sidretül münteha
Sat 1 January 2011, 08:01 pm GMT +0200
BU ÜMMETİN FAZİLETLERİ
9041- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Müslümanlar, yahudiler ve Hıristiyanlar, şuna benzerler: Bir adam akşama kadar kendisine çalışmak üzere bir takım insanları belirli ücret karşılığında işçi olarak tutmuştur. İsçiler, öğlene kadar çalıştıktan sonra: 'Bize vereceğin ücrete ihtiyacımız yoktur. Yaptıklarımızın karşılığında da ücret talep etmiyoruz' derler. Adam da buna karşılık: 'Böyle yapmayın! İşinizi tamamlayın ve ücretinizi tam alın.' Dinlemezler ve işi bırakırlar. Adam da bunun üzerine onların yerine ücretle başkalarını işe alır ve der ki: 'Haydi siz geri kalan işi tamamlayın, onlara vereceğim ücreti de tam olarak alın!' Onlar da işi kabul edip ikindiye kadar çalışırlar. 'Bu defa yaptıklarımız boşa gitsin, sen bize ücret verme! Zararı yok' derler ve işi bırakmak isterler. Adam da: 'Yapmayın, etmeyin şurada akşama ne kaldı ki, işinizi tamamlayın!" diye ısrar eder. Fakat onlar yine de işi bırakırlar. Bu defa adam güneş ha-Uncuya kadar başka insanları işe alır. Akşama kadar çalışırlar ve o iki fırkanın da ücretini tam alırlar. İste bu, onların ve bu nurdan kabul ettiklerinin benzetmesidir." [Buharî.l
9042- İbn Ömer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Sizden önce geçen ümmetlere nazaran sizin süreniz ikindi vakti ile güneşin batışı arası kadardır. Tevrat ehline Tevrat verildi, onunla öğlene kadar amel ettiler. Sonra aciz kaldılar. Kendilerine ücretleri kırat kırat verildi. Sonra İncîl ehline İncîl verildi. Onlar da ikindiye kadar amel ettiler, sonra acze düştüler. Kendilerine ücretleri kırat kırat verildi.
Sonra bize Kur'ân verildi, biz de ikindiden akşama kadar amel ettik. Bize ise ücretlerimiz ikişer kırat verildi. Bunun üzerine her iki kitab ehli şöyle dediler: 'Biz onlardan daha çok çalıştığımız halde, bize birer kırat verdin onlara ikişer kırat verdin.' ALLAH şöyle buyurdu: 'Ben sizin ücretinizde haksızlık ettim mi?'
'Hayır' dediler. 'Öyleyse o benim lutfum-dur ki, istediğime veririm' buyurdu."
9043- Diğer rivayet:
"Sizin durumunuzla Kitab ehli olan yahu-di ve hırisüyanlarm durumu işçiler tutup onlara şöyle diyen adam gibidir:
'Sabahtan Öğlene kadar bana bir kırata kim çalışır?' Yahudiler bunu kabul edip sabahtan öğleye kadar çalışmıştır. Sonra aynı adam yine sorar: 'Öğleden ikindiye kadar bana bir kırata kim çalışır?' Hıristiyanlar bu teklifi kabul edip öğleden ikindiye kadar çalışırlar. Sonra adam yine sorar: 'ikindiden akşama kadar iki kırata bana kim çalışır?' İşte siz onlarsınız. Bunun üzerine yahudilerle hı-ristiyanlar öfkelenirler." Benzeri rivayet.
9044- Diğer rivayet:
'Sizden önce geçen milletlerin sürelerine nazaran sizin süreniz, ikindiden akşama kadardır. Sizin durumunuzla yahudi ve hıristi-yanların durumu su adamın durumunu andırır: Birkaç isçi tutup onlara söyle dedi: 'Sabahtan öğleye kadar birer kırata bana kim çalışır?'" [BuhârîveTİnnm.]
9045- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in
yanından bir cenaze geçti ve onu hayırla övdü ve: 'Vacip oldu, vacip oldu, vacip oldu' dedi. Bir cenaze daha geçti onun hakkında iyi konuşmadı ve: 'Vacip oldu, vacip oldu, vacip oldu' dedi.
Ömer dedi ki: 'Annem, babam sana feda olsun! Bir cenaze geçti onu övüp 'Vacip oldu, vacip oldu, vacip oldu' dedin; başka bir cenaze geçti. Onun için İyi konuşmadın ve yine 'Vacip oldu, vacip oldu, vacip oldu' dedin.'
