- Çocuğunuz ödevler yüzünden okuldan soğumuştur

Adsense kodları


Çocuğunuz ödevler yüzünden okuldan soğumuştur

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
aysegul999
Tue 21 July 2015, 05:01 pm GMT +0200

ÇOCUĞUNUZ OKULDAN SOĞUMUŞSA BU ÖDEVLER YÜZÜNDENDİR

Meral YILMAZ

Ocak 2015 112.SAYI


Okul hayatı başladığında “Çocuğu ilkokul birinci sınıfa başlayan ebeveynlerin hakikaten dertlendikleri kadar varmış” diyor insan. İşin garibi öğretmen veliden, veli öğretmenden dertli… Doğrusu birinci sınıfların öğretmeni olmak kolay değil ancak hem hırslı hem de yüksek beklentili öğretmene sahip bir çocuğun anne babasının da işi hayli zor. Araştırmalara göre çoğunlukla çocuklara anneler ders çalıştırıyor. Eğer annenin başka ve küçük bir çocuğu varsa, yoğun bir iş hayatına sahipse ya da okuma yazma bilmiyorsa ev ödevleri çok daha kronik bir sorun halini alıyor. Hem annenin hem de babanın vaktinin müsait olduğu ailelerinse sosyal hayatları tam anlamıyla sıfırlanıyor.
En az 3 sayfa, arkalı önlü, A4 ebadında ödev kağıtları 5 kez okunacak; 2 sayfası bakmadan yazdırılacak; yardımcı kitaptan 4 sayfa 4 kez okutulacak… Geride İngilizce kelimelerin tekrarları vs. de olduğunu düşünün, gece 11’lere kadar küçücük çocuğu derse ikna etmek için kılıktan kılığa girmek durumunda kalıyorsunuz. Zaten çocuk sabah 8.00’den ikindi 15.00-16.00’ya kadar okulda yeterince yorulmuş oluyor. Eve geldiğinde ödev yetiştirme hengamesinde uyku saati çoktan geçiyor. Sabah erkenden yeniden okula koyulması gerekiyor. Üstelik bu çocuklar henüz 6-7 yaşlarındalar. Çocukların erken okula başlatılması onlara iki kat eziyet halini alıyor. Çocuklar her gün soruyorlar “Bu gün oyuncak günü mü?”, “Oyuncaklarımı ne zaman okula götüreceğim?” Çünkü onların dünyası oyundan ibaret. Ağlamaklı bir şekilde okulun yolunu tutuyorsunuz. Biraz da eğitim alanında bir şeyler bildiğinizi düşünüyorsanız öğretmeni, “Şu ödevleri biraz azaltsanız” diye ikna edeceğinize kesinlikle inanıyorsunuz. Sonra fark ediyorsunuz ki bankaların her zaman bir yolunu bulup haklı çıktığı gibi öğretmenler de ödev vermenin bir dizi gerekçesini bulup işin içinden çıkıyorlar. Hatta verdikleri ödevlerin en fazla bir saatlik olduğunu iddia ederek işi “Saatlerce ödev yaptırıyorsan bu senin beceriksizliğin”e getirip diğer velilerin ödevleri çok az bulduğunu örnekliyor, pozisyonlarını güçlendiriyorlar.

ÖĞRETMEN-VELİ BİRLİKTELİĞİ Mİ, ÖĞRETMEN-VELİ GÜÇ ÇATIŞMASI MI?

