- Cenaze Namazı Ve Onunla İlgili Husular

Adsense kodları


Cenaze Namazı Ve Onunla İlgili Husular

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
neslinur
Tue 17 August 2010, 06:10 am GMT +0200
Cenaze Namazı Ve Onunla İlgili Husular
 


Cenaze namazı, ölen kardeşimize saygı göstermemizden; onu dua, rahmet, gufran ile anmamızdan ve Cenab-ı Hakk'ın af ve bağışlamasını dilememizden ibarettir. Aynı zamanda ferdin to­plumdaki yerini, önemini, itibarını göstermeye yönelik bir anlam arzetmektedir.

Böylece namaz, ferdin toplumun kopmaz bir parçası olduğunu; her mü'minin yalnız kendisi için değil toplum için de çalışıp mesai sarfettiğini ve bu bakımdan da onun sevgi ve saygıya layık bulunduğunu yansıtır.

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayette, adı geçen diyor ki:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz vefat ettiğinde, insanlar (cenaze namazını kılmak üzere) onun bulunduğu odaya ce­maat olup girdiler ve namazını kıldılar. Erkekler bu görevi yerine getirdikten sonra kadınlar girmeğe başladı ve onlar da namaz kılıp çıkınca sıra çocuklara (temyiz çağına gelen­lere) geldi, onlar girmeğe başladılar. Böylece gruplar ha­linde girip Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz üzerine namaz kılanlara kimse imamlık etmedi, yani her grup kendi başına namaz kılıp çıktı."[155]

Enes (r.a.) den yapılan rivayette, diyor ki:

"Uhud savaşında şehid edilenler yıkanmadılar, kan­larıyla birlikte defnedildiler; aynı zamanda cenaze namaz­ları da kılınmadı."[156]

Muğire b. Şube (r.a.) den yapılan rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Cenaze (kabre götürülürken), binek üzerinde onu teşyi’ edenler cenazenin arkasında yürürler, yaya olarak teşyi’ edenler ise, onun önünde, sağ ve sol yakınında bulunurlar. Düşük çocuğun ise namazı kılınmaz, sadece ana ve ba­bası için mağfiret ve rahmet ile dua edilir."[157]

Zeyd b. Halid (r.a.) den yapılan rivayette, diyor ki:

"Müslümanlardan bir adam Hayber'de vefat etmiş bulunuy­ordu. Durumu Rasulüllah'a (s.a.v.) baber verildiğinde:

"Arkadaşınızın namazını kılınız" buyurdu. Bu sebeple orada bulu­nanların rengi değişti. Peygamber (s.a.v.) onların bu durumunu görünce şöyle buyurdu:

"Arkadaşınız Allah yolunda savaşırken kendine bir şey aşırmış bulunuyor. (O bakımdan ben namazını kılmayacağım)"

Bunun üzerine biz onun eşyasını aradık, içinde kıymeti iki dirhem eden Yahudi pabuçlarından bir pabuç bulduk."[158]

Cabir (r.a.) diyor ki:

"Eslem Kabilesinden bir adam peygamber (s.a.v.) Efen­dimize gelerek zina ettiğini itirafta bulundu. Peygamber (s.a.v.) yüzünü ondan çevirdi; ta ki adam dört defa kendi aleyhine zina ile şehadet ve itirafta bulundu. Peygamber (s.a.v.) ona:

"Sende cinnet belirtisi mi var?" diye sordu. Adam:

"Hayır" diye cevap verdi. Peygamber (s.a.v.) ona:

"Evli misin?" diye sordu. O da:

"Evet" diye cevap verince, Peygamber (s.a.v.) onun musallada recmedilmesini emretti. Atılan taşlar ona dokunup (canı iyice acıyınca) kaçtı ve ar­kasından yetişilerek recmedildi ve öldü. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz onun lehine hayırdır dedi ve namazını kıldı."[159]

Ahmed, Ebu Davud, Nesai ve Tirmizi ise "Peygamber (s.a.v.) onun namazını kılmadı" şeklinde rivayet etmişlerdir. Ancak namaz kıldığına dair olan rivayet daha sabittir. Nitekim Peygamber (s.a.v.) in sahih tesbite göre, Ğamıd kabilesinden zina suçundan dolayı recmedilen kadının cenaze namazını kıldığı bilinmektedir.

