sumeyye
Thu 1 July 2010, 02:50 pm GMT +0200
Bunca kavga bir kefen ugruna mi ?
Sevgili Peygamberimiz:
"Dünya'da bir garip gibi, bir yolcu gibi ol" buyuruyor
Bu dünya'da kalıcı olmayan insanoğlu gerçekten gariptir ve yolcudur Ruhlar
aleminden ana rahmine ve oradan dünya'ya gelen insan, buradan da başka
alemlere gidecek ve öz vatanına kavuşuncaya kadar bu yolculuğu devam
edecektir
Öz vatanından ayrı olup gurbet ellerinde yaşayanlara garip denir Bizler bu
Dünya'da gerçekten garibiz Babamız Adem ve annemiz Havva Cennet'te
yaşadılar Yediler, içtiler, gezdiler, güldüler, eğlendiler ve bütün
güzelliği ile Cennet hayatını yaşadılar
Sonra Şeytan tarafından aldatıldılar ve sürgün olarak dünya gezegenine
indirildiler
Cennet hayatına alışan Hz Adem'e ve Havva' ya bu dünya çok dar ve sıkıcı
geldi Ağladılar, sizladılar, gülmediler ve dünya zindanına uyum
sağlayamadılar Vatan hasreti ile, Cennet özlemi ile yanıp Ahiret alemine
göçüp gittiler
Öz vatan hasreti, Cennet özlemi irsî olarak evlatlarına geçti, tüm
duygularına yansıdı ve bilinç altlarına yerleşti Adetullah böyledir
Hayvanat bahçelerinde doğan canavarların yavrularının duygu ve bilinç
altlarında, öz vatanları olan büyük ormanların hasret ve özlemi vardır
Nefislerinin tutsağı olan gafiller ve inkarcılar söz ve yazıları ile Cenneti
inkara kalkışırlarsa da, aşırı güzellikler karşısında Cennet gibi demekten
kendilerini alamazlar
İnancı ve yaşamı ne olursa olsun, bütün insanların duygularında ve bilinç
altlarında örtülü bir halde Cennet özlemi vardır
Sevgili Peygamberimiz:
"Akıllı o kişidir ki, nefsini muhasebe eder ve ölümden sonrası için
hazırlanır" buyuruyor
İnsanları hayvanlardan ayıran akıldır Aklın aslî görevi Allah'ı bilmek,
nefis muhasebesi yapmak, geleceğini düşünmek ve ölümden sonrası için
hazırlanmaktır
Çok önemli bir görevle yurt dışına gönderilen devlet memuru, görevini ihmal
ederek sefahate dalar veya devletine ihanet ederse, dönüşünde
cezalandırılması adaletin gereğidir
Allah tarafından özel görevlerle dünya'ya gönderilen insanlar, görevlerini
(ibadetlerini) ihmal eder ve sefahate (haramlara) dalarlarsa veya Allah' a
ihanet ederek putlara tapınırlarsa Ahirette cezalandırılmaları İlahî
adalettir
Bu apaçık deliller karşısında, insanın haddini bilmesi ve bir garip gibi,
bir yolcu gibi olduğu gerçeğini kabullenmesi gerekirken Çok hızlı, çok
sesli ve çok renkli bir ortamda bulunmaktayız Servisi kaçırma telaşı, geç
kalma telaşı, okula geç kalma telaşı ve telaş, telaş, telaş
Koşar adımlarla yollarda yürüyenler Duraklarda bekleşenler Tatlı
uykularından isteksiz kalktıkları yüzlerinden belli olan çalışan hanımlar ve
kız öğrenciler Geç kalma korkusundan, çiğnenmeden yutulan bir kaç lokmacık
ayak üstü kahvaltı ve ardından en az bir çeyrek saat aynanın karşısına
dikilip makyaj yapma zorunluluğu Öğrenci, işçi, memur, esnaf Hepsi
aceleci, yollar yetersiz, kavşaklar geçitsiz ve insanlar sabırsız Trafikte
artık uyum sağlayamıyor bu hızlı yaşama Zorlanıyor, sıkışıyor ve zaman,
zaman duruyor
Çağın gereklerinden midir?
İnanç ve tevekkül zayıflığından mıdır?
Günümüz insanının lüks ve aşırı israfından mıdır?
Nedir?
Nedendir?
Bilemiyorum ama, bizleri bekleyen ölüm gerçeğini ve ölümden sonrasını
gözardı edemeyiz
Topraktan yaratılan insanın bedensel yapısı, dünyanın bir parçasıdır Bu
nedenle insan dünya'dan kopamaz ve dünya'ya bağımlıdır Dünya ile
ilgilenmesi doğal ve bedensel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çalışması
zorunludur
Ancak!
