- Çocuğun Ölümüne Sabretmenin Sevabı

Adsense kodları


Çocuğun Ölümüne Sabretmenin Sevabı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Eslemnur
Fri 8 October 2010, 07:11 pm GMT +0200
2. Çocuğun Ölümüne Sabretmenin Sevabı:

Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Erkek çocuğa gelince, onun ana babası mü'min kimselerdi. Bu yüzden çocuğun onlan azgınlık ve in­karcılığa sürüklemesinden korktuk. Böylece istedik ki Rableri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin."[403]

İbn Kesir der ki Ayet "...Çocuk sevgisinin, ana babasını küfürde çocuğuna tabi olmasına sevketmesinden korktuk..." manasına gelmekte­dir.

Katâde şöyle der: "Şüphesiz ana babası çocuğun doğumuna sevin­miş, öldürülmesine de üzülmüştü. Eğer çocuk kalacak olsaydı, ana ba­basının helaki onun yüzünden olacaktı. O halde insan Allah'ın kaza ve takdirine rıza göstersin. Allah'ın hoşlanmadığı şeylerde mü'min için kaza ve takdiri, hoşlandığı şeylerde mü'min için kaza ve takdirinden daha hayırlıdır."[404]

Musa'dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Kulun çocuğu öldüğü zaman Allah meleklerine: " - Kulumun çocuğunun ruhunu aldınız mı? der. Onlar:

“Evet, derler. Allah:

“Kulumun gönlünün meyvesini aldınız mı? der. Onlar:

“Evet, derler. Allah:

“Kulum ne söyledi, der. Onlar:

“Sana hamdetti ve "İnna lillah ve inna ileyhi râciûn" (Biz Allah için varız ve biz O'na döneceğiz) dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur:

"Kulum için cennette bir ev yapın ve adını da "hamd evi" (beytü'1-hamd) koyun."[405]

Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) oğlu ibrahim'in yanına girdi. Artık ibrahim can veriyordu. Rasûlüllah'ın (s.a.v.) iki gözü yaş dökmeye başladı. Bunun üzerine Abdurrahman b. Avf:

Sen de mi ya Rasûlallah? dedi. Rasûlüllah (s.a.v.):

“Ey İbn Avf! Bu durum bir merhamet ve şefkattir, buyurdu. Son­ra o göz yaşını bir diğeri takip etti. Bu defa Rasûlüllah (s.a.v.): "Göz yaş döker ağlar ve kalp üzülür. Biz, ancak Rabbimizin razı olacağı sözleri söyleriz. Ey İbrahim! Biz, senin ayrılışınla çok mahzunuz" buyurdu.[406]

Hadis hafızı İbn Hacer, bu hadis üzerine şu açıklamayı yapmak­tadır; "İbn Battal ve diğer âlimler der ki: Bu hadis mubah olan ağlamayı ve caiz olan üzüntüyü izah etmektedir. Bu da, Allah'ın hükmüne öfke duymaksızın gözün yaş dökmesi, kalbin rikkat ve merhametiyle olur. ilk anlaşılan şey budur. Bu hadis, çocuğu öpmenin ve koklamanın, süt kardeşliği ve süt emmenin meşru oluşu, çocuğun ziya­ret edilmesi, can çekişen hastanın yanma varılması, aile fertlerine me­rhamet edilmesi, gizlenmesi daha uygun olmakla birlikte üzüntü ve kederin açığa vurulmasının caiz oluşu gibi hükümler ihtiva etmektedir. Aynca hadis, hitap esnasında başka birisinin kasdediîebileceğini da ifade etmektedir. Bütün bunlar Peygamber'in (s.a.v.) çocuğu İbrahim'e yaptığı hitap tarzından anlaşılmaktadır. Çünkü ibrahim, küçük olması ve ölümle karşı karşıya gelmesi dolayısıyla o anda hitabı anlayacak du­rumda değildi. Ancak Peygamber (s.a.v.) bu hitabıyla, yaptığının yasak kapsamına girmediğini göstermek için orada bulunanları kasdetmiştir."[407]

