- Çocuğum yok

Adsense kodları


Çocuğum yok

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Thu 18 August 2011, 01:09 am GMT +0200
ÇOCUĞU(M) YOK

Ekim 2010 61.SAYI

Çocuksuz olmak, dünyada başka hiçbir yoksunluğa benzemiyor. Çünkü diğer bütün yoksunluklar bu dünyaya ait. Bir tek çocuk, bir tek evlat başka… O, çok ötelerde seninle yaratılmış, seninle doğmuş, seninle yaşıyor.

Çocuk sahibi olma isteği; Allah Teala’nın bizi yaratırken, tabiri caizse toprağımızın harcına kattığı, ruhumuzun en derinlerine işlediği bir içgüdü, insanoğlunun soyunun devamı için. Bu nedenden ötürü çocuğu olmayan kadın, eksik hissediyor, tam olamıyor, yarım kalıyor sanki.

NEDEN BEN?

Bu gerçekle ilk yüzleştiğinde hastane köşelerinde oluyorsun genelde. Gönül ister istemez isyan ediyor önce. Kurumuş bir dal gibi oradan oraya savruluyorsun. Bir dönem inanmıyorsun, kabul etmiyorsun, başka başka doktorlara gidiyorsun. Ama sonuç hep aynı oluyor, ‘belki de çocuğunun hiç olmayacağı’ gerçeğini kabul ediyorsun sonunda. Yüzünü Allah’a çeviriyor, neden bu imtihanı sana yaşattığını anlamaya çalışıyorsun. Teslim oluyorsun O’na. En güzelini en doğrusunu bilen O’dur diye. İşte o zaman gücünü topluyor, inancını yeniden diriltiyor ve mücadeleye başlıyorsun. Bir yandan doktorlar, tedaviler, ilaçlar devam ediyor, bir yandan da hayat akıp gidiyor.

Bunun bir imtihan olduğunu en çok şöyle düşününce idrak ediyor insan: Zina edenlerin çocuğu oluyor, cami avlusuna bırakanların çocuğu oluyor, maddi ve manevi olarak çocuğa sahip çıkamayacak olanların çocuğu oluyor, Allah’a inanmayanların çocuğu oluyor, herkesin çocuğu oluyor, bir tek benim olmuyor. Neden? Allah onları senden çok mu seviyor ki, onlara veriyor da sana vermiyor, bir evladı senden mi esirgiyor? Tabii ki hayır…

Herkesin hikayesi başka... Herkes acılar çekiyor, çeşit çeşit imtihanlardan, hatta bazen neredeyse iğne deliğinden geçiyor insan bu dünyada. Çocuğu var diye özendiğin bir kadınla biraz sohbet ettiğinde, aslında ne sıkıntılar içinde olduğunu öğreniyorsun. Senin yerinde olmak isteyen ne kadar çok kadın var kim bilir?  Senin imkanlarına sahip olamayan, ama 3-5 çocuğu olan nice anneler var…

Herkese her istediği verilmiyor burada, insan bir açıdan eksik bırakılıyor ki acziyetini ve kulluğunu bilsin. Hiçbir şeyden yoksun olmayan ve her şeyin sahibi olanın sadece “Allah” olduğunu unutmasın diye.

HÜZÜNLENDİREN HABERLER

Aile ve dost çevresinde, sıkça hamile hanımların haberlerini alıyorsun. Bazen kardeşlerinin, arkadaşlarının, eşinin yakınlarının anne olacağını duyuyorsun. Önce kendi yoksunluğunu hatırlayıp, kendine ağlıyorsun. Sonra da, doğan bebekleri en çok sen seviyorsun. Onlara kendi çocuğun gibi bağlanıyor, hasretini gideriyorsun. Şanslı olduğun durumlar da oluyor tabi. Mesela, bebekler en çok senin kucağında kalıyor. Herkes çocuğunu doya doya sevesin istiyor. Bütün çocuklar senin oluyor; sıkıntılarını anneler çekiyor, sana sevmek kalıyor.

En çok da sana yaşlı gözlerle bakarak dua ettiklerinde üzülüyorsun. Bazen hiç aklında yokken; yoksunluğunu, bebek hasretini hatırlatıyorlar sana. “Allah sana da versin evladım” diyerek vahlanıyorlar. İyi niyetli olduklarını biliyorsun ama istemeden de olsa seni üzüyorlar. Yeni doğum yapmış hanımları ziyarete gitmediğinde, sana darılanlar bile oluyor. Özelikle bu meclislerde seni görüp de acıyan gözlerle sana bakıldığında, için lime lime oluyor.

