hafiza aise
Sat 10 September 2011, 10:00 am GMT +0200
ÇOCUKLARIMIZLA KUTSAL TOPRAKLARDA
Haziran 2010 57.SAYI
DEĞERLİ OKUYUCULAR, GEÇEN AY ÇOCUKLARI UMREYE GÖTÜRMENİN ONLARIN ÜZERİNDE NASIL BİR ETKİ BIRAKACAĞINA DAİR SORULAR GELMİŞTİ. BU AY BU KONUYU SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
Popüler, “çoklu zeka teorisine” göre; öğrenme; çocuğun ne kadar çok duyusuna hitap ederse o oranda çabuk ve kalıcı olur. Çocuklarımıza tarihi ve kutsalı, bu teori çerçevesinde kolay ve kalıcı olarak öğretmek için onları ilgili yerlere; müzelere, tarihi ve kutsal mekanlara götürmeyi ebeveynler olarak vazife edinmeliyiz.
Maneviyat gibi soyut olan konuları, tarih gibi geçmişte yaşanan olayları, çocuğun algılaması zordur. Bu zorluğu aşmak için, laboratuarda edindiği deney tecrübesi gibi, onun tarihi olayların geçtiği yerlere, kutsal mekanlara götürülmesi, üzerinde derin bir iz bırakacaktır.
Özellikle 5-6 yaşından sonra umreye çocukların da götürülmesi ve bu ziyaretler esnasında onlara iyi rehberlik edilmesi, dini anlama ve sağlam bir inanç geliştirme açısından son derece önemlidir.
Bugün Amerikalılar çocuklarını Vietnam’a, Japonlar Hiroşima’ya, Anzaklar Çanakkale’ye götürüyorlar. Her millet nerede önemli bir olay yaşamış, bir darbe görmüşse, o olayı çocuklarının dimağına yerleştirip, kendi kültürüne, inancına bağlı, şuurlu ve kararlı bir nesil yetiştirmeye çalışıyor. Türkiye’mizde ise henüz Çanakkale’yi bilmeyen, İstanbul’da yaşayıp Topkapı Sarayı’nı görmeyen insanlar var. Bir nesil, sadece okul sıralarında bilinçlendirilemiyor, bizzat yaşayarak, yaşatarak tanıtmak gerekiyor.
İşte size umre dönüşünde birkaç çocuğa sorulan soru ve cevaplar:
Z. Süeda (5 yaş) Umreye gitmek için en çok ne gerekiyor? “Bir, çok güçlü olman, çünkü çok yol yürümen gerekiyor, yoksa hemen yorulursun. İki, çok Arap paranın olması lazım, çok güzel oyuncaklar var orda, paran hemen bitebilir. Üç, çok iyi İngilizce ya da Arapça bilmen gerekiyor, başka çocukların ne dediğini anlayabilmen için.”
Hatice (7 yaş) Umrede ne öğrendin anlatır mısın? “İbadet etmenin çok güzel olduğunu, çok sevap olduğunu öğrendim. Peygamber Efendimiz buralarda çok emek çekmiş, çok eziyet çekmiş, ben biraz yürüsem çok yoruluyorum oysa o ne sıkıntılarla bu dini bize öğretmiş” 10 yaşındaki Zeynep ise; “Medine’den biraz bahseder misin?” sorusuna; “İnsanları o kadar alçak gönüllü ki sanki resmi dili pandomim. Hiç zengin-fakir, deri, dil, ırk ayrımı yok. Herkes birbirine yardım etmeye çabalıyor. Ben orayı çok sevdim” diye karşılık veriyordu.
Elbette ki çocukları bu tür yerlere götürmenin maddi manevi zahmeti çoktur ama rahmeti de çoktur inşallah. Bu ziyaretler sayesinde çocukların okuyarak, dinleyerek hatta seyrederek öğreneceklerinden çok daha fazlası kalacaktır tertemiz dimağlarında.
Selam ve dua ile…
Perihan GÜL