Enes'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Buluğa ermemiş üç çocuğu ölen bir müslümanı Allah, çocuklara olan merhameti sebebiyle cennete sokar."[408]

Ebû Hüreyre'denfr.a.) rivayet edilen hadiste de Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Üç çocuğu ölen bir müslümana cehennem ateşi dokunmaz. Yalnız yemini bozmayacak kadarı (yani, az bir zaman) bu hükmün dışındadır (ateşe girse bile orada pek az kalır)."[409]

Hadiste geçen “yemini bozmayacak kadar” ifadesini “içinizden oraya (cehenneme) uğramayacak hiçbir kimse yoktur.”[410] (ayetiyle açıklamaktadır. Ayette geçen "uğramak" (vürûd), cehennemin sırtı üzerine kurulmuş köprüden/sırattan geçmek demektir.

İbn Hacer, bu iki hadis üzerine şu açıklamayı yapmaktadır: "Çocukların ergenlik yaşına erişmemeleri, kendilerine günahın yazılmaması demektir.

Halil der ki: "Çocuk buluğa erişti" deyimi, amel defterine tescil edilmek üzere yaptığının yazılması için kullanılır. Hadiste geçen ve "buluğ" diye tercüme edilen "hins" kelimesi "günah" manasına gelmek­tedir. Nitekim Allah Teâlâ "Onlar büyük günah (şirk)[411] üzerinde ısrar ediyorlardı" buyurmaktadır.[412]

Bunun, yeminini bozması durumunda çocuğun sorumlu tutulacağı bir yaşa ulaşması manasına geldiği görüşünde olan da vardır.

Râğib şöyle der: Buluğun "hins" kelimesiyle ifade edilmesi, o dönemde artık insanın yaptıklarından sorumlu tutulmasından do­layıdır. Hadiste özellikle "günah"ın zikredilmesi, günahın buluğ dönemiyle birlikte meydana gelmesinden ötürüdür. Çünkü çocuk bazan yaptıklarından sevap kazanır, özellikle çocuğun zikredilmesi ise, ona karşı sevgi, şefkat ve merhametin çok fazla olması sebebiyledir. Buna göre, buluğa erişmesinden sonra çocuğunu kaybeden kimse sözkonusu sevabı elde edemez. Ama genel prensib olarak çocuğun kaybedilmesinde sevap vardır. Çünkü müslümanlann çocukları cennettedir. Çocuklarına merhametleri sebebiyle babalarını affeden Allah'ın, onlara merhamet etmemesi uzak bir ihtimaldir.

Mühelleb der kic Alimlerin ekseriyeti (cumhur), müslümanlann çocuklarının cennette olacağı kanaatindedir. Azınlığı oluşturan bir gur­up âlim ise bu konuda tevakkuf etmiş; .çekimser kalarak bir fikir belirt­memiştir."[413]

Beyhakî, el-İ'tikâd adlı kitabının "Çocuklar İslam Fıtratı Üzere Doğarlar" bölümünde şunları söyler: Yüce Allah, mü'minin neslini -onun gibi amel etmemiş olsalar bile- kendisine katmak suretiyle ümmetine lütuf ve ikramda bulunmuştur. Onların cennete gireceklerine dair birçok rivayet gelmiş, bu rivayetlerle de onların âhiret saadetine nail olacaklarını öğrenmiş bulunuyoruz.

O rivayetlerden bir kısmı şunlardır: Ebû Hüreyre'nin (r.a.) rivaye­tine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; "Müslümanların çocukları    cennetin   ayrılmaz    minikleridir/vazgeçilmez parçalarıdır."[414]

Yine Ebû Hüreyre'nin (r.a.) rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Müslümanların çocukları cennette bir dağdadır, İbrahim (a.s.) ve (zevcesi) Sâre onları üzerlerine almışlardır. Kıyamet günü geldiği zaman onları babalarına vereceklerdir."

