- Bugünün işini yarına bırakma

Adsense kodları


Bugünün işini yarına bırakma

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 22 August 2012, 02:17 pm GMT +0200
BUGÜNÜN İŞİNİ YARINA BIRAKMA! O YARIN HİÇ GELMEYEBİLİR

Mayıs 2012 80.SAYI

Ceyda ARIN


Her insanda bulunmayan el çabukluğu, imrenilen bir marifettir. Örneğin önünüze bir çırpıda mükellef bir sofra kuran, randevu saatinden önce buluşma yerinde hazır bulunan ya da üstlendiği işi her halükarda tam vaktinde, hem de noksansız yerine getirebilen insanlar, “Her eve lazım!” diye rağbet görürler hemen her ortamda.

Şayet ahestelik konusunda bir şöhrete sahipsek çevremizde, muhtemelen ne birlikte çalıştığımız insanlarla sorun yaşamaktan kurtulabiliriz, ne de -engin sabırlarına rağmen- can dostlarımızla bile günün birinde ters düşmekten. Bu konuda “güvenilirliği eksik” diye bilindiğimizden, önemli görevlerin emanet edileceği en son kişi olma ihtimalimiz de yüksektir.

ERTELİYORUM ÖYLEYSE YARIN!

“Başaramayanların çoğu yeteneksizliğin değil, ertelemenin kurbanıdır. İş bitirici insanların birinci özelliği işlerini yakaladıkları ilk fırsatta yapmalarıdır. Bir işi karşımıza çıktığı anda yapmaya başlamak onun çoğunu yapmış olmaktır” diyor Dr. Muhammed Bozdağ. Gerçekten de yerine getirmemiz gereken işi erteledikçe önümüze çıkan engeller fazlalaşır. Rutin toparlamalarla üstesinden gelebilecek olduğumuz ev temizliğinde dahi, biz üşengeçlik yapıp harekete geçmediğimizde, evimiz bomba atılmıştan beter bir hale doğru hızla ilerler. İpin ucunu kaçırdığımız için de, işler içinden çıkılmaz bir hal alır ve temizlik sonrası günlerce yorgunluktan kendimize gelemeyiz.

“Elinden iş çıkmaz” derler ya bazı insanlar için; hangi işe elini atsa bir sonuca vardıramaz. Bugünün işini yarına bırakma şansı varsa eğer, yarına, hatta öbür güne bırakır. Ya günbegün erteler durur yapacağı işi ya da ezkaza start alsa da odaklanamadığı için sürdürüp çözüme ulaştıramaz. Başladığı iş yarım kalır ve varsa biraz hevesi, o da kaçar gider. Oysa ortada yerine getirilmesi gereken bir iş varsa, çoğu zaman aciliyet söz konusudur. Yani, görevi bize emanet eden kişi -hele bir de tez canlı biriyse-, uzun vadede değil mümkün olan en kısa zaman içinde bu işi sonuçlandırmamızı arzular.

BAŞARISIZLIĞA “KÜÇÜK ÜŞENGEÇLİKLER” NEDEN OLUR

İşleri ertelememizin sebeplerinden biri de tembelliğimizdir. Efendimiz’in (s.a.v) Rabbimiz’e sığındığı tembellik hastalığı kişiyi çalışmaktan uzaklaştırarak, kısa vadeli bir rahatlık vaat eder ancak ilerideki hedeflere, güzel sonuçlara ulaşmaktan da alıkoyar. Zira iç disiplini zayıf olan üşengeç karakterli insanlar, yumurta kapıya gelmeden harekete geçmeye ihtiyaç duymazlar. Üzerlerindeki rehavetle, işin gerekliliğini ve sonuçlarını umursamaz, yalnızca yapım aşamasını akıllarına getirerek, çekimser kalırlar. Bir işe başlamak için keyfimizin gelmesini, canımızın istemesini beklemek tam tersine o işten anbean soğutur bizi. Ve bu durum hem bizim için hem de işin sonuçlanmasını bekleyenler için son derece can sıkıcıdır. Unutmayalım ki başarısızlığa neden olan şeyler genelde küçük üşengeçliklerimizdir.

