saniyenur
Mon 16 July 2012, 02:42 pm GMT +0200
BOŞANMA VE MEHİR
Boşanma: İslam hukukunda boşanma, evlilik hayatının devamına imkan kalmadığı zaman başvurulacak son çaredir. Kur'an-ı Kerim: "Kadınlar size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın." (4:34) buyurulmakta zaruretsiz boşanma yasaklanmaktadır. Hz. Peygamber: "Evleniniz, fakat boşanmayınız. Çünkü Allah, zevkine düşkün erkeklerle zevkine düşkün kadınları sevmez." buyururlar. (Ahkamu'l-Kur'an ve Keşfu'l-Hufa). Diğer bir hadis şöyledir: "Allah nezdinde en sevimsiz mubah, talak (boşanma)drr." (Ebu Davud). Ahmed, Ebu Da-vud, Tirmizİ, İbni Mace ve Darımi'de yer alan başka bir hadiste ise şöyle buyurulmaktadır. "Eğer bir kadın çok güçlü bir (meşru) sebepten olmadığı takdirde kocasına boşanmak istediğini söylerse, cennetin kokusu ona menedilir" Hanefılere göre boşanmada aslolan "haram olmak"tır. Çünkü, hakkında pek ağır hadisler va-rid olmuştur. Boşanma aynı zamanda toplumun temel taşı olan aile birliğini bozmak, nikah nimetini tepmektir. Dolayısıyla zaruret olmaksızın boşamak haramdır. Kur'an-ı Kerim, erkeğe kansmdan hoşlanmasa dahi birlikte olmasını emreder: "Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız, bilin ki sizin hoşlanmadığınız bir şeye Allah çok hayır koymuş olabilir." (4:19). Ayette de belirtildiği gibi, boşanma, kişinin başvurması gereken en son çözüm yoludur. Eğer her iki taraf da birlikte yaşamayı imkansız görüyorlarsa o zaman boşanabilirler.
İslam'ın gözünde evliliğin en önemli sebebi İnsanların faziletli ve saf, temiz bir hayat yaşamalarını sağlamaktır. Bu gaye ve görev ancak karı ve kocanın birbirlerinin cinsi arzularını tatmin ettikleri vakit amacına ulaşır. Ne zaman ki her iki taraftan birisi diğerinin cinsi ihtiyaçlarına cevap veremez, işte o zaman mağdur olan tarafın boşanma hakkı doğar. Hz. Ömer, Hz. Ali ve Peygamber efendimizin diğer ashabına göre sadece cinsi iktidarsızlık değil, aynı zamanda cüzzam, körlük, delilik ve iktidarsızlıkla boşanmak için sebep sayılabiliyor. İmam İbn Kayyım'ın bu konudaki görüşü şudur: "İki veya altı, yedi veya sekizle sınırlandırmak kusurludur, bunların eşitini veya üstünü dahil etmemek ise tüm Özellikleri kaybettirir. Örneklerin gösterdiğine göre her iki tarafta da nefret uyandıran kusurlar aradaki saygı, sevgi ve hoşgörüyü yok ettiği için kişilerde boşanma hakkı doğururlar.
Burada şöyle denebilir; İslam, evlilikte büyük saygının gerektiğini öğretip çok zor şartlar altında dahi tarafların bu ilişkilerini sürdürmelerini tavsiye eder. Son ana kadar dahi evliliklerini kurtarmaları için çaba sarfetmelerini isteyip ancak fiziki olarak birlikte yaşamaları imkansı-zlaşınca boşanma hakkı verir. Gerçekte evlilik, bir başkasıyla evlenmeyi gönlün istemesiyle bir kenara atabileceğiniz bir anlaşma değildir. İstedikleri vakit evlenip istedikleri vakit boşanan insanları Allah ve elçisi hoş görmez.
Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Allah'ın Elçisi, bir gün şöyle buyurmuştur: "Kocalarından kendilerini çeken kadınlar ve kocalarını boşanmak için tazminatla kandıran kadınlar ikiyüzlüdür." (Nesei). Muaz b. Cebel'in rivayetine göre Allah'ın Elçisi bir gün ona: "Muaz! Yeryüzünde Allah için en değerli şey köle azad etmek, en sevmediği şey ise boşanmaktır" demiştir. (Darekutni) ."Allah yolunda savaşanların işleyebilecekleri en büyük günah, erkeğin bir kadınla evlenip cinsel isteklerini tatmin etmesi ve sonra kadının mehrini harcayıp ondan boşanmasıdır." sözüyle Peygamber efendimiz'in konuşmalarından birisidir. (Hakim).
Bu kutsal beraberliğe saygı duyma zorunluğu sadece kişilere has değil, toplum da aynı ölçüde bundan sorumludur. Kur'an, evli bir kadınla evlenmeyi men eder bu emre uymayanlar ise İslam'ın nezdinde mahkum olmuş, son derece nefret edilen tiplerdir. Hz. Peygamber: "Kadını kocasından çeviren bizlerden değildir" buyurmuştur (Ebu Davud). imam Ibn Kayyım'a göre; eğer herhangi bîr kimse, bir kadının kocasını öldürürse, ister bu cinayet o kadınla evlenmek için olsun veya olmasın, kadının da bu cinayette dahli olsun veya olmasın; adam, o kadınla evlenmekten men edilir.
