sumeyye
Thu 20 January 2011, 05:44 pm GMT +0200
Çocukların Namaza Alıştırılması:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınıza namaz kılmalarını emredin..." Bu hadisin hikmetinden daha önce söz etmiştik. [103]
Hıdâne: Çocuğun Bakımı Hak Ve Vazifesi:
Rasûlullah'ın (s.a.) hıdâne konusunda -tarafların anlaşamaması halinde- kimin daha çok hak sahibi olduğu konusundaki hükümleri farklılık arzetmektedir. Çünkü o, ana babası arasından hangisinin daha uygun olduğuna bakmış ve onu takdim etmiş; çocuğa zarar vermek isteyen, onun maslahatını gözetmek istemeyen tarafa iltifat etmemiştir. Zira haset ve zarar verme isteği arkasına düşülemez.
Bir defasında bir kadın gelmiş ve şöyle demiştir:
'Ta Rasûlallah! Şu oğluma karnım yuva, göğsüm çeşme, kucağım ise kundak olmuştur. Şimdi ise babası beni boşadı ve çocuğu benden çekip almak istiyor." Rasûlullah (s.a.) ona:
"Evlenmediğin sürece o, öncelikle sana aittir." buyurmuştur. [104]
Çünkü anne, hıdâne hak ve vazifesi için daha uygun, çocuğa karşı daha müşfiktir. Ancak bir başkasıyla evlenmesi halinde, kendisi onun yanında köle gibi olur. Yeni koca da çocuğa yabancıdır, dolayısıyla ona iyi davranmaz.
Bir defasında da Rasûlullah (s.a.), çocuğu anasıyla babası arasında muhayyer bırakmıştı.[105]
Bu, çocuğun mümeyyiz olması halindedir. [106]
Müslümanlar Arasında İyilik:
Bil ki: İnsan, yaratılış itibariyle medenîdir; yaşantısını normal biçimde sürdürebilmesi için mutlaka aralarında dayanışma ve iş bölümü içerisinde olmaları gerekir. Dayanışma ise, ancak aralarında olacak ülfet ve muhabbetle mümkündür. Ülfet ise, yardımlaşma ve karşılıkla saygı sonucu oluşur. Yardımlaşma hep aynı düzeyde olmaz; yardımlaşmanın çeşitli mertebeleri olur. Bu farklılığa göre, iyilik ve sıla türü de değişir.
Bunun en alt mertebesi, müslümanlar arasındaki mevcut iyi ilişkilerin sürdürülmesidir. Rasûlullah (s.a.) bu ilişkileri beş olarak belirlemiş ve şöyle buyurmuştur:
"Müslümanın, müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâma mukabele etmek, hasta ziyaret ve hizmetinde bulunmak, cenaze merasimlerine katılmak, davete icabette bulunmak, aksırana hayır duada bulunmak." Bir rivayette altıncı olarak, nasihat isteyene akıl vermeyi eklemiştir. [107]
Bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur: "Açı doyurun, esiri kurtarın!'[108]
Bunun sırrı şudur: Bu beş ya da altı şey, külfeti az, ülfeti çok şeylerdir; insanların kaynaşmasını sağlarlar.
Daha sonra giderek güçlenen mahalle sakinleri, komşular ve akrabalar arasındaki ilişkiler gelir. Bu ilişkiler, taziye, tebrikleş-me, ziyaretleşme, hediyeleşme gibi yollarla giderek güçlenir.
Rasûlullah (s.a.) bu yakın ilişkiler sonucu olmak üzere gönüllü gönülsüz bazı yükümlülükler olacağım beyan buyurmuştur. Bu meyanda, "Kim, mahrem bir yakınına malik olursa, o hür olur[109]hükmünü getirmiştir. Diyet hükümleri de böyledir. [110]
Sonra zevce ve sahip olduğu köleler gibi aile fertleri arasındaki ilişkiler gelir.
Zevcenin haklarından daha önce bahsetmiştik. [111]
[103] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/463.
[104] Ebû Dâvûd, Talâk, 34 (2276).
[105] Ebû Dâvûd, Talâk, 34 (2277).
[106] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/463-464.
[107] bkz. Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4; Ebû Dâvûd, Edeb, 90.
[108] bkz. Buhârî, Ahkâm, 23; Afime, 1, Cihâd, 171.
[109] bkz. Ebû Dâvûd, 'Itk, 7; Tirmizî, Ahkâm, 28.
[110] Çünkü diyet, hataen öldürme durumunda âkile (kişinin dayanışma ünitesi) üzerinedir.
[111] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/464-465.