Okulun ilk zamanları veli-öğretmen hattı gerek telefon, gerek mesaj gerekse de kapısında yatma gibi sancılı içeriklerde seyrediyor. Eğer aşırı hırslı bir öğretmeniniz varsa ödevlerin canınıza tak ettiği her akşamın ertesinde okula taşınmanız ya da aramanız çok da fayda etmiyor. Öğretmen sizi sakin sakin dinliyor. “Hiçbir velim ödevlerin fazla olduğunu söylemedi, ilk kez sizden duydum hatta filanca velim ödevlerin çok az olduğundan yakınıyor…” En nihayetinde “Siz bilirsiniz” diyor ancak çocuğunuzla ilgili soru sorduğunuzda çocuğunuzun harfleri kavrayamadığını not düşmeyi de ihmal etmiyor. “Bak, işte ders çalıştırmazsan sonu böyle olur”a geliyor durum.
Öğretmen de arada kalmıştır aslında. Çoğu kez öğretmenin ödev dozunu artırmasında işgüzar veliler etkilidir. Çocukları okula başladı diye, bir de okula tonla para veriyorlarsa, çocuklarının birden bire allame-i cihan olacağı bekleyişine girerler. “Filanca öğretmen şu harfe geçmiş, bu öğretmen geri kaldı. Çocuk evde oyun oynayıp duruyor, dersten haberi yok” diye hem öğretmenleri kıyaslayarak yanlış yaparlar hem de çocuklarını en doğal hak olan oyundan mahrum ederler. Çocuğu yarış atına çevirirler. “Şu saatte yatacaksın, şu kadar saat ders çalışacaksın, şu saatte meyveni yiyeceksin, şu kadar zamanda oynayabilirsin…”
Planlı bir hayata kimsenin itirazı yoktur ancak bu düzen abidesi velilerin kendilerine de yaptırım uygulamaları gerekmez mi? Evlerinin iklimini, çocuğun ders çalışma isteğini desteklemesi yönünde değiştiriyorlarsa ne ala. Diğer odada birileri uzanmış televizyon izliyorsa yan tarafta çocuğun canı diğer ortamı çeke çeke derse zorlanması doğru mudur? Çocuk uyuyana kadar evde televizyon, bilgisayar hatta cep telefonlarının bile pasif duruma alınması gerekiyor. Evin bütün fertleri çocuğun ders motivasyonunu artırıcı yönde davranmaya çalışmalı. Bu görevin sadece anneden ya da belirli aile fertlerinden beklenmesi, diğerlerinin evde canı istediği gibi davranması çocuğun, ders çalıştıran kişiden de uzaklaşmasına sebep olan çok önemli bir unsurdur.
Öğretmenlerin gereğinden fazla ödev vermesi aslında aile fertlerini de birbirine düşürür. Öğretmenler ödev verirken aileleri; çocuğa nasıl, ne zaman ve en son saat kaça kadar ders çalıştırabilecekleri hususunda eğitici seminerlere yönlendirmelidir. Ebeveyn çocuğa ders çalıştırırken kızabilir. “Neden anlamıyorsun?”, “Sen okuyamayacaksın”, “Yoksa zekanda bir sorun mu var?” gibi çocuğun özgüvenini temelden bombalayan sözler söyleyebilirler. Sadece bu açıdan bakıldığında bile ödevlerin, çocuğun eğitim hayatındaki tahribatını tahmin edebilirsiniz.

“MAKUL ÖDEV” KAÇ SAYFA OLMALI?

