- Biz Nedir ve Nerelerde Bulunur?

Adsense kodları


Biz Nedir ve Nerelerde Bulunur?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sun 18 September 2011, 04:58 pm GMT +0200
Tencere



Haziran 2007 102.SAYI


Ferzan TOPATAN kaleme aldı, TENCERE bölümünde yayınlandı.


“Biz” Nedir ve Nerelerde Bulunur?


Aylar önce elime bir kitap geçti. Barış Bıçakçı isminde bir yazarın öykü kitabı. Kısa, güzel öyküler. Bir öyküyü okurken hem şaşırdım hem güldüm. Çünkü anlatıcının başından geçenler, olan bitenler karşısındaki tutumu ne kadar da bana benziyordu. Olay şu: Genç bir evli çift oturdukları evin kömürlüğünü kullanamıyorlar. Çünkü anahtar bir başkasında! Bu kişi eşyası çok olduğundan onların kömürlüğünü de ödünç almış! Fakat bu konuda öyle yüzsüz ki... O kömürlüğü sahiplerine vermemek için her türlü taklayı atabilir. Bu adam en sonunda anahtarı sahiplerine veriyor. Fakat sonradan anlaşılıyor ki, bir yedek
anahtar daha var adamda.

Bazıları insanların sessizliğini ve nezaketini sömürebilecek bu tip insanlara “köylü” diyor, yaptıkları işe de “köylülük”. Ben uzun yıllar böyle denmesine bozulmuştum. Köyde yaşayan sevdiklerimin de bu tasnife kurban edildiğini düşünüyordum. Ama meseleye biraz yakından bakınca, aslında kastedilenin köyde yaşayan insanlar olmadığını anladım. Şehre geldiği halde, bir sokakta, sitede, apartmanda ortak yaşama uyum sağlamaya direnen, had safhada bencil ve kaba davranışlı insanlar bunlar. Küçük hesaplar için hak hukuk dümdüz giden, güzellikleri buruşturup atabilecek kerkenez insan tipi.

Neyse dönelim kömürlük hikâyesine. Birkaç ay önce bizim oturduğumuz sitenin de kömürlükleri yapıldı ve kullanıma hazır hale geldi. Hatta kapılarının üzerine anahtarları da konulmuş ve insanlar da gidip almış. Biz de indik aşağıya anahtarımızı alalım diye ama kapıların üzerinde hiçbir işaret yok. Kömürlükler uzun bir koridor şeklinde sıralanmadığı için neresi kaç numara anlayamadık. Zaten iki tane anahtar kalmıştı kapıların üzerinde. Birisinin içinde bir kısım eşya olduğunu görünce, bu değildir deyip diğer boş kömürlüğün anahtarını aldık. Fakat sonradan anlaşıldı ki orası bize ait değil, yönetimin ortak deposuymuş. Kapıcı, yönetime lazım değil abi sen orayı kullan, dedi ama kabul etmedim. Sonradan açıkta kalmayalım diye. Fakat bizim kömürlüğün hangisi olduğunu bulmamızın da bir kıymeti olmadı. Çünkü anahtarı birileri tarafından alınmıştı ve araştırdığı halde kapıcı bizim anahtarın kimde olduğunu bulamadı.

Böyle bir müddet yaşadık. Hanım balkonda biriken bir takım fazlalıkları kömürlüğe indirmem konusunu açtıkça ben de kapıcıyı sıkıştırdım, ama nafile. Derken bir gün, hanım dışarıda komşu hanımlarla otururken kömürlüğü kullanamayışımızdan yakınmış. O vakit her kafadan bir ses çıkmış. Ama en şaşırtıcı ses hemşerimiz de olan üst kat komşumuz yaşlı teyzeden çıkmış: “Komşu sizin anahtar bizde!” “Niye sizde?” “Bizim kömürlüğe sığmadıydı da eşyalar, sizinkine koyduk. Siz de anahtarı almamışsınız. Biz de aldık, size verecektik. Siz oralı olmayınca, biz de ‘e, duradursun bakalım’ dedik. Yoksa siz bizim evladımızsınız. Hadi gel anahtarı verelim.”

