- Büyük annelerin mirası

Adsense kodları


Büyük annelerin mirası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Mon 31 January 2011, 05:40 pm GMT +0200
8.  Büyük Annelerin Mirasi



Ulema, anne olmadığı zaman annenin annesine ve baba bulunmadığı zaman babanın annesine terekenin altıdabirinin düştüğünde ve bu iki büyük annenin beraber bulunduklannda altıdabirin aralannda müşterek olduğunda müttefik iseler de, bu konu ile ilgili başka hususlarda ihtilaf etmişlerdir. Zeyd b. Sabit ile Medine fukahası, «Anneanneye hisse olarak altıdabir takdir edilir. Eğer ikisi bir arada bulunurlarsa -ya her ikisinin de ölüye aynı derece­de, ya da babaannenin daha yakın olması şartı ile altıdabir, aralannda müşte­rek olur. Eğer anneanne ölüye daha yakın olursa, altıdabirin hepsi onun olup babaanneye bir şey yoktur» demişlerdir. Zeyd b. Sâbit'ten «İki büyük anne­den hangisi daha yakın olursa, altıdabir hissesi onundur» dediği de rivayet olunmuştur, ki Hz. Ali ile fukahadan îmam Ebû Hanife, Süfyan Sevrî ve Ebû Sevr de bu görüştedirler. Bunlann hepsi, yalnız bu iki büyükanneye miras verirler. Evzaî ile îmam Ahmed ise -bir tanesi anne, iki tanesi de baba tarafın­dan olmak üzere- üç büyük anneye miras verirlerdi, ki bunlar annenin anne­si, babanın annesi ve dedenin annesi idiler. İbn Mes'ud ise -annenin annesi, babanın annesi, dedenin annesi ve annenin babasının annesi olmak üzere-dört büyük anneye miras verirdi. Hasan Basrî ile İbn Şîrîn de bu görüştedir­ler. İbn Mes'ud, uzak yakın büyük anneleri altıdabir hissesinde ortak kılardı. Fakat kızı veyahut kızının kızı tarafından hacbedilmemiş olmak şan ile. İbn Mes'ud'tan, «Eğer ikisi de aynı taraftan olurlarsa, uzak büyük anne yakın bü­yük anne ile hacbolunur» dediği de rivayet olunmuştur. İbn Abbas'tan da, «Anne bulunmadığı zaman, büyük anne onun hükmündedir» dediği rivayet olunmuştur. Fakat cumhura göre bu şâzz bir görüştür. Bununla beraber kıya­sa uygundur.                                                                     

Zeyd b. Sabit ile îmam Şafiî ve Medine fukahasının dayanağı, İmam Mâlik'in «Bir büyükanne, Hz. Ebû Bekir'e gelip ölen torununun mirasını istedi. Hz. Ebû Bekir ona, 'Senin hakkında Allah'ın kitabında bir hüküm yok­tur. Bu hususta Peygamber Efendimiz'den de bir şey işitmedim. Sen şimdi git. Ta ki ben sorayım' dedi. Bunun üzerine Muğire b. Şu'be, 'Ben bir defa Peygamber Efendimizin yanında idim. Büyükanneye altıdabir hisse verdi' dedi. Hz. Ebû Bekir ona 'Senden başka kim vardı orada?' diye sordu. Bu se­fer Muhammed b. Mesleme 'Ben orada idim. Muğire'nin dediği doğrudur' dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir ona altıdabir verdi. Sonra öteki büyü­kanne de Hz. Ömer'e gelip mirastan hissesini istedi. Hz. Ömer ona 'Senin hakkında Allah'ın kitabında bir hüküm yoktur. Senden önce altıda bir hisse­si bir başka büyükanneye verilmiştir. Ben kendiliğimden herhangi bir kim­seye bir şey veremem. Diğer büyük anneye verilen hissede ikiniz ortak olma­yı kabul ediyorsanız, ikinize olsun. Eğer sadece biriniz olsaydınız, bu altıda bir hissesinin hepsi ona olurdu' dedi» mealindeki hadisidir.. İmam Mâlik aynca «Her iki büyükanne de Hz. Ebû Bekir'e geldiler. Hz. Ebû Bekir, yalnız anne tarafından olan büyükanneye miras verdi. Adamın biri ona 'Kendisine miras vermediğin büyükanne, eğer kendisi ölüp de torunu sağ kalsaydı, to­runu ondan miras alacaktı' dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir altıdabiri ikisi arasında müşterek kıldı» [22] mealinde bir hadis daha rivayet etmiştir. Derler ki: Ashâb-ı Kiram yalnız iki büyük anneye miras verilmesi hakkında icma' etmişlerdir. Ashabın bu icma'mı aşmamak gerekir.