PASLANACAĞIMIZA YIPRANALIM

Bir işi savsaklıyorsak eğer genelde o işi gözümüzde büyüttüğümüzden ya da çok yorulacağımızı düşündüğümüzden böyle davranırız. Bu fikir bizi hareketsizliğe iterek hiçbir şey yapamamaya kadar götürür. Oysa insanın hareketsiz kalıp paslanacağına, çok çalışıp biraz yorulması, yıpranması daha iyi değil midir?

YARIM KALAN İŞLERE PAYDOS!

• Kendimizi programlayıp canlanarak, üzerimizdeki ağırlığı atmanın zamanı gelsin artık. İşte hayatın her alanında iş bitirici ve pratik bir insan olabilmek için öneriler:
Ertelemeden, elinize geçen ilk fırsatta, yapmanız gereken iş için harekete geçin. Unutmayın, tembellik hayatın israfıdır.
• Öncelikle, işi tamamladığınızda ortaya çıkabilecek pozitif sonuçları hayal ederek kendinizi motive edin.
• Yapacağınız iş ile ilgili bilgi eksikliğiniz varsa, o konuda araştırmaya yönelin.
• Yapacağımız her aktivite öncesinde atmamız gereken ilk adım, işi zihnimizde detaylarıyla tasarlamaktır. Proje safhası, gerçekleştirilecek işe göre saniyelerimizi ya da günlerimizi alabilir. Hatta gerekirse daha somut olması adına bu tasarı bir kağıda da dökülebilir.
• Her yerde olan kişi hiçbir yerdedir, unutmayın. Eliniz ve zihniniz asla aynı anda birkaç işte birden olmamalı. Zira zihin ve enerji dağınıklığından dolayı, aynı anda hepsinde üstün başarı göstermek pek olası değildir.
• Dış etkenlere karşı gözünüzü kapatıp, kulağınızı tıkayın. Uzun vadede sonuçlanacak bir işle uğraşıyor değilseniz, yoğunlaşabilmek için telefonlarınızı dahi bir süre kapalı tutmaktan zarar gelmez.
• Zamanı iyi yönetin. Oldukça basit bir iş için saatlerinizi, günlerinizi harcamayın. Her iş için belli bir süre ayırın ve işinizi o zaman dilimine sığdırarak sonuca varmayı hedefleyin.
• Yorulduğunuzda dinlenin ama daldan dala atlayıp, dağılmayın. Zihnimiz bir konudan başka bir konuya geçiş yaptığında bu kez ona odaklanırız ve diğerine geri dönesimiz gelmez. Böylece, bir yerlerde yarım kalıp tamamlanmayı bekleyen bir sürü işimiz birikebilir.
• Kimi insanlar bir iş üzerinde çalışırken bir taraftan kendi kendilerine mırıldanırlar; şarkı söylerler örneğin ya da ıslık çalarlar. Kimisi de sakız patlatır durur. Her ne kadar bunların, yapılan işi eğlenceli hale getirdiği düşünülse de, esasında boşa enerji tükettirip kişiyi yavaşlatırlar.Tüm bedeniniz ve zihninizle yalnızca yapacağınız işe odaklandığınızda, daha çabuk sonuca ulaştığınızı göreceksiniz.
• Rahat çalışabilmeniz için ortamı ve kendinizi elverişli hale getirin. Örneğin gürültülü veya gerekli araç gerecin bulunmadığı bir çalışma odası yada sürekli duraklayıp, üstünüzü başınızı çekiştirmenize sebep olan bunaltıcı bir kıyafet. Bu şartlarda ne kadar verimli çalışabilirsiniz ki?
• Dağınık bir çalışma odası ya da tek kelimeyle “batmış” bir mutfak sizi korkutmasın. Bir yandan çalışıp, bir yandan da arkanızı toparlamaya kalkmayın sakın. Böyle dikkatinizi dağıttığınız müddetçe işinize yoğunlaşamazsınız. Bırakın dağılsın, yeter ki işiniz çözüme ulaşsın.