Her şeyin hayırlı olanı orta olanıdır Ahireti unutturan dünya sevgisi ve
ibadetlere engel olan dünya işleri zararlıdır
Bir gerçeği unutmayalım! İnsanın varlığı bir bitki gibi yalnız dünya hayatı
ile sınırlı değildir Kan pıhtısı ile başlayan bedensel yapı, yer altında
çürüyüp toprak olurken, insanın özü ve gerçek kişiliği olan RUH, Berzah
aleminde varlığını ve yeni yaşamını devam ettirecektir
Dünya'da kalacağımız kadar dünya'ya, Ahiret'te kalacağımız kadar Ahiret'e
çalışmamızın gerekliliğini unutmayalım
Milyarlarla sınırlı olmayan sonsuzluk alemi ahirete oranla, Dünya'nın
saniyelerin kaçta kaçı olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım
İnkar ve gafletle bir şey değişmez Gözlerini kapayanların, bütün dünyanın
karanlık olduğunu iddia edebiler mi? edemezler çünkü yalnız kendi dünyaları
kararmıştır Ölümü yok sayamayız ve ölümden sonrasını inkar edemeyiz
Özellikle şu dört kelimeyi iyi belleyelim ve hafızalarımıza nakşedelim
KEFEN;TENEŞİR;TABUT;MEZAR
Gerçek savaş olmadan önce savaşa hazırlık için askerler savaş tatbikatı
yaparlar Yangın çıkmadan önce itfaiyeciler yangın söndürme tatbikatı
yaparlar
Akıllı insanın da ölüm gelmeden önce ölüm, mezara girmeden önce mezar
tatbikatı yapması gerekir
Mezarda tek başımıza yalnız kalacağımız için akşam üzeri güneş batarken
yalnızca bir mezarlığa gidelim
Mezarlığa girişimizde selam verelim Onlar bizi görür ve selamımızı alırlar
Etrafımızı dikkatle izleyelim Bakalım yerin altında kimler, kimler yatıyor!
Mezar taşlarındaki silik isimlerden başka hiçbir şeyleri kalmayan insanlar
Zamanın en güçlü ve en yetkili siyasi ve askeri ünlüleri Çocuklar, genç
kızlar, delikanlılar ve yaşlılar
Daha dün onlar da bizim gibi toprağın üzerinde yani dünyada idiler
Koştular, oynadılar, evlendiler, çoluk, çocuk ve iş güç sahibi oldular
Makamların, mevkilerin peşlerinde koştular Amir, memur oldular Mal, mülk
edindiler Çalıştılar, didiştiler, tartıştılar ve zaman, zaman kavga doğuş
yaptılar Sonra? Evet en sonunda bir bez parçasına sarılıp bir çukura
gömüldüler
Ya Rab! Bir kefen uğruna mı
bunca savaş?
Ölüm yalnız onların kaderi değildir Dün onlar bizim gibi idiler ve yarın
biz onlar gibi olacağız
Sonra uzanıp ölü gibi mezarların arasına yatalım Güneşin battığı ufka ve
kararan gökyüzüne bakalım Esen yelin ve kıpırdayan yaprakların zikrini
dinleyelim Mezar taşlarının arasında ve yanı başımızda yatmakta olan mezar
komşularımıza bakalım Onlara gönül dili ile ne istediklerini soralım? Onlar
bugün bizden ne istiyorlarsa yarın biz de aynı şeyleri başkalarından
isteyeceğiz
Yavaş, yavaş kalkalım ve mezar komşularımızın ruh'larına bir Fatiha ve üç
İhlas okuyalım Sonra tekrar dünyaya ve evimize dönelim Ama mezar
komşularımızı unutmayalım! Onların isteklerini unutmayalım! Ve orada ne
gerekiyorsa, onları kendi elimizle götürmeğe çalışalım
Ben yaratılmış bir kulum ve kula, kulluk gerek diye alnımızı secdeye
koyalım Beş vakit namazımızı düzenli ve vaktinde kılalım ve bizi yaratan
Yüce Rabbimize tam teslim olalım
Sakın sakın! Haddini aşan ve benlik tutkusuna kapılan gafillerden olma Dün
hiç idin ve yarın da hiç olacaksın Nemrutlar, Firavunlar gibi ilahlık
davasına kalkışma Allah'ın af etmeyeceği, bağışlamayacağı en büyük suç
putçuluktur İlahlaştırılan, putlaştırılan fanilerin peşine takılma!
Geri kalmış bazı Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde din inanç ve vicdan
özgürlükleri kısıtlanarak ve baskı altına alınarak bazı liderler
ilahlaştırılıp, putlaştırılmaktadır
İnsan hakları söz ve düşünce özgürlüğü açısından orta çağların çok ötesinde
olan bu ülkeler, en katı faşist diktatörlerin ve komünist rejimlerin her
türlü baskı ve zorbalıklarla uygulamağa çalıştıkları, ama başarılı
olamadıkları tek tip robot insan yetiştirme çabalarının hayallerini
yaşamaktadırlar
Putlaştırdıkları ilahları yer altında çürürken, sahte istismarcıları
putların gölgesinde rejim şövalyeliği yaparak çıkar sağlamaya
çalışmaktadırlar
Ne diyelim? El oğlu bilim ve teknolojide ışık hızı ile yarışırken, paraları
altının değerini aşarken, halkları her türlü özgürlüklerden doyasıya
yararlanırken ve uydularla uzayda cirit atıp oynarken
Bizler, evet bizler bilim ve teknoloji yuvalarında baş örtüsü ile
uğraştırılıyoruz Yerimizde durmadan geriye doğru saymaktayız ve irtica
yaygaraları ile bir incir çekirdeğinin içini dol durmayan sun'i gündemlerle
oyalanıyoruz
Sevgili din kardeşim! Bu dünyaya gelişin gibi, gidişin de senin elinde ve
iradende değildir
Ne zaman?
