ehlidunya
Sun 29 January 2012, 05:53 pm GMT +0200
Cennetin Çarşısı:
Hafız Ebubekir b. Ebi Asım... Ebû Hüreyre'nin kendisiyle karşılaşan Saîd b. Müseyyeb'e şöyle dediğini rivayet etmişti: "Allah'tan dilerim ki; seninle beni cennet çarşısında bir araya getirsin." Saîd: "Orada çarşı var mı ki?" diye sorunca, Ebû Hüreyre dedi ki: "Evet vardır. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) bana şu haberi vermişti:
"Cennetlikler, amellerinin üstünlüğü sayesinde cennete girdiklerinde, dünyâ günlerinden cuma günü kadar olan bir zaman süresince kendilerine izin verilir. Cennet bahçelerinden birinde Cenab-ı Allah'ı ziyaret ederler. Onlar için nurdan, inciden, zebercedden, yakuttan, altundan, gümüşten, minberler kurulur. Onların en aşağı mertebelisi -gerçi onların aşağı mertebelisi yoktur- misk ve kâfur tepeleri üzerinde oturur. Kürsülerde oturanların yerlerinin kendilerinkinden üstün olmadığını görürler."
Ebû Hüreyre dedi ki:
— Ya Rasûlallah (cennette) Rabbimizi görür müyüz?
— Evet göreceksiniz. Güneşi ve dolunay gecesinde ay'ı görme hususundan birbirinizle hiç tartışır mısınız?
— Hayır.
— Aynı şekilde Rabbinizi görme hususunda da tartışmazsınız. O mecliste hazır bulunan herkesle, Rabbi muhakkak konuşur. Dünyadayken onun yapmış olduğu bazı haksızlıkları hatırlatarak der ki:
— Ey falan oğlu falan! Şöyle ve şöyle yaptığın günü hatırlıyor musun?
— Evet, ama beni affetmedin mi?
— Affettiğin için bu mertebeye ulaştın.
Onlar bu haldeyken üzerlerini bir bulut kaplar, üzerlerine bir koku yağdırır. Onun kadar güzel bir kokuyu asla görmemişlerdir. Sonra Aziz ve Celil olan Rabbimiz: "Sizin için hazırladığım ikramların başına gelin ve arzuladıklarınızı alın" der. Bir çarşı görürler ki, orada bulunan eşyaları melekler koruma altına alıp çevrelemişlerdir. O eşyaların benzerini daha önce gözler görmemiş, kulaklar duymamış ve onlar hiç bir beşer kalbinden de geçmemiştir. Arzuladığımız eşyalar bize getirilir. O çarşı da alış veriş olmaz. Orada cennetlikler birbirleriyle karşılaşırlar. Üzerinde kıymetli elbiseler bulunan biri gelir. Kendisinden aşağı derecede olan -gerçi orada aşağı dereceli kimse yoktur- biri onun karşısına çıkar. Üzerindeki kıymetli elbiseler onu çok e!ki-ler. Karşısındaki adam sözünü daha tamamlamadan, diğerini kendisininkinden daha güzel bir elbiseye karşısına dikilmiş olarak görür. Çünkü cennette hiç bir kimsenin hüzünlenmemesi gerekir.
Sonra konaklarımıza döneriz. Zevcelerimiz bizi karşılar, bize: "Hoşgel-diniz, safâlar getirdiniz. Sizi seviyoruz. Gidişinden daha güzel kokulu ve alımlı bir halde yanımıza döndün" derler. Biz de onlara deriz ki: "Her dilediğini yaptıran, Aziz ve Celil olan rabbimizle oturduk. Elbette ki böyle güzel bir halde yanınıza dönmemiz gerekir. Bu, tabiîdir." [519]
İbn Mâce bunu böyle rivayet etmiş ve bunun garib olduğunu söylemiştir.
Müslim... Enes b. Mâlik'ten rivayet etti ki; RasûluIIah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Cennette bir çarşı vardır. Cennetlikler her cuma oraya gelirler. Şimal rüzgarı eser, yüzlerine ve elbiselerine savurulur. Daha bir güzelleşip hoş olurlar. Sonra ailelerinin yanına dönerler. Aileleri onlara: "Vallahi bizim yanımızdan gittikten sonra daha bir güzelleşip hoş olmuşsunuz" derler. Onlar da kendilerine: "Yanınızdan ayrıldıktan sonra Vallahi siz de daha bir güzel ve hoş olmuşsunuz." cevabını verirler." [520]
Bu hadisin İmam Ahmed b. Hanbel tarafından nakledilen varyantında ise şöyle denilmektedir:
"Doğrusu cennette -içinde misk tepeleri bulunan- bir çarşı vardır. Cennetlikler o çarşıya vardıklarında rüzgâr eser (ve o kokular üzerlerine savrulur)." [521]
[519] Tiimizî, Sıfatu'l-Ccnnci, 4/15
[520] Müslim, Cennet, 3/5
[521] İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 451-452.