Şu cevabı verdi: 'Hayırlı diyerek övdüğünüz kimselere cennet vacip olur, kötü diye söylediğiniz kimselere de cehennem vacip olur. Çünkü siz yeryüzünde ALLAH' m şahitlerisiniz' ." [Buhârî, Müslim, Tirmizî ve Nesâî]
9046- Ömer radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"(Ölen) herhangi bir müslüman için dört kişi 'iyidir' derse ALLAH onu cennete koyar" Dedik ki: "İki kişi olsa?" "İki kişi de olur" buyurdu. Sonra "(Şahit) bir kişi olursa?" diye sormadık.
[Buhârî, Tirmizî ve Nesâî, daha uzun bir metinle.]
9047- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Bizden öncekileri ALLAH, cuma gününe hidayet etmedi. Cumartesi yahudilerin günü, pazar ise hıristiyanların günü oldu. ALLAH bizi dünyaya getirip bizi cuma gününe hidayet etti. Böylece, cuma, cumartesi ve pazar ibadet günleri oldu. işte kıyamet gününde tıpkı bu günler gibi onlar da bize tâbi olacaktır. Böylece dünyada biz sonuncu olduk, ancak kıyamet gününde biz ilk olacağız ve hesabımız diğer yaratılanlardan önce görülecektir."
9048- Diğer rivayet:
"Biz sonuncularız, fakat (Kıyamette) birincileriz. Ne var ki onlara Kitap, bizden evvel verilmiştir. Bize ise Kitap, onlardan sonra verilmiştir, iste bu (Cuma) ALLAH'ın onlara farz kıldığı gündü. Ancak onlar bunda ihtilâfa düştüler. Nihayet ALLAH bizi ona (Cuma gününe) hidayet etti." Benzen.
[Buhârî, Müslim ve Nesâî.|
9049- îmrân bin Husayn radiyallahu anh'-dan:
"Ey imanlar! Rabbinizden sakının! Şüphesiz kıyamet sarsıntısı büyük bir şeydir" mealindeki âyet (Hacc, 1) nazil olduğu zaman, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "O nasıl bir gündür bilir misiniz?"
"ALLAH ve O'nun Resulü bilir" dediler. Şöyle buyurdu: "O gün ALLAH'ın, Adem'e: 'Haydi cehennem ehlini gönder!' diyeceği gündür. İşte o zaman Adem soracak: 'Ya Rab-bi! Cehenneme gidecekler ne demektir?' Allah buyuracak: 'Dokuzyüz doksandokuzu cehenneme, biri ise cennete girecektir'."
Bunu duyunca müslümanlar (sahabe) ağlamaya başladılar; bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Mutedil olunuz ve doğruluğa yönetiniz! Hiçbir peygamberlik dönemi yoktur ki, kendinden önce cahiliyet devri olmasın. Bu sayı cahiliyetten alınacak, tamamlanırsa ne alâ, aksi takdirde münafıklardan tamamlanacaktır.
Siz, ilk milletlere nazaran hayvanın ayağındaki işaret gibi ya da devenin karnındaki ben gibisiniz." Sonra şöyle buyurdu: "Umarım siz cennet ehlinin dörtte biri olursunuz." Hemen: "Allahu ekber!" dediler. Sonra şöyle buyurdu: "Umarım siz cennet ehlinin üçte biri olursunuz." Yine: "Allahu ekber!" dediler. Sonra şöyle buyurdu: "Umarım siz cennet ehlinin yansı olursunuz." Yine "Allahu ekber!" dediler.
Râvi dedi ki: "Cennet ehlinin üçte ikisi dedi mi demedi mi, bilmiyorum."
9050- Diğer rivayet:
"O nasıl bir gündür biliyor musunuz?" "ALLAH ve Resulü bilir" dediler. Şöyle buyurdu: "O, ALLAH'ın Âdem'e, Âdem'in de Rab-bine sesleneceği gündür ALLAH şöyle diyecek: 'Haydi cehennemlikleri gönder!' Âdem: 'Ya Rabbi nedir onlar (bu fırka)?"
ALLAH buyuracak ki: "Her bin kişiden dokuzyüz doksandokuzu cehenneme: biri ise cennete gidecektir'." Bunu duyunca cemaatin (ashabın) yüzü gülmedi ve büyük bir umutsuzluğa kapıldılar. Ashabının bu üzüntüsünü görünce, şöyle buyurdu:
"Çalışın (ve gelecek için) sevinin! Mu-hammed'in canı elinde olana yemin ederim ki, siz iki mahlukat ile berabersiniz. Bu iki mahluka! ne İle beraber olurlarsa onu çoğaltırlar. Ye'cûc ve Me'çûc, Âdemoğullarından ve İblis'in zürriyeünden ölenler." Bunun üzerine cemaatin üzüntüsünden birazı bertaraf edildi. Sonra şöyle buyurdu:
"Çalışın (ve gelecek İçin) sevinin! Mıı-hammed'İn canı elinde olana yemin ederim ki, siz insanlara oranla, devenin karnındaki ben gibisiniz. Ya da hayvanın ayağındaki işaret gibisiniz." |Tirmizî.|
9051- Ebû Ümâme radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Rabbim bana, ümmetimden yetmişbin kişinin hesaba çekilmeden, cezaya çarptırılmadan cennete gireceğini vaad etmiştir. Her bin kişi ile beraber yetmiş bin kişi ve Rabbi-min iki ovucunun üç defa dolusu daha cennete girecektir."