Muâviye b. Kurrâ'rin, babası vasıtasıyla -Peygamber'in (s.a.v.), oğlu ölen bir adama yaptığı başsağlığı ziyareti esnasında  yaptığı riva­yete göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Ey adam! Oğlunla uzun bir hayat yaşaman mı yoksa yarın cen­net kapılarından birisine geldiğinde, onun senden önce gelerek sana kapıyı açtığını görmen mi daha güzeldir? Adam:

“Ya Nebiyyallâh! Tabii ki onun benden önce cennet kapılarında bulunması bana daha sevimlidir, dedi. Rasûlüllah (s.a.v.):

“İşte bu sana verilecektir, buyurdu. Derken ensardan bir adam kalkarak:

“Ya Nebiyyallâh! Canım sana feda olsun, bu müjde sadece özel ol­arak bu adama mı aittir? Çocuğu ölen bir müslüman için de aynı müjde var mıdır? dedi. Peygamber (s.a.v.):

“Çocuğu ölen bir müslüman için de bu müjde bahis konusudur, dedi.

İmam Şafiî (r.a.) der ki: Müslümanlann çocuklarının cennete gire­ceklerine dair hadisler bulunmaktadır."

Konuyla ilgili hadisleri maddeler halinde sıralamak istiyoruz:

a) Ümmü Habîhe'den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Buluğa ermemiş Üç çocuğu ölen bir müslümanın çocukları kıyamet gününde getirilir ve nihayet cennet kapısında durdu­rulur. Onlara şöyle denir:

“Cennete girin! Onlar:

“Babalarımız girmedikçe hayır! derler. Bunun üzerine onlara:

“Siz ve babalarınız birlikte cennete girin! denir.[415]

b) Ukbe b. Âmir'den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "üç çocuğunu kaybeden bir kimse, onların ecir ve sevabını Allah'tan beklerse cennet ona vacib olur."[416]

c) Üsâme b. Zeyd (r.a.) anlatıyor: Peygamber'in (s.a.v.) kerîmesi "Oğlum can vermek üzeredir, hemen bize gel!" diye Rasûlüllah'a (s.a.v.) haber göndermişti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) kerîmesine selam göndererek şöyle diyordu: "Aldığı da verdiği de Allah'a aittir. O'nun katında herşey belli bir süre iledir. Sabretsin ve sevabını beklesin!" Daha sonra kerîmesi yemin ederek Rasûlüllah'ın (s.a.v.) mutlaka gel­mesi gerektiğini söylemek üzere elçiyi tekrar gönderdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) kalktı. Onunla birlikte Sa'd b. Ubâde, Muâz b. Cebel, Übeyy b. Ka’b ve Zeyd b. Sabit de kalktılar. Derken çocuk Rasûlüllah'a (s.a.v.) arzedildi. O da onu kucağına aldı. Ama çocuk can çekişiyordu. Bu hadise üzerine Rasûlüllah'ın (s.a.v.) gözleri doldu ve gözyaşı döktü. Sa'd:

“Bu ne ya Rasûlallah! deyince, Rasûlüllah (s.a.v.):

“Bu bir rahmettir. Allah onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah ancak merhametli olan kullarına rahmet eder, buyurdu.[417]

d)
  Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Bir kadın Peygamber'e (s.a.v.) çocuğunu getirerek:

“Ya Rasûlallah! Bunun için Allah'a dua et! Üç tanesini toprağa verdim, dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

“Gerçekten sen sağlam ve kuvvetli bir engel ile cehennemden ko­rundun! Onlar cennetin ayrılmaz minikleridir/vazgeçilmez parçalarıdır. Onlardan birisi babasıyla karşılaşır, elbisesinin bir tarafından tutar ve cennete girmedikçe ondan ayrılmaz."[418]

e) Ebu Saîd el-Hudrî anlatıyor: Bir kadın Rasûlüllah'a (s.a.v.) gele­rek:

