- Cenaze İçin Ayağa Kalkmak

Adsense kodları


Cenaze İçin Ayağa Kalkmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sat 12 May 2012, 06:58 am GMT +0200
42-43. Cenaze İçin Ayağa Kalkmak


 

3172... Amir b. Rabia'dan (rivayet edilen bir hadisi şerifte) Pey­gamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Bir cenazeyi gördüğünüz zaman, ayağa kalkınız. Sizi (geçip) ge­ride bırakıncaya ya da yere konuncaya kadar (ayakta durunuz.")[400]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerifte, bir yerde otururken oradan bir cenazenin geçmekte olduğunu gören kimselerin, hemen ayağa kaıkmalan ve cenaze yanlarından geçip gidinceye kadar, yahutta onları geride bı­rakmadan önce omuzlardan indirilip yere konuncaya kadar, ayakta durma­ları emredilmektedir.

Metinde geçen "Cenazenin sizi geçip geride bırakması" tabiri mecaz­dır. Bu sözle cenazeyi taşıyanlar kasdedilmiştir. Nitekim şu hadis-i şerifler; bu tabirle kasdedilen kimsenin cenaze olmayıp cenazeyi taşıyan kimseler ol­duğunu açıkça ortaya koymaktadır:

1. "Sizin biriniz bir cenaze gördüğünde onunla gitmek istemezse (cena­ze ilerleyip) cenazeden geri kalana kadar, yahut cenaze (yi götürenler) o kim­seyi geride bırakana kadar, yahut o kimseyi geride bırakmazdan evvel cena­ze yere indirilene kadar kıyam etsin."[401]

2. "Biriniz cenazeyi gördü mü, şayet onun arkasından gitmiyorsa, gör­düğü andan itibaren, geçinceye kadar ayağa kalksın."[402]

3. "Sizden biriniz bir cenaze namazı kılıp ta cenaze ile gitmezse cenaze kendisinden uzaklaşınca oturabilir. Eğer cenaze ile giderse o zaman cenaze yere indirilmedikçe oturmasın."[403]

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte otururken yanından bir cena­ze geçmekte olduğunu gören bir kimsenin ayağa kalkmasının meşru olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu ayağa kalkış ölüyü ta'zim için değildir. Ölü­mün dehşetli ve korkunç bir hadise olduğunu ortaya koymak içindir.

Hz. İbn Ömer'le İbn Mes'ud, Ebû Musa el-Eşarî, Ebû Mes'ud el-Bedrî, Kays b. Sa'd, Sehl b. Hanif, el-Misver b. Mahreme, el-Hasan b. Aliyy, Ka-tade, İbn Şîrîn, en-Nehâî, Şa'bî, Salim b. Abdullah ve Malikilerden İbn Ha-bib ile İbn Macişun bu görüştedirler. Delilleri ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle bir numara sonra tercümesini sunacağımız hadis-i şeriftir.

İmam Malik (r.a) ile Ebû Hanife ve Şafiî (r.a) hazretlerine göre cenaze için ayağa kalkmak İslâmın ilk yıllarında meşru iken, sonradan neshedilmiştir. Delilleri ise, ileride tercümelerini sunacağımız 3175 ve 3176 numaralı hadis-i şeriflerdir.

Ancak Menhel yazarının açıklamasına göre, "Bu iki hadis cenaze için ayağa kalkılmasını emreden ve mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifi ve ben-zerlerinijıeshedebilecek nitelikte değillerd... Çünkü bu hadislerden 3175 nu­maralı hadis fiilî bir hadistir. Bilindiği gibi fiilî hadis, bu ümmete has bir hükmü ihtiva eden kavli bir hadisi neshedemez. 3176 numaralı hadis-i şerif zayıf olduğundan sahih hadislerle sabit bir hükmü neshedemez- Her ne ka­dar İmam Ahmed'in Müsned'inde: "Hz. Peygamber bize cenaze geçerken oturmamızı emretti." diye bir rivayet varsa da, bu cümle aynı hadisi rivayet eden Müslim'in kitabında bulunmadığı gibi, Tirmizî'nin rivayetinde ve 3175 numaralı hadiste de yoktur.

