sumeyye
Sat 17 July 2010, 02:06 pm GMT +0200
"bu aksam yemegini nereden getirdin"
Hazret-i Ebû Bekr-i Siddîk “ra” hazretlerinin bir kölesi vardi
Ömrünün sonlarinda her aksam iftâr vaktinde yemek getirirdi Âdet-i serîfleri öyle idi ki, nereden ve nasil aldigini, kimden satin aldigini, onun san’ati ve meslegi ne oldugunu o köleden sormayinca o yemekden bir lokma agzina koymazdi
Bu köle bir gece yine yemek getirdi
Ebû Bekr-i Siddîk “ra” süâl etmeden, mubârek elini uzatip, bir lokma yemekden aldilar
Köle dedi ki:
- Ey Efendi Ne oldu ki, bu aksam sormadan yemege el uzatdiniz
Ebû Bekr-i Siddîk “ra” hazretlerinin mubârek gözleri yas ile dolup, buyurdu:
- Yâ Gulâm Açlik bana sikinti verip, sabirsizlandirdi Böylece bu hâl basima geldi
Simdi bana haber ver ki, bu aksam yemegi nereden getirdin
Köle dedi ki:
- Câhiliyye vaktinde, raks ve oyun oynardim Bir gruba raks etdim Onlara hos geldi
Bana dediler ki, simdi bir nesnemiz yokdur
Va’d etmislerdi ki, elimize birsey geçdikde sana iyilik ederiz
Ben bugün gördüm ki, onlarin elleri doludur Ben va’dlerini hâtirlatdim
Yiyecegi bana verdiler
Ebû Bekr-i Siddîk “ra” bunu isitdi
Çok üzüldü Agladi
Yemegi önünden atdi
Parmagini bogazina o kadar sokdu ki, kay’ etdi O lokma karnindan disari geldi Kendine eziyyet verdi Mubârek yüzü gögerdi ve karardi
Mubârek yüzünün seklinin degisikligini görenler, bir mikdâr su içmesini ve bu üzüntüden halâs olacagini söylediler
Sicak su getirdiler Içdi, bir kerre dahâ kay’ etdi Rahâtsiz oldu
Inceledi ki, karninda bir sey kalmadi
Dediler ki,
- Yâ Siddîk, bu kadar kendinize sikinti ve zahmet, bir lokmadan dolayi midir
Buyurdu ki, evet
Resûlullah “sav” hazretlerinden isitdim
Buyurdular ki,
- Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri, yidigi harâm olan kimselere Cenneti harâm etmisdir
Sonra basini yukari kaldirip,
- Yâ ilâhel âlemîn!
Yidigim lokma için elimden geleni yapdim
O lokmalari kay’ etdim O lokmadan damarlarimda birsey kaldi ise afv et
Bu za’îf kulun, Cehennem azâbina dayanamam diye, düâ buyurdu
Bu o Ebû Bekrdir ki, Resûlullah “sav” hazretleri, (Ebû Bekr benim gözüm ve kulagim gibidir) buyurdu
Kaynak: Tenbîh-ül Gâfilin