“Ya Rasûlallah! Erkekler senin hadisini (söz ve konuşmalarını) götürdü. Bize de bir gününü ayır da o gün sana gelelim. Allah'ın sana öğrettiğinden bize de öğretirsin, dedi. Rasûlüllah (s.a.v.):

“Şu ve şu gün toplanın! buyurdu. Derken kadınlar toplandılar. Rasûlülah (s.a.v.) da yanlarına gelerek Allah'ın kendisine öğrettiğinden onlara da öğretti. Sonra şöyle buyurdu: "İçinizden hiçbir kadın yoktur ki, üç çocuğunu Önden (âhirete) göndersin de onlar ona cehennem ateşinden bir perde olmasınlar."

Bunun üzerine bir kadın:

“ îkiyi de, ikiyi de, ikiyi de! deyince Rasûlüllah (s.a.v.):

“İkiyi de, ikiyi de, ikiyi de, buyurdu.[419]

f) Saîd Ibnu'l-Müseyyib diyor ki: Hiç günah işlememiş bir çocuğun cenaze namazını kıldıran Ebû Hüreyre'nin arkasında namaz kıldım. Onun şöyle dediğini işittim: "Allah'ım! Onu kabir azabından koru!"[420]

g) Ümmü Kays bint Mıhsan anlatıyor: Oğlum vefat etmişti. Onun üzerine titrerdim. Onu yıkayacak olan kimseye:

“Oğlumu soğuk su ile yıkama! Aksi halde onu katletmiş olursun! dedim. Bunun üzerine Ukkâşe b. Mıhsan, Rasûlüllah'a (s.a.v.) giderek Ümmü Kays'm sözünü anlattı. Peygamber (s.a.v.) gülümsedi ve Ümmü Kays'ın dediğini söyledi.

Râvî diyor ki: "Ümmü Kays uzun zaman yaşadı. Onun kadar uzun ömürlü başka bir kadın bilmiyoruz."[421]

h)
Hasan el-Basrî[422] diyor ki: Cenaze namazı kıldıracak olan kimse çocuk üzerine Fatiha suresini okur ve şöyle dua eder: "Allah'ım! Bu çocuğu (cennette) bizi karşılayıcı ve bizim için âhiret mükafatı kıl!"[423]

ı) Mekhûl'den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle bu­yurmuştur: "Mü'minlerin çocukları cennettedir. Babaları İbrahim (a.s.) onları himaye etmektedir."[424]

j) Muhammed b. Sîrîn'den rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Güzel olmakla birlikte kısır olan kadını bırakın.[425] Ama siyah olmakla birlikte çok doğurgan olan kadınla evlenin! Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizinle, hatta yavaş davranan eksik ve düşük yavru ile ifti­har edeceğim. O yavruya "Sen, anan ve baban birlikte cennete gir!" denilir.[426]

k) Abdulmelik b. Umeyr ve Asım b. Behdele 'den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Müslüman ümmetlerin çocuklarına kıyamet gününde "cennete girin" denilir. Onlar hemen ana-babalarmın eteklerine yapışırlar ve: "Rabbimiz! Ana-babamızı isteriz!" derler. Bunun üzerine onlara: "Siz, ana ve bab­alarınız cennete girin" denilir. Sonra eksik ve düşük olan çocuk gelir ve ona "Cennete gir" denilir. Ağır ve yavaş davranan çocuk: "Rabbim! Ana-babamı isterim" der ve nihayet onlar da çocukla birlikte cennete girer."[427]

l)Enes'den (r.a.) rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İbrahim benim oğlumdur. O memede iken Öldü. Onun iki tane süt anası vardır. Süt emzirme süresini cennette tamamlayacaklardır."[428]

m) Bir grup sahabeden rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (s.a.v.) Şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde çocuklara[429]:

