ezelinur
Thu 25 February 2010, 06:20 pm GMT +0200
Bir kişinin, bir başkası nezdinde alacağı bulunur da borçlusu, bu borcu nedeniyle kendisini başka bir şahsa havale ederse, havale eden borçlu zimmetten kurtulur mu, kurtulmaz mı? Mezheblerin buna dâir geniş açıklamaları aşağıya alınmıştır.
(48) Hanbelîler dediler ki: Havalenin şartlan geçekleştiğinde havale eden kişi, sırf havale etmiş olmakla zimmetten kurtulmuş olur. Bundan sonra kendisine havale edilen şahıs ölse de, iflâs da etse, borcu inkâr da etse, havale eden sorumlu olmaz. Ama şartları gerçekleşmediği takdirde yapılan havale sahih olmaz. Böyle bir havale vekâlet hükmünde olur. Örneğin bir kişi, kendisine borçlu olmadığı bir şahsı, kendisine borçlu olan birisine havale ederse, bu her ne kadar havale lafzıyla da yapılmış olsa bir vekâlet ak-didir. Adamın biri, kendisinden alacaklı olmayan birini, kendisine borçlu olmayan birine havale ederse, bu her ne kadar havale kelimesiyle de yapılmış olsa, bir ödünç isteme vekâleti olur.
Mâlikîler dediler ki: Havale edilen kimsenin hakkı, sırf havale edilmekle, kendisine havale edilen şahsın zimmetine intikal eder. Havale eden de zimmetten kurtulmuş olur. Kendisine, havale edilen kişi havaleden sonra iflâs eder veya ölür veya borcu inkâr ederse, havale edilen kişi, aslî borçluya (havale edene) geri dönme hakkına sahip olmaz. Ama kendisine havale edilen kişi, borcu havaleden önce inkâr eder ve havale edenin de ona karşı bir delili bulunmazsa, yapılan havale sahih olmaz. Çünkü havalenin sıhhat şartlarından biri de borcun sabit olmasıdır. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce iflâs etmiş ise havale sahih olur. Yalnız alacaklı (havale edilen), onun iflâs ettiğini bildiği halde havaleyi kabul etmişse, artık havale edene geri dönüp de alacağını taleb edemez. Bu durumda havale eden kişi, onun iflâs etmiş olduğunu bilse de bilmese de hüküm değişmez. Kendisine havale edilenin iflâs etmiş olduğunu, havale eden bilir de, havale edilen (alacaklı) bilmezse, bu durumda kendisini havale etmiş olan aslî borçluya müracaat ederek hakkını taleb edebilir. Çünkü havale eden, kendisini aldatmıştır. Bilip bilmeme hususunda anlaşmazlığa düşerler; havale edilen, kendisine havale edildiği şahsın iflâs etmiş olduğunu havale edenin bildiğini iddia eder, öbürü de bunu inkâr ederse, yalancı biri olarak sanılıyorsa yemin ettirilir. Yalancı biri olarak sanılmıyorsa, alacaklı kendisini itham etse bile yemin ettirilmez.
Hanefîler dediler ki: Borçlu, alacaklıyı başkasına havale etmekle, geçici olarak zimmetten kurtulmuş olur. Bu demektir ki, havale edilen alacaklı, kendisine havale edildiği şahsın ölmesi veya iflâs etmesi durumları dışında, aslî borçluya geri dönüp de hak talebinde bulunamaz. Havale edenin zimmetten kurtulmasının bir sonucu olarak, kendisinin ölümü durumunda havale edilen alacaklı, alacağını onun mirasçılarından (hemen) alamaz. Ancak (gerektiğinde alabilmek amacıyla, vârisler nezdindeki) hakkını zayi olmaktan korumak amacıyla onlardan bir kefil isteme hakkına sahiptir.
Şâfîîler dediler ki: Havalenin sonucu olarak havale eden kişi, havale edilenin kendisindeki alacak zimmetinden kurtulur. Kendisine havale edilen de, havale edenin kendisindeki alacak zimmetinden kurtulur. Yalnız havale edenin, havale edilene olan borç zimmeti, kendisine havale edilen kişinin zimmetine geçer. Havale yapıldıktan sonra, kendisine havale edilen kişi iflâs da etse, Ölse de, üzerindeki borcu inkâr da etse havale edilen kişi artık hiç bir halde havale edene geri dönüp hak talebinde bulunamaz. Yine bunun gibi, havale edilen bilsin bilmesin, havale yapılmazdan önce kendisine havale edilen kişi, üzerindeki borcu inkâr ederse; havale edilen kişi, havale edene geri dönemez. Çünkü kendisine havale edilen kişinin havaleyi kabul etmesi, borcu kabullendiğine dâir dolaylı bir ikrardır. Borcu inkâr etmesi, havale edilene zarar vermez. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce iflâs etmiş ise de aynı hüküm söz konusudur. Yani kendisi havale eden aslî borçluya geri dönüp de hak talebinde bulunamaz. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce borcu inkâr edip yemin ederse, sonra da borçlu, alacaklıyı ona havale ederse; havale edilen kişi, yemin ederek kendisine havale edildiği kişinin zimmetten kurtulmuş olduğunu bilmediğine dâir havale edene yemin ettirir. Yemin ederse havale edilen kendisme geri dönemez. Yemin etmezse, havale edilen yemin eder ve havale bâtıl olur. Kendisine havale edilenin, havale edene olan borcunu ödediğine dâir karine bulunursa yine bu hüküm sözkonusu olur.
