki, bizim inancımıza göre bir insanı öldüren sanki bütün insanları öldürmüştür. Bir insanı yaşatan da sanki bütün insanları yaşatmıştır.

“Bir cana kıymak, bütün insanlığı öldürmek anlamına gelir…”

Her türlü istismar, taciz ve tecavüzün, kadını aşağılamanın, hırpalamanın ve hatta incitmenin ne büyük bir günah olduğunu unutmamalıyız. Hangi gerekçeyle olursa olsun bir cana kıymanın bütün insanlığı öldürmek anlamına geleceğini hatırdan çıkarmamalıyız. İşte bu sebeple her birimiz şiddet ile mücadelede üzerimize düşeni yapmalıyız. Şiddete hemen, şimdi, en yakınımızdan, hatta kendimizden başlayarak “dur” demeliyiz. Merhameti, şefkati, erdemi, fazileti kendimize şiar edinmeliyiz.

“Merhamet toplumu olmanın, Peygamber ahlakıyla bezenmenin, hırsı, kini, öfkeyi yenmenin zamanı gelmedi mi?...”

Ülkemiz bir hafta kadar önce acı bir hadiseyle sarsıldı. Hayatının baharında olan genç bir kızımız hunharca katledilirken, yüreklerimizi dağlarken, bir defa daha toplum olarak şiddeti daha ne kadar içimizde barındıracağımızı sordu. Bize “Merhamet toplumu olmanın, Peygamber ahlakıyla bezenmenin, hırsı, kini, öfkeyi yenmek için emek vermenin zamanı gelmedi mi?” dedi. Bize insanlığımızı hatırlattı. Aynaya bakmamızı, silkinip kendimize gelmemizi ve gittikçe büyüyen şiddet fırtınası karşısında yenik düşmeyen, şefkatli ve güçlü yürekler inşa etmemizi istedi. Bu vesileyle cinayetlere kurban verdiğimiz bütün yavrularımıza, kızlarımıza, kadınlarımıza, masum canlara Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum. Bizleri de merhamet bilinciyle bir an önce uyandırması, milletimizin böyle elim hadiselere bir daha şahit olmaması için Yüce Rabbime dua ve niyaz ediyorum.

sumeyye
Sat 21 February 2015, 02:21 am GMT +0200
s.a.. , bu hayirli duaya can-i gönülden amin amin amin insaallah diyorum ve çok güzel bir Cuma hutbesi olmus.." Bir insani öldüren bütün insanligi öldürmüs gibidir.." Iste bunun bilincinde olarak ve Peygamber Efendimiz'i s.a.v sözde degil en derinden özde örnek alarak yasayanlardan olalim insaallah.