Eğer 3176 numaralı hadisin sahihliğini kabul etsek bile, bu hadisin, ken­disiyle çelişen hadisleri neshettiği söylenemez. Çünkü, bu hadis-i şerifle, ken­disine aykırı gibi görünen hadis-i şeriflerin arasını te'lif etmek mümkündür. Bilindiği gibi, tearuz halinde bulunan iki hadisin arasını telif mümkün iken, birinin diğerini neshetmesi düşünülemez. Burada ise, hadislerdeki ayağa kalk­makla ilgili emirleri nedbe, (mendupluk) oturmakla ilgili emirleri de cevaza hamlederek, bu hadislerin arasını te'lif etmek mümkündür. Binaenaleyh ce­naze için ayağa kalkmayı neshettiği iddia edilen 3175 numaralı Hz. Ali hadi­sinde, bizzat oturmayı emreden sözlü bir ifade bulunmadığından, bu hadi­sin kendisine aykırı gibi görünen hadisleri neshettiği söylenemez. Nitekim İmam Nevevî ile İbn Hazm da bu görüştedirler."

Ancak bilindiği gibi Cumhur ulema cenaze için ayağa kalkılmasmı emre­den hadis-i şeriflerin neshedildiği görüşündedirler. Kıymetli ilim adamları­mızdan merhum Kâmil Miras Efendi, Tecrid-i Sarih isimli eserinde, cumhu­run bu görüşünün isabetine işaret ederek, Buhari'nin rivayet ettiği şu hadis-i şerifin bu görüşün isabetine delalet ettiğini söylüyor: "Makburî demiştir ki: Biz bir cenazede bulunduk. Ebû Hüreyre (r.a) Mervan'ın elinden tuttu. Ce­naze (omuzdan yere) konulmazdan evvel oturdular. Bunun üzerine Ebû Sa-id el-Hudrî (r.a) geldi. Mervan'ın elinden tuttu ve -Kalk Vallahi şu adam (Ebû Hüreyre) bilir ki Nebî (s.a) bizi cenaze omuzdan yere indirilmedikçe otur­maktan nehyederdi- dedi. Ebû Hüreyre de Said doğru söylüyor, diye tasdik etti.”[404]

Merhum Kâmil Miras daha sonra şu görüşlere yer veriyor: "İzahı ile meşgul bulunduğumuz 650 numaralı Ebû Said Makbûrî hadisi de cenaze ge­çerken kıyamın mensuh olduğunu iddia edenler için müstakil bîr delil olabi­lir. Tavzih'te deniliyor ki: Ebû Said Makburî hadisinde bildirildiği üzere Ebû Hüreyre ile Mervan'ın oturmaları bu cenaze geçerken kıyamın vacib olma­dığına pekala bir delildir. Çünkü ashab arasında kıyam bir adeti cariye ol­saydı, bunlar oturmayacaklardı. Yalnız bu Makburî hadisinde bir cihet ha­tırlan işgal ediyor ki, Ebû Hüreyre cenaze geçerken kıyamın mensuh ve ter-kediîerek geride kalmış bir adet olduğuna kani ise, neden Ebû Saidi Hudrî'-yi: Doğru söylüyorsun diye tasdik etmiştir?

Bu şüpheyi de sarih Aynî şöyle kaldırıyor: Ebû Hüreyre'nin Ebû Said Hudrî'yi tasdik etmesi, Rasûlü Ekremin vaktiyle cenaze geçerken oturmak­tan nehyettiğini bildiğinden dolayı doğru söylüyorsun, diye geçmiş zamana aid olan kıyam hükmünü tasdik etmiştir. Aynı zamanda Ebû Hüreyre, Nebi  (a.s)'ın muahharen oturduğu ve bu oturmaktan nehyin mensuh ve metruk olduğunu da biliyordu. Bundan dolayı da oturmuştu. Ve belki Ebû Said'in bu itirazına rağmen kalkmamıştı."[405]

 

3173... Ebû Said el-Hudrî'den (rivayet olunduğuna göre), Rasûlüllah (s.a)

“Bir cenazenin arkasından gittiğiniz zaman, o cenaze (yere) ko­nuluncaya kadar oturmayınız." buyurmuştur.

Ebû Dâvûd der ki: Bu hadisi (bir de) es-Sevri Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den rivayet etmiştir. Bu rivayette Ebû Hüreyre (cenaze yere) "konuncaya kadar" (oturmayınız!) demiştir.

