sumeyye
Tue 1 March 2011, 09:53 pm GMT +0200
B- CEZALAR VE İNFAZ ŞEKİLLERİ
Suçların isbâtmdan sonra cezasını infazda valilerin ve hâkimlerin durumu eşittir. Sanığın suçluluğunun isbâtı da iki şekildedir: İkrar ve deliller. İkisinden her biri kendi konularında etraflıca açıklanır.
Allah'ın emrettiğini yapmamak ve yasak ettiğini yapmak hususlarından uzaklaştırıcı cezalar, bir anlık bir lezzet uğruna azdı-ncı nefsî arzular sebebiyle âhiret hayatının azabına maruz kalmamak için Allah tarafından vaz' edilmiştir. Allah Teâlâ önleyici, korkutucu cezalar koymuştur ki fert bunları görünce cezanın acısından kaçınır. Allah, bu cezaları insanların haramları yapmaması için koymuştur. Şahıs menfaatleri daha çok, teklifler ise tam ve mükemmeldir. Allah Teâlâ âyet-i kerîmesinde,
"Biz, seni (Habîbim) âlemlere (başka bir şey için değil) ancak rahmet olarak gönderdik." (K K 21:107) buyurmuştur.
Âyet-i kerîmede belirtilen husus, insanları cehaletten kurtarmak, sapıklıklardan doğru yola getirmek, Allah'a karşı gelme gibi işlerden önlemek, Allah'a itaate, ibâdete sevk etmek için seni gönderdik, demektir. Önleyici cezalar ikidir:
a) Asıl cezalar,
b) Ta'zir cezaları.
a) CÜRÜMLER VE ASIL CEZALAR:
Asıl cezalar (Hudûd) da iki kısımdır:
aa) Allah'ın haklarından (kamu haklarından) mütevellit cezalar.
bb) İnsanların haklarından mütevellit cezalar.
aa) Allah'ın haklarını (karnu haklarını) ihlâlden doğan cezalar da kendi içinde iki kısımdır:
aaa) Farzları terk etmenin sonucu tatbiki gereken cezalar,
bbb) Haram olan şeyleri işlemekle tatbiki gereken cezalar,
aaa) Farzları terk sonucu tatbiki gerekli cezalar:
1- Vakti çıkana kadar farz namazı kılmayanın cezası gibi. Bu durumda olandan niçin terk ettiği sorulur? Unuttuğundan terk etmisse kazası kendisine emredilir. Hemen hatırladığında kılar. Aynı namazın müteakip vaktini beklemez. Hadîs-i şerifte de,
"Kim namaz vaktinde uyur veya namazını unutursa o geçirdiği namazı hatırladığında hemen kılsın, hatırladığı an kılması, kaza etmesi gerekli namazın vaktidir. Bundan
başka namaz için hal yolu, keffâreti yoktur."[192] buyurulmuş-tur. Bir hastalık sebebiyle terk etmişse o namazı gücü nasıl yetiyorsa oturarak veya yaslanarak kılar. Çünkü Allah (c.c) herkese,
"Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden başkasını
yüklemez." (K. K. 2: 286) buyurmuştur. Farz olduğunu inkâr etmişse kâfir olur. Hükmü, dinden çıkanın (mürtedin) hükmü gibidir. Tevbe etmezse öldürülür. Farz olduğunu kabul etmekle beraber, yapılışım ağır, hakîr görürse ve terk ederse hükmü hakkında hukukçular farklı görüştedirler.
Ebû Hanîfe'ye göre: Her namaz vaktinde dövülür, Öldürülmez. Ahmed b. Hanbel ve bir grup hadîs taraftarı hukukçulara göre de namazı terkle kâfir olur, bu sebeple de öldürülür. Şafiî'ye göre: Terk ile kâfir olmaz, öldürülmez, dayak da atılmaz, mürted de olmaz. Tevbe etmesi istenir. Tevbe eder yapacağına söz verirse ceza terk edilir ve kılması emredilir. "Evimde kılacağım" derse kendisine havale edilir. İnsanların huzurunda kılmaya zorlanamaz. Tevbe etmez, kılacağını da soylemezse o zaman Şafiî'nin bir görüşüne göre: Terk sebebiyle öldürülür. Bir görüşüne göre de 3 gün sonra öldürülür. Kılıçla öldürülmesi belirtilir. Ebu'l-Abbas b. Süreyc'e göre ölünceye kadar odunla dövülür. Kılıçla öldürülmez. Sebebiyse, sopa esnasında belki tevbe eder de namazı kılacağını söyler.
Şafiî mezhebi fakihleri farz namazları kaçıranların kazasından kaçındıktan sonra Öldürülmesi gerekip gerekmiyeceği konusunda ihtilâf etmişlerdir. Bir kısmına göre: Farz olan namazı terk edenler öldürülür. Bir kısmına göre de kaçırdığı namazlar artık borç hanesine yazılır, öldürülmez, derler. Namazı terk sebebiyle öldürülenlerin cenaze namazı kılınır, müslüman mezarlığına gömülür. Çünkü müslümandır. Malları da mirasçılarına kalır.
2- Orucu terk edenler ise: Hukukçuların ittifakına (icmâına) göre öldürülmezler. Ramazan boyunca yeme ve içmeden alıkonulur, hapsedilir. Ta'zir cezası uygulanır. Oruç tutacağını söylerse hapisten çıkarılır, kendi vicdanına havale edilir. Yediğine rastlanırsa ta'zir cezası verilir.
3- Zekât vermez, terk ederse malından zorla zekât alınır. Vermeyen Öldürülmez. Şüphesiz gizlediği anlaşılırsa ta'zir cezası verilir. Zekâttan kaçınmaları sebebiyle almamıyorsa savaş açılır. Zekât alıncaya kadar savaşılır. Hz. Ebû Bekrin, zekâttan kaçınanlara savaş açtığı gibi.
4- Hacca gelince: Şafiî'ye göre farziyyeti gecikme kabul eder, farz oluşu ânından itibaren ölüme kadar geçen bir zaman içinde yapılır. Diğer Şafiî hukukçularına göre ise, farz olan haccı geriye bırakmak olmaz. Hanefî mezhebine göre ise: Tehir edilebilir. Binâenaleyh vaktinden sonraya bırakmakla öldürülmez ve ta'zir cezası verilmez. Çünkü vaktinden sonra da edâ edebilmektedir. Kaza sayılmaz. Yerine getirmeden ölürse terekesinden hacca gidilir.
5- İnsanlara âit hakları yerine getirmekten kaçınanlar
ise, borcunu ödememe ve benzeri gibi. İmkânı varsa zorla alınır, Özrü varsa hapsedilir. Şayet güç durumda ise imkân bulma zamanına kadar beklenir. İşte farzları terk etmenin cezası bunlardır.
Haranı olan şeyleri yapmaya gelince: Bu 2 kısımdır:
Birincisi: Allah Teâlânın haklarından olan yasaklar ki, dörttür.
1- Zina cezası,
2- Hırsızlık cezası,
3- İçki içme cezası,
4- Yol kesme cezasıdır. İkinci kısım insanların haklarından olan yasaklar ki iki tanedir:
1- Zina iftirası cezası,
2- Şahıs aleyhine işlenen cürümler, cinayetlerden doğan cezalardır.
Bütün hu sayılan cürüm ve cezalar sırasıyla anlatılacaktır.[193]
[192] Euharî, mevâkît 37. Müslim, mesâcid 309, 314, 315. vs.
[193] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 415-419.