Boşanma Muamelesi: Erkekle kadın arasındaki ilişki nefret ettikleri bir düzeye ulaşmışsa İslam şeriatı onların ayrılmalarına müsaade eder: "Boşanma iki defadır (Bundan sonra kadını) ya iyilikle tutmak, ya da güzelce salıvermek (lazım)." (2:229).
Bu emir İslam'ın zuhurundan önce Arabistan'da yaşanan toplumsal kötülükleri değiştirmek için inmiştir. Erkek ne zaman istese boşanabilirdi. Karısıyla ilişkileri bozulunca ayrılıyor, kadın isteyince tekrar birleşiyorlardı. Bunun sının olmadığı için birçok kereler tekrar ediliyordu. Böylece kadının erkekle ne bir evlilik ilişkisi oluyordu, ne de bir başkasıyla evlenmesine müsaade vardı. Kur'an'ın bu ayeti bu acımasız kapıyı kapatmış oluyor. Bütün evlilik hayatı boyunca koca ancak iki kezkarisıyla boşanma ve tekrar birleşme hakkını kullanabilir. Ondan sonra karısından yine boşanmak isterse, yani üçüncü defa, o vakit kadın bir daha birleşmemek üzere ondan ayrılır. (The Meaning of the Quran, c.I, sh. 167-72).
Boşanma İşleminin en iyisi her iki tarafa da düşünme fırsatı tanıyıp acele karar vermemeleri durumudur ki bu ayet Kur'an'da şöyle belirtilmiştir.
Kur'ân'da, boşanmış kadınlara şöyle emredilir: "Boşanmış kadınlar, kendi başlarına (evlenmeden) üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri (karınlarında çocuk bulunduğunu saklamaları) kendilerine helal olmaz. Kocaları da bu arada barışmak isterlerse, onları geri almaya daha çok hak sahibidirler." (2:228). Bu bekleme esnasında koca, karısının evde kalmasını emredebilir. Belki bu bekleme devresinde Allah onların tekrar birleşmeleri için bir hayır yaratabilir; "Ey peygamber! Kadınları boşadığınız zaman İddetleri içinde (adetten temiz oldukları sırada) boşayın ve iddeti sayın (üç defa adet görüp temizlenmelerini hesab edin.) Rabb'iniz Allah'tan korkun (bekleme süresini uzatıp onlara zarar vermekten sakının. Bekleme süresi dolmadan) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allah, bundan sonra (yeni) bir iş ortaya çıkarır (bu bekleme süresi içinde eşler arasında bir sevgi yaratır, bir anlaşma zemini hazırlar) Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce (nikahınız altında) tutun, yahut, güzellikle onlardan ayrılın." (65:1-2).
Hz. Peygamber Efendimiz boşanma yollarını şu açık kelimelerle ifade etmişlerdir: "Eğer kaçınılmaz hale gelirse ve kadının adeti konusunda da hiçbir şüpheniz yoksa boşanılabilir, fakat adeti hakkında şüphe mevcutsa kadın temize çıkana kadar beklemek gerekir. Daha sonra arzu edilirse ilk kez boşanılabilir. Erkek, kadının bir sonraki aybaşısmı bekleyip ikinci kez boşanabilir. Ve son olarak bir sonraki ayda üçüncü ve son kez boşanır. Fakat birinci ve ikinci boşanmadan sonra bekleyip düşünmek çok daha hayırlıdır, çünkü üçüncü kez boşamlırsa erkek o kadını bir daha alamaz."
Aynı celsede üç kez boşanan cahiller kanuna karşı menfur bir günah işlerler. Peygamberimiz bu alışkanlığı menetmİşlerdir ve Hz. Ömer (r.a) ise bu suçu işleyene kırbaç cezası verirdi." (The Meaning of the Quran, c.I, sh. 67-72).
Abdullah b. Ömer, bir gün eşini aybaşı halindeyken boşamıştı. Bundan Allah'ın Elçisine bahsettiği vakit Peygamber kızmış ve: "İki kez aybaşı olup temizlenene kadar karısını geri kabul etmesini, hala boşanmakta ısrar ediyorsa Üçüncü aybaşının sonunda kansıyla hiçbir cinsi İlişkide bulunmadan boşanabileceğini, Allah'ın İcadından boşanabilmek için bu süreyi koyduğunu" belirtmiştir." (Buhari ve Müslim). Rukane b. Abdi Zeyd bir gün karısı Şeyma'dan tamamen boşanır, bu olaydan Peygamber Efendimizi haberdar ettiğinde: "Allah'a yemin ederim ki, ben bir tek kez boşandığımı ifade etmiştim" der. Allah'ın elçisi ona doğru olup olmadığını sorduğunda, o da doğrular, bunun Üzerine karısını ona geri iade eder. O da Hz. Ömer zamanında karısını ikinci defa, Utban b. Malik zamanında da üçüncü kez boşar. (Ebu Davud,Tirmizi, İbni Mace, Darimi).