ŞAŞIRTAN TEKLİFLER

Senin için çocuk doğurmayı teklif eden yakınlarının karşısında şaşkınlık içinde kalıyorsun. Senin için doğuracak ve doğduğu gün senin kollarına bırakacak. Minnettar kalıyorsun bu kadar sevildiğin için, nasıl teşekkür edeceğini bilemiyorsun. Fakat “Nasıl kabul ederim bunu” diye düşünüyorsun. “Bu kadar bencilce nasıl davranabilirim?” İsteklerimin kölesi olup sadece anne kokusuyla avunan bir bebeği annesinden nasıl ayırabilirim diyorsun.

SEBEPSİZ HİÇBİR ŞEY YOK

Yaşadığımız her anın, attığımız her bir adımın manasının olduğu bu fani dünyada, anne olamamanın sana neler katacağını anlamaya çalışmak düşüyor insana belki de. Kim bilir, belki bir gün sen de anne olursun. Biliyorsun, Allah’ın kudreti engin ve hazinesi çok geniş. Sana bu isteği veren de, istediğini vermeyen de O. İşte bunun adı İMTİHAN oluyor.

Bir de merak duygusu seni hiç terk etmiyor. Acaba nasıl bir insan olurdu, kime benzerdi diye düşünüp duruyorsun. Ve şu soruların cevabını tam olarak alamıyorsun: İyi bir anne olur muydun? Sana “Anne” dendiğinde ne hissederdin? Bebeğine sarılıp uyumak nasıl bir duygu?...

TESELLİ BULMAK KOLAY DEĞİL

Ne kadar teslim olursan ol Allah’a, ne kadar kabullendim alıştım dersen de, dönem dönem depreşiyor duyguların. Teselli olamıyorsun bir türlü. Kendinin ve başkalarının bu yöndeki çabası yeterli olmuyor, gönlüne söz geçiremiyorsun. Gece uykuya dalmadan önce, hayaller kuruyorsun. Anne olduğunu, yanında bir meleğin uyuduğunu görmeye çalışıyorsun gözlerin kapalı… Hazreti Ayşe Validemizin de çocuğunun olmadığını hatırlayıp teselli bulmaya çalışıyorsun.

“Dua edin, icabet edeyim” ilahi hitabına sığınıp sabırla, ümitle, inançla bekliyorsun. Hz. Zekeriya’nın çocuk isteğine verilen karşılığın Hz. Yahya olduğunu düşünüyorsun. Hz. İshak ve Hz İsmail’in, Hz İbrahim’e verilen müjdeler olduğu geliyor aklına. Ve Allah’tan istemeye devam ediyorsun…

Özlem EKİNCİ

saniyenur
Thu 18 August 2011, 10:09 am GMT +0200
Herkese her istediği verilmiyor burada, insan bir açıdan eksik bırakılıyor ki acziyetini ve kulluğunu bilsin. Hiçbir şeyden yoksun olmayan ve her şeyin sahibi olanın sadece “ALLAH” olduğunu unutmasın diye.

Rabbim farklı şekillerde imtihan ediyor bizleri. Kiminin çocuğu olmuyor kiminin de çocuğu oluyor hayrından çok şerri oluyor. Kiminin parası pulu olmuyor yoklukla deneniyor kiminin de malı mülkü oluyor o da malı ile deneniyor. Aslında herkes her an deneniyor. Çocuğu olanlar da olmayanlar da bir bakıma deneniyor.

Rabbim hiç bir kulunun acı çekmesini istemez. Merhametli, çok çok bağışlayan, seven vs vs... birçok ismi yok mu bu anlamlara gelen, öyle olmasaydı Rabbim niye bu isimlerle kendisini tanıtsın ki ?

Her ne olursa olsun Ona yönelmek gerek. Kİmi çevirmiş Rabbim kapısından, kimin duasını karşılıksız bırakmış kulu istemişte. O öyle yüce ki olması imkansız gibi görünen şeylere 'Ol' der oluverir. Yeter ki sabredelim, ümit var olalım, dua edelim, bizim çektiğimiz acıları, bizim isteklerimizi bizden daha iyi bilen biri var UNUTMAYALIM! Her karanlığın sonu aydınlık değil mi? Bakın her gecenin ardından gündüz geliyor. İnş her karanlığın ardında vardır bir nur, bir hayır.

Rabbim bebek isteyen kardeşlerimizin dualarını kabul etsin inş. Yeter ki kardeşlerimiz ümidi, sabrı, duayı elden bırakmasın.

Rabbim razı olsun kardeşim bu güzel paylaşım için, tefekkürümüze, tevekkülümüze vesile oldu.