- Bir Kimseyi Borçtan Dolayı Hapsetmenin Hükmü

Adsense kodları


Bir Kimseyi Borçtan Dolayı Hapsetmenin Hükmü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Fri 27 April 2012, 07:46 pm GMT +0200
29. Bir Kimseyi Borçtan Veya Diğer Haklarından Dolayı Hapsetmenin Hükmü


 

3628... Amr b. eş-Şerîd'in babasından, Rasûlullah (s.a)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Varlıklı bir kimsenin borcununu ödemeyi geciktirmesi (alacak­lıya ondan) şikâyetçi olmayı ve (hâkime de)onu (hapis cezasıyle) ceza­landırmayı meşru kılar."

Îbnü'l-Mübârek dedi ki; (Metinde geçen) "Yuhillu ırzahû" (cüm­lesi) "Ona sertçe çıkışabilir" analamına gelir, "Ve ukûbetehu" cüm­lesi de, "hapsedilebilir' anlamına gelir.[180]

 
Açıklama

 

Hattâbî; bu hadis-i şerif, maddî imkânı olduğu halde borcu­nu bile bile geciktiren kimsenin borcunu ödemesi için hapsedileceğine; fakirliğinden dolayı borcunu zamanında ödemeyen bir kimsenin hapsedilemeyeceğine delâlet etmektedir, der.

Hattâbî, bu hususta âlimler arasındaki farklı görüşlere şöylece işaret etmektedir:

"Kadı Şüreyh'e göre; borcunu zamanında ödemeyen kimse fakir olsun zengin olsun, borcunu ödeyinceye kadar hapsedilir. Yani bu mevzuda borçlunun fakir olmasıyla zengin olması arasında bir fark yoktur.Rey taraftar­ları da bu görüştedirler.

İmam Mâlik'e göre; borcunu zamanında ödemeyen bir fakir bu bor­cundan dolayı hapsedilmez, ona sadece borcunu ödemesi için mühlet verilir.

İmam Şafiî' ye göre ise; borçlunun zahirî haline bakılır; eğer fakir gö­rünüyorsa hapsedilmez, fakat zengin görünüyorsa kendisine borcunu der­hal ödemesi teklif edilir. Eğer borcunu öderse serbest bırakılır, ödemekten kaçınırsa borcunu ödeyinceye kadar hapsedilir."[181]

 

3629... Bedevilerden birisi olan Hirmâs b. Habib'in dedesinin şöyle dediği rivayet olunmuştur:

Bana borçlu olan bir kimseyi Peygamber (s.a)'e getirmiştim. Ba-na;"Borçlunun peşini bırakma" buyurdu. (Bir süre) sonra da, "Ey Temîm oğullarının kardeşi, esirine ne yapmak istiyorsun?" dedi.[182]

 
Açıklama

 

"Lüzum" kelimesi burada; alacaklının, borçlunun peşini bırakmayıp onu devamlı takıp etmesi anlamında kullanılmıştır.

Şevkânî, Neylü'l-Evtâr isimli eserinde, alacaklının borçlusunun peşini takip etmesi konusunda âlimler arasındaki ihtilâfı şöyle anlatmaktadır:

"İmam Ebû Hanîfe'ye ve Şafiî âlimlerinden nakledilen iki kavilden bi­rine göre; borçlu, borçlusunun çalışıp para kazanmasına engel olmayacak şekilde onun peşine takılabilir. Borçlu nereye giderse o da ardından gider. Oturunca oturur, kalkınca kalkar, yürüyünce yürür, evine girince o da ar­dından girebilir.

İmam Ahmed'e göre; alacaklı kişi mahkemede, alacaklı olduğunu isbat için yakında bulunan delilini getirmek üzere evine veya benzeri yakın bir ye­re gidip gelinceye kadar borçlusunun orada tutulmasını istediği takdirde bu isteği yerine getirilir. Fakat uzakta bulunan bir delili getirmek için borçlu­nun göz altında bulunmasını isteyemez.

Âlimlerin çoğunluğuna göre ise, borçlunun arkasını takip etmek, mah­keme esnasında alacaklının delilinin getirilmesi için onu orada bekletmek asla caiz değildir.

Cumhura göre, bu hadis-i şerifte geçen "Iüzûm" kelimesiyle kastedi­len, borçluyu uzaktan göz altında bulundurmaktır."