Bir de bu hadisi Ebû Muaviye Süheyl'den (rivayet etmiş ve bu ri­vayette Süheyl) "kabre konuncaya kadar" demiştir. (Ancak) Süfyan (es-Sevrî) Ebû Muaviye'den daha belleyişlidir.[406]

 
Açıklama

 

Metinde geçen cenazenin konulmasından ne kasdedildiği hu­susunda gelen rivayetler muhteliftir.Bazı rivayetlerde "yere konuluncaya kadar" bazılarında da "Kabre indirilinceye kadar" denilmiştir. Talikten de anlaşıldığı gibi, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifi Süf­yan Sevrî ile Ebû Muaviye de rivayet etmişlerdir. "Yere konma" rivayetini Süfyan Sevrî "Kabre indirme" rivayetini de Ebû Muaviye nakletmiştir. An­cak musannif Ebû Dâvûd, ta'lik te "Süfyan Sevri Ebû Muaviye'den daha belleyişlidir." sözüyle Süfyan Sevrî'nin rivayetini Ebû Muaviye'nin rivayetine tercih ettiğini açıkladığından, biz de tercümemizde musannif Ebû Davud'un bu tercihine uyarak parantez içerisine "yere" kaydını koyduk ve söz konu­su cümleyi "Cenaze (yere) konuncaya kadar", şeklinde tercüme ettik.

Binaenaleyh, bu hadis-i şerif, cenazeyi kabre kadar uğurlamak üzere pe­şinden giden kimselerin kabre vardıklarında, cenaze yere konuncaya, yahutta kabre indilinceye kadar oturmayip ayakta durmalarının mendup olduğuna delalet etmektedir. Hz. İbn Ömer'le Hz. Ebû Hüreyre, İbn Zübeyr, Ebû Sa-id el-Hudrî, Ebû Musa el-Eşârî, el-Evzâî, Ebû Hanife ve ashabı, İmam Ah-med ve İshak (r.a) bu görüştedirler. Nitekim İbn Ebî Şeybe'nin rivayet ettiği "Ashab-ı Kiram cenaze; halkın omuzlarından yere indirilinceye kadar otur­mayı çirkin karşılardı." anlamındaki hadis-i şerifle, Nesaî'nin rivayet ettiği "Biz Rasûlüllah'ı hazır bulunduğu hiçbir cenazede yere konmadan oturdu­ğunu asla görmedik."[407] anlamındaki hadis-i şerif ve bir önceki hadis-i şe­rifte, bu görüşü desteklemektedir. Cenazeyi yere koymadan oturmanın sa­kıncası "cenazeyi uğurlamanın gayesine aykırılığından ileri gelmektedir. Çün­kü cenazeyi uğurlamak aslında cenazenin defnine önem vermek ve onun hak­kına son derece riayet etmektir."

Cenaze yere konmadan oturmak ise, bu hususlara hiç önem vermemek anlamına gelir. Urve b. Zübeyr ile Said b. el-Müseyyeb, el-Esved, Malik ve Şafiî'ye göre, cenazeyi yere koymadan önce oturmakta bir sakınca yoktur.

Hanefi âlimlerinden İbn Abidin de bu mevzuda şunları söylüyor: "Ce­naze yere konmadan oturmak yasak edilmiştir. Nitekim Sirac'da böyle be­yan edilmiştir. Nehir'de ise; bunun muktezası, buradaki kerahetin kerahet-i tahrimi olmasıdır, denilmiştir.               

Remli: Cenazeyi omuzlardan yere koyduktan sonra ayağa kalkmak da mekruhtur. Nitekim Haniye ile İnaye'de de böyle denilmiştir.

Muhit'te ise, bunun aksi ifade edilerek şöyle denilmiştir: "Efdal olan, kabrin üzerine toprağı tesviye etmeden oturmamalıdır." Bahir sahibi, birin­ci, kavlin evla olduğunu söylemiştir. Zira Bedayi'de şöyle denilmiştir: "Ce­nazeyi yere koyduktan sonra oturmakta bir beis yoktur. Çünkü Ubade b. Samit'ten rivayet olduğuna göre, Peygamber (s.a.v) meyyit lahde konulma­dıkça oturmazmiş. Bir defa Ashabı ile birlikte bir kabrin başında ayakta du­rurken, bir yahudi (gelerek) ölülerimizi biz de böyle yaparız, demiş. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) oturmuş ve ashabına, "Bunlara muhalefet edin!" buyurmuşlardır. Yani ayağa kalkmak hususunda demek istemişler. Onun için mekruh olmuştur. Bunun muktezası kerahet-i tahrimiyedir." Bu söz hacet ve zaruret bulunmamakla kayıtlıdır.[408]

 

3174... Cabir b. Abdullah (r.a) dedi ki:

"Biz peygamber (s.a) in yanında idik. O sırada yanımızdan bir cenaze geçti de (Hz. Peygamber onu görünce) hemen ayağa kalktı (ona uyarak biz de ayağa kalkıp) onu omuzlamak için (tabuta doğru) yü­rüdük. Bir de baktık ki, yahudi cenazesiymiş. Bunun üzerine;

Ey Allah'ın Rasulü bu bir yahudi cenazesiymiş- dedik. (Rasul-ü Ekrem de):

"Ölüm korkunç (ve ibret alınacak) bir hadisedir, bîr cenaze gö­rünce hemen ayağa kalkınız." buyurdu.[409]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerif, bir cenazenin geçmekte olduğu görülünce, ayağa kalkmanın meşruluğunu, bir gayr-i muslımın cenaze­sine bile ayağa kalkılabileceğini ifade etmektedir.

