saniyenur
Wed 30 May 2012, 09:13 pm GMT +0200
Boş Toprakların İhyası
Arabistan toprakları çoğunlukla, kumlu çöldür. Medine ve Taif'te olduğu gibi çok az arazi ekilebilirdi. Halkın bazısı tarımla, bazısı ticaretle uğraşır, diğerleri ise hayatlarını yağma ve soygunla kazanırlardı. Can ve mallarının güvende olmamasının asıl sebebi çoğunun sürekli işi olmaması idi. Bu yüzden Kanun ve düzenin sağlanması için toprağın yeni yerleşime uygun şekilde organize edilmesi zorunluydu. Hicaz ve Yemen bölgelerinde çokça arazi parçası vardı. Rasulullah çeşitli vesilelerle insanları yeni toprakların ihyası için teşvik etmiştir. Aişe (r.a.)'nin rivayetine göre Rasul şöyle buyurmuştur: "Sahibi olmayan toprağı ihya eden onu en çok hak edendir" "Eğer bir kimse kurak toprakları ihya ederse, o ona aittir" (Mişkât).
Rasul , boş arazilerin kullanılmasını teşvik etmenin yanında, bu hedefe ulaşmak için bazı tedbirler aldı. Kendisine ait olan Beni Nadir'in tarla ve bahçelerini muhacirlere ve bazı ensara tahsis etti. Hayber toprakları onları eken yahudilerin ellerinde bırakıldı, bazılarının mülkiyetine ürünü yahudilerle paylaşmak üzere yönetim tarafından el kondu, diğerleri Hudeybiye Anlaşmasında Rasul ile birlikte bulunan muhacir ve ensar arasında dağıtıldı ki ürünü yahudilerle paylaşacaklardı. Benzer şekilde Eyle, Ezrun, Necran ve diğer kısımlardaki ekili araziler belirli şartlarla ya yönetimle ya da sahiplik hakkı yönetime verilmiş başka bir müslümanla ürünü paylaşacak oian sahiplerine bırakıldı.
Bütün boş topraklar Rasul tarafından ashabı arasında hibe olarak dağıtıldı. Vail'e Hadramût'taki arazi, Bilal b. Haris'e bir parça ekilebilir toprakla bir kısım madenler bağışlandı. Zübeyr'e Medine'de, Ömer'e Hayber'de ve Beni Rafa'a'ya Zumtel-Cendel'de arazi verildi. Genel olarak ekilebilir boş araziler ve işlenebilir madenler üretimi teşvik için özel mülkiyete verilirken halkın kullanacağı temel gayri menkuller devletin mülkiyetinde bırakıldı. Huma olarak isimlendirilen birçok otlak sahası tüm toplumun yararına devletin kontrolü altında kaldı.