- Cinayetler

Adsense kodları


Cinayetler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 6 April 2011, 02:28 pm GMT +0200
CİNAYETLER (İHRAM YASAKLARI)


İhramlı kişi bir uzvuna güzel koku sürünürse, ceza olarak bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü güzel koku sürünmek ihramın yasaklarındandır. Buna aykırı bir görüşün bulunduğu bilinmemektedir. Hz. Peygamber  (sas) şöyle buyurmuştur:   “

Hacının saçı başı dağınık, kokusu da pistir.” [91] Başka bir rivayete göre de şöyle buyurmuştur:

“İhramlının saçı başı dağınık, kendisi de tozlu olur.” Hz. Peygamber (sas)

[92]alaçehre veya safran sürülmüş elbiseleri ihramlının giymesini yasakladığına göre, daha üst seviyedeki kokuları

sürünmeye yasak denmeyecek mi? İddet bekleyen kadınla alâkalı hadîs-i şerîfde Hz. Peygamber (sas);

“Kına da kokudur.”  buyurmuştur. Öyle ise, ihramlı bir kimse güzel koku sürünürse, ihram yasağı işlemiş olur. Bu sebeple kendisine keffaret lâzım gelir. Baş, bacak vb. tam bir uzva koku sürülecek olursa, tam bir yararlanma meydana geldiğinden dolayı, bir koyun kesmesi gerekir. Uzvun tamamından az miktardaki bir yere sürerse, kasır bir cinayet olur ki, bu takdirde sadaka vermesi gerekir. Bu sadaka da yarım sa' (1.460 kg.) buğday olarak takdir edilmiştir. Çünkü bu fidye, keffaret, sadaka-i fıtır vb. mes'elelerde verilmesi Şer'an vâcib olan en az miktardaki sadakadır.

Misk, kâfur, kına, alaçehre, safran, ödağacı, şebboy, menekşe, anber vb. hoşa giden kokulu her şey; koku ve esansdır. Güzel kokulu yağlar da bu sınıfa girerler. Bunlar, içinde menekşe ve gül yağı katılarak kaynatılma neticesinde elde edilen kokulardır. Çivit koku değildir. Zeytin yağı ile susamyağı Ebû Hanîfe'ye göre koku sayılır. İhramlının bunları sürünmesi durumunda bir koyun kesmesi gerekir. Çünkü bunlar kokuların aslıdırlar. Bunların sürülmesi halinde saçlardaki dağınıklık giderilmiş olur. İmameyn'e göre bunlarda hoşa giden bir koku olmadığından ve sürülmeleriyle saçlardaki dağınıklığın kısmen giderilmiş olmasından dolayı, sadaka vermek gerekir.

Bir gün müddetle dikişli elbise giyen veya başını örten kimsenin de ceza olarak bir koyun kesmesi gerekir: Açıkladığımız sebeplerden dolayı bunlar da ihram yasaklarındandır. Bu suçun işlenişi tam bir gün sürerse, tam bir yararlanma olur ve bir koyun kesmek gerekir. Çünkü âdete göre elbise bir gün müddetle giyilir, sonra çıkarılır. Bir günden az bir müddetle giyilmesi, suç tam oluşmadığından dolayı, sadaka vermek gerekir. Bu hususda daha evvel bilgi verilmişti.

Ebû Yûsuf’a göre bir şeyin yarısından fazlası tamamı yerine kâim olacağından, günün yarısından fazla bir müddet dikişli elbise giyen veya başını örten kimsenin de bir koyun kesmesi gerekeceği rivayet edilmiştir. Ebû Hanîfe'ye göre bir kimse traşda olduğu gibi başının dörtte birini de örtse, bir koyun kesmesi gerekir. İnsanların bir kısmı bunu alışkanlık haline getirmişlerdir. İmam Ebû Yûsuf’a göre evvelce de anlatıldığı gibi başının yarısından fazlasını örten kimsenin bir koyun kesmesi gerekir.

Başının dörtte birini traş eden kimsenin bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü traş sebebiyle saçlar düzelir, pis kokular giderilir ki; bu da ihram yasaklarındandır. Kaldı ki başın dörtte biri tamamı yerine kâimdir. Bazı kimseler başın dörtte birini traş etmeyi âdet haline getirdiklerinden, bu kadarlık kısmın traşı tam bir yararlanma sayılır ve bundan dolayı bir koyun kesmek gerekir.