9052- Büreyde radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennet ehli yüzyirmi saftır, sekseni bit ümmetten, kırkı diğer ümmetlerden olacaktır." |İkisi deTirmizî'ye ait]
9053- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Cennete ümmetimden, yüzleri mehtap gecesindeki ay gibi parıldayan yetmişbin kişilik bir zümre girecektir." Ukkâşe bin Mihsan ef-Esedî, üzerindeki kaftanı kaldırarak ayağa kalkıp dedi ki: "Ey ALLAH'ın Resulü! Onlardan olmam için ALLAH'a dua et!"
Bunun üzerine şöyle dua etti: "ALLAHım! Bunu da onlardan eyle!" Hemen Ensâr'dan bir adam kalkıp: "Ey ALLAH'ın Resulü! Beni de onlardan kılması İçin ALLAH'a dua et!" dedi. Ancak ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem ona şu cevabı verdi:
"Ne yazık ki Ukkûşe seni geçmiştir."
IBuharî ile Müslim.]
9054- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (ALLAH Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kıyamet günü olduğu zaman, ALLAH her müslümana bir yahıtdi veya Hıristiyan verecek ve şöyle diyecektir: 'İşte bu seni ateşten kurtaran, fidyendir'." [Müslim!
9041- Bu hadisi Buhârî (mevâkîtu's-salât 17, I, 139-40; icâret 11, III, 50-1), Ebû Usâme an Bureyd an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc etti.
9042- Bu rivayeti Buhârî (mevâkîtu's-salât 17/2, I, 139; tevhîd 31/4, VIII, 191; 47, VIII, 211), ez-Zührî an Sâlim b. Abdillah b. Ömer an ebîhî asl-ı senedi ile.
9043- Bu rivayeti Buhârî (icâret 8-9, III, 49-50), Abdullah b. Dînâr ve Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc etti.
9044- Bu rivayeti Tirmizî (2871), İsh. b. Mûsâ an Ma'n an Mâlik an Abdillah b. Dînâr an İbn Ömer senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
9045- Bu hadisi Buhârî (cenâiz 86, II, 100), Müslim (cenâiz 60, s. 655), Tirmizî (1058), Ebû Dâvud (3233) ve Nesâî (cenâiz 50, IV, 49-50), Abdülazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9046- Bu hadisi kıssası ile birlikte Buhârî (cenâiz 86, II, 101; şehâdât 6, III, 149), Tirmizî (1059) ve Nesâî (cenâiz 50/3, IV, 51), Dâvud b. ebî'l-Furât an Abdillah b. Büreyde an Ebî'l-Esved ed-Deylî an Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9047- Bu hadisi Müslim (cumu'a 22, s. 586) ve Nesâî (cumu'a 1/2, III, 87), İbn Fudayl an Ebî Mâlik el-Eşcaî an Ebî Hâzım an Ebî Hureyre ve an Rib'î b. Hirâş an Huzeyfe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9048- Bu hadisi Buhârî (cumu'a 15, I, 216), Müslim (cumu'a 19, s. 585) ve Nesâî (cumu'a 1/1, III, 85), İbn Tâvus an ebîhî an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9049-9050- Bu iki rivayeti de Tirmizî (3168-9), el-Hasan an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.
9051- Bu hadisi Tirmizî (2437), el-Hasan b. Arafe an İsm. b. Ayyâş an Muh. b. Ziyâd an Ebî Umâme senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
9052- Bu hadisi Tirmizî (2546), Hüseyn b. Yezîd an Muh. b. Fudayl an Dırâr b. Murre an Muhârîb b. Disâr an İbn Büreyde an ebîhî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.
9053- Bu hadisi Buhârî (libâs 18/3, VII, 40; rikâk 50/2, VII, 199) ve Müslim (îmân 369, s. 197-8), ez-Zührî an Saîd b. el-Müseyyeb an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
9054- Bu hadisi Müslim (tevbe 49, s. 2119), Ebû Bekr b. e. Şeybe an Ebî Usâme an Talha b. Yahyâ an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ senedi ile tahrîc etti.