- Boşanmada Mehir Problemleri

Adsense kodları


Boşanmada Mehir Problemleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
saniyenur
Mon 16 July 2012, 11:38 am GMT +0200
Boşanmada Mehir Problemleri

Koca ve zevcesi arasında çıkan herhangi bir an­laşmazlık halinde boşama ve ödeme konusunda Kur'an çok net ve hususi hükümler getirmiştir. Nikah, hiçbir mehir tayin edilmeden akdolunup, sonra da bazı sebeplerden dolayı zifaf öncesi aynlık kararlaştınldığı takdirde kocaya hiçbir sorumluluk düşmemektedir. Kur'an'ın mezkûr ayetinde bilirtildiği gibi: "Henüz do­kunmadan ya da mehir kesmeden kadınları boşarsaniz size bir günah yoktur. Onları fayda­landırın (bir miktar birşey verin). Eli geniş olan, kendi gücü nisbetinde, eli dar olan da kendi ka­derince güzel bir şekilde faydalandırılmalı (her­kes gücü ölçüsünde birşey vermelİ)dir. Bu, iyi­lik edenlerin üzerine bir borçtur." (2:236), Bu durumda evlilik tamamlanmamış, koca tarafı­ndan hiçbir mehir sözü verilmemiş de olsa, evli­lik va'dinin bozulması sebebiyle kadının şöhre­tine zarar verilmiştir. Tekrar evlenmesi halinde bakire ile aynı statüde düşünülmeyecektir, hal­buki bakiredir. Fakat resmi muamelede ona boşanmış denecektir. Bu sebeple, Kur'an kişinin gelir ve gücü nisbetinde, ona bir şeyler ödenmesini tavsiye etmektedir.

Boşanma ve hulü' durumunda iki tarafın feda edeceği meblağın mahkeme ve hakimin karan-na bağlı olduğu da belirtilebilir. Aynlık için kim resmi muamelelere başlarsa asıl bağın fe­dakarlığını o yapar. Şayet koca kendi isteğiyle karısını boşarsa, ona vermiş olduğu mehrin hepsinden vazgeçmesi lazımdır ve şayet öte yandan kadın hulü1 arıyorsa, o halde onun, ko­casından aldığı mehrin tamamını veya bir kısmını geri ödemesi lazımdır. Her ihtimale karşı boşama veya hulü' yüzünden koca, adalet dışı aksi davranışlara karşı şu sözlerle uyarı­lmaktadır, "Bir eşin yerine başka bir eş almak is­tediğiniz takdirde, onlardan birine (evvelki eşinize) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ver­diğinizden hiçbir şeyi geri almayın. İftira ede­rek ve açık günaha girerek verdiğinizi alacak mısınız?" (4:20).

Mehir miktarını tayin etmek için zorlayıcı ku­rallar yoktur, fakat halk arasında hüküm süren mali durum ve toplum seviyesine göre karşılıklı olarak tarafların anlaşmasına bırakılmıştır. Kur'an bunun için sadece genel ifadeler kullanmaktadır. Mehir, tarihte hiçbir zaman kocanın zevcesine ödemesi için belli bir jjıeblağ olarak tayin edilmedi. Farklı milletten zevcelerine, hallerine göre değişik meblağlarda para ve başka şeyler Ödediler. Erkek, karısı ta­rafından kabul edildiği takdirde ne meydana ge-tirebilmişse onu öder.

Hz- Peygamber zamanında bir İnsan sadece bir yüzük, bir başkası bir sepet hurma verir ve bir diğeri de karısına Kur'an'dan bir sure Öğre­tirdi. Bir zevcenin, kocası tarafından İslam'a döndürülmesi yeterli olurdu. Onun mehri, ko­casından elde ettiği İslam serveti olurdu. Aslı­nda, mehir için ne bir altın, ne bir servet, ne de daha değerli bir başka şey tavsiye edilmemiştir. Herhangi bir meblağ veya zevce tarafından ka­bul edilecek herhangi bir şey onun mehri sayılırdı. Mamafih, mehir için tayin edilecek herhangi bir şey kadının rızasıyla olmalı, onun tarafından kabul edilmelidir. Bu konuda en önemli unsur kadının nzasıdır.

Kadının boşanması sırasında koca tarafından ödenmesi gereken mettir Kur'an'da şu cümleler­le beyan edilmiştir: "Bir mehir kestiğiniz tak­dirde, henüz dokunmadan onları bogamışsanız, kestiğinizin yansını (verin.) Ancak kadınlar vazgeçer veya nikah bağı elinde olan erkek vaz­geçse başka. (Dokunmadan boşadığınız kadı­nlara kesilen mehrin yansını verin. Şayet onlar bu haklanndan vazgeçerlerse başka. Yahut siz cömert davranır, müsamaha gösterip kestiğiniz miktarın tümünü verirsiniz. Bu husus, sizin rızanıza bırakılmıştır, Erkekler) Sizin affetme­niz (müsamaha gösterip mehrin tümünü verme­niz) takvaya daha yakındır. Aranızda birbirini­ze iyilik etmeyi unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptıklannızı görür." (2:237). Koca, bu durum­da zevcesine mehrin yansını ödemekle emro-lunmaktadır, çünkü evliliği tamamlamamıştır. Bu şunun içindir; kadın evlilik işinde birtakım sıkıntı ve zararlara maruz kaldı, yukarıda izah edildiği gibi bu yüzden zevce, koca tarafından tanzim edilmelidir. Özellikle bu gibi durumlar­da Kur'an, erkeklere boşadıkları zevcelerine çok cömert davranmalannı nasihat etmektedir, iffet ve bekaretleri korunmuş da olsa prestijleri ve şahsiyetleri yıpranmıştır. (2:237).

Müçtehidlerimizin hepsi evliliğin tamamlan­masından sonra zevcenin mehir tutannın ta­mamına sahip olmakta yetkili olduğunda ittifak etmişlerdir, tabii, kadın kendi nzasıyla tamamı­ndan veya bir kısmından vazgeçmedikçe. Fakat Hint-Pakistan kıtasında cari olan geleneğin ta­mamen kanun dışı, gayri tabii ve Hz. Peygam­ber'ın yaygın sünnetinden uzak olduğu belir­tilebilir. Kocalar, gerdek gecesinde ilk buluşmalarında, mehir'in bağışlanmasını eşlerin­den talep ediyorlar. İslam-dışı adet ve görenek­ler içinde bulunan bu İki memlekette, zaten altta kalmış sıkı bir baskı içindeki kadının, kocasının malum talebine nza göstermekten başka bir se­çeneği yoktur, (Aslında razı etmek için gizlice tehdit ve tedricen de incitilmeye başlayacak­lardır). Gerçekten kadının tayin edilmiş olan mehir tutannı kocasından aldığı çok nadirdir. Hİn-Pakistan kıtasında yaşayan müslüman toplumlarda mehrin İslam hukukuna uygun talep edilmesi uzun zaman alacak bir mesele. Bu bakımdan müslüman talebelere büyük mesuli­yetler düşmektedir; Cuma günlerini saatler bo­yu yersiz ve önemsiz mevzuları ele alarak geçir­meleri yerine, bu vakitlerini alelade erkek ve kadınların günlük hayatlanndaki pratik prob­lemlerini çözerek faydalandırmaklar.