Kupa vurduracağı yerleri traş eden kimsenin de bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü oraların traş edilmesi amaçlanmıştır. Oraların traş edilmesi sebebiyle; tüylerdeki, saçlardaki dağınıklık giderilmiş olur. Bu sebeple de bir koyun kesmek gerekir. İmameyn dediler ki; bu durumda sadaka vermek gerekir. Çünkü bu traşın kendisi amaç değildir. Amaç kupa vurdurmaktır. Dolayısıyla kupa vurulacak yerlerin traş edilmesi, ihram yasaklarından değildir. Ancak biraz da olsa bu sebeple tüyler ve saçlar düzeltileceğinden, sadaka vermek gerekir.

Koltuk altlarının ikisini veya birini, ensesini veya kasığını traş edenin de, ceza olarak bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü bütün bunlar kâmil birer yararlanmadır. Buralarda traş, doğrudan doğruya amaçtır. Traş edilen yerler de, tam birer uzuvdur. Bu sebeple ceza olarak tam bir koyun kesmek gerekir.

Ellerinin veya ayaklarının tırnaklarını veya bunlardan birinin tırnaklarını kesenin de bir koyun kesmesi gerekir: Bütün bunları kesmekden dolayı ceza olarak bir koyun kesmek gerekir. Çünkü bu, tam bir yararlanmadır. Böylece vücuttaki düzensizlik giderilmiş olur ki, bu da ihram yasaklarındandır ve bir koyun kesmesi gerekir. Ellerden ve ayaklardan birinin tırnaklarını kesmek de aynı cezayı gerektirir. Çünkü bu da tam bir yararlanmadır. Bu ameliyelerin her biri sebebiyle dem gerekir. Çünkü bunlarda cins birliği vardır. Bu hüküm tırnakların aynı yerde kesilmesi durumunda geçerlidir. Ama ayrı ayrı yerlerde kesilmesi halinde, her organdaki tırnakların kesilmesinden dolayı birer dem gerekir. İmam Muhammed dedi ki; bunların hepsi için sadece bir dem gerekir. Çünkü bunlar birer cezadırlar ve iç içe girerler. Bizim görüşümüze göre; bunlarda ibadet mânası vardır, iç içe girmezler. Ancak aynı   meclisde işlenirse, tilavet secdesinde olduğu gibi, iç içe girerler.

Kudum veya veda tavafını cünüb olarak veya ziyaret tavafını abdestsiz olarak yapan kimsenin bir koyun kesmesi gerekir: Rükün olan ziyaret tavafına noksanlık getirmiş olduğundan, bir koyun kesmesi gerekir. Kudum veya veda tavafını cünüb olarak yapanın da bu iki tavafla ziyaret tavafı arasındaki farkı ortaya koymak için bir koyun kesmesi gerekir. Kudum tavafı her ne kadar sünnet ise de, yapılmaya başlanmakla vâcib olur. Umre tavafını cünüb veya abdestsiz olarak yapan kimsenin de bir koyun kesmesi gerekir. Çünkü bu tavaf umrenin rüknüdür. Umre farz olmadığından dolayı, rükün olan tavafın cünüb olarak yapılması halinde bedene kesmesi gerekmez. Hüküm bakımından müsavi oldukları için, âdet görmekte olan kadın da cünüb gibidir. Temiz olarak bu tavafları iade eden kimsenin üzerindeki ceza kalkar. Çünkü bu durumda o tavafı meşru şekliyle yapmış ve suçunu da telafi etmiş olmaktadır. Bu sebeple üzerindeki ceza kalkar.

İmamdan evvel Arafat'dan ayrılanın da cezası bir demdir: Ya vakfenin guruba kadar devam ettirilmesi vecibesine, ya da imama uyma vecibesine uymadığından dolayı, ceza olarak bir koyun kesmesi gerekir.

Ama güneş batmadan ve imam ayrılmadan evvel Arafat'a dönerse, cezası kalkar: Çünkü kusurlarını telafi etmiştir. Fakat güneş batmadan evvel ve imam ayrıldıktan sonra, yahut güneş battıktan sonra oraya dönerse; bu cezası kalkmaz: Çünkü bu durumda o kusurunu telafi etmemiştir.

Ziyaret tavafının üç veya daha az sayıdaki şavtını veya veda tavafını, yahut bu tavafın dört şavtını yapmayan veya Safa ile Merve arasında sa'yetmeden veya Müzdelife vakfesini yapmayan kimsenin ceza olarak bir koyun kesmesi gerekir: Ziyaret tavafının üç şavtı kalan dört şavta nisbetle az olduğu için, cünüblüğe nisbetle abdestsizlik gibi olur.