(48) Hanbelîler dediler ki: Havalenin şartlan geçekleştiğinde havale eden kişi, sırf havale etmiş olmakla zimmetten kurtulmuş olur. Bundan sonra kendisine havale edilen şahıs ölse de, iflâs da etse, borcu inkâr da etse, havale eden sorumlu olmaz. Ama şartları gerçekleşmediği takdirde yapılan havale sahih olmaz. Böyle bir havale vekâlet hükmünde olur. Örneğin bir kişi, kendisine borçlu olmadığı bir şahsı, kendisine borçlu olan birisine havale ederse, bu her ne kadar havale lafzıyla da yapılmış olsa bir vekâlet ak-didir. Adamın biri, kendisinden alacaklı olmayan birini, kendisine borçlu olmayan birine havale ederse, bu her ne kadar havale kelimesiyle de yapılmış olsa, bir ödünç isteme vekâleti olur.
Mâlikîler dediler ki: Havale edilen kimsenin hakkı, sırf havale edilmekle, kendisine havale edilen şahsın zimmetine intikal eder. Havale eden de zimmetten kurtulmuş olur. Kendisine, havale edilen kişi havaleden sonra iflâs eder veya ölür veya borcu inkâr ederse, havale edilen kişi, aslî borçluya (havale edene) geri dönme hakkına sahip olmaz. Ama kendisine havale edilen kişi, borcu havaleden önce inkâr eder ve havale edenin de ona karşı bir delili bulunmazsa, yapılan havale sahih olmaz. Çünkü havalenin sıhhat şartlarından biri de borcun sabit olmasıdır. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce iflâs etmiş ise havale sahih olur. Yalnız alacaklı (havale edilen), onun iflâs ettiğini bildiği halde havaleyi kabul etmişse, artık havale edene geri dönüp de alacağını taleb edemez. Bu durumda havale eden kişi, onun iflâs etmiş olduğunu bilse de bilmese de hüküm değişmez. Kendisine havale edilenin iflâs etmiş olduğunu, havale eden bilir de, havale edilen (alacaklı) bilmezse, bu durumda kendisini havale etmiş olan aslî borçluya müracaat ederek hakkını taleb edebilir. Çünkü havale eden, kendisini aldatmıştır. Bilip bilmeme hususunda anlaşmazlığa düşerler; havale edilen, kendisine havale edildiği şahsın iflâs etmiş olduğunu havale edenin bildiğini iddia eder, öbürü de bunu inkâr ederse, yalancı biri olarak sanılıyorsa yemin ettirilir. Yalancı biri olarak sanılmıyorsa, alacaklı kendisini itham etse bile yemin ettirilmez.
Hanefîler dediler ki: Borçlu, alacaklıyı başkasına havale etmekle, geçici olarak zimmetten kurtulmuş olur. Bu demektir ki, havale edilen alacaklı, kendisine havale edildiği şahsın ölmesi veya iflâs etmesi durumları dışında, aslî borçluya geri dönüp de hak talebinde bulunamaz. Havale edenin zimmetten kurtulmasının bir sonucu olarak, kendisinin ölümü durumunda havale edilen alacaklı, alacağını onun mirasçılarından (hemen) alamaz. Ancak (gerektiğinde alabilmek amacıyla, vârisler nezdindeki) hakkını zayi olmaktan korumak amacıyla onlardan bir kefil isteme hakkına sahiptir.
Şâfîîler dediler ki: Havalenin sonucu olarak havale eden kişi, havale edilenin kendisindeki alacak zimmetinden kurtulur. Kendisine havale edilen de, havale edenin kendisindeki alacak zimmetinden kurtulur. Yalnız havale edenin, havale edilene olan borç zimmeti, kendisine havale edilen kişinin zimmetine geçer. Havale yapıldıktan sonra, kendisine havale edilen kişi iflâs da etse, Ölse de, üzerindeki borcu inkâr da etse havale edilen kişi artık hiç bir halde havale edene geri dönüp hak talebinde bulunamaz. Yine bunun gibi, havale edilen bilsin bilmesin, havale yapılmazdan önce kendisine havale edilen kişi, üzerindeki borcu inkâr ederse; havale edilen kişi, havale edene geri dönemez. Çünkü kendisine havale edilen kişinin havaleyi kabul etmesi, borcu kabullendiğine dâir dolaylı bir ikrardır. Borcu inkâr etmesi, havale edilene zarar vermez. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce iflâs etmiş ise de aynı hüküm söz konusudur. Yani kendisi havale eden aslî borçluya geri dönüp de hak talebinde bulunamaz. Kendisine havale edilen kişi, havaleden önce borcu inkâr edip yemin ederse, sonra da borçlu, alacaklıyı ona havale ederse; havale edilen kişi, yemin ederek kendisine havale edildiği kişinin zimmetten kurtulmuş olduğunu bilmediğine dâir havale edene yemin ettirir. Yemin ederse havale edilen kendisme geri dönemez. Yemin etmezse, havale edilen yemin eder ve havale bâtıl olur. Kendisine havale edilenin, havale edene olan borcunu ödediğine dâir karine bulunursa yine bu hüküm sözkonusu olur.