İbn Ebî Hatim, mevzumuzu teşkil eden bu hadisin ravisi el-Hirmâs'm dedesinin sahâbî olduğunu söylemiştir.[183]

 

3630... Behz b. Hâkim'in dedesinden rivayet olduğuna göre; Peygamber  (s.a)  bir  adamı,  bir  suçlamadan dolayı  hapset­miştir.[184]

 
Açıklama

 

Hadis-i şerifte, Rasûl-i Zişan Efendimizin, borcunu ödeme­mek gibi bir suçla suçlanan bir kimseyi hapsettiği ifade edil­mektedir. Tirmizî'nin rivayetinde ifade edildiği üzere, Efendimiz bu sanığı bir süre hapettikten sonra serbest bırakmıştır.

Hattâbî, bu hadisle ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: "Bu hadis-i şerif, birisi ceza hapsi, diğeri de hüküm vermek için belge toplama hapsi olmak üzere iki çeşit hapis olduğuna delâlet etmektedir. Ceza hapsi, hükmün kesinleştiği hallerde uygulanır. Belge toplama hapsi ise, şa­hitleri yada belgeleri ortaya koyabilmek için uygulanır. Hz. Peygamber'in, suçlu olduğu iddia edilen bir şahsı gündüzün bir süre hapsettikten sonra aley­hindeki suçlamalar isbat edilemeyince serbest bırakması bunu gösterir."[185]

 

3631... İbn Kudâme'nin dedi(ğine göre, Behz b. Hakim b. Muâ-viye'nin dedesi olan. Muâviye îbn Hayde'nin) kardeşi ya da am­cası :Müemmel'in söyledi (ğine göre ise Muâviye'nin bizzat) kendisi-kalkıp hutbe okumakta olan Hz. Peygamber'e varmış ve iki defa:

Komşularım niçin tutuklandılar? diye sormuş. Sonra cevap ala­mayınca bir şeyler daha söylemiş. Bunun üzerine Peygamber (s.a):

"Onun komşularım serbest bırakınız" buyurmuş.

(Ancak) Müemmel, (İbn Kudâme'nin rivayetinde geçen) "hutbe okumakta olan" sözünü rivayet etmemiştir.[186]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerif Musannif Ebû Davud'a, biri Muhammed b. Kudâme; diğeri de Müemmel b. Hişâm yoluyla olmak üzere iki yoldan ulaşmıştır. Şu farkla ki, İbn Kudâme'nin rivayetine göre, tutulu­ların niçin tutuklandıklarını Öğrenmek üzere Hz. Peygamber'in huzuna gi­den kimse Muâviye b. Hayde'nin kardeşi veya amcasıdır. Müemmel b. Hişâm'ın rivayetine göre; sözü geçen şahıs Muâviye b. Hayde'nin bizzat ken­disidir. Bir de Müemmel'in rivayetinde Hz. Peygamber'in o anda hutbe oku­makta olduğundan söz edilmiyor. Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde açık­landığı üzere, Hz. Peygamber'in huzuruna varan Muâviye'nin kardeşi veya amcası; komşularının niçin tutuklandıklarını iki defa sorup cevap alamayınca Hz. Peygambere hitaben: "Eğer bu insanları tutukladığını halka söylersem, senin insanları serden men ettiğini hem de şerri bizzat kendinin işlediğini söylerler" demiş. Bunu duyan Muâviye, Hz. Peygamber'in bu sözleri du­yup halka beddua edeceğinden korktuğu için sözle araya girmişse de Hz. Pey­gamber muhatabına yönelerek: "Demek siz bana böyle söylüyorsunuz. -Veya, içinizden biri bana bunu söylüyor öyle mi?- Oysa bu işi ben yapmışsam onun vebali bana aittir, size değildir" demiş, ve sonra:"Onun komşularını bırakıverin" buyurmuş. Hz. Peygamber'in söz konusu sanıkları tutuklama­sı aslında son derece makul ve meşru bir uygulama olduğu halde, kendisi fevkalâde bir mekârim-i ahlâk sahibi olduğu için o kimsenin bu saygısızca tutumu karşısında hiddete ve öfkeye kapılmamış, ona komşularını serbest bırakmakla karşılık vermiştir.[187]

Bu hadisle ilgili fıkhı açıklamalar bir önceki hadisin şerhinde geçmiştir.[188]

[180] Buharı, istikraz 13; Nesâî, büyü 100; İbn Mâce, sadakat 18; Ahmed b. Hanbel, V, 388, 389.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/226.

[181] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/226-227.

[182] İbn Mâce, sadakat 18.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/227.

[183] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/227-228.

[184] Tirmizi, diyât 20; Nesâî, sarık 2; Ahmed b. Hanbel, V, 2.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/228.

[185] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/228.

[186] Ahmed b. Hanbel, V, 2, 4.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/228-229.

[187] El-Benna A.A,Biiluğu'l-Emânî min Esrâri'l-Fethi'r-Rabbânî, XVI, 124.

[188] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/229.