Ziyaret tavafını avret yeri açık olarak yapanın Mekke'de bulunduğu müddet içinde bu tavafı iade etmesi gerekir. İade etmediği takdirde cezası bir demdir: Hz. Peygamber (sas) bu hususda şöyle buyurmuştur: “Çıplak kimse Beyt'i kesinlikle tavaf etmesin.” [93] Tavaf eden kimsenin elbisesinin üzerinde pislik varsa ceza gerekmez ama, bu vaziyette tavaf etmek mekruhtur. Veda tavafının tamamını veya yandan çoğu, tamamı olacağı mülahazasıyla dört şavtını yapmayan kimse vacibi terk ettiğinden dolayı Mekke'de bulunduğu müddet içinde bu tavafı iade etmelidir. İade ederse, üzerindeki dem cezası kalkar. Vâcib olduklarından dolayı, Safa ile Merve arasında sa'yetmek ve Müzdelife'de vakfe yapmak da bu hükme tabidir.

Cemrelerin hepsini veya bir günlüğünü veya bayram gününde yapılan Akabe Cemresini yapmayanların da bir koyun kesmesi gerekir: Yani cemrelere taş atmayı teşrik günlerinin sonuncusunda gün batınıma kadar yapmazsa, bir koyun kesmesi gerekir. Çünkü aynı cinsden olan vâcibleri terk etmiştir. Güneş batmamışsa, geçmiş günlerin taşlarını sırasıyla atar. Lâkin Ebû Hanîfe'ye göre, geciktirdiğinden dolayı bir dem gerekir. Açıkladığımız gibi, İmameyn bu görüşe muhaliftirler. Bir günün taşlarını atmamış olur ki, bu taşları atmak başlı başına amaçlanan bir ibadettir. Kurban bayramının birinci gününde Akabe Cemresine taş atmak da böyledir.

Cemrenin çoğunu değil de azını atmayan kimse, her taş için yarım sa' buğdayı sadaka olarak verir: Ancak atılmayan taşlar için sadaka olarak verilecek yekûn buğdayın değeri bir koyununkinden fazla ise; dilerse daha az değerde olanı verir, yani bir koyun keser.

Başının dörtte birinden azını traş edenin de yaram sa’ buğdayı sadaka olarak vermesi gerekir. Çünkü başın dörtte birini traş etmek sevad ve badiye sakinleri gibi bazı insanların âdetidir. Öyle ise, başın dörtte birini traş etmek tam bir yararlanmadır ama, bundan azını traş etmek böyle değildir. Ve sadece sadaka vermeyi gerektirir.

Beşden az sayıda tırnak kesenin de yarım sa' buğdayı sadaka olarak vermesi gerekir. Çünkü beşden az sayıda tırnak kesmekle süslenilmiş olmaz. Aksine çirkinleştirir ve bedenini kaşırken eziyet verir.

Kesilen her tırnak için sadaka olarak yarım sa’ buğday vermek gerekir. Ancak sadaka olarak verilecek buğdayın yekûn değeri bir koyundan fazla ise, dilerse daha az olanı verir, yani bir koyun keser.

Müteferrik olarak toplam beş tırnak kesenin de, sadaka olarak yarım sa' buğday vermesi gerekir: İmam Muhammed dedi ki; tıpkı aynı elin beş tırnağını kesmiş gibi, kendisine bir dem gerekir. Bizim görüşümüze göre; tam yararlanma ve süslenme durumunda suç tam olarak işlenmiş olur. Oysa ayrı yerlerden toplam beş tırnak kesmek, evvelce de açıkladığımız gibi, adamı çirkinleştirir ve ona eziyet verir. Suç eksik tahakkuk ettiği takdirde, sadaka vermek gerekir.

Kudum veya veda tavfını abdestsiz olarak yapan kimsenin de yarım sa' buğday vermesi gerekir: Cünüblükle abdestsizlik arasındaki farkı ortaya koymak için sadaka vermek gerekir. Veda tavafının üç şavtının yapılmaması halinde bu tavafın tamamının yapılmamasına nisbetle eksik bir suç olarak tahakkuk ettiği için, sadaka vermek gerekir.

Ziyaret tavafını cünüb olarak yapan kimsenin cezası, bir deve veya sığır kesmektir. Âdet halindeki  kadın da aynı hükme tabidir: Abdestsizlik sebebiyle meydana gelen eksikliği, bir koyun keserek telafi etmek vâcib olduğuna göre; cünüblük sebebiyle meydana gelen eksikliği de, bir deve veya sığır keserek telafi etmek vâcibdir. Bu sebeple meydana gelen eksiklik daha büyük olduğu için, cezası da daha büyük olur. Bu hüküm İbn. Abbas (ra) dan rivayet edilniştir. En iyisi eksik olarak yapılan tavafın en mükemmel şekilde ifa edilmesi için yeniden yapılmasıdır. Yeniden yapılırsa, mevcut ceza kalkar. Çünkü bu takdirde zamanında yapılamamış vazifeden dolayı meydana gelen aksaklık telafi edilmiş olmaktadır.