İmam Ahmed diyor ki:

"Peygamber (s.a.v.) hiçbir müslümanın cenaze namazını terketmemiş, ancak (ganimet, devlet ve millet) malını aşıran ile kendi kendini öldüren kimsenin namazını kılmamıştır."

Cabir (r.a.) den yapılan rivayete göre, şöyle demiştir:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Ashame Necaşi'nin, dört tekbir getirmek suretiyle cenaze namazını (gıyabında) kıldı."

Diğer bir lafızla şöyle denilmiştir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:

"Bugün Habeş ülkesinde salih bir adam öldü, onun na­mazını kılınız!"

Bunun üzerine biz Rasulüllah'ın arkasında saf olduk, O da biz arkasında saf saf dururken namazı kıldırdı."[160]

İbn Abbas (r.a.) den yapılan rivayette, diyor ki:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bir kabrin yanına kadar gitti ki o kabir henüz ıslak bulunuyordu. Kabirdeki kişi üzerine namaz kıldı, biz de arkasında saf halinde dur­muştuk ki dört tekbir getirdi."[161]

Ebu Hüreyre (r.a.) diyor ki:

"Mescidde kayyımlık yapan siyahi bir kadın veya genç bir adamı Peygamber (s.a.v.) bir süre göremeyince sordu. Ashab da:

"O öldü" diye cevap verdiler. Peygamber (s.a.v.):

"Neden bana haber vermediniz?" buyurdu ki ashab-ı kir­am o kadının veya gencin durumunu biraz küçümsüyorlar di (ki o yüzden peygambere haber verme­mişlerdi). Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"Onun kabrini bana gösterin" buyurdu. Onlar da gösterdiler ve Peygam­ber (s.a.v.) orada onun cenaze namazını kıldı ve sonra şöyle buyurdu:

"Şüphesiz şu kabirler karanlıkla dopdoludur; Al­lah onları benim onlar üzerine kıldığım namazla nurlandırır."[162]

İbn Abbas (r.a.) diyor ki:

"Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bir ölünün üç günden sonra namazını kıldı"[163]

Said b. Müseyyeb'den yapılan rivayete göre, Sa'd'ın anası ve­fat ederken, o sırada Rasulüllah (s.a.v.) (orada) bulunmuyordu. (Seferden) dönüp gelince o kadının namazını kıldı ki, aradan üç ay geçmiş bulunuyordu."[164]                       

 
Hadislerin Işığında Müctehidlerin İhticacları
 

a) Hanefilere göre: Cenaze namazı ashab ve ulemanın icma'ıyla farz-ı kifayedir. Doğumdan sonra ölen her müslümanın namazı kılınır; ancak İslami devlete karşı gelip isyan eden ile yol­ları kesip mal ve cana kasdedenler fiili durumlarında iken öldürüldükleri takdirde namazları kılınmaz.

Cenaze üzerinde bir defa namaz kılınır. Bunun tekrarı ne münferiden, ne de cemaaten meşru'dur. Ancak asıl velayet sahi­binden izin almadan başkaları namaz kılmışsa, veli hazır olunca o namazı iade eder. İmam Şafii delil olarak, Hz. Peygamber'in na­mazının gruplar halinde tekrar tekrar kılındığını göstermiştir. Hanefiler ise, namazı kılınan kimsenin Hz. Ömer (r.a.) tarafından da namazı kılınmak istendiğinde Peygamber'in (s.a.v.) cenaze namazının iade olunamayacağını buyurmasını delil olarak almışlardır. Aynı zamanda hazır olmayan, başka yerde ölen bir kimsenin cenaze namazı gıyabında kılınmaz. İmam Şafiî'ye göre kılınır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) Habeşistan'da vefat eden Kral Necaşi'nin gıyabında namazını kılmıştır.