Yukarıda ayette de belirtildiği gibi (65:1-2) müslümanlara bu süre zarfında eşlerini muhafaza etmeleri emredilir. Belki birlikte oldukları bu süre onlara tekrar birbirlerini kazandırabilir. Eşleri aybaşı halindeyken onları yine boşayamazlar. İlk ay başından sonra ilk boşanmayı, ikinciden sonra ikinci boşanmayı, üçüncüden sonrada üçüncü boşanmayı üçüncüden sonrada üçüncü ve son boşanma gerçekleşebilir. Bu uzun bekleme devresi belki iki tarafın uzlaşmaz tutumlarını bir kenara itip tekrar barışırlar ümidiyle İslam'ın koyduğu bir kuraldır. Üçüncü boşanmadan sonra ise geri dönüş yoktur.
Adet süreleri zarfında kadınlar genellikle asabi ve keyifsiz olurlar. Vücutlarında öyle bedensel değişimler olur ki normal zamanda söylemeyecekleri ve yapmayacakları şeyleri o vakit yaparlar. Bu bir tıp gerçeğidir. Bu yüzden o anki anlaşmazlıkları ciddi değildir. Yine bu süre zarfında karı-koca arasında bedensel bir ilişki olmaz, ki bu, aralarındaki sevgiyi ifade eden en önemli etkenlerden biridir. Böylece meydana gelecek anlaşmazlıklar şaşırtıcı olmamalıdır. Bu engel ortadan kalktıktan sonra aralarındaki yakınlık ve sevginin tekrar doğacağı umulur. Bu yüzden Hz. Peygamber, adet zamanı boşanmayı men etmiştir. Yukarıda belirtilen Ibni Ömer'in karısını geri kabul etmesi konusunda, İbni Ömer: "Ya Rasulullah, ya üç kez boşanmayı da aynı anda yapsaydım, kanmla tekrar evlenebilir miydim?" dediğinde: "Hayır, senden tamamen ayrılırdı fakat bu bir günah olurdu" cevabını alır. (Darekutni). Bu aynı zamanda bir defada üç kez boşanmanın günah olduğu, çünkü bununla şeriat hükümlerine aykırı olarak Allah'ın belirttiği sınırların dışına çıkıldığı bildirilir. (65:1-2).
Mahmud b. Lebid şöyle demiştir: "Bir gün Allah'ın elçisine bir adamın karısını bir defada üç kez boşadığını söylemişler, Hz. Peygamber Efendimiz sinirlenerek ayağa kalkmış ve: "Ben aranızda bulunurken yüce ve şerefli Allah'ın kitabıyla oyun mu oynuyorsunuz?" demiştir. (Nesei). Malik, bir adamın Abdullah b. Abbas'a "Ben eşimi tam olarak 100 defa boşadım, sence kendimi neye maruz bırakmış oldum?" dediğinde İbn-i Abbas'ın "O senin ilk üç boşamanla senden ayrılmış oldu, diğer 97 kez boşamanla ise Allah'ın ayetleriyle alay etmiş oldun" şeklinde cevap verdiğini naklederler. (Muvatta). İbn-i Abbas'a bir günde karısını üç kez boşayan birisi hakkında soruldu. O da şöyle cevaplandırdı: "O, Allah'a itaat etmemiş oldu ve karısı ondan ayrı düşmüştür." (ibn-i Ce-rir). Hz. Ali der ki: "Eğer insanlar Allah'ın koyduğu sınırlara dikkat etmiş olsalardı, eşlerinden ayrılmak için acele etmezlerdi."
Boşanma hususundaki bu engel ve şartların en zoru, üç kez boşadığı karısını erkeğin tekrar geri alamamasıdır. Ancak kadın bir başka erkekle evlenir ve onunla münasebette bulunup, erkek daha sonra onu boşarsa eski kocasıyla tekrar evlenebilir. "Erkek (üçüncü kez) boşarsa, artık bundan sonra kadın başka bir kocaya varmadan kendisine helal olmaz." (2:230). Bu şartlarda boşandıktan sonra aynı kocayla yapılacak olan her türlü evlilik gayri kanunidir. "Bu gayri meşru bir hareket olup, böyle bir evlilik, evlilik olmayıp zina ve kadın da erkeğin karısı değil ama hazırlanmış bir oyunun parçası olur." (The Meaning of the Quran, c.I, sh. 167-72).
Hz. Ali, İbn-i Mes'ud, Ebu Hureyre ve Ukbe b. Amir'in bu konudaki hadisleri, Rasulullah'ın bu tür oyunlara göz yumanları lanetlemiş olduğu doğrultusundadır.
Yine de eğer ikinci koca, kadını meşru yollarla boşarsa ve İlk koca da artık eski kansıyla mutlu bir şekilde yaşayabileceğine kanaat getirirse tekrar evlenmelerine müsaade edilir. "Allah'ın sınırlarını ayakta tutacaklannı samyorlarsa(ilk koca ile kansı), tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için de günah yoktur..." (2:230)