- Çalışan anne ikilem içinde

Adsense kodları


Çalışan anne ikilem içinde

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Fri 27 April 2012, 05:00 pm GMT +0200
Çalışan anne ikilem içinde

Mart 2007 18.SAYI

Kucağına bebeğini alan her anne yavrusuyla zaman geçirmek ve büyüme çağının her anında yanında olmak ister ancak dünyanın bugün geldiği nokta, kadının tercihi olmasa da ekonomik alanda yer almasına neden oluyor. Kadın, günümüzde bir yandan annelik gibi yüce duyguyu yaşamaya çalışırken, diğer yandan farklı çalışma şartları altında mücadele veriyor.

Birlikte geçirilen saatlerin anne ve çocuk arasındaki bağı daha da kuvvetlendirdiği bilinen bir gerçek. Ancak yavrusunu uyurken öpmeye kıyamayan anne evladını ya bir bakıcıya bırakarak çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Bir yandan ekonomik ihtiyaçları giderme telaşına düşen kadın diğer yandan annelik kimliğini iyi taşıma savaşı veriyor. Bazen bu iki sorumluluğun altında ezildiği oluyor ve bu soruna bir de, çocuğu bir kreşe ya da bakıcıya bırakmanın suçluluk ve endişesi ekleniyor.

Aşırı korumacı olabiliyor

Çocuktan ayrı geçirilen zamanı düşünme ve ona yeterli sevgi verememe duygusuyla evladından uzaklaştığını düşünebiliyor. Onun sevgisini tekrar kazanamayacağı korkusuna kapılıyor. Bu tip bir psikoloji içine giren kadın, farkında olmadan “aşırı korumacı bir anne” tutumu gösteriyor. İş günü yorgunluğu sonunda, eve dönüş yolunda bile “Eve vardığımda hemen mutfağa mı girsem, yoksa çocuğumla mı ilgilensem?” düşüncesi kadını daha bir çıkmaza itiyor. Bir yandan evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmenin yüklediği sorumluluk, diğer yandan çocuğuna vakit ayıramamanın suçluluğu çalışan anneyi psikolojik sorunlarla karşı karşıya bırakıyor.

Günün çoğunu çocuğundan ayrı geçirdiği için, vicdan azabı çekebiliyor. Böyle bir iş temposundaki annenin kendisini “yetersiz anne” görmesinin altında, “çocuğunun yanında bulunan anne (klasik anne)” olabilme içgüdüsü yatıyor. Zihinsel ve bedensel olarak ev kadınlarından daha fazla yorulan çalışan kadın, çevrenin de etkisiyle annelik görevini yapamadığı düşüncesinin ağırlığını taşıyor. Anneliği “klasik anne” kalıbından çıkarabildiğinde ve iş hayatının çocuğu ile arasındaki bağı koparmayabileceğini fark edebildiğinde “annelik duygusu”nu iç huzuruyla yaşayabiliyor.

Çözüm; nasıl ilgileneceğini bilmek

Uzmanlara göre, yoğun çalışan ve eve dönüş saatleri çok geç olan annelerin çocuğuyla arasındaki diyalog eksikliği kaçınılmaz. Çocuğun annesinden çok, kendisine bakan kişiyle zaman geçirmesinin annesiyle ilişkisini zayıflattığını belirten uzmanlar, özellikle anneye en çok ihtiyaç duyulan 0-2 yaş arası dönemin çok önemli olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu dönemdeki çocukların anne yerine bakıcısıyla, anneanne, babaanne ya da kreş öğretmeniyle zaman geçirmesi anne-çocuk arasındaki ilişkiyi olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlara göre anne bu sevgi boşluğunu ancak, çalışma saatlerinin dışındaki zamanının çoğunu çocuğuna ayırarak giderebilir.

Anne çocuğuyla göz teması kurmalı, onu dinlemeli

Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun kendini güvende hissetmesi için annesinin kokusunu duymasının önemli olduğunu belirterek, çalışan annenin çocuğuyla geçirdiği zamanın “kaliteli” olması gerektiğini söylüyor. Kaliteli zaman geçirmenin “nitelikli ve sürekli beraberlik” formunda gerçekleştiğinin altını çizen Prof. Dr. Tarhan bu durumu şöyle izah ediyor: “Birlikte geçirilen süre içinde anne ve çocuk arasında gerçek bir ilişki olmalı. Anne çocuğunu kucaklamalı, onunla göz teması kurmalı, oyun oynamalı, konuşmalı, anlatacağı şeyi dikkatle dinlemeli, duygularını paylaşıp sevgisini hissettirmeyi bilmeli. Çocukla göz teması kurarak karşılıklı paylaşım içinde olmalı. Ayrıca, kaygılarını gidererek ve onu rahatlatarak geçirilen zaman, ‘kısa bile olsa’ çocuk açısından çok değerli. Anne çocuğuna çok uzun bir süre ayıramayacak kadar yoğun olabilir. Çocuk ile az da olsa anne bir arada bulunmalı ve bu zaman içinde hiçbir şey ile ilgilenmeyerek sadece onunla ilgilenmeli.”

Okul çağına kadar annesi yanında olmalı

Çocuğun okul çağına geldikten sonra annesinin çalışma hayatına geri dönmesinin daha sağlıklı olacağının altını çizen Prof. Dr. Tarhan, bu tavsiyenin nedenlerini şöyle açıklıyor: “Beyin duyguları da hafızaya kaydeder. Yapılan bir araştırma, gebeliğin son aylarından itibaren bebeğin duygusal belleğinin olduğunu ve sevilip sevilmediğini, istenip istenmediğini belleğine kaydettiğini kanıtladı. Bebekliğin ilk dönemlerinde anne çocuğundan birkaç saat uzaklaştığında bile çocuk kendisini sudan çıkmış balık gibi hisseder. Çocuk kendini güvende hissetmezse müthiş bir tehdit altında olduğunu zanneder, korkar ve bünyesi stres hormonları salgılar. Annesini sığınacak bir liman olarak gördüğü için annenin varlığı çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlar. Bu bakımdan çocuğun gerçeklik kavramının geliştiği okul çağından sonra annenin çalışmaya başlaması daha uygun.”

Huri YAZICI