Namazı kılınmadan defnedilen ölünün en çok üç gün içinde namazı kılmabilir. Üç günden sonra kılınmaz.[165]

b) Şafîilere göre: Cenaze namazına farz-ı kifaye olarak ni­yet getirmek farzdır. Niyet ederken ölüyü ismen belirlemeye gerek yoktur. Birinci tekbirden sonra Fatiha okumak farzdır. Eûzü Be­smele çekilir, iftitah duası okunmaz. Gurbette ölen kimsenin gıyabında namazını kılmak sahihtir. Cenaze namazı definden önce kılınır; bununla beraber definden sonra da kılmak caizdir. Müslümana ait olduğu bilinen bir azaya raslandığında namazı kılınır. Düşük çocuk ses çıkarır veya ağlarsa namazı kılınır; aksi halde kılınmaz. Ancak fukahanın çoğuna göre, hayat belirtisi görülürse, yine de namazı kılınır. Şehit edilen kimse ne yıkanır, ne de namazı kılınır. İsterse cünüp olduğu halde şehid edilmiş ol­sun, yine de yıkanmasına gerek yoktur.[166]

c) Hanbelilere göre: Cenaze namazı farz-ı kifayedir. İmamın tabutun baş kısmı hizasında durması müstehabdır. An­cak ölen kimse kadınsa, imâm tabutu tam ortalayarak durur. Bi­rinci tekbirden sonra sadece Fatiha okunur. Bu vaciptir. Namaz tamamlanınca sadece sağ tarafa selam vermekle yetinilir. Cemaa­tin üç saf olması müstehabdır.

Böylece cenaze namazında dört tekbir, ayakta durmak, fatiha okumak, peygambere salatu selam getirmek ve ölen kimse için dua etmek vaciptir.

Namazı kılınmadan defnedilen kimsenin namazı bir aylık sure içinde kılınabilir. Bu sureden fazla olunca artık namazı namazı kılınmaz. Namazı kılınan kimsenin artık başkası tarafından o namazın iadesi sünnet değildir. Gurbette ölen kimsenin gıyabında cenaze namazını kılmak caizdir. Bunun bir ay süresi vardır. Ölen kimsenin vücudunun bir kısmına raslanırsa hem yıkanır, hem de namazı kılınır.[167]

d) Malikilere göre: Hazır olan cenazenin namazı kılınır. Ğaibin namazı kılınmaz. Cenaze namazında salavat ve dualar gizli okunur. İftitah tekbiri getirilirken eller kaldırılır, deiğer üç tekbirde el kaldırılmaz. Duaya "el-Hamdulillah" sözüyle başlanır.[168]

 

Tahliller Ve Diğer Rivayetler:
 

664 nolu İbn Abbas hadisini aynı zamanda Beyhaki tahric etmişse de İbn Hacer onun isnadının zayıf olduğunu belirtmiştir.[169]

Bu babda Ahmed b. Hanbel’in Ebu Useyb’den yaptığı rivayette şöyle denilmiştir:

"Adı geçen ravi Rasulullah’ın (s.a.v.) cenaze namazına hazır olmuş ve (vefat etmeden az önce ona:)

"Senin namazını nasıl kılalım?" diye sormuş. O da:

"Gruplar halinde girip kılın" buyurmuş.

Bu mealde Taberani’nin Cabir (r.a.) ile İbn Abbas (r.a.) den yaptığı rivayetin isnadında Abdülmin’im b. İdris bulunuyor ki bu kişi çok yalancıdır.[170] Zehebi onun meşhur kıssacılardan olup itimada şayan bulunmadığına dikkat çekmiş ve Buhari’nin de onun hakkında şöyle dediğini ilave etmiştir: "Zahibü’l-hadis"tir.[171]

Böylece İbn Abbas hadisi, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz üzerine namaz kılanların cemaatle değil, herkesin kendi başına kıldığına delalet etmektedir. Aynı zamanda önce erkeklerin, sonra kadınların, sonra da temyiz çağına girmiş çocukların sırayla içeri girip namaz kıldıkları anlaşılıyor. Tabii bu durum Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şahsına has bir olaydır.