Ben de o sıra eve döndüm. Akşam ezanı okunuyor. Oğlan kapıda. “Sen niye evde değilsin?” dedim. “Annem de burada.” dedi çocuk. “Nerde?” dedim. “Kömürlükte..” dedi. Allah Allah! Baktım hanım kömürlüklerin olduğu bodrum katta, kucağında bebek, üst kat komşumuz amca ve teyzeyle konuşuyorlar. Teyze diyor ki; “Sizin eşyanız çok değilse bizimki de dursun.” Amca da diyor ki; “Bir bakın bakalım, sizinki çok değilse anahtarın biri de biz de durur.”

Teyze diyor ki; “Burada hep birbirimize bakıyoruz kızım!” Amca diyor ki; “Bir şey lazım olursa biz taşırız bunları, gerekirse çekinmeyin, söyleyin.” Teyze diyor ki; “Tamam mı kızım, hiç çekinme, sen bizim kızımız sayılırsın.”

Hanım ne desin, “Ben bir sorsam eşime...” fi lan deyip kurtulmaya çalışıyor. İşte o an okuduğum öykü zihnimde canlandı. İşgüzarlığın, köylülüğün, bedeviliğin insanı esir alan çoook duygusal malzemesi vardır. Hemşerilik, komşuluk, din kardeşliği, ihvanlık, particilik vs, vs... Selam verip söze karıştım. Önce hanıma bebekle burada olmaması gerektiğini hatırlattım. Komşular bozuldu. “O bizim kızımız, ne var!” diye. Ben; “Kızınıza bir şey demiyorum. Bebek burada, kömürlükte olmamalı.” dedim. “O bizim bebeğimiz, bi’ şey olmaz, bi’ şey olmaz”a geçildi. Kısaca bana da izah ettiler durumu. Yani istersek hemen boşaltırlarmış ama bizim fazla eşyamız yoksa... bak hele hemşerim... gerekirse komşu... anahtarın biri...

O öykünün kahramanına içimden; “Kanın yerde kalmayacak, makus talihimizi yıkacağız, bak şimdi!” diyerek, amca ve teyzeye şöyle dedim: “Bu ilerde karışıklığa sebep olur. Kömürlüğün kapısı açık kalsın. Siz ne zaman eşyaları boşaltırsanız biz o zaman eşyalarımızı koyarız.” Amca ve teyzenin “komşu... yavrum...” diye başlayan duygu birlikteliği yüklü sözleri, merhametsiz yüzümde karşılık bulamayıp dağıldılar. Amca anahtarı bana uzattı. Bir iki kendilerini yanlış anlamamam yönünde cümle sarf ettiler. Onlara isterlerse bende sahipsiz bir kömürlük anahtarı olduğunu söyledim. Teyze; “Yok, aman, başkasının kömürlüğünü niye kullanalım? Olur mu öyle şey? Sen onu sahibine ver. Kim bilir kimin!” deyiverdi. Ben de söylemedim boşta olduğunu, yönetimin olduğunu.

Sonra ne mi oldu? Kapıcı bizim anahtarın kimden çıktığını duyunca uzun uzun söylendi. Fakat hemen birkaç gün sonra da, akşamdan geç kalıp, kapı önünde sabahlamış bir çöp için bizi uyardı. “Üst kattakiler rahatsız oluyormuş, şikâyet var abi..” diye..

Evet, hepimiz müslümanız, hepimiz komşuyuz, hemşeriyiz, hatta bir sürü bir şeyiz. Ama bir kısmımız küçük, bir kısmımız da büyük hesaplar için, kendini ve ait olduğunu iddia ettiği topluluğu kandırıyor ve kullanıyor. Ne diyelim? Bizi aldatan bizden değildir vesselam...