sumeyye
Thu 11 March 2010, 11:39 am GMT +0200
Bilal-i Habeşî´nin Kâbe Üzerinde Ezan Okumasından Müşriklerin Tedirgin Olmaları
Peygamberimiz Aleyhisselam; öğle vakti girince, Kabe´nin üzerine çıkıp ezan okumasını, Bilal-i Habeşî´ye emretti.
Kureyş müşriklerinin ileri gelenlerinden birçokları, öldürülmelerinden korkarak dağların başlarına kaçmışlar ve gizlenmişlerdi.
Onlardan, eman dileyen bazılarına da eman verilmiş bulunuyordu.[837]
Ezan okunduğu sırada, Ebu Süfyan b. Harb, Attâb b. Esîd, Haris b. Hişam ve daha başkaları, Kabe´nin yanında oturuyorlardı.[838]
Bilal-i Habeşî sesini olanca gücüyle yükselterek ezan okumaya başladı.[839]
Kureyşlilerden bazıları:
"Ey Allah´ın kulları! Kabe´nin üzerinde ezan okumak, bu kara köleye mi düştü?!" dediler.
Bazısı da, Allah´ın ona gazab edeceğini ve bu işi değiştireceğini söylediler.[840]
"Eşhedü enne Muhammederresûlullah=Şehâdet ederim ki, Muhammed Allah´ın resûlüdür!" şehadeti üzerine, Ebu Cehil´in kızı Cüveyriyye:
"Hayatıma yemin ederim ki; senin adın, sanın yükseldi!
Namazı kılarız, amma, vallahi, sevdiklerimizi öldürenleri hiçbir zaman sevmeyeceğiz![841] Muhammed´e gelen peygamberlik, babama da gelmişti!
Fakat, o bunu reddetmiş, kavmine aykırı davranmak istememişti!" dedi.[842]
Halid b. Esîd:
"Kim bu seslenen?" diye sordu.
"Bilal b.Rebah!" dediler.
Halid b. Esîd:
"Ebu Bekir´in Habeşli kölesi mi?" diye sordu.
"Evet!" dediler.
Halid b. Esîd:
"Nerede sesleniyor?" diye sordu.
"Kabe´nin üzerinde!" dediler.
Halid b. Esîd:
"Onu Kabe´nin üzerine Ebu Talha oğulları mı çıkardı?" diye sordu.
"Evet!" dediler.
Halid b. Esîd:
"O neler söylüyor?" diye sordu.
"´Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden resûlullah=Şehadet ederim ki; Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur! Yine şehadet ederim ki; Muhammed Allah´ın kulu ve resûlüdür!´ diyor" dediler.[843]
Halid b. Esîd:
"Allah´a şükürler olsun ki; babam Üseyd´i [Esîd´i] öldürdü de, ona bu günü göstermemek, şu hoşlanmayacağı sesi iş ittirmem ek lutfunda bulundu!" dedi.[844]
Esîd, Mekke´nin fethinden bir gün önce ölmüştü.[845]
Haris b. Hişam:
"Vallahi, onun gerçekten peygamber olduğunu bilseydim, muhakkak, kendisine tâbi olurdum!" dedi.[846]
Haris b. Hişam´a:
"Muhammed´in putlan adamlara nasıl kırdırdığını ve şu kara köleyi Kabe´nin üzerinde nasıl bağırttığını görmüyor musun?" denildiği zaman da:
"Eğer Allah böyle olmasını istemeseydi, elbette onu değiştirirdi!" dedi.[847]
Hakem b. Ebi´l-Âs:
"Vallahi, bu, büyük bir hadisedir: Benî Cumahların kölesi çıksın da, Ebu Talhalara ait Beytullah üzerinde anırsın!? Olur şey değil!" dedi.
Süheyl b. Amr:
"Eğer Allah buna gazaplanırsa, muhakkak, onu değiştirir![848]
Eğer buna razı olursa, onu yerleştirir!" dedi.[849]
Ebu Süfyan b. Harb ise:
"Ben birşey söylemeyeceğim! Eğer birşey söyleyecek olursam, şu kumlar, söylediğimi Muhammed´e haber verirler!" dedi.[850]
Cebrail Aleyhisselam, gelip, bunların söylediklerini Peygamberimiz Aleyhisselama haber verdi.[851]
Peygamberimiz Aleyhisselam, onların yanına varıp üzerlerine dikildi[852] ve:
"Ben sizin söylediklerinizi biliyorum.[853]
Ey filan! Sen şöyle söyledin!
Ey filan! Sen şöyle söyledin!
Ey filan! Sen de şöyle söyledin!"[854] buyurarak, onların söylediklerini kendilerine birer birer haber verdi.[855]
Ebu Süfyan:
"Yâ Rasûlallah! İyi ki, ben birşey söylemedim!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam gülümsedi.[856]
Haris b. Hişam ile Attâb b. Esîd:
"Biz şehadet ederiz ki; sen Allah´ın Resûlüsün!
Çünkü, vallahi, bu söylediklerimize, yanımızdakilerden başka hiç kimse vâkıf değildi!
Söylediklerimiz, sana herhalde Allah tarafından haber verilmiştir!" dediler.[857]
[837] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 846, Ezrakî, c. 1, s. 274.
[838] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 56, İbn Kayyım, c. 2, s. 184.
[839] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 846, Ezrakî, c. 1, s. 274.
[840] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 274.
[841] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 846, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 274, 275, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 356.
[842] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 846, Ezrakî, c. 1, s. 275, Belâzurî, c. 1, s. 359, Süheyl f, Ravdu´l-ünüf, c. 7, s. 138.
[843] İbn Ebi Şeybe´den naklen AJâüddin ^Ji, Kenzu´l-ummâl, c. 10, s. 536.
[844] Vâkıdî, c. 2, s. 846, Ezrakî, c. 1, s. 275, Belâzurî, c. 1, s. 359, İbn E ar, Kâmil, c. 2, s. 254.
[845] Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 275.
[846] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 56, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 184.
[847] Süheylf, Ravdu´l-ünüf, c. 7, s. 1 37.
[848] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 46, Ezrakî, £hbâru Mekke, c. 1 , s. 275.
[849] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 846.
[850] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 46, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 46, Ezrakî, c. 1, s. 275, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c.2, s. 184.
[851] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 846,, Ezrakî, c. 1, s. 275.
[852] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 56, Ezrakî, c. 1, s. 275, İbn Kayyım, c. 2, s. 184.
[853] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. İbn Kayyım, c. 2, s. 184.
[854] Ezrakî, Nıbâru Mekke, c. 1, s. 275.
[855] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 56, İbn Kayyım, c. 2, s. 184.
[856] Ezrakî, c. 1,5.275.
[857] İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 56, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 2, s. 184.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 6/415-418.