665 nolu Enes hadisini aynı zamanda Hakim tahric etmiştir. Tirmizi ise bunun garip bir hadis olduğunu belirtmiş ve "Enes hadisinden ancak bu vechi biliyoruz" diye ilave etmiştir.

Ebu Davud el-Merasil'de ve Hakim ilgili hadis bölümünde şöyle rivayet etmişlerdir:

"Rasulüllah (s.a.v.) (savaş alanında şehid edilen) Hamza'ya uğradı ki bedeni parçalanıp azası kesilmiş bulunuyordu. Uhud'da şehid edilenlerden -Hamza dışında- hiç kimsenin namazı kılınmadı."

Buhari bu rivayetin ma'lûl olduğunu; Tirmizi ile Darekutni ise bunun galat bulunduğunu söylemiştir. Çünkü isnadında Üsame b. Zeyd bulunduğu söyleniyor. Oysa Zühri'den, o da Enes'den rivayet etmiştir. Zühri'den yapılan rivayetin tercihe şayan olduğu belirtilmiştir.

Bu babda İbn İshak'ın İbn Abbas (r.a.) dan yaptığı rivayette ise şöyle denilmektedir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz, (şehid edilen) Hamza'nın üstündeki hırkasının kendisine iyice sarılmasını emretti. Sonra onun namazını kıldı ve yedi tek­bir getirdi. Sonra da (savaş alanında) öldürülen müslümanlar Hamza'nın yanına getirildi ve böylece hem onların, hem de Hamza'nın namazı kılındı. O kadar ki Ra­sulüllah (s.a.v.) Hamza üzerine 72 defa namaz kılmış oldu." Ancak bu hadisin isnadında mübhem (belirsiz) bir ravi vardır. Çünkü İbn İshak bu konuda şöyle demiştir:

"Bana, itham edemeyeceğim bir kimse İbn Abbas'ın azadlı kölesi Muksim'den, o da İbn Abbas (r.a.) dan rivayet etti."[172]

Nitekim es-Süheyli diyor ki:

"Eğer İbn İshak'ın mübhem saydığı, itham etmeyeceği ravi, Hasan b. Amare ise, bu zat zaten zayıftır. Bu değilse, o takdirde o ravi meçhuldür ve bu sebeple bu hususta bir hüccet ortaya koymaya gerek yoktur."   

Bu konuda Ebu Dacud el-Merasil'de Ebu Malik el-Gıffari'den yaptığı rivayette ise, yukarıdaki rivayeti kuvvetlendirir mahiyette şöyle denilmektedir:

"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz Uhudda öldürülen (şehid edilen)lerden her on kişiyi bir araya getirip -Hamza da aralarında olmak üzere- namaz­larını kıldı ye böylece Hamza üzerine 70 defa namaz kılmış oldu." Hafız İbn Hacer bunun ricalinin sıka (güvenilir) olduğunu söylemişse de İmam Şafii bunun muallel bulunduğuna dikkat çekmiştir. Çünkü Uhud'da şehid edilenlerin tamamı 70 kişi idi. Onların onar, onar namazını kılmışsa, bu yedi defa eder, O bakımdan 70 defa namaz kıldı denilebilir mi?

Bu konuda daha birçok rivayet vardır. Ancak tamamını biraraya getirdiğimiz zaman şu hüküm ağırlık kazanmaktadır: Uhud'da  şehid edilenlerden yalnız Hz.  Hamza'nın namazı kılınmıştır.

