hafiza aise
Wed 12 October 2011, 11:04 am GMT +0200
ÇOCUK
Mart 2009 42.SAYI
Aydede gökyüzünde dolanıyordu. O sırada el ele tutuşmuş iki küçük yıldız gördü. Güle oynaya geziyorlardı. Aydede onları görünce selam verdi. Sonra “Siz ne şirin yıldızsınız, yoksa kardeş misiniz?” diye sordu. Onlar “Sütkardeşiz” diye cevap verdiler. Aydede “Ne mutlu size! Biliyor musunuz, Peygamberimiz’in de (s.a.v) sütkardeşi varmış” dedi. Yıldızlar merakla “Peygamberimiz’in (s.a.v) sütkardeşi kim?” diye sorunca Aydede anlatmaya başladı:
CENNET YİĞİTLERİNDENDİR
“Ebu Süfyan bin Hâris (r.a) Peygamberimiz’in sütkardeşidir. Sima olarak Efendimiz’e (s.a.v) çok benzediği söylenir. Ne yazı ki Efendimiz (s.a.v) İslam’a davete başlayınca, O’na düşman olur. Peygamberimiz ve Müslümanları kötüleyen şiirler söyler. Fakat bir gün kendi kendine ‘Ben kimlerle arkadaş oluyorum? İslam yolu apaçık belli olmuşken…” diye düşünür. Böylece kararını verir ve Efendimiz ile buluşmak için Mekke’den yola çıkar. Sabahleyin Efendimiz’in (s.a.v) yanına yaklaşır ve kendisiyle görüşmek ister. Peygamberimiz (s.a.v) yüzünü başka tarafa çevirir. Ardından bütün Müslümanlar da ondan yüz çevirir. Bu durum Ebu Süfyan’ı çok üzer. Bir gün Efendimiz’in arkasında durur. Yusuf’a (a.s) kardeşlerinin söylediği; ‘… Allah seni gerçekten bizden üstün kılmıştır! Biz doğrusu sana karşı yaptıklarımızda suçlu idik…’ (Yusuf, 91) ayetini okuyunca Peygamberimiz durur ve o an ona döner. O da hemen Kelime-i Şahadet getirir ve Müslüman olur. Bazen Müslümanlar hakkında söylediği kötü şiirler aklına gelir işte o zamanlarda başını kaldırıp Efendimiz’in yüzüne bakamaz. Geçmişteki hatalarından dolayı çok üzülür.
Ebu Süfyan Müslüman olduktan sonra çok güzel işler yapar. Mekke’nin fethinde bulunur. Özellikle Huneyn Savaşı’nda gösterdiği kahramanlık sebebiyle Efendimiz (s.a.v) ‘Ebu Süfyan cennet yiğitlerindendir’ der.”
Duamız
Hz. Zekeriya’nın (a.s) duası
“Rabbim! Beni yalnız bırakma! Sen, vârislerin en hayırlısısın, (her şey sonunda senindir).”
(Enbiya, 89)
Fıkra
“OĞLUM, ŞUNUN BİLMEDİĞİ BİR PARÇA ÖĞRENSEN”
Küçük Ali keman dersi almaktadır. Çocuk keman çalmaya başlayınca evdeki kedi de miyavlamaya başlar. Çocuk kemanı bırakınca kedi susar. Keman eşliğinde kedi miyavlamaları evin her tarafından yankılanır. Bu durumdan sıkılan baba; “Oğlum, şu kedinin bilmediği bir parça öğrensen belki susardı” der.
Uçan halı Kuba Mescidi’nde
Merhaba arkadaşlar! Uçan Halı ile seyahate hoş geldiniz. Bu gün ziyaret ettiğim yerlerden biri olan Kuba Mescidi’ni tanıtmak istiyorum size. Kuba isminde Medine’ye çok yakın bir köy vardır. Peygamberimiz Mekke’den Medine’ye göç ederken Kuba Köyü’nde 14 gün kalır ve orada bir mescit inşa etmeye başlar. İşte o mescit Kuba Mescidi’dir ve ismini de bu köyden alır.
Peygamberimiz (s.a.v) mescit yapılırken çok ağır bir taşı kaldırmaya çalışınca Müslümanlar yanına gelir. “Ya Rasulullah! Onu bana ver. Senin yerine ben taşıyayım” der. O ise “Hayır! Sen de git, bunun gibisini al, taşı” buyurur. Peygamberimiz mescit yapılıncaya kadar bütün gücüyle çalışır. Bir gün kutsal toprakları ziyaret ederseniz Kuba Mescidi’nde namaz kılın. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v) bu mescitte namaz kılmanın umre yapmak kadar sevap olduğunu müjdeliyor.
Emevi halifelerinden Ömer b. Abdülaziz, Kuba Mescidi’ni genişlettirir. Kanuni Sultan Süleyman da hatipler, imamlar ve müezzinler tayin ettirir. Mescidin içine ve dışına İstanbul’dan özel kandiller gönderir. Bütün temennim bu kutsal mekânları görmeyenlerin de ziyaret etmesi. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Yine farklı bir mekânda görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olun.
Kadriye BAYRAKTAR