fakir
Mon 16 March 2009, 06:50 pm GMT +0200
İkrime’ nin anlattığına göre, cennetlik kadınlar da erkeklerde otuz üç yaşındaki gençler gibidirler. Boyları altmış dirsek boyu kadardır. Hepside parlak yüzlü ve sürmeli gözlü gençlerdir. Yetmiş kat elbiseleri vardır. Bu elbiselerin her biri her saat yetmiş kere renk değiştirir.
Anlatıldığına göre, cennetlik bir kadın eğer gökten avucunun içini gösteriverse gökle yer arası aydınlanıverirdi.
Zeyd b. Erkam şöyle anlatmıştır: “Ehl-i Kitap' tan biri Hz. Peygamber (S.A.V)’ e gelerek: 'Ya Eba’l-Kasım! Cennetliklerin orada yiyip içtikleri kanaatindemisin?' diye sordu. Hz. Peygamber (S.A.V) de ona şöyle buyurdu: 'Evet, nefsimi kudret elinde tutan Allah’ a yemin ederim ki, cennetlik bir erkeğe yemek, içmek ve cinsi münasebet konusunda yüz erkek kadar güç verilir.' Bunun üzerine adam Peygamberimiz' e: “Yiyip içenin bazı pislikleri vücuttan dışarı atma ihtiyacı olur. Oysa cennet temiz olduğuna göre orada pislik olmaz.” dedi. Hz. Peygamber (S.A.V) de adamın bu sözlerine şöyle karşılık verdi: “Onların bu çeşit artıkları terleme yolu ile vücutlarından çıkar. Onların teri de misk kadar hoş kokuludur.” (Nesai)
Summi b. Mutab: “İman edip salih ameller işleyenler var ya, tuba ve güzel barınak onlarındır.” (Ra’d; 29) mealindeki ayet hakkında şöyle demiştir: “Tuba, cennette bulunan bir ağaçtır. Cennet evlerinin her birini bu ağacın dallarından biri gölgesi altına alır. Bu ağaç türlü türlü meyveler verir. Dallarına deve iriliğinde kuşlar konar. Cennetliklerden birinin canı bu kuşlardan birinin etini çekince o kuşu çağırır, o da hemen onun sofrasına gelir. Cennetlik onun bir budunu pişmiş ve diğer budunu kızarmış olarak yer. Fakat bir süre sonra eski haline gelerek uçar gider.”
Hikmet ehli zatlardan birine göre, sevap kazanma yolunu göre göre dünyaya dalmak cahilliktir. Sağlayacakları sevabı bile bile amel işlemek için gereken gayreti göstermemek acizliktir. Cennetteki rahatlığı ancak dünyada rahat yüzü görmeyenler tadabilir. Cennet zenginliğinin sefasını ancak Hz. Peygamber (S.A.V) yolundan gidenler, salih ameller işleyenler ve dünya muhabbetini terkedenler sürebilir.
Anlatıldığına göre İbrahim b. Edhem bir gün bir hamama girmek istedi. Fakat hamam sahibi: “Ancak ücretini verirsen içeri girebilirsin.” diyerek onu içeri almadı. Bunun üzerine İbrahim b. Edhem ağlaya ağlaya şöyle dedi: “Allah’ ım, beni bedevaya şeytanların evine bile sokmuyorlar. Böyle olunca nasıl olur da bedava olarak peygamberlerin ve sıddıkların evine girebileyim.” Anlatıldığına göre, cennete girecek dünya kadınları, işlemiş oldukları ameller sayesinde oradaki hurilerden daha üstün olacaklardır. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “Biz orada kadınları yeniden yaratarak amel defterleri sağdan verilenler için yaşıt bakireler haline getirdik.” (Vakıa; 35-36)
Ebu Said el-Hudri’ den şöyle rivayet edilmiştir: “Gerçekten Allah cennet ehline şöyle buyurur: 'Ey Cennet ehli!' Bunun üzerine cennet ehli: 'Ey Rabbimiz ferman buyur! Emrini yerine getirmeye her zaman hazır ve kullukta daima hayır sendedir.' derler. Allah-u Teala: 'Nasıl, şu halinizden razımısınız?' buyurur. Kullar şöyle derler: 'Ey Rabbimiz! Nasıl razı olmayalım? Bize sen mahlukatına vermediğin bunca ni’metleri ihsan buyurdun.' Allah-u Teala: 'Ben sizlere muhakkak bunlardan daha faziletli ve daha şerefli bir ni’met vereceğim.' buyurur. Kullar: 'Ey Rabbimiz! Bu ni’metlerden daha faziletli ve daha iyi hangi ni’met vardır ki?' derler. Allah-u Teala: 'Ben sizin üzerinize (sizden) razı ve hoşnut olmaklığımı indiriyorum. Artık bundan sonra sizlere ebediyen öfkelenmeyeceğim.'” buyurur.” (Buhari)
Hz. Ali (R.A.)’ den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: “ 'Muhakkak cennette öyle yüksek menziller var ki, içerisinden dışarısı, dışarısından da içerisi görülür.' Bunun üzerine orada bulunanlardan bir kimse, Hz. Peygamber (S.A.V)’ in huzurunda ayağa kalkarak: “Ey Allah’ın Resulü! O cennet kimin içindir?” diye sordu. Hz. Peygamber de şöyle buyurdu: 'Sözü yumuşak olan, fakirlere yemek yediren, oruçları tutmaya devam eden ve insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılan kimseler içindir.'” (Tirmizi)
Anlatıldığına göre, cennetlik bir kadın eğer gökten avucunun içini gösteriverse gökle yer arası aydınlanıverirdi.
