hafiza aise
Thu 28 April 2011, 09:31 am GMT +0200
Beni Nadir'e Hareket
Artık zaman, haddi aşıp anlaşmayı ihlal eden ve üstüne üstlük otoriteye karşı isyan edip meydan okuyan Beni Nadir'e karşı hareket etme zamanıydı. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de, Medine'de Abdullah İbn Ümmi Mektüm'u vekil bırakarak ashabıyla birlikte Beni Nadir yurduna yürüdü. İkindi namazını Beni Nadir yurdunda kılacaktı.
Ashabıyla birlikte Resülullah'ın üzerlerine doğru gelmekte olduğunu görünce telaşlanan Beni Nadir, bir taraftan taş ve oklarla mukabelede bulunmaya çalışırken diğer yandan da kalelerine doğru kaçışıyordu. O günün sonuna kadar da bu halleri devam edecekti.
Resülullah için ağaçtan bir çadır kurulmuş, üzerine de Sa'd İbn Ubade'nin gönderdiği çullar örtülmüştü. Müslümanlara hurma taşıma işini de Hz. Sa'd üstlenmişti.
Beni Nadir'in, kendilerinden yardım bekledikleri bir başka Yahudi kabilesi olan Beni Kurayza, olup bitenleri seyrediyor ve meselenin dışında kalmayı tercih ediyordu. Ka'b İbn Esed sözünde durmuş ve Allah Resülü'yle yaptıkları anlaşmaya sadık kalarak Huyey İbn Ahtab'ın taleplerine 'evet' dememişti. Ümit ettikleri gibi ne asker ne de silah yardımı yapmaya yanaştılar.
Artık muhasara başlamıştı; ancakgün de sona ermişti. Yatsı namazının ardından Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), ordunun başına Hz. Ali'yi bırakıp169 yanındaki on kadar ashabıyla birlikte, atına binmiş olarak Medine'ye geldi. Üzerindeki zırh duruyordu.
Sabah namazını yeniden Beni Nadir yurdunda kılan Allah ResüIii (sallallahu aleyhi ve sellern), çadırını namaz kıldırdığı yer olan Hatme mevkiine aldırdı ve kendisi de çadırın içine girdi. Çok zaman geçmemişti ki çadırın üstüne bir ok isabet ediverdi.'?" Demek ki çadır, atış
169 Hz. EbU Bekir olduğu da ifade edilmektedir. Bkz. Vakıdi, Megazi, ı/367; Salihi, Sübiilii'l-Hüda ve'r-Reşad, 4/322
170 Yahudiler arasında Azvek adında giiçlü bir adam vardı ve bu adamın attığı ok, Efendimiz'in çadırına kadar ulaşmıştı. Bkz. Vakıdj, Megaz], ı/372; Sôlihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 4/322
alanı içinde bulunuyordu ve bunun üzerine yeri yeniden değiştirilip Fadilı denilen yere alındı.
O gün de akşam olmuştu ama iki bin kişilik kuvvetle kendilerine destek sözü veren ne Abdullah İbn Übeyy'den ne de onun müttefiki olan diğer insanlardan bir ses vardı. Beni Nadir riske girmiş ve savaşla yüz yüze gelmişti ama İbn Übeyy, her zamanki gibi yine evinde oturmayı tercih etmişti. Ümitler giderek azalıyordu. Durumu değerlendiren Sellam İbn Mişkem ve Kinane İbn Suveyra, Huyey İbn Ahtab'a yaklaşarak:
- Geleceğini sandığın İbn Übeyy'in yardımı nerede, diye onu sıkıştırmaya başladılar. O da durumun farkındaydı; çaresizdi. Bir hırs uğruna maceraya girmiş ve güvenilmeyecek kimselerin boş vaatlerine kanarak insanlan da aynı çıkmaza sürüklemişti. Boynunu bükerek:
- Ben ne yapayım, dedi önce. Bir lider olarak tükenmişliğin ifadesiydi bu cümle. Ardından da:
- Demek ki başımıza bir musibet yazılmış; çekeceğiz, diyordu.
Belli ki, bilerek tercih ettiği yolda karşılaştığı olumsuz sonucu, kadere havale edip kendince teselli olmaya çalışıyordu. Ancak bu, bilinçli bir tercihti ve faturayı kadere kesmekle işin içinden sıynlamayıp bedelini de ödeyecekti.
Kuşatma günlerce devam etti.'?' Tamamen içlerine kapanmışlardı ve sadece kalelerinin içinden dışanya ok atıp taş fırlatıyorlardı.
Bir akşam vakti Hz. Ali gözlerden kaybolmuştu. Gelişi gecikince ashab endişelenmiş ve durumdan Resülullah'ı da haberdar etmek istemişlerdi:
- Ya Resı1lullah, diyorlardı. Uzun zamandır Ali'yi göremiyoruz!
Resı1l ullah:
- Onu merak etmeyin; o size ait bir işle ilgileniyor, buyurdular. Bu konuşmanın üzerinden çok zaman geçmemişti ki Hz. Ali çıkageldi. Meğer Hz. Ali, Efendimiz'in çadınnı hedef alarak ok atan
171 Kuşatmanın altı gece, on beş gün, yirmi gece, yirmi üç gece ve yirmi beş gece sürdüğüne dair farklı bilgiler vardır. Farklı rivayetler için bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad,4/323
ve bu okunu da isabet ettiren Azvek adındaki gözüpek Yahudi'nin, yanındaki arkadaşlarıyla birlikte ve gecenin karanlığından istifade ederek Müslümanlara zarar vermek için kale dışına çıktığını görmüş, ava çıkan Azvek'i avlamak için gidip pusuya yatmıştı. Şimdi ise o, Azvek'i öldürüp geliyordu.
