[Muhammed]
Sun 12 April 2015, 08:17 pm GMT +0200
Beraberce Cennete Girin
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:
Resûlüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk.
Bir ara azı dişleri görülecek şekilde gülümsedi.
Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular:
- Ümmetimden iki kişi Allâh'ın huzuruna gelirler.
Birisi:
-Yâ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der.
Allah Teâlâ da ötekine:
- Hakkını ver, buyurur.
Adam:
- Yâ Rab, bende sevap nâmına bir şey kalmadı, der.
Cenâb-ı Hakk:
- Baksana, bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? buyurur.
Adamcağız:
- O halde benim günahlarımdan alsın, der.
Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bunu anlatırken gözleri yaşardı ve, 'O gün büyük bir gündür.
İnsan; günâhının alınmasını ister' dedi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ hak sahibine:
- Başını kaldır ve cennete bak, buyurur.
Adamcağız:
- Yâ Rab, inci ile işlenmiş, gümüşten ve altından köşkler görüyorum.
Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehitler içindir? der.
Allah Teâlâ:
- Bunlar, bana ücretini verenler içindir, buyurur.
Adamcağız:
- Bunların hakkını kim ödeyebilir? der.
Hz. Allah (c.c):
- Sen istersen bunlara sahip olabilirsin, buyurur.
Adam:
-Nasıl olur, yâ Rab? deyince, Cenâb-ı Hakk:
- Hakkını bu adama bağışlamakla, buyurur.
Adam:
- O halde ben bunu affettim, der.
Allahü zû'l-Celâl hazretleri de:
- Arkadaşını al, beraberce cennete girin, buyurur.
Sonra Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz, 'Allah'tan korkun, Allah'tan korkun ve siz de kendi aranızı düzeltin.
Bakınız, bizzat Hazret-i Allah mü'minlerin arasını buluyor' buyurmuşlardır.