- Beyazit bestami ve anne duası

Adsense kodları


Beyazit bestami ve anne duası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Sevdacık
Fri 3 September 2010, 09:06 am GMT +0200
                                     Beyazit bestami ve anne duası                                                                                                                Küçük Tayfur, bir gün cami avlusunda oynamaktaydı. O sırada avludan geçen Şakik-i Belhî Hazretleri, gözlerini dikip onu bir süre izledikten sonra: Bu çocuk, geleceğin en büyüklerinden biri olacak, dedi. Geleceğin Bayezıd-ı Bestami’si olacak minik Tayfur ilim tahsiline daha küçük yaşta iken başlamıştı.  Bir gün okuduğu bir âyet-i kerime ona çok tesir etti: “Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki yıl kadar sürer. İnsana buyurduk ki: ‘Hem Bana, hem de annene babana şükret! Unutma ki sonunda Bana döneceksiniz.” (Lokman Sûresi, 31/14)
Bunun üzerine eve döndü. Annesi merak edip niçin erken döndüğünü sorunca, şöyle cevap verdi: Öğrendiğim bir ayet-i kerimede, Allah-u Teâlâ, kendisine ve sana itaat etmemi emrediyor. Ya sana hep hizmet edeyim veya beni serbest bırak, hep Allah-u Teâlâ’ya ibadet ile meşgul olayım.” Annesi, “Sen beni bırak, Allah-u Teâlâ’ya ibadet et.” dedi. Bundan sonra kendini Allah-u Teâlâ’ya ibadete verdi; ama annesinin hizmetini de ihmal etmedi. Annesinin küçük bir arzusunu, büyük bir emir kabul edip, her durumda yerine getirmeye çalışırdı. Çünkü Allah-u Teâlâ’nın emri de böyle idi. 17-18 yaşlarında herkesin saygı duyduğu manevi bir kişiliğe sahip olan Beyazıd-ı Bestamî Hazretleri’ne, bu mertebeye nasıl ulaştığı soruldu: “Annemin duası beni yüceltti.” dedi. Başından geçen hadiseyi şöyle anlattı: Annem, yaşlı ve hasta idi. Bir gece vakti havanın alabildiğine buz kestiği bir vakitte inleyerek, “Yavrum, su,” dedi, ben hemen yatağımdan kalkarak anneme su almak için dışarı çıktım. Su bulamadım. Bakır tasla dışarıdan suyu alıp da içeri girdiğimde annemi uyumuş buldum. Uykusundan uyandırmadım, bir müddet başucunda uyanmasını bekledim. Bir müddet sonra annem uyanınca yeniden: Yavrum, su, dedi.

Ben de hemen diğer elimde soğuktan donmuş buz gibi tası verdiğimde, tasla beraber elimin derisinin kavladığını gören annem, çok üzülerek ağlamaya başladı. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da Allah’a şöyle dua ediyordu: “Yâ Rabbî! Ben Tayfur’dan razıyım, Sen de ondan razı ol. Sen bu fedakâr oğlumu görüyorsun, ne söyleyeyim Ya Rabbi, ne söyleyeyim, ne söyleyeyim, diye üç defa dedikten sonra: Allah’ım onu aziz eyle!” deyip elini yüzüne sürdü ve ‘amin’ dedi. O geceden itibaren bende bazı değişiklikler olduğunu fark etmeye başladım. Eğer Cenab-ı Hak katında bir mertebem varsa bunun annemin duası hürmetine olduğuna kâniyim.