Üç büyük anneye miras verenlerin dayanağı da, İbn Uyeyne'nin Mansûr'dan, Mansûr'un da İbrahim'den «Peygamber Efendimiz -ikisi baba tarafından, biri de anne tarafından olmak üzere- üç büyük anneye miras verdi» [23] mealinde rivayet ettiği hadistir.

Abdullah b. Mes'ud ise kıyas'etmiştir. Fakat hadis onun kıyası ile çeliş­mektedir.

Ashâb, babaannenin baba ile hacbolunup olunmadığında da ihtilaf et­mişlerdir. Zeyd b. Sabit, «Hacboîunur» demiştir. İmam Mâlik, İmam Şafiî, İmam Ebû Hanife ve İmam Dâvud da bu görüştedirler. Başkalan da «Baba­anne oğlu ile beraber mirasçıdır» demişlerdir. Bu görüş de Hz. Ömer, İbn Mes'ud ve ashâb'dan bir cemaattan rivayet olunmuştur. Kadı Şüreyh, Ata, İbn Şîrîn ve İmam Ahmed de bunu benimsedileri gibi, bu görüş aynı zaman­da Mısır fukahasının da görüşüdür.

Babaannenin baba ile hacbolunduğunu söyleyenler, «Babanın babası baba ile hacbolunduğuna göre, babaannenin de baba ile hacbolunması evle-viyetle lazım gelir. Ayrıca anneannenin anne ile beraber bulunduğu zaman varis olmadığında icma' bulunduğuna göre, babaannenin de baba ile beraber bulunduğu zaman varis olmaması gerekir» demişlerdir. Diğer grubun daya­nağı da, Şa'bî'nin Mesruk'tan, Mesruk'un da Abdullah'tan, «Peygamber

Efendimizin, kendisine altıdabir hisse verdiği ilk büyükanne, oğlu ile birlik­te Peygamber Efendimizin yanına gelmişti ve oğlu sağdı»  mealinde riva­yet ettiği hadistir. Bunlar aklî yönden de, «Anne ile annenin annesi, erkekler­le hacbolunmadıklanna göre, bütün büyükannelerin erkeklerle hacbolun-maması lazım gelir» diye delil getirmişlerdir.

Şu da bilinmelidir ki İmam Mâlik miras ahkâmında -bir mes'ele dışında-Zeyd b. Sâbit'e muhalefet etmemiştir. İmam Mâlik'in Zeyd b. Sâbit'e muha­lefet ettiği mes'ele şudur: Bir kadın öldüğü zaman eğer kendisinden kocası, annesi, yalnız ana bir, birkaç kardeşi, ana baba bir, birkaç kardeşi ve dedesi kalırsa, İmam Mâlik, «Kocaya terekenin yansı, anneye altıdabiri, dedeye de geri kalanı -ki terekenin üçtebiridir- düşer. Ana baba bir kardeşlere bir şey yoktur» demiştir. Zeyd b. Sabit de, «Kocaya terekenin yansı, anneye altıda­biri, dedeye altıdabiri, geriye kalanı da ana baba bir kardeşlere düşer» demiş­tir. İmam Mâlik bu mes'elede kendi kaidesine de muhalefet etmiştir. Çünkü ona göre dede, ne ana baba bir erkek kardeşleri, ne de yalnız baba bir kız kar­deşleri hacbetmez. Fakat îmanı Mâlik burada «Dede, yalnız ana bir kardeşle­ri kendi hisseleri olan terekenin üçtebirinden menettiğine göre, belli bir his­sesi bulunmayan ana baba bir kardeşleri menetmesi evleviyetle lazım gelir» demiştir. Zeyd b. Sabit ise, kendi kaidesi hFmuhalefet etmemiştir. Çünkü ona göre dede, ana baba bir kardeşleri hacbetmez. [24]


[22] Mâlik, Ferâid, 27/8, no: 4,

[23]  Dârakutriî, 4/91, no: 76.

 

[24] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/141-143.