hafiza aise
Tue 7 August 2012, 01:37 pm GMT +0200
Bombalı bombasız İslamda her türlü intihar yasaktır! Çünkü!.
İntihar, hayata son verme olayıdır.Ancak, insanın hayatına son verme hakkı var mıdır:? Kendisine o hayatı ve bedeni veren, verdiği hayatı ve bedeni intihar yoluyla yok etme hakkını da vermiş midir? Böyle bir imha izni mevcut mudur insanın elinde?
Bu sorunun cevabı mühimdir. Bu cevap düşünülmezse intihar cinayetinin İslam?da neden yasak olduğu net olarak anlaşılamaz.
Öyle ise şu temel noktayı lütfen dikkat buyurun!
Rabbimiz hassas ve şeffaf olan insan ruhunu, bir beden içine iskan ederek bu dünyaya göndermiştir.
Gönderdiği bu bedeni insana mülk olarak mı vermiştir,yoksa emanet olarak mı istifadesine sunmuştur? Yani insan, bedenin misafiri mi,yoksa sahibi midir?
İşte tespiti gereken temel konu budur!
Eğer insan, bu bedenin sahibi ise, mesele yoktur. Sahibi olduğu bedende istediğini yapabilir. Kendi mülküdür çünkü .. Şayet sahibi değilse, kendi mülkü olmamış da ruhunu koruması için kendisine emanet olarak ikram edilmişse,emaneti korumakla görevlidir.Tahrip etme hakkına sahip olamaz..
Demek ki, bu vücut ve bu beden mülkümüz değil ruhumuzu korumamız için bize lütfedilmiş bir misafirhanemizdir. Öyle ise emanet olarak verilmiş bu ilahi sanat harikası misafirhaneyi yok etmeye yönelik teşebbüslerde bulunamayız..açlık grevine giderek ölümüne sebep olamayız. Ekonomik ve ya sosyal sıkıntılar yüzünden ümitsizliğe kapılıp da intihara yönelemez,canlı bomba olarak patlatıp da havaya uçurma tahribinde bulunamayız. Çünkü bu bedeni,bu organları,bu eli,ayağı,gözü,kulağı ,hiç birini biz yapmamışız,bizim sanatımızın ürünü değildir. Bu sanat harikasını yaratıp ta bize ikram ve ihsan eden Zat, misafirhane olarak istifade edesiniz diye lütufta bulunmuştur. Tamire izin var,tahribe izin yoktur!..
İşte bundan dolayıdır ki, İslam?da başkasının malı olan bedeni yok etme manasına gelen intiharların her türlüsüne yasak konmuş, hatta bazı alimler intihar ederek Allah?ın binasını yok edenin cenaze namazının kılınmayacağını dahi söylemişlerdir.
Nitekim asrın müceddidi Bediuzzaman Hazretleri de, hem bedenin kendisinin, hem de idaresinin bize bırakılmadığına dikkat çektiği ibretli izahında, şu düşündürücü ikazlarda bulunmuştur:
-Ey insan!..bil ki, Cenab-ı Hakkın sana ikram ettiği vücudun,cismin,organların emanettir,mülk değildir!. Yani Cenab-ı Hak senin istifaden için kendi mülkünü senin eline emanet olarak vermiş,istifade et diye ikram ve ihsanda bulunmuştur. Senin gibi o vücudu idare etmekten aciz ve tedbirden cahil bir şahsa temlik etmemiş,mülk olarak vermemiştir!. Yani sen ev sahibi değilsin,evde kiracı durumunda misafirsin . Eğer bu bedeni sana mülk olarak verseydi, idaresini de sana bırakmak lazım gelirdi. Aldığın gıdaların beden hücrelerine dağıtımını da senin yapman icap ederdi..( Artık bu dağıtımı sen nasıl yapar,bu vücudu nasıl idare ederdin o da ayrıca düşünülecek bir olay!.). Acaba, .. bir midenin idaresini yapamadığın halde, nasıl göz, kulak gibi irade ve şuurun haricinde idare isteyen organlara malik olabilirsin? Nasıl idare edecektin bu eşsiz azaları? Gözün görmesini,kulağın işitmesini,beynin çalışmasını nasıl sağlayacaktın?.
Madem sana verilen hayat ve hayatın gerekleri ve lazımları mülk değil, ibahadır. Yani ihtiyacını karşılaman için emanet olarak verilmiştir. Öyle ise emanetçi anlayışıyla hareket etmen lazımdır.
Nasıl ki bir zat ziyafete misafirleri davet eder,onlara ziyafet meclisindeki eşyadan ve ziyafetten istifadeyi serbest kılıyor, ama mülk olarak vermiyor, ziyafetin usulü ev sahibinin rızası dahilinde tasarruf etmektir. Öyle ise israf edemez,başkasına ikram edemez, sofradan kaldırıp başkasına sadaka veremez,dökemez,zayi edemez. Eğer onun şahsına mülk olarak vermiş olsaydı,bunları yapabilirdi ve kendi arzusuyla hareket edebilirdi.. Aynen bunun gibi, Cenab-ı Hak sana sadece istifaden için verdiği hayatı, bedeni intihar ile sona erdiremezsin. Gözünü çıkaramazsın,manen gözü kör etmek demek olan gözü verenin rızası haricinde haram yerde kullanamazsın, kulağı, dili ve bunlar gibi cihazları harama sarf etmekle manen öldüremezsin..Ve hatta eti yenilmeyen hayvanları dahi lüzumsuz yere katledemezsin ve hakeza.. Bu sebeple dünyada sana verilen bütün bu nimetler, bu dünya misafirhanesinin sahibi olan Mihmandar-ı Kerim-i Zülcelal?in kanunlarının işaretlediği şekilde tasarruf etmeni gerektirir!.. ?
Öyle ise istediğin yerde bu vücudu canlı bomba olarak patlatmak suretiyle imha edemezsiniz. Açlık greviyle işkence yaparak öldüremezsin.. Senin malın değildir çünkü. Bu bedeni yapan ve senin eline emanet olarak veren,intiharın her türlüsünü yasaklayarak Nisa suresi ayet (29 ) da buyurmuş ki:
-Kendinizi öldürmeyiniz!.Allah size karşı merhamet sahibidir.Zorlandığınız yerlerde size kurtuluş çareleri ihsan eder. Kim yasakları delip kendini öldürürse biz onu Cehennem ateşinin ortasına koyarız. Bunu yapmak Allah için çok kolaydır.!Bu da böyle biline!. ....