Hafız Ebubekir b. Ebi Asım... Ebû Hüreyre'nin kendisiyle karşılaşan Saîd b. Müseyyeb'e şöyle dediğini rivayet etmişti: "Allah'tan dilerim ki; seninle beni cennet çarşısında bir araya getirsin." Saîd: "Orada çarşı var mı ki?" diye sorunca, Ebû Hüreyre dedi ki: "Evet vardır. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) bana şu haberi vermişti:
"Cennetlikler, amellerinin üstünlüğü sayesinde cennete girdiklerinde, dünyâ günlerinden cuma günü kadar olan bir zaman süresince kendilerine izin verilir. Cennet bahçelerinden birinde Cenab-ı Allah'ı ziyaret ederler. Onlar için nurdan, inciden, zebercedden, yakuttan, altundan, gümüşten, minberler kurulur. Onların en aşağı mertebelisi -gerçi onların aşağı mertebelisi yoktur- misk ve kâfur tepeleri üzerinde oturur. Kürsülerde oturanların yerlerinin kendilerinkinden üstün olmadığını görürler."
Ebû Hüreyre dedi ki:
— Ya Rasûlallah (cennette) Rabbimizi görür müyüz?
— Evet göreceksiniz. Güneşi ve dolunay gecesinde ay'ı görme hususundan birbirinizle hiç tartışır mısınız?
— Hayır.
— Aynı şekilde Rabbinizi görme hususunda da tartışmazsınız. O mecliste hazır bulunan herkesle, Rabbi muhakkak konuşur. Dünyadayken onun yapmış olduğu bazı haksızlıkları hatırlatarak der ki:
— Ey falan oğlu falan! Şöyle ve şöyle yaptığın günü hatırlıyor musun?
— Evet, ama beni affetmedin mi?
— Affettiğin için bu mertebeye ulaştın.
Onlar bu haldeyken üzerlerini bir bulut kaplar, üzerlerine bir koku yağdırır. Onun kadar güzel bir kokuyu asla görmemişlerdir. Sonra Aziz ve Celil olan Rabbimiz: "Sizin için hazırladığım ikramların başına gelin ve arzuladıklarınızı alın" der. Bir çarşı görürler ki, orada bulunan eşyaları melekler koruma altına alıp çevrelemişlerdir. O eşyaların benzerini daha önce gözler görmemiş, kulaklar duymamış ve onlar hiç bir beşer kalbinden de geçmemiştir. Arzuladığımız eşyalar bize getirilir. O çarşı da alış veriş olmaz. Orada cennetlikler birbirleriyle karşılaşırlar. Üzerinde kıymetli elbiseler bulunan biri gelir. Kendisinden aşağı derecede olan -gerçi orada aşağı dereceli kimse yoktur- biri onun karşısına çıkar. Üzerindeki kıymetli elbiseler onu çok e!ki-ler. Karşısındaki adam sözünü daha tamamlamadan, diğerini kendisininkinden daha güzel bir elbiseye karşısına dikilmiş olarak görür. Çünkü cennette hiç bir kimsenin hüzünlenmemesi gerekir.
Sonra konaklarımıza döneriz. Zevcelerimiz bizi karşılar, bize: "Hoşgel-diniz, safâlar getirdiniz. Sizi seviyoruz. Gidişinden daha güzel kokulu ve alımlı bir halde yanımıza döndün" derler. Biz de onlara deriz ki: "Her dilediğini yaptıran, Aziz ve Celil olan rabbimizle oturduk. Elbette ki böyle güzel bir halde yanınıza dönmemiz gerekir. Bu, tabiîdir." [519]
İbn Mâce bunu böyle rivayet etmiş ve bunun garib olduğunu söylemiştir.
Müslim... Enes b. Mâlik'ten rivayet etti ki; RasûluIIah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Cennette bir çarşı vardır. Cennetlikler her cuma oraya gelirler. Şimal rüzgarı eser, yüzlerine ve elbiselerine savurulur. Daha bir güzelleşip hoş olurlar. Sonra ailelerinin yanına dönerler. Aileleri onlara: "Vallahi bizim yanımızdan gittikten sonra daha bir güzelleşip hoş olmuşsunuz" derler. Onlar da kendilerine: "Yanınızdan ayrıldıktan sonra Vallahi siz de daha bir güzel ve hoş olmuşsunuz." cevabını verirler." [520]
Bu hadisin İmam Ahmed b. Hanbel tarafından nakledilen varyantında ise şöyle denilmektedir:
"Doğrusu cennette -içinde misk tepeleri bulunan- bir çarşı vardır. Cennetlikler o çarşıya vardıklarında rüzgâr eser (ve o kokular üzerlerine savrulur)." [521]
[519] Tiimizî, Sıfatu'l-Ccnnci, 4/15
[520] Müslim, Cennet, 3/5
[521] İbn Kesîr, Ölüm Ötesi Tarihi, Çağrı Yayınları, İstanbul, 2001: 451-452.