Eslemnur
Sat 5 March 2011, 12:50 am GMT +0200
Boğazlananlardan Müslümanlara Helâl Kılınanlar
Yüce Allah En'âm sûresinde buyurmaktadır ki:
Şayet O'nun âyetlerine mü'minler iseniz, üzerlerine Allah'ın adı anılanlardan y ey in. (En'âm/118) :
Arab müşrikleri Rasûlullah'ın (s.a) ashabına, "Siz Allah'a ibâdet ettiğinizi, O'nun dîni üzere olduğunuzu ileri sürüyor, fakat Allah'ın sizin için öldürdüklerini —leşi kas-dediyorlar- yemiyor, onların haram olduğunu iddia ediyorsunuz; buna mukabil kendi ellerinizle öldürdüklerinizi -şer'î usûle göre kesilenleri kasdediyorlar- ise yiyor, onların helâl olduğunu iddia ediyorsunuz. Peki Allah'ın yaptığı mı daha güzel, sizin yaptığınız mı?" diyerek, leşin yenilmesi hususunda onlarla tartıştılar. Bunun üzerine Hacc süresindeki şu buyruk nazil oldu:
Her ümmet için bir mensek {yani, boğazlama/kesim şekli} yaptık, onlar onun nâsikidir {yani, onlar ona göre boğazlarlar/keserler}. O halde emirde {yani, kesim işinde} seninle çekişmesinler. (Hacc/67)
En'âm sûresinde de şu buyruk nazil oldu:
Şayet onun âyetlerine îyani, KuVân'ın âyetlerine} mü'minler {yani, Kur'ân'ın âyetlerini tasdik edenler} iseniz, üzerlerine Allah'ın adı anılanlardan {yani, üzerlerine Allah'ın adı anılarak kesilen hayvanlardan) yeyin {yani, siz bir hayvan kesecek olursanız, üzerine Allah'ın adını anın ve onu böylece yeyin. Kuşkusuz bu helâldir}. (En'âm/118)
Yine Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
Üzerine Allah'ın adı anılanlardan {yani, üzerine Allah'ın adı anılarak kesilen hayvanların etlerinden) yememenize sebep ne? Halbuki O size -yemeye mecbur kaldıklarınız müstesna {yani, mecbur kaldığınızda leşi, kanı ve diğer haram kılınanları da yemek helâl} olmak üzere- neyi haram kıldığını ayrı ayrı beyan etmiştir. (En'âm/119)
Bununla, Mâide sûresinde (3. âyet) beyan ettiği leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler ve âyetin sonuna kadar zikredilen diğerlerini kasdetmektedir.
Sonra Yüce Allah şöyle devam etmektedir:
Doğrusu bir çokları {yani, Arab müşriklerinden bir çoğu) bi-gayri Um [ilimsizI'Allah'tan gelen şaşmaz bir ilme dayanmaksızın] hevâlarıyla dalâlete düşürüyorlar {yani, kesim ve başka konularda sapıyor ve insanları saptırıyorlar). Kuşkusuz Rabbin haddi aşanları çok iyi bilendir. (En'âm/119)
Sonra Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
Üzerine Allah'ın adı anılmayanlardan {yani, leşlerden} yemeyin. Doğrusu o bir fısktır {yani, her. türlü leşi yemek bir ma'siyettir}. Gerçekten şeytanlar, sizinle {yani, Müslümanlarla) mücâdele etmeleri {yani, leş hususunda tartışmaları) için dostlarina {yani, müşriklere} vahyederler. (En'âm/120)
Çünkü müşrikler Müslümanlara, "Kendi ellerinizle öldürdüklerinizin helâl; fakat Allah'ın sizin için Öldürdüklerinin haram olduğunu iddia ediyorsunuz" demişlerdi: İşte, müşriklerin Müslümanlarla tartışmaları bu idi. Ardından Yüce Allah şöyle devam etmektedir:
Eğer onlara (yani, müşriklere} itaat ederseniz {yani, leşin helâl olduğunu kabul etmek suretiyle müşriklere itaat ederseniz} elbette siz de müşrikler '{yani, onlar/müşrikler gibi) olursunuz. (En'âm/121) [269]
[269] Mukatil B. Süleyman, Ahkam Ayetleri Tefsiri, İşaret yayınları: 281-283.