- Billûrdan Taç

Adsense kodları


Billûrdan Taç

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 11 July 2010, 01:35 pm GMT +0200
Billûrdan Taç


“Kul oldum, kul oldum, kul oldum!
Ben Sana hizmette iki büklüm oldum
Kullar âzad olunca şâd olur;
Ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd oldum”
(Mevlânâ)

İnsanın erişebileceği en büyük pâye kulluk’tur O, kulluk tacını başına taktığında hemcinsleri arasındaki sınıf ve derece farklılıklarını aşar; Kâinatın Sultanı’na kul olmakla dünyanın hükümdarlarıyla aynı yerde bulunur Kulluk, insanı efendi eyleyen kölelik itirafıdır Kulluk, insanı bütün varlığın sahibi yapan fakirlik ikrarıdır Kulluk, insana bomba olup patlayan kainat karşısında korkmama kudretini veren âcizlik sıfatıdır Yani kulluk zıtların buluştuğu ve anlaştığı noktadır Aynen, zirvelerin zirvesi miraca çıkmak için başını ayağının bastığı yere koymanın gerekli olduğu namaz gibi zaten namaz da ibadetin yani kulluk tavrının hülâsası, özü değil midir?

Kulluk öyle bir saltanattır ki ona sahip olan insan, bu dünyada kalbindeki zümrüt tepelerde, öbür dünyada da Cennetin yeşil yamaçlarında saadet içinde yaşar Kulluk, aslında hürriyetin ta kendisidir Zira kişi Zât-ı Ehad’a kul olmakla sayısız şey’lere köle olmaktan kurtulur: türlü türlü ilâhlara, paraya, öfkeye, şehvete, korkuya yani Allah’tan başka herşeye Öyleyse insan, mâsivaya esaretten kurtulmadıkça gerçek kulluğa eremez ve o, Allah’a kul olduğu ölçüde hürdür

Kulluk en büyük pâye olduğundan dolayı dinin esas-ı erkânı, dilimizin vird-i zebânı, gönüllerin revh u reyhanı o kutlu sözde yani kelime-i şehadette, Efendiler Efendisi’nin kulluğu risaletinden önce zikredilmiştir: “ Hazreti Muhammed’in (sallallahü aleyhi vesellem) Allah’ın KULU ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim” Kur’an-ı Kerim’de de peygamberler ve en yüce makamlarda Peygamberlik Şiirinin Kafiyesi (sallâllahü aleyhi vesellem), hep kulluk vasfıyla zikredilmiştir: Meselâ; Kur’an’ın kendisine inzal buyurulması anlatılırken:

“Hamd O Allah’a mahsustur ki KULUNA Kitab’ı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir şey koymadı” (Kehf, 1)
“Hayır ve bereketi ne muazzamdır o Zat’ın ki bütün ins ve cinni uyarsın diye o HAS KULUNA doğruyu eğriden ayıran Furkan’ı indirdi” (Furkan, 1)
“Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, o HAS KULUNA açık açık ayetler indiren O’dur Muhakkak ki Allah size karşı Raûfdur, Rahîmdir: Son derece şefkatlidir” (Hadid, 9)
“Eğer KULUMUZA indirdiğimiz Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğu hakkında şüpheniz varsa, haydi onun sûrelerinden birine benzer bir sûre meydana getirin ve Allah’tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın, iddianızda haklı iseniz” (Bakara, 23)
“Eğer Allah’a ve iki ordunun karşılaştığı, hak ile batılın iyice açığa çıktığı o Bedir günü KULUMUZA indirdiğimiz ayetlere iman ediyorsanız, bu hükmü böylece kabul edeceksiniz Allah her şeye kadirdir” (Enfal, 41)
Miraçla gökleri şereflendirmesinden bahsedilirken:
“Bir gece, kendisine bazı delillerimizi gösterelim diye KULUNU, Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren O Zat’ın şanı yücedir, bütün eksikliklerden uzaktır Gerçekten, herşeyi işiten, her şeyi gören O’dur” (İsrâ, 1)
Miraçta mahlukattan hiçbirinin ulaşmadığı ve ulaşamayacağı bir noktaya ulaşan Efendimiz’in hâli tasvir edilirken:
“Ve Allah KULUNA vahyetti ha vahyetti” (Necm, 10)
Müşriklere rağmen O’nun ibadet tavrını alması resmedilirken:
“Allah’ın HAS KULU, bir olan Allah’a ibadete kalkınca, başına öyle bir üşüştüler ki nerdeyse birbirlerini çiğneyeceklerdi” (Cin, 19)
Müşriklerin tehditleri karşısında O’nu teselli ederken:
“Allah KULUNA kâfi değil midir?” (Zümer, 36) buyurulmuştur; buyurulmuş ve hepsinde de O’nun kulluğu vurgulanmıştır Zaten Efendimiz de “kul peygamber” olmayı herşeye tercih etmiştir: Cebrail aleyhisselam’ın Allah Rasûlü’nün yanında bulunduğu bir gün gökten bir melek inerCebrail der ki “Ey Allah’ın Rasûlü, bu melek yaratıldığı günden beri ilk defa yeryüzüne inmektedir” Melek Efendimiz’e hitaben “Melik peygamber mi, kul peygamber mi olmak istersin?” diye sorar Cebrail’in de “Yâ Rasûlallah, Rabbine karşı mütevazi ol!” dediği sırada O’nun cevabı şudur: “Kul peygamber olmayı tercih ederim”

Herşeyi çok derinden hisseden ve zevkeden gönül erleri, ubudiyeti de herkesten farklı duymuşlardır Bu farklı duyuşun ifadelerinden birisini en başa kaydetmiştik Bir diğerini de burada naklederek halkayı tamamlamak istiyoruz:


Kulluğum başımda billûrdan bir taç
Kullukla erilmez pâyeye erdim
Bu benden kapında hep Sana muhtaç
Aç kapını tut elimden ben geldim
(M F Gülen)



Halim Çalış