Buharî'nin rivayetinde, cenazeyi görmek ayağa kalkmak için bir sebep olarak gösterilirken [410] Ebû Dâvûd, Nesaî, Müslim ve İbn Mace'nin rivaye­tinde "ölümün korkunçluğu ve ibret alınacak bir hadise oluşu" ayağa kalk­manın sebebi olarak gösterilmiştir.

Bu bakımdan, ölüm ibretli bir hadise olduğu için ibret alma hususunda kâfirin cenazesiyle, müslimin cenazesi arasında bir fark olmadığından, her İnsanın cenazesi için ayağa kalkmak intibaha vesile olabilir.

Sehl b. Hanif ile Kays b. Sa'd'ın rivayetlerine göre, "Peygamber (s.a.) in yanından bir cenaze geçmiş. Rasûlüllah (s.a) buna ayağa kalktığında, bu­nun bir yahudi cenazesi olduğu kendisine bildirilmiş, Rasûlüllah da -Bu da (yaşayıp ölen) bir insan değil mi?- cevabını vermiş."[411]

Ahmed b. Hanbel'in Abdullah b. As'dan rivayet ettiği bir hadis-i şerif de şu mealdedir: "...Evet kâfir cenazesine de ayağa kalkınız. Çünkü siz (as­lında) o kâfir cenazesine kalkmıyorsunuz. Ancak ruhları kabzeden yüce Al­lah'a ta'zim ederek ayağa kalkıyorsunuz."

Hakim de, Enes b. Malik'ten şu mealde bir hadis-i şerif rivayet etmiş­tir: "Rasûlüllah (s.a)'in yanından bir cenaze geçti de, hemen ayağa kalktı. (Oradakiler) Ey Allanın Rasûlü, bu bir yahudi cenazesidir, deyince -Ben me­lekler için ayağa kalktım- cevabını verdi."

Tahavî'nin Abdullah b. Şehbera'dan naklen rivayet ettiği bir hadis-i şe­rifte şu mealdedir: "Biz, Ali (r.a) ile bir cenazeyi intizar edip otururken, ya­nımızdan başka bir cenaze geçti. Biz ayağa kalktık. Ali (r.a): Sizi bu cenaze­ye hangi bilgi ve duygunuz kaldırıyor diye sordu. Dedik ki:

Biz ne biliyorsak ancak siz ashabı Muhammed (s.a)'den duydukları­mıza, gördüklerimize medyunuz. Hz. Ali;

Duyduğunuz nedir ki, diye sordu. Biz de:

Ebû Musa, Rasûlüllah (s.a)'in "Yanınızdan bir cenaze geçtiğinde müslim olsun, yahudi olsun veya hıristiyan olsun ayağa kalkınız. Çünkü siz ona değil, onun yanındaki meleklere kalkıyorsunuz" buyurduğunu söylüyor, diye cevap verdik.

Ahmed b. Hanbel'in el-Hasen b. Ali'den rivayet ettiği bir hadis-i şerif­te, Hz. Peygamber'in yanından geçen bir yahudi cenazesini görünce ayağa kalkması onun kokusundan rahatsız oluşuna bağlanırken, Taberî ile Beyha-kî'nin el-Hasen'den rivayet ettiği bir hadiste de Hz. Peygamberin yahudinin başının kendilerinden daha yukarılarda bulunmasına tahammül edemediği için ayağa kalktığı ifade edilmektedir.

Ancak, Hz. Peygamberin ayağa kalkmasını yahudinin kokusundan ve onun başının yukarılarda olmasından rahatsız olmasına bağlayan son iki hadis sıhhat yönünden daha önceki hadisler derecesinde olmadıklarından ve bu ha­disler Hz. Peygamberin kendi sözü olmayıp, sadece ravilerin kanaatlerini yan­sıttıklarından, kendilerinden önce geçen ve Hz. Peygamberin yahudi cena­zesine ayağa kalkışını Allah'a ta'zim, meleklere saygı ve cenazeden ibret al­ma gibi sebeplere bağlayan hadisler karşısında, nazarı itibara alınacak 'bir önemi haiz değillerdir.