Nerede?
Ve nasıl ölmek istediğine sen karar veremeyeceksin Sayılı nefeslerin damla
damla tükenmekte ve sen ölüme doğru gitmektesin
Ahiret azığını hazırla! Boş gündemlerle ömrünü boşa harcama! Günlük yaşamını
İslama göre düzenle Namaz vakitlerini iyi belle Her yeni güne ibadetle
girebilmen için sabah namazını güneş doğmadan önce vaktinde kıl
Erkek, kadın bütün müslümanlara ilim farzdır Farzları, vacipleri ve
sünnetleri bilmeyenlerin, Kur'an okumasını öğrenmeyenlerin, helale, harama
dikkat etmeyenlerin ve abdesti, guslü yarım olanların, pastalı, börekli çay
ziyafetlerinde ilahiler dinleyip vakit geçirmeleri gaflettir
Cennetin anahtarı imandır İmansız Cennete girilmez Öncelikle imanın temel
ilkelerini öğrenmeli ve aynı titizlikle imanı gideren konuları da
bilmelidir
Kelime;i Tevhid'e (Lailahe İllallah) irtica bayrağı diyenler ve bu
görüşü destekleyenler dinden çıkar ve kafir olurlar Hemen tevbe edip,
tecdîdi iman ve tecdîdi nikah yapmaları gerekir
Sevgili Peygamberimiz:
"Mü'min'in ferasetinden sakının Çünkü o Allah'ın nuru ile bakar" buyuruyor
İmanın nuru ve Allah'ın zikri ile gönülleri nurlanan müslümanlar uyanık
olurlar, bilinçli davranırlar Kendi gündemlerini kendileri belirler
Ne yazık ki, akıntıya kapılan bir saman çöpü gibi veya açık denizlerde
dalgalara kapılıp sürüklenen bir gemi gibi, İslam dışı güçlerin sun'i
gündemleri ile çalkalanıp durmaktayız
Hazreti Mevlana'nın bir sözü vardır:
"Ya olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol" der İnanıyorsan inandığın
gibi yaşa, inkarcı isen, açık söyle Sakın! iki yüzlü münafık olma demek
istiyor Tek yüzlü kafirler iki yüzlü münafıklardan ehven'i şerdir
Münafıkların yeri Cehennem'in en aşağı (esfeli safilin) tabakasıdır
Herşeyin sahtesi vardır Münafıklar da sahte müslümanlardır İçleri inkarcı
ve İslam düşmanlığı ile dolu olan münafıklar, müslümanların kanını emen ve
imanını kemiren mikroplardır
Düşman askerlerinin ve teröristlerin daha iyi eğitim görenleri ve daha iyi
silah kullananları ülkemiz açısından daha tehlikeli olduğu gibi,
münafıkların biraz ilim sahibi olanları da dinimiz açısından daha
tehlikelidir
Münafıklar Asrı Saadetin Medine devrinde de vardı Önceki ümmetlerde de
vardı
Bugün de var ve yarın da olacaktır Günümüzün çağdaş münafıkları, hristiyan
misyoner teşkilatlarının prensiplerini aynen uygulamaktadırlar Öncelikle
kamuoyunun dikkatini çekmek ve güvenini kazanabilmek için, ağır başlı,
dürüst, samimi ve gerçekçi bir din adamı izlenimini sergilemeğe
çalışmaktadırlar
Halkın tepkisini çekmemek için, önce bazı doğruları savunarak söze başlayan
bu sahte müslümanlar, yavaş yavaş ve sinsice hedeflerine doğru yaklaşmakta
ve İslam'ın özünü ve temelini sarsmağa çalışmaktadırlar
Benim sevgili din kardeşim! Senin yolun, Hazreti Muhammed'in yoludur
Senin yolun, Ebubekir'lerin, Ömer'lerin, sahabelerin yoludur
Senin yolun, Tabiinin, müctehidlerin, İmamı Azam'ın, İmamı Şafi'nin yoludur
Senin yolun, Evliyaların, alimlerin, salihlerin ve milyonlarca din
kardeşinin gittiği yoldur
Dilersen, Hazreti Muhammed'in önderi olduğu bu manevi kervana katıl Laf
ebeliğini, kavgayı, tartışmayı bırak ve ibadetini çoğalt Dilersen, sapık
ilahiyatçının (!) peşine takıl, laf ebeliği ile, dedikodu ile oyalan ve
ahirete eli boş git
ALINTI