Mazerete binaen koku sürünen veya traş olan veya dikişli elbise giyen kimse dilerse bir koyun keser, dilerse altı fakire üç sa' yiyecek verir veya üç gün oruç tutar: Zira Allah (cc) şöyle buyurmuştur:

“Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa; oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir.” [94] Bunun takdirî mânası şöyledir; “...yahut başından bir rahatsızlığı varsa, traş olsun. ...fidye versin.” Hz. Peygamber (sas) bu âyet-i kerîmeyi bizim anlattığımız mânada tefsir etmiştir.

Şunu da belirtelim ki; sadaka ve oruç her mekânda verilip tutulabilir. Çünkü bunlar her mekânda fakirlere karşı yapılabilecek ibadetler ve sâlih amellerdir. Ceza kurbanları ise, ancak Harem'de kesilebilirler. Çünkü bunlar ancak belli zamanda ve belli mekânda yapıldıkları bilinen kurbetler ve sâlih amellerdir. Haccda ceza veya nüsük olarak vâcib olan bütün kurbanlar da aynı hükme tabidirler.

Arafat'da vakfe yapmadan evvel ihramlı bir kimse önden veya arkadan cinsî münasebette bulunursa, haccı fâsid olur ve bir koyun kesmesi gerektiği gibi, ayrıca haccına devam eder ve bilahere haccını kaza eder: Eğer ihramlı ise, kadın da aynı hükme tabidir. Bu meselede haccın fâsid olmasının sebebi, hacca aykırı bir durumun meydana gelmiş olmasıdır. Çünkü Allah (cc)

“Haccda refes yoktur.” [95] buyurmuştur Refes kelimesi, cinsî münasebet mânasındadır. İbn. Abbas dedi ki; ihramlı Arafat vakfesinden evvel cinsî münasebette bulunursa, haccı fâsid olur ve ceza olarak bir koyun keser. Böyle bir hüküm tevkifi olarak bilinir, kıyası değildir. Çünkü bu mes'elede cinsî münasebet, kesinleşmemiş bir ihramlılık haline tesadüf etmektedir. Ve haccın zamanı henüz geçmiş değildir ki, fâsid olsun. Ama vakfede olsaydı, ihram kesinleşmiş olduğundan bulunulacak cinsî münasebet haccı fâsid kılar. Çünkü artık haccın zamanı geçmiştir. Ceza olarak bir koyun kesmek, fasid de olsa; yapılan hacc fiillerini devam ettirmek ve müteakib senede haccı kaza etme gereği İbn. Abbas'ın şu hadîsinden dolayıdır: Karısıyla birlikte her ikisi de ihramlı iken cinsî münasebette bulunanların durumu sorulduğunda İbn. Abbas şu cevabı vermiştir; “İkisi de koyun keserler, hacclarını devam ettirirler ve müteakib senede hacclarını kaza ederler.” [96]

Kaza ederken eşinden ayrılmaz: Zira bu mes'ele kendisine sorulduğunda Hz. Peygamber (sas) eşlerin birbirlerinden ayrılmaları gerektiğinden bahsetmemiştir. Eğer ayrılmaları gerekse idi, bunu bildirirdi ki, bu hüküm için bir ikaz olsun. Kaldı ki, bu durumda eşler arasındaki nikâh geçerlidir. Ayrılmalarını gerektiren bir sebep de yoktur. İhramdan evvel ise, erkeğin zevcesiyle cinsî münasebette bulunması helâldir ve birbirlerinden ayrılmaları manasızdır. İhramdan sonrasına gelince; eşler haccda karşılaştıkları yorgunluğu, yaptıkları fazla masrafı hatırladıklarında, başkalarından daha çok kendileri cinsî münasebetten sakınırlar. Cinsî münasebet yerinde de bunu hatırlarlarsa, o yerden uzaklaşırlar. Yaptıktan sonra teması tekrarlayacaklarından korkarlarsa; haccı kaza ederken birbirlerinden ayrı durmaları müstehabdır.