“Cennete girin, denilir. Onlar:

“Ya Rabb! Ana ve babalarımız girmeden biz de girmeyiz, derler ve girmek istemezler. Bunun üzerine Allah Teala:

“Neden onların ağır ve yavaş davrandıklarını görüyorum? Cennete girin! buyurur. Onlar:

“Ya Rabb! Babalarımızı isteriz, derler. Bunun üzerine Allah:

“Siz ve babalarınız cennete girin! buyurur.[430]

Şüphesiz saliha bir eş, çocuğun Ölümü üzerine gösterilmesi gerek­en sabır ve metanette büyük rol oynar; kocasını sabır ve metanete davet eder, analık duygusallığını yenerek kocasının gönlüne sürür koyar, işte önümüzde bu tesbitimizi pekiştiren bir hadise bulunmaktadır. Bu had­ise, aynı zamanda her saliha hatun için de güzel bir örnektir.

Enes (r.a.) anlatıyor: (Üvey babam) Ebu Talha'nın bir oğlu ölmüştü. O sırada kendisi dışarıdaydı. Karısı Ümmü Süleym oğlunun öldüğünü görünce, bir şey hazırladı (yani yıkadı, kefenledi) ve onu evin bir tarafina koydu. Derken Ebu Talha geldi ve:

“Oğlan nasıldır? dedi. Karısı:

“Sâkinleşti. Ben onun istirahat etmiş olmasını umuyorum, dedi. Nihayet sabah olunca kocası boy abdesti aldı.[431] Evden çıkmak istey­ince karısı ona çocuğun öldüğünü bildirdi. Kocası Ebu Talha Peygamber'le (s.a.v.) beraber namaz kıldı. Sonra kendileriyle ilgili olup bitenleri Peygamber'e (s.a.v.) anlattı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

"Umarım Allahu Teala bu gecenizi sizin için bereketli kılmıştır" buyurdu.

Ensardan bir şahıs: "Ben onların dokuz çocuğu olduğunu gördüm, hepsi de Kur'an okurdu" dedi.[432]

İmam Nevevî, çocuğunu kaybeden babaya taziyede bulunma konu­sunda şunları söyler: imam Şafiî der ki: Hz. Ali'nin oğlu Hüseyin'in (r.a.) bir oğlu ölmüştü. Kendisinde bir üzüntü ve tasa görülmemişti. Bundan dolayı da onu kınayanlar olmuştu. Bunun üzerine o şöyle dedi: "Ehl-i beyt olarak biz, Allahu Teala'dan isteriz. O bize verir. Hoşumuza gitmeyen birşeyi O, kendisinin sevdiği bir şeyde irade ve takdir buyur­duğu zaman artık biz ona rıza gösteririz."

Oğlunun ölümü sebebiyle taziyede bulunmak üzere bir adam arka­daşına bir mektup göndermişti. Mektuba şunları yazmıştı: İmdi, gerçekten çocuk yaşadığı sürece babası için bir üzüntü ve imtihan vesi­lesidir. Babasından önce ölmesi durumunda ise çocuk ahirette bir rah­met sebebidir. O halde çocuktan dolayı başından geçen olaylara üzülme ve ona mukabil Allah'ın lütfettiği rahmetini zayi etme!" (615)

Böylece iyi bir evladın bütünüyle hayır olduğunu görmüş oluyoruz. Ana babasından sonra yaşayan bir çocuk dua ve istiğfarda bulunmak suretiyle onların derecelerini yükseltir. Onlardan önce ölen bir çocuk ise cennete girmelerine sebep olur. Bundan dolayı Îbnu'l-Kayyım çocuktan bahsederken diyor ki: "Ana babasından sonra yaşarsa onlara fayda ve­rir. Onlardan önce ölürse yine faydası dokunur."[433