selsebil
Wed 9 December 2009, 08:31 pm GMT +0200

Duyguların saklanınca ruhunun en kuytu yerine, salınıp gezer bakışların
yabancı bir şehre düşmüş güvercin gibi. Hayat ağacının dalları konamayacak
kadar yabancı gelir, yaprakları kovalar gibi...
***
Dalıp giderken gözlerin hüznün en koyu rengine, söylenen her söz kapıyı
çalmadan giren misafir gibi. Yaklaştıkça tanınmayacak kadar uzak gelirken
bedenler, verilen selamlar azarlar gibi…
***
Kıvrılıp yatarken anıların kucağında, başını okşayan her el yabancı gibi.
Çizgisindeki izler çağırırken geçmişe seni, sanki tüm sevdiklerini unut der gibi…
***
Dağlanıp yanarken biz kamış misali, bestelenen her söz sevgi bekleyen bir
çocuğu kandıran ninniler gibi. Kapatırken bulut güneşin gözlerini, nefsim hayat
hep karanlık devam edecekmiş sanan yarasalar gibi…
***
Heyhat bir damla gözyaşı cennet bahçelerinden!
***
Yıldızlara söyleyin dostlara selam etsin. Karanlıklarda kaldım güneşi koynuna
alıp gelsin. Yıldızları yakamozda toplamaya çalışan ruhumun elleri, dilerim
arşa değsin.
Eğilsin buğday başakları gibi başım “Nân” olacaksa değirmenlerde ezilsin.
***
Bir damla gözyaşı isterim cennet bahçelerinden! Temizlensin ruhum yıldızlar
parçalanıp yere inmeden!