Arafat'da vakfeden sonra cinsî münasebette bulunursa, hacc fasid olmaz: Zira Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur:   

“Hacc arefedir. Arafat'da vakfe yapan kimse haccını  tamamlamış olur.” [97] 

Ceza olarak bedene lâzım gelir: Bu hüküm İbn. Abbas (ra) dan nakledilmiştir. Bu durumda haccın kazası gerekmediğine göre, bedene (büyükbaş hayvan) kesmenin, haccda vaki olan bir noksanlığı telafi etmek için vâcib kılındığını anladık, cinsî münasebet sebebiyle meydana gelen noksanlık fahiştir ve galiz bir cinayettir. Bunun için vâcib olan keffaretin de ona göre olması gerekir. Bu sebeple bedene kesmek gerekir. Ama Arafat vakfesinden evvel cinsî münasebette bulunma meselesi bundan farklıdır. Çünkü vakfe Öncesinde cinsî münasebetle meydana gelen noksanlık kaza etmekle telafi edilmektedir. Ceza olarak bir hayvan kesmenin vâcib kılınması ise, zamanından önce ihramdan yüz çevirmesinden dolayıdır. Bundan dolayı, iki mes'ele arasında fark vardır. Vakfeden sonra ikinci defa cinsî münasebette bulunan kimsenin bir koyun kesmesi gerekir. Çünkü ilk cinsî münasebet, kesin ve hürmeti ihlal edilmemiş bir ihramlılık haline tesadüf etmiş, (ve o sebeple bedene kesmek gerekmişti) ama ikinci cinsî münasebet daha evvelki cinsî münasebetle hürmeti ihlal edilen darbeli bir ihramlılık haline tesadüf etmiştir. Bu sebeple cinayet hafiflemiştir.

Traşdan sonra cinsî münasebette bulunur veya öper veya şehvetle dokunursa, bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü meni gelmiş olsa da olmasa da, kadınlar açısından ihramlılık hali devam etmektedir. Vajina harici bir mahalle cinsî münasebette bulunsa veya bir hayvanla cinsî münasebette bulunsa ve meni gelse yahut mastrübasyon (elle doyum) yaparak meni gelse zira bu, dokunma yoluyla şehvetin tatmin edilmesidir aynı hüküm söz konusu olur. Bir kadına bakmakla meni gelse de, bu cinsî münasebet mânasında olmadığından her hangi bir ceza gerekmez.

Umrede tavafın dört şavtından evvel cinsî münasebette bulunan kimsenin de umresi fâsid olur: Çünkü bu durumda umreye aykırılık vardır. Yine de bu umreyi tamamlar, sonra da kaza eder: Çünkü haccda olduğu gibi ihrama girmekle umre, artık yapılması ve tamamlanması mecburî bir ibadet haline gelir.

Ayrıca ceza olarak bir koyun keser: Çünkü ortada işlenen bir suç vardır; o da ihrama rağmen şehevî yönden tam bir yararlanmadır.

Umrede dört şavttan sonra cinsî münasebette bulunanın umresi fâsid olmaz: Çünkü tavafın çoğu yapılmıştır. Ama bir koyun kesmesi gerekir: Çünkü umre sünnettir. Dolayısıyla onda işlenen suç haccınkine nisbetle nakıs olur. Aradaki fark, keffaretlerde ortaya çıkmaktadır. Söz gelimi; kıran haccı yapan bir kimse umre tavafından evvel cinsî münasebette bulunursa, evvelki kısımlarda anlatılan sebepden dolayı umresi de haccı da fasid olur. İki ihrama karşı cinayet işlemiş olduğundan dolayı da, iki koyun kesmesi gerekir.

Umre tavafının tamamını veya yarıdan çoğunu yaptıkdan sonra cinsî münasebette bulunan kimsenin açıkladığımız sebepden dolayı umresi tamam, ama haccı fâsid olur. Arafat vakfesinden sonra , ama traşdan evvel cinsî münasebette bulunan kıran hacısının her birini ayrı edâ ediyormuş gibi hacc için bir bedene, umre için de bir koyun kesmesi gerekir.

Bunu kasden yapan da, unutarak yapan da aynı hükme tâbidir: Çünkü ihram halleri de namaz halleri gibi hatırlatıcıdırlar. Şu halde ihramlı kimse unutmayı mazeret olarak gösteremez. Uyurken veya zorlanarak cinsî münasebette bulunulan ihramlı kadın da cinsî münasebet sebebiyle şehevî faydası olduğundan dolayı aynı hükme tâbidir. [98]




[91] Bu hadîsi Tirmizî, İbn. Mâce ve Ahmed rivayet etmiştir.

[93] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, Neseî, Dârimî ve Ahmed rivayet etmiştir.

[94] Bakara: 2/196.

[95] Bakara: 2/197.

[96] Bunu İmam Mâlik rivayet etmiştir.

[97] Bu hadîsi Neseî, İbn. Mâce ve Dârimî rivayet etmiştir.

[98] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları:1/329-337.