SevD@_GüLü
Tue 26 July 2011, 06:48 pm GMT +0200
Bir Bade Sun Saki!..
sizler, Allah a gereği gibi tevvekkül etseydiniz, (sabahleyin ) aç olarak gidip (akşam) tok olarak dönen kuşu rızıklandırdığı gibi, elbette sizi de rızıklandırırdı..
(hadisi şerif)
Seherde aç havalanıp akşama tok olarak dönen kuşların yuvaları adına......
Saki! badeni dolu tutmak için bir kefil bul kendine. Can u gönülde bağlandığın ve güvendiğin bir kefil... gözünü yumduğunda düşüncelerinden sıyrılma huzuru veren bir kefil..
Tarladan mahsül alabilmek için tohum ek, meyve devşirmek üzere ağaç dik. Ağını dolu çıkarmak için bağla düğümlerini. maksat için esbaba sarıl. Yuvasına tok dönen kuş bütün gün nasıl dolaşırsa öyle ele zamanı ve öyle adımla sokaklarını kentin.. Arayışta olmak, bulduğunu sanmaktan yeğdir saki bilirsin; ve tembellik ancak nefsindendir!...
Sen gayretini gösterde varsın emel serriştesi eline girmesin; sen çalışmanı tamamla da varsın kar gelmesin gayretlerinden. Sen O na dost ol da isterse bütün alemö düşman olsun sana...... İbrahim ol da sen, serin ve selamet ateşlere atıl isterse. Zırhını kuşan da, gerekiyorsa sonra bir mezarlık sessizliğine bürün. içine çekil de kuru emeller yurdunda savaşmaktan geç. Derunundan bilinsin zahirinde ki güzellik ve O ndan ötesi zillettir saki, bilirsin!..
Baki ne diyordu saki:
Baş eğmeziz edaniye dünya-yı dun içün
Allah adır tevekkülümüz, i timadımız..
İşte en açık tebliğ!...
Tevekkülümüzü yitirdik bir cemre zamanı saki; varlığımızı dayanıksız bıraktık. Kederlerimizin saçları sürekli uzamaya başladı sonra ve açık denizlerde yunuslar avuçlarımızdan kaydı bir bir. Kırık kapılardan geceler sızdı odalarımıza; ölümün kimliksiz gezdiği geceler bürüdü mehtabımızı. Kaş ile göz arasında can ipliklerimiz çekilince uçtan uca, toplayıp pılısını pırtısını, azim, veda etti medeniyetimize... Yol yordamı kaybettik; yoldan çıkarıldık saki!....
Tevekkülü yitirdik ya saki, aslında biz çalışmayı yitirmiştik. Miskinlik değildi oysa tevekkül, yan gelip yatmak değildi. Sebeplere sımsıkı sarılmaktı emir; derin vadilerde unuttuk koşumlarımızı... Koşmaktı tevekkül; susuz çöllerde takatleri kesildi dizlerimizin... Nice aylar ne uzun yıllar geçti hep haylazlıktı karımız. herkes koşarken bize;
Erişir menzil-i maksuduna aheste giden
Tiz -reftar olanın payına damen dolaşır
dediler. Oysa aheste gidilmiyordu menzile, koşmak gerekiyordu; ve etekler ayağa dolaşmasın diye toplamak.... Zifiri düşüncelerle zehirlendi çarşılşarımız, kepenklere çarpılar konuldu bir bir....
Alıntıdır.
sizler, Allah a gereği gibi tevvekkül etseydiniz, (sabahleyin ) aç olarak gidip (akşam) tok olarak dönen kuşu rızıklandırdığı gibi, elbette sizi de rızıklandırırdı..
(hadisi şerif)
Seherde aç havalanıp akşama tok olarak dönen kuşların yuvaları adına......
Saki! badeni dolu tutmak için bir kefil bul kendine. Can u gönülde bağlandığın ve güvendiğin bir kefil... gözünü yumduğunda düşüncelerinden sıyrılma huzuru veren bir kefil..
Tarladan mahsül alabilmek için tohum ek, meyve devşirmek üzere ağaç dik. Ağını dolu çıkarmak için bağla düğümlerini. maksat için esbaba sarıl. Yuvasına tok dönen kuş bütün gün nasıl dolaşırsa öyle ele zamanı ve öyle adımla sokaklarını kentin.. Arayışta olmak, bulduğunu sanmaktan yeğdir saki bilirsin; ve tembellik ancak nefsindendir!...
Sen gayretini gösterde varsın emel serriştesi eline girmesin; sen çalışmanı tamamla da varsın kar gelmesin gayretlerinden. Sen O na dost ol da isterse bütün alemö düşman olsun sana...... İbrahim ol da sen, serin ve selamet ateşlere atıl isterse. Zırhını kuşan da, gerekiyorsa sonra bir mezarlık sessizliğine bürün. içine çekil de kuru emeller yurdunda savaşmaktan geç. Derunundan bilinsin zahirinde ki güzellik ve O ndan ötesi zillettir saki, bilirsin!..
Baki ne diyordu saki:
Baş eğmeziz edaniye dünya-yı dun içün
Allah adır tevekkülümüz, i timadımız..
İşte en açık tebliğ!...
Tevekkülümüzü yitirdik bir cemre zamanı saki; varlığımızı dayanıksız bıraktık. Kederlerimizin saçları sürekli uzamaya başladı sonra ve açık denizlerde yunuslar avuçlarımızdan kaydı bir bir. Kırık kapılardan geceler sızdı odalarımıza; ölümün kimliksiz gezdiği geceler bürüdü mehtabımızı. Kaş ile göz arasında can ipliklerimiz çekilince uçtan uca, toplayıp pılısını pırtısını, azim, veda etti medeniyetimize... Yol yordamı kaybettik; yoldan çıkarıldık saki!....
Tevekkülü yitirdik ya saki, aslında biz çalışmayı yitirmiştik. Miskinlik değildi oysa tevekkül, yan gelip yatmak değildi. Sebeplere sımsıkı sarılmaktı emir; derin vadilerde unuttuk koşumlarımızı... Koşmaktı tevekkül; susuz çöllerde takatleri kesildi dizlerimizin... Nice aylar ne uzun yıllar geçti hep haylazlıktı karımız. herkes koşarken bize;
Erişir menzil-i maksuduna aheste giden
Tiz -reftar olanın payına damen dolaşır
dediler. Oysa aheste gidilmiyordu menzile, koşmak gerekiyordu; ve etekler ayağa dolaşmasın diye toplamak.... Zifiri düşüncelerle zehirlendi çarşılşarımız, kepenklere çarpılar konuldu bir bir....
Alıntıdır.