Zeyd b. Erkam şöyle anlatmıştır: “Ehl-i Kitap' tan biri Hz. Peygamber (S.A.V)’ e gelerek: 'Ya Eba’l-Kasım! Cennetliklerin orada yiyip içtikleri kanaatindemisin?' diye sordu. Hz. Peygamber (S.A.V) de ona şöyle buyurdu: 'Evet, nefsimi kudret elinde tutan Allah’ a yemin ederim ki, cennetlik bir erkeğe yemek, içmek ve cinsi münasebet konusunda yüz erkek kadar güç verilir.' Bunun üzerine adam Peygamberimiz' e: “Yiyip içenin bazı pislikleri vücuttan dışarı atma ihtiyacı olur. Oysa cennet temiz olduğuna göre orada pislik olmaz.” dedi. Hz. Peygamber (S.A.V) de adamın bu sözlerine şöyle karşılık verdi: “Onların bu çeşit artıkları terleme yolu ile vücutlarından çıkar. Onların teri de misk kadar hoş kokuludur.” (Nesai)
Summi b. Mutab: “İman edip salih ameller işleyenler var ya, tuba ve güzel barınak onlarındır.” (Ra’d; 29) mealindeki ayet hakkında şöyle demiştir: “Tuba, cennette bulunan bir ağaçtır. Cennet evlerinin her birini bu ağacın dallarından biri gölgesi altına alır. Bu ağaç türlü türlü meyveler verir. Dallarına deve iriliğinde kuşlar konar. Cennetliklerden birinin canı bu kuşlardan birinin etini çekince o kuşu çağırır, o da hemen onun sofrasına gelir. Cennetlik onun bir budunu pişmiş ve diğer budunu kızarmış olarak yer. Fakat bir süre sonra eski haline gelerek uçar gider.”
Hikmet ehli zatlardan birine göre, sevap kazanma yolunu göre göre dünyaya dalmak cahilliktir. Sağlayacakları sevabı bile bile amel işlemek için gereken gayreti göstermemek acizliktir. Cennetteki rahatlığı ancak dünyada rahat yüzü görmeyenler tadabilir. Cennet zenginliğinin sefasını ancak Hz. Peygamber (S.A.V) yolundan gidenler, salih ameller işleyenler ve dünya muhabbetini terkedenler sürebilir.
Anlatıldığına göre İbrahim b. Edhem bir gün bir hamama girmek istedi. Fakat hamam sahibi: “Ancak ücretini verirsen içeri girebilirsin.” diyerek onu içeri almadı. Bunun üzerine İbrahim b. Edhem ağlaya ağlaya şöyle dedi: “Allah’ ım, beni bedevaya şeytanların evine bile sokmuyorlar. Böyle olunca nasıl olur da bedava olarak peygamberlerin ve sıddıkların evine girebileyim.” Anlatıldığına göre, cennete girecek dünya kadınları, işlemiş oldukları ameller sayesinde oradaki hurilerden daha üstün olacaklardır. Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “Biz orada kadınları yeniden yaratarak amel defterleri sağdan verilenler için yaşıt bakireler haline getirdik.” (Vakıa; 35-36)
Ebu Said el-Hudri’ den şöyle rivayet edilmiştir: “Gerçekten Allah cennet ehline şöyle buyurur: 'Ey Cennet ehli!' Bunun üzerine cennet ehli: 'Ey Rabbimiz ferman buyur! Emrini yerine getirmeye her zaman hazır ve kullukta daima hayır sendedir.' derler. Allah-u Teala: 'Nasıl, şu halinizden razımısınız?' buyurur. Kullar şöyle derler: 'Ey Rabbimiz! Nasıl razı olmayalım? Bize sen mahlukatına vermediğin bunca ni’metleri ihsan buyurdun.' Allah-u Teala: 'Ben sizlere muhakkak bunlardan daha faziletli ve daha şerefli bir ni’met vereceğim.' buyurur. Kullar: 'Ey Rabbimiz! Bu ni’metlerden daha faziletli ve daha iyi hangi ni’met vardır ki?' derler. Allah-u Teala: 'Ben sizin üzerinize (sizden) razı ve hoşnut olmaklığımı indiriyorum. Artık bundan sonra sizlere ebediyen öfkelenmeyeceğim.'” buyurur.” (Buhari)
Hz. Ali (R.A.)’ den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurmuştur: “ 'Muhakkak cennette öyle yüksek menziller var ki, içerisinden dışarısı, dışarısından da içerisi görülür.' Bunun üzerine orada bulunanlardan bir kimse, Hz. Peygamber (S.A.V)’ in huzurunda ayağa kalkarak: “Ey Allah’ın Resulü! O cennet kimin içindir?” diye sordu. Hz. Peygamber de şöyle buyurdu: 'Sözü yumuşak olan, fakirlere yemek yediren, oruçları tutmaya devam eden ve insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılan kimseler içindir.'” (Tirmizi)