- Beni S´ad Bin Bekir Heyetinin Gelişi

Adsense kodları


Beni S´ad Bin Bekir Heyetinin Gelişi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 20 December 2009, 07:53 pm GMT +0200
Beni S´ad Bin Bekir Heyetinin Gelişi


Bu heyet, Peygamber efendimizin yanına müslüman olarak gelen bir kişiden ibaretti. Peygamber efendimizi duyup dave tinden haberdar olduktan ve îslamiyetin yayılışından, Allah´ın kelimesinin yücelik kazanıp iktidar olmasından sonra îslami-yetini ilan etmiş ve yola koyularak peygamber efendimizin ya nına gelmişti. Bu davetin aslını sahibinden öğrenmek ve duy duklarını pekiştirmek istemişti. Bu konuda îbn îshak şöyle der:

Bekir oğulları, Dammam bin Sa´lebe´yi elçi olarak peygam ber efendimize gönderdiler. Medine´ye geldiğinde devesini Mes-cid-i Nebevi´nin kapısı Önünde çöktürüp bağladı. Sonra Mescide girdi. Peygamber efendimizin şahsını tanımadığından dolayı kaba bir lisanla: "Hanginiz Abdülmüttalib´in oğlusunuz1?" diye sordu. Peygamber efendimiz de: "Abdülmuttalibin oğlu benimr dedi. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:

Dammam dedi ki: "Sana bir şeyler soracağım ama ağır ko nuşacağım bundan dolayı bana darılma"

Nezaketli bir insan olan Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi: "Hayır sana darılmayacağım dilediğin şeyi sorabilirsin." , Damamman dedi ki; "Senin ilahın, aşiretinin ilahı, senden öncekilerin ilahı, ve senden sonra gelecek olanların ilahı olan Allah aşkına söyle: Allah mı kendisine ibadet etmemizi ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamızı, şu putları bir kenara atmamızı sa na emretti?

Resulullah (s.a.v.), "Evet" dedi.

Sonra Dammam îslamın farizalarını birer birer saydı. Na maz farizasını, zekat farizasını, oruç farizasını ve hac farizasını birer birer sordu. Bunları sorarken de hep Allah aşkına diyerek soruyordu. Sorularını tamamladıktan sonra şöyle dedi: "Şeha-det ederim ki Allah´tan başka ilah yoktur Muhammed de O´nun kulu ve elçisidir. Ben saymış olduğum bu farizaları eda edece ğim. Beni men ettiğin şeylerden de uzak duracağım. Ondan ne fazla ne de eksik hiçbirşey yapmayacağım" Böyle dedikten son ra devesinin yanına dönmek üzere mescidden ayrıldı. Ayrılır ken de Resulullah (s.a.v.)´i iyiliklerle övdü. Sonra mü´min bir kimse olarak kavmine döndüp Onları, hak şehadetini getirerek İslama davet etti. Ansızın karşılarına çıkarak bir sürpriz yaptı. Putları inkar ettiğini duyurdu ve "hat ve Uzza ne kötü şeylerdir!" dedi. Böyle deyince de kavmi batıl inançlarından dolayı, Dammam´a bir kötülüğün ve musibetin gelmesinden korkup şöyle dediler: "Yavaş ol bakalım ey Dammam! Alacalık ve cüz-zam hastalığına yakalanmaktan kork!" böyle dediler... Zira putlara söğen kimselerin mutlaka alacalık ya da cüzzam hasta lığına yakalanacağına inanıyorlardı. Böyle bir inanç onların ve­himlerine yerleşmişti. Ama Dammam onlara şu karşılığı verdi: "Lât ve Uzza ne zarar verebilirler, ne de fayda verebilirler. Şüphesiz ki Yüce Allah bir peygamber göndermiş, ona kitabını indirmiştir. O peygamber sizi, daha önce içinde bulunduğunuz cahiliyetten kurtarmıştır. Ben Allah´tan başka ilah bulunmadı ğına ve Muhammed´in de O´nun kulu ve elçisi olduğuna şeha-det ediyorum. Ben onun yanından size emirlerini ve yasakları nı getirdim."

Kavmi, bu iman davetçisine icabet ettiler. îbn îshak der ki: Dammam´ın halkı imana davet ettiği günün akşamına kadar imana girmeyen bir tek erkek ve kadın kalmamış, hepsi müslü-man olmuşlardı.

Biz Dammam bin Saalebe´den daha faziletli bir elçinin Me dine´ye geldiğini duymuş değiliz.

Bu kıssa bu ifadelerle Buhari ve Müslim´in sahihlerinde an latılmaktadır ki, doğruluğu sabittir. Bu kıssa, îslamiyetin arap beldelerinin her tarafına yayılmış olduğunu ve tevhid davetine, fıtrat dinine, insanların ne derece hazır hale geldiğini göster­mektedir. Allah´ı tanımalarının yanısıra putperestlik sadece gözleri perdeleyen bir Örtü haline gelmişti ki onu da aydınlık saçan îslam hakikati ortadan kaldırmış ve böylece Arabis tan´daki insanlar İslama girip tevhide sarılmışlardı.