- Bey'atur rıdvan

Adsense kodları


Bey'atur rıdvan

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
armi
Fri 5 February 2010, 10:15 am GMT +0200
BEY´ATU´R-RIDVÂN




Ashabın Allah´ın razı olacağı şekilde, Kur´an´ın hükümlerine uyacaklarına ve Resulullah´ı koruyup onun yanında düşmanlarına karşı sonuna kadar savaşacaklarına dair Hz. Peygamber (s.a.s.) ile âhidleşmeleri olayı.

Resul-u Ekrem Hz. Muhammed (s.a.s.) Kâbe´yi ziyaret ve Umre yapmak gayesiyle Hicret´in altıncı yılı Zülkade ayında ashâbıyla Medîne-i Münevvere´den çıkıp Mekke´ye doğru yola koyuldu. (İbn Hîşam, Sîre, III, 321) Hudeybiye´ye indiğinde Hudâalılardan Hıraş b. Umeyye´yi elçi olarak müşriklere gönderdi. O, müşriklere, savaşmak niyetinde olmayıp yalnızca Kâbe´yi ziyaret için geldiklerini ve Umre yapıp döneceklerini bildiriyordu. Elçi İbn Umeyye, Mekke´ye varıp bunu söyleyince müşrikler devesine vurup onu yere düşürerek öldürmek istediler. Mekkeli olmayan çoğu Habeşli bazı kimseler araya girip bu elçiyi kurtardılar, geri dönerek durumu Resulullah (s.a.s.)´e anlattı. Bunun üzerine Resul-u Ekrem. Hz. Ömer (r.a.)´i göndermek için yanına çağırdı. Hz. Ömer (r.a.): "Ya Resulullah, onlar benim kendilerine olan kin ve düşmanlığımı bilirler. Ben onlara güvenemem, şayet onlar tarafından bir işkenceye uğrarsam Mekke´de bana yardımcı olacak akrabalarnn Adiyyoğulları´ndan kimse yoktur. Binaenaleyh, Osman b. Affân´ı gönderirseniz, orada onun akraba ve yakınları çoktur. Hem onu severler. İrade ve arzunuzu daha rahat tebliğ edebilir." dedi.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.) Hz. Osman b. Affân (r.a:)´ı çağırıp, onu Kureyş´e gönderdi. Osman b. Affân (r.a.) Mekke-i Mükerreme´ye varınca önce Resulullah´ın emrini tebliğ etti ve: "Biz Hudeybiye´ye muharebeye gelmedik. Yalnız ziyaret ve Umre yapmak için geldik." dedi. Bu arada Osman b. Affân (r.a.) Mekke´ de iman edip İslâm´a girmiş olanlara fethi müjdelemek istiyordu. Bu da Hz. Osman´ın görevleri arasındaydı. Bu arada Kureyş Hz. Osman´a, "İstersen sen Beytullah´ı tavaf et; ancak hepinizin, üzerimize gelip tavaf etmenize izin veremeyiz." dediler. Hz. Osman b. Affân´ın verdiği cevap bir elçiye yakışır nitelikte ve gayet vakurdu: "Allah´a yemin ederim ki Resulullah ve ashabı tavaf etmedikçe ben de Beytullah´ı tavaf edemem." (Vakidî, Kitâbu´l-Meğâzî, II, 602).

Hz. Osman b. Affân´ın bu cevabı üzerine müşrikler onu göz hapsinde tutup Mekke´de alıkoydular. Diğer taraftan Hudeybiye´ye "Osman öldürüldü" diye yanlış bir haber ulaştı. (İbn Hişam, Sîre, III, 329). Bu haber, müminleri ziyadesiyle üzdü ve Resulullah (s.a.s.): "O kavim ile çarpışmadan gidemeyiz" dedi. (Taberi, Tarih, III, 77; İbnü´l-Esir, el-Kâmil, II, 203).

Bir çağırıcıyı görevlendiren Resulullah (s.a.s.), ashaba şunu ilân ettirdi:

"Haberiniz olsun ki Resulullah´a Ruhu´l-Kudüs indi. Ona bey´atı emretti." Ashabı Resulullah´a Bey´at´a davet etti. Bütün ashab Allah adına ona bey´at ettiler. Bey´atleşme, semûre ağacı altında olmuştu. Resulullah, ağacın altında oturmuş, ashabından bey´at alıyordu. Ashab, Hz. Peygamber´e, "Ölmek pahasına da olsa savaştan kaçmamak ve asla çekinmemek üzere söz verdiler." Resulullah onlara şöyle dedi: "Siz bugün yeryüzündekilerin en hayırlısısınız. "

Ashabından herbirini bir söz, bir ahd ve bir birlik üzere olmaya bey´at´e çağıran Hz. Muhammed (s.a.s.) en sonunda sağ elini öbür eli üzerine koyup, "Bu da Osman´ın bey´atı" demesi Hudeybiye´deki müminleri çok heyecanlandırdı. (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 120). Onun bu ifadelerini işiten Mekkeli müşrikler, Osman b. Affân (r.a.) ve bir kısım Mekke´deki müslümanları serbest bıraktılar. Arkasından, Suheyl b. Amr´ın başkanlığında bir heyeti anlaşma yapmak üzere Resulullah´a gönderdiler. Burada İslâm tarihinde meşhur olan Hudeybiye Andlaşması* yapıldı.

Resulullah (s.a.s.), Hudeybiye´de yapılan ve adına Bey´atu´r-Rıdvân denen bu olay ve bey´atleşme için şöyle buyurmuşlardır: "Bey´atu´r-Rıdvân´da bulunan kimse ateşe girmez." (Buhârî, Meğâzî, 19, 35; Fadâilü´s-Sahabe, 7; Müslim, Cihâd 52; Tirmizî, Menâkıb, 18; Nesâî, İhbas, 4; İbn Hanbel, I, 59, V, 423).

Bey´atu´r-Rıdvân, müslümanların, devlet şuurunda oldukları ve İslâm´ı sonuna kadar savunup koruyacaklarını gösteren bir olaydır. Burada yalnız Selemoğulları´ndan Cedd b. Kays adındaki münafık devesinin karnı altına saklanarak (İbn Hişam, Sîre, III, 330) devlet başkanı Resulullah (s.a.s.)´e bey´at etmemiştir. Osman b. Affân (r.a.) ise tek başına Kabe-i Muazzama´yı tavaf etmemişti. Çünkü kâfirler müslümanlara ve onların devlet başkanına tavafı yasaklamışlardı. Böyle olunca, müslümanın tek başına, kâfirler ve tağutî güçlerin müsaadesi ile ve onlar istediği için Kâbe´yi ziyareti söz konusu olamazdı.