- Bir mezarla konuşacak kadar yalnız kaldınız mı hiç

Adsense kodları


Bir mezarla konuşacak kadar yalnız kaldınız mı hiç

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 12 September 2010, 09:14 pm GMT +0200
Bir mezarla konuşacak kadar yalnız kaldınız mı hiç

Bir gün telefonlarınızın hiç çalmayacağını düşünmelisiniz..
Fotoğraf albümlerinizdeki yüzlerin bir tanesinin bile artık yanınızda olmayacağını, olamayacağını..
Bir zamanlar tenine, gözlerine, izinizi bıraktığınız sevgiliyi son bir kez görmek istediğinizde, bunun sizin elinizde olmayacağını..

Sevdiklerinize verdiğiniz ve görünür bir yerde duran hediyelerin günün birinde önce bir çekmece dibine, sonra da bir balkonun, bir tavan arasının ya da boyaları dökülmüş arka odaların tozlu bir köşesinde unutulacağını..
Telefon defterlerinden bir gün isminizin silineceğini..
Çocukluğunuzda nefesinizle buğulayıp çubuk adamdan resimler çizdiğiniz, gençliğinizde ortasından ok geçen kalpler çizip içine harfler yazdığınız camların, günün birinde silemediğiniz ve silen olmadığı için toz bağlayacağını, titreyen ihtiyar parmak uçlarınızla bu kez”beni hatırlayın”yazacağınızı..
Gençliğinizde önünden ayrılmadığınız, kendinizi seyretmekten hoşlandığınız ve barışık olduğunuz aynaları gün geldiğinde evin her tarafından kaldıracağınızı, kendinizle karşılaşmaktan korkacağınızı.. Anneler, babalar ve sevgililer gününde, bayramlarda ve kandillerde kulağınızın hep telefon ve kapı zilinde olacağını..
Doğum gününüzü bile hatırlamayanların ölüm gününüzü hiç hatırlamayacaklarını.. Bunların hepsini düşünmeli ve hazır olmalısınız..
Bir mezarla konuşacak kadar yalnız kalabileceğinizi düşünmelisiniz..

Çok yaşlı bir adam görmüştüm, bundan yıllar önce..
O yaşlı adam bir mezarla konuşuyordu..

Dakikalarca izlemiştim..
Yaşlı adam bir mezarın başında önce dua etmiş, ardından da mezarın baş ucuna oturup sanki karşısında biri varmış gibi konuşmaya başlamıştı.. Bazen boynunu bükerek, bazen kavga eder gibi, bazen gülen bir yüzle neşeli bir şeyler anlatmıştı..
Konuştuklarının bir tek kelimesini dahi duymamıştım..
Deli değildi o yaşlı adam..
Çünkü ben delileri iyi tanıyordum; duruşlarından, bakışlarından, susuşlarından ve seslerinden..
O adam, o yaşlı adam deli değil sadece yalnızdı..
Çünkü ben yalnızları da iyi tanıyordum; duruşlarından, bakışlarından, susuşlarından ve seslerinden..

Ben o gün, o yaşlı adamı sadece seyrettim..
Konuştuğu mezarın babasının mezarı olduğunu,onunla bir arkadaş gibi büyüdüğünü, onu tıpkı çocukluğunda olduğu gibi haşarılıklarını, gençliğinde olduğu gibi aşklarını anlattığını o yaşlı adam söylemedi bana.. Bütün bunları ben bildim..

Ben o gün, o yaşlı adamı sadece seyrettim..
Ve günün birinde bir mezarla konuşacak kadar yalnız kalınabileceğini gördüm..
Bir mezarla konuşacak kadar yalnız kaldınız mı hiç.?



Ahmet SAVAŞ