666 nolu Muğire b. Şu'be hadisini aynı zamanda İbn Hibban tahric etmiş ve Hakim de sahihlemiştir. Hakim bunu Buhari'nin şartına uygun şu lafızla rivayet etmiştir:

"Düşüğün namazı kılınır ve ana-babasına rahmet ve afiyetle dua edilir."

Bu babda İbn Mace'nin Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet ettiği bir diğer hadis vardır. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyur­muştur:

"Çocuklarınız üzerine (cenaze) namazını kılınız; çünkü onlar sizin için önceden oluşan hayır ve ecirdir."

Şevkani bu hadisin isnadının zayıf olduğunu belirtmiştir.[173]

667 nolu Zeyd b. Halid hadisi hakkında Ebu Davud susup bir şey dememiştir. Ancak yapılan ciddi tesbitlere göre ricalinin hepsi de sahihtir.

Bu hadis, millet ve devlet malını aşıran kimsenin cenaze na­mazının kılınmayacağına delalet etmez; işlediği suç ve günahın ağırlığını yansıtır. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizin kılmayıp ashabına havale etmesi yeterli delildir. Böylece gerek ganimetten, ge­rek devlet hazinesinden, gerekse millet malından çok az bir şey bile aşırmanın haram olduğu kesinlik arzediyor.

Ayrıca namazı kılınmayan günahkarlardan birinin de kendi canına kıyan kimse olduğu ortaya çıkıyor. Cabir b. Semure'nin (r.a.) yaptığı rivayete göre: Bir adam mızrak veya makas ve ben­zeri keskin bir aletle kendi canına kıyıp intihar etti. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz onun namazını kılmadı."[174]

Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizin müntehimi namazını kılmadığı, ancak ashabının kıldığı dikkate alınınca, ağırlık "namazı kılınır" diye ictihad edenlerin tesbîtinde görülür. Çünkü Rasulüllah (s.a.v.): "(Müslüman olduktan sonra her iyi ve kötünün namazını kılınız" ve "La ilahe illallah diyen kimsenin de namazını kılınız" buyurmuştur. O bakımdan mevcut hadislerin arasını te'lif etmek gerekir.

668 nolu Cabir hadisi sahihse de son kısmında "ve namazını kıldı" cümlesini ta'lil edenler olmuştur. Çünkü ravilerden Muhammed b. Yahya hadisi naklederken bu fazlalığı anmamıştır. Böylece Muhammed'in, aynı hadisi rivayet eden Mahmud b. Gaylan'dan daha mazbut olduğu söylenebilir. Ancak usûlde bir kaide vardır: "Sıka (güvenilir) olan ravinin fazla olarak yaptığı rivayet, eğer sahih rivayetlere münafı değilse, makbul sayılır."

Ayrıca Müslim, Ebu Davud ve Nesai'nin Büreyde (r.a.) den yaptıkları rivayete göre, "Gamid kabilesinden bir kadın Peygamber'e (s.a.v.) gelerek zina ettiğini bildirdi.. Sonra o kadın recmedilince, Peygamber (s.a.v.) onun namazını kıldı."

Bu manada bir diğer hadisi Ebu Davud ve Nesai Ebu Bekre'den rivayet etmişse de isnadında bir meçhul vardır. O bakımdan istidlale salih değildir.

Böylece sanih rivayetlere dayanılarak, recmedilen kimsenin namazının kılınacağında icma' vaki’ olmuştur.[175]

369 nolu Cabir hadisi sahihtir ve ihticaca elverişlidir. Aynı zamanda bu konuda Ebu Hüreyre hadisi de sahihtir. Böylece gai­bin cenaze namazının meşruiyetine delalet eden sahih hadisler söz konusudur. Nitekim İmam Şafii, İmam Ahmed ve diğer birçok ilim adamları bu hadislere dayanarak istidlalde bulunmuşlardır.

Aynı zamanda ilgili iki hadis, cenaze namazında dört tekbir getirileceğine delalet etmektedir ki, müctehidlerin çoğu bununla amel etmişlerdir.