Dünyada öğrenci başarısında lider ülke Finlandiya. Ancak lise öğrencisine ödev uyguluyor o da yarım saati geçmeyecek şekilde. 2012’den beri Fransa, ödevi oldukça kısıtlama yolunda. Nedeni de annenin diğer çocuklarını ihmal ettiği dolayısıyla diğer çocuklara haksızlık edildiği düşüncesi. Özel okullara giden çocukların sıkıntılı olduğu imajı yaygın olan Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde de ilkokul ders saati hem çok az hem de ödevler 10 dakikalık aralarla yapılıyor ve 30 dakikayı geçmiyor. Bizde de 1989’da 1, 2 ve 3. sınıfların ödevleri kaldırılmıştı. Aslında 5. sınıfa kadar ev ödevinin çocuğun akademik başarısını ölçtüğüne dair bilimsel bir veri yok. Araştırmalar daha çok 5. sınıf yaş grubundan başlıyor. MEB’in 2009-2010 eğitim öğretim yılında ülke genelinde yaptırdığı araştırma da 5. sınıf yaş grubundan başlatılmış. Bu araştırmada dahi her öğretmenin yoğun ödev vermediği hatta ödev veren öğretmen oranının %45’lerde seyrettiği belirtiliyor.
Ödevlerin veriliş şekli, miktarı, faydalı olup olmama durumu; ezbere mi araştırmaya mı, üçkağıda mı sevk ettiğine göre değerlendirilmeli. Çocuk; öğretmen korkusuyla ödev yapıyorsa ezbere, veli ya da arkadaşına ödevini yaptırarak üçkağıda yönelebilir. İlkokul 1. sınıflardaysa ödevin makul çerçevesinin nasıl olacağı biraz da öğretmenin çevre baskısına boyun eğmeyen güçlü tavrına bağlı. Ödevlerin günlük dersin tekrarı ve pekiştirilmesi amacı taşıması gerektiğini vurgulayan sınıf öğretmeni Naile Baran, “Öğrencilerime genelde ödev vermem, onları arkadaşlarıyla değil kendileriyle yarışmaya teşvik ederim. Öğrenciye ödev verilmelidir ancak aşırıya kaçılması öğrenciyi okuldan ve öğretmeninden soğutur” diyor. İlkokulda ödevin 1 sayfayı geçmemesi gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla makul ödev 1 sayfa olanıdır. Öğretmen Baran ödevlerde ölçülü olmayı şu şekilde izah ediyor: “Öğretmen çocuğa dersi sevdirmeli, bunun yolu da ödevi az vermekle mümkün. Çocuğa şeker, çıkartma vs. gibi çeşitli ödüller verilmesi onu derse teşvik edici unsurlardır. Fazla ödev, çocukta ödevi yetiştirip yetiştirememe endişesi oluşturur. Bu ‘endişe’ onu okuldan ve dersten uzaklaştırır. Sınav baskısı çocuklarda kalp krizi etkisi yapabiliyor. Bilinçli bir öğretmen çocuğun her türlü sağlığını düşünmelidir. Bazı veliler öğretmeni müfredatın önünde gitmeye zorluyor. Ödev vermeyen; kötü öğretmen oluyor, insanımızın konuya daha sağlıklı yaklaşması lazım. Okuma süreci ilkokul 4. sınıfa kadar uzanır. Veliler öğretmenleri birbirleriyle kıyaslıyor, aslında doğru yapıp az ödev veren öğretmeni başarısız gibi gösteriyorlar…”

“BİLİNÇLİ BİR ÖĞRETMEN VELİYE NE YAPMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLER, BİLİNÇLİ VELİ DE ÖĞRETMENİN İŞİNE KARIŞMAZ”

Annelerin çocuklarına karşı tahammülsüz olduklarını kaydeden Naile Baran, “Anneler kendi çocuklarına okuldaki öğretmen kadar sabır gösteremiyorlar” diyor. “Bilinçli bir öğretmen çocuğu ödevle okuldan soğutmaz, ayrıca çocuğuna nasıl ders çalıştırması gerektiği hususunda veliyi bilgilendirir. Aynı şekilde bilinçli bir veli de öğretmeni yönlendirmeye çalışmaz” şeklinde konuyu izah ediyor.

ANA BABALARIN EV ÖDEVLERİ KONUSUNDA EN SIK YAPTIĞI HATALAR NELER?

Güzel olmayan yazıları sildirip tekrar yazdırmak. 1 ve 2. sınıf öğrencilerinde bu durum çok daha sakıncalıdır. “Bak, bu iki kelimeyi güzel yazmışsın; eminim zamanla diğerleri de güzel olacak” diyerek çocuğun yaptığı iyi şeylere odaklanmak gerekir.
Ödevi sık sık sorgulamak, hatırlatmak.
Çocuğun takip etmediği ödevleri telefonla başkalarından öğrenmeyi sürekli hale getirmek.
Her aşamasında ödeve müdahale etmek.
Söylenmek, ikna etmeye çalışmak, ödüllendirmek, tehdit etmek, azarlamak hatta şiddet uygulamak…

ceren
Tue 21 July 2015, 07:06 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Çocuklara verilen fazla ödev çocukları okuldan soğutuyor.Çünkü verilen ödevlerin çokluğu ve önemi çocuklarda kaldıramayacakları sorumlulukları oluşturuyor.Bu yüzden de okuldan soğuyorlar.Bu durumda hocaların daha dikkatli olması lazım ve ailenin de anlayışlı olması lazım...