Bu ayağa kalkışı, Allah'a ta'zim, meleklere saygı ve ölümden ibret gibi sebeplere bağlayan hadisler arasında ise bir çelişki yoktur. Çünkü bunların hepsi neticede Allah'ın emrine ta'zim noktasında birleşirler.[412]

 

3175... Ali b. Ebû Talib'den (rivayet edildiğine göre); “Peygamber (s.a) (önceleri) cenaze(ler) için ayağa kalkmış (ondan sonraları oturmuştur.[413]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerif, cenaze geçerken ayağa kalkmanın neshedildiğini söyleyen, cumhur ulemanın delilidir. Biz bu mevzudaki görüşleri ve delillerin münakaşasını 3172 numaralı hadis-i şerifin şerhinde açıkladığımızdan, burada tekrara lüzum görmüyoruz.[414]

 

3176... Ubade b. es-Samit'ten demiştir ki:

Rasûlüllah (s.a) cenaze kabre konuncaya kadar ayakta dururdu. (Birgün) bir yahudi alimi kendisine uğrayıp -(Ya Muhammed) biz (de) böyle yaparız- dedi. Bundan sonra Peygamber (s.a) (cenaze için ayakr ta durmayı terkedip) oturdu ve (bize);

"(Siz de) oturunuz, yahudilere muhalefet ediniz! buyurdu."[415]

 
Açıklama

 

Rasul-i Zişan Efendimizin İslâm'ın ilk yıllarında, katılmış olduğu cenaze teşyılerınde cenaze kabre konuncaya kadar ayak­ta dururken, sonraları kendisine bir yahudi aliminin, yahudilerinde böyle yap­tığını haber vermesi üzerine, yahudilere muhalefet için bu tatbikattan vaz­geçip sahabilere de vazgeçmelerini ve cenaze kabre indirilirken oturmalarını emrettiğini ifade eden bu hadis-i şerif, cenaze kabre indirilinceye kadar ayakta durmanın neshedildiğini söyleyen Urve b. Zübeyr ile Said b. el:Müseyyeb, el-Esved, İmam Malik ve Şafii'nin delilidir.

Fakat bu hadis-i şerif, senedinde Ebu'l-Esbat, Abdullah b. Süleyman ve babası Süleyman gibi zayıf raviler bulunduğu için, delil olma niteliğinden uzaktır.

Cenaze, kabre konuncaya kadar ayakta durmayı emreden 3173 numa­ralı hadis-i şerifse, bu hadis-i şeriften daha kuvvetli ve sağlamdır.

Biz bu mevzudaki görüşleri ve delillerin münakaşasını sözü geçen hadis-i şerifin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.[416]

 [400] Buhari, cenâiz 47, 48, 50; Müslim, cenâiz 73, 78; Tirmizî, cenâiz 51, 52; Nesaî, cenâiz 44, 45, 46, 80; İbn Mace, cenâiz 35; Ahmed b. Hanbel III- 25, 41.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/34.

[401] Miras Kâmil, Sahih-i Buhari Muhtasarı, IV- 556, Hadis No: 649.

[402] Müslim, cenâiz 75.

[403] Tahavi'den naklen Tecrid-i Sarih Tercümesi IV- 56), Birinci baskı.

[404] Tecrid-i Sarih, IV- 558, Hadis No. 650.

[405] Miras Kâmil, Tecrid-i Sarih IV- 566, 567.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/34-37.

[406] Buhari, cenâiz 48; Tirmizî, cenâiz 35, 51; Nesaî, cenâiz 44, 45, 54; Ahmed b. Hanbei II- 2, 3, 16, III- 48, 51, 85, 97, IV- 294, V- 131, VI- 402.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/37.

[407] Nesâi, cenâiz 45.

[408] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/37-38.

[409] Buharı, cenâiz, 50; Müslim, cenâiz 78; Nesaî, cenâiz 46; İbn Mace, cenâiz 35; Ahmed b. Hanbel II- 287, 343, III- 319, 335, 354.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/39.

[410] Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih IV- hadis no 651.

[411] Buharı, cenâiz 50.

[412] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/39-40.

[413] Müslim, cenâiz 83; Tirmizî, cenâiz 51; Nesaî, cenâiz 47; İbni Mace, cenâiz 35.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/41.

[414] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/41.

[415] Tirmizî, cenâiz 35; İbn Mace, cenâiz 35.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/41.

[416] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/42.