sumeyye
Wed 21 July 2010, 04:31 pm GMT +0200
Bir düşüm vardı
Bir düşüm vardı…
Bu yıl hiç melek inmedi bu toprağa! Bilir misin? Her kar tanesini bir melek getirirmiş dünyayaBir daha sıra gelmezmiş sıra o meleğe kar tanesi getirmek içinAma neden gelmediler bu yıl …
-- :Esselamun Aleykum
SD : Veealeykum selam der gibi bir işaret Elini hafifçe oynatıp kalbine götürdü, gelenin kim olduğunu sorgulayan bir bakış ta yüreğimin içine kadar işledi
-- : Nasılsın dede
SD : Allah’a şükür Kimsin! Tanıyamadım
Kendimi tanıttım Okuyan’ın torunu
Tarih kokan koca insanın gözlerinden süzülen yaşlarına birkaç tanımsız sözcük eşlik etti
SD :Hey gidi Ahmet kaç yıl oldu Keşke Bütün arkadaşlarım, sevdiklerim teker teker bu dünyadan göçüp gitti bir tek beni sevmeyenler kaldı, gözlerinden gözlerimden bir kaç damla yaş soğuk odaya bir alev gibi yayıldı Hatırlanmamanın en acı görüntüsü odanın içinde hayalet gibi dolaşıyordu
Öksürüyordu,ciğerleri ağzından fırlayacak gibiydi: Uzamış beyaz sakalları ve uzaklarda takılı kalmış gözleriyle bir asır boyu tarihine eşlik ettiği bir köyün ona ihanetinin ne kadar affedilmez olduğunu yüzüme vuruyor gibi bakıyorduKonuştuk, Helalleştik ve ayrıldım
Cami Ve ona mükabil bir mezarlık Camiden çıkanların göremeyeceği bir mevzidemanevi atmosferden çıkıp dünyevi aleme akışımı yavaşlatmak için caminin bahçesinde soluklanmaya karar verdim ve gökyüzüne bakıp şöyle biraz düşündüm
İslamın geleceği bir ülkenin en mutasıp bölgesinde, Hz Ömerin kaidelerini yaşatmaya çalışan, Osmanlının torunlarının halini, köyümün insanlarını düşünündümKurtuluş savaşına, bilmem kaç darbeye, ihtilallere, açlığa yokluğa, barışa savaşa eşlik etmiş tarihin canlı tanığına insanımızın göstermiş olduğu ilgi yada ilgisizlik Ne kadar acı Ananesiyle, inançlarıyla, tarihiyle ne kadar bağdaşır Oysaki onun istediği sadece beş dakikalık ziyaret, iki kelam biraz muhabbet Ama yok gelen giden, gelmesi gereken ama bir türlü gelmeyen
Süleyman DENİZ senin için bir kaç güzel söz, biraz muhabbet sarf etmek için ölmene gerek yok Bizim için, gençlik için bu ülke için inadına yaşa… İnan ki bu gençlik seni hatırlayacak ve yanına gelip elini öpecek Bunun umuduyla yaşa…
Duydun mu sana ahu-zar ettiği mi? Melekleri de beklerim Senin içinde gökyüzüne bakarım, mevsimleri sayarım er geç gelecekler der beklerim - Rüzgar korkutur mu onları? Beni bulabilirler mi bu sonsuz acıda? Hayır! Dayanamam bu kadar ilgisizliğe Kaybolurum karanlık matem kokan sokaklarda…
Ama diriliş için ne güzel söylemiş üstad:
Kırılırda bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim
Yattığın yer cennet ola
NF: KISAKÜREK