Bu babda İmran b. Husayn’den rivayet edilen hadiste, Rasulüllah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu belirtilmektedir:

"Şüphesiz ki kardeşiniz Necaşi vefat etmiştir. Kalkınız onun namazını kılınız."

Bunun üzerine biz de kalkıp hazır olan ölünün karşısında saf bağladığımız gibi saf saf olduk ve hazır olan ölünün üzerine kılman namaz gibi namaz kıldık."[176]

670 nolu İbn Abbas hadisi sahihtir. O bakımdan fakihlerin bir kısmı bu ve benzeri rivayetlerle ihticac etmişlerdir.

671 nolu Ebu Hüreyre hadisini aynı zamanda Hafız Bezzar da rivayet etmiştir. İmam Malik de bu manada bir hadisi Muvatta'da Ebu Ümame (r.a.) den rivayet etmiştir. İbn Mace ise bu manadaki hadisi Ebu Said'den rivayet etmişse de isnadında İbn Lehi' bulunuyor ki bu zat zayıf kabul edilmiştir.

Bu babda dört rivayet daha bulunuyor ki, çoğunun isnadı sa­hihtir.

672 nolu İbn Abbas hadisini aynı zamanda Taberani el-Evsat'ta Muhammed b. Sabbah ed-Dulabi tarikiyle İsmail b. Zekeriya'dan, o da eş-Şeybani'den rivayet etmiştir. Bu rivayette, Rasulüllah'ın o şahsın vefatından iki gece sonra gidip kabrinde na­mazını kıldığı belirtilmekledir. Ancak Hafız İbn Hacer, Taberani'nin bu  rivayetinin isnadının mursel ve  sahih  olduğunu belirtmiştir.  Beyhaki de  aynı hadisi İbn Abbas'dan rivayet etmiştir. Ancak Beyhaki'nin rivayetinde Süveyd b. Said bulunuyor ki, bu zat her ne kadar sikadan olup kuvvetli bir hafızaya, geniş hadis ilmine sahipse de ömrünün son yıllarında gözlerini kaybet­tiği ve bazan kendisine rivayet etmediği hadisin telkin edilerek kabul ettirildiği söylenir. O bakımdan Buhari "Onun hadisi münkerdir" demiştir. Nesai de onu zayıf saymıştır. Diğer hadis alimlerinin çoğu ise onu tezkiye etmişlerdir.[177]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz çoğu kere cenaze namazını cemaat halinde kılmıştır. O bakımdan bu namazın cemaatle kılınması sünnettir.

2- Rasulüllah'ın (s.a.v.) namazını mü'minler gruplar halinde girip kılmışlardır ve cemaat olup birlikte kılmamışlardır. Bu, Ra­sulüllah'ın yüksek şahsiyetine has bir olaydır. Çünkü peygamberl­er vefat ettikleri yerde gömülürler. O bakımdan Rasulüllah'ın aziz na'şı küçük bir odada bulunuyordu ki orası onun kabri olacaktı. Bu sebeple onu dışarı çıkarmalarına ashabın gönlü razı olmadı. Sonra da gaibden gelen bir ses de söz konusudur ki, "Peygamberin namazını veya benim namazımı gruplar halinde girip kılın!" buyurulmuştur.

3- İmam Malik ve onun yolunu takip eden müctehidlere göre, kadınlar da cenaze namazına katılabilirler.

4- Şehidler yıkanmazlar, namazları da kılınmaz ve öylece kanlı elbiseleriyle birlikte defnedilirler. Müctehidlerden bir kısmına göre, şehidlerin namazı kılınır.

5- Cenaze kabre götürülürken binek üzerinde bulunanlar cenazeyi arkadan takip ederler; yaya yürüyenler ise, tabuta yakın durup hem önünde, hem sağ ve sol tarafında yerlerini alıp takip ederler. Böyle yapmak müstehabdır.

6- Düşük çocuk şekillenip hayat belirtisi taşıdıktan sonra ölürse, namazı kılınıp ana-babasına gufran ve rahmet ile dua et­mek vaciptir.

7- Ganimet, hazine ve millet malından bir şey aşıran kimse büyük günah işlemiş olmakla kalmaz, o   ülkedeki bütün müslümanların hakkına tecavüz etmiş sayılır. Ancak bu hakkı ödemeden ölürse, yine de namazı kılınır. Çünkü müslüman olarak ölmüştür.

8- İntihar eden kimsenin de namazı kılınır. Müctehidlerden bir kısmına göre kılınmaz. Bununla beraber ağırlık, kılınır diyen­lerden yanadır. Müftabih olan da budur.

9- Zina suçundan dolayı recmedilen kişinin cenaze namazı kılınır.

10- Gaibin, yani başka yerde ölüp hazır olmayan kimsenin cenaze namazı kılınabilir. Müctehidlerin çoğu bunun meşru' olduğuna kaildir.

11- Aynı zamanda gaibin cenaze namazını cemaat halinde kılmak da meşru'dur.

12- Aynı şahsın birden fazla namazı kılınabilir mi? Müctehidlerin bir kısmına göre kılınabilir. Bir kısmı ise, veli veya vasi hazır olmadığı halde başkası tarafından kılınır ve sonra da veli veya vasi çıkagelirse, cenaze namazını iade edebilirler.

13- Namazı kılınmadan gömülen kimsenin namazını en çok üç gün içinde gidip kabrinde kılmak caizdir. Müctehidlerin çoğu bunun meşruiyetine kaildirler.

14- Aradan üç günden fazla bir süre geçerse, müctehidlerin çoğuna göre, artık o kimsenin namazını kılmaya gerek yoktur. Bu sürenin bir ay olduğunu belirtenler de vardır.

15- Böylece kabrin önünde durup cenaze namazı kılmak caizdir. Her ne kadar kabristanda namaz kılmak mekruhsa da, bu namaz daha çok dua makamındadır ve ölen şahıs içindir. O bakımdan kerahet olmadığını söyleyenler çoğunluktadır.

 

selinay 7b
Sun 17 January 2016, 07:44 pm GMT +0200
Selamun Aleykum.   Cenaze namazı , vefat eden bir muslumanlardan için yapılan bir dua ve son vazifesidir. Bu namaz ile müminler  Allah'tan müslüman kardeslerinin günahlarının bağışlanması için dua ederler. Cenaze namazını kılmak "farz-i kifayedir". Yanı bir beldede bulunan bazı kimselerin kalmasıyla sorumluluk diğer muslumanlarin üzerine düşer.kimse kilmazsa bütün belde halkı günahkar olur.
Allah razı olsun

ceren
Wed 2 March 2016, 01:54 am GMT +0200
Aleykumselam.Rabbim razi olsun paylasimdan kardesim.Cenaze namazininn asil kalınacağını ve o konudaki hususlari ogrenmis olduk...

Kevšer
Wed 2 March 2016, 02:00 am GMT +0200
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm ecmain. Emeklerinize sağlık kardeşim.Vesileniz ile bu konuda bilgi edinmiş olduk elhamdülilah. Mevlam Razı olsun inşaAllah.

ikranur 7d
Thu 31 March 2016, 09:08 pm GMT +0200
Selamun aleykum.
Peygamber efendmiz (s.a.v)Kendi kendini öldüren bir kişinin cenaze namazını kilmamıştır.
Allah c.c. razı olsun.

Mevlüde
Sun 3 July 2016, 11:03 am GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Rabbim bizlere hayirli olumler ihsan eylesin.Rabbim olen kardeslerimize de rahmet ve magfiretiyle muamelede bulunsun.Allah razi olsun paylasim icin

Rüveyha
Thu 21 July 2016, 09:09 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam..Mevlam hayırlı ölümler nasip etsin .Cenaze namazımız da Allah dostları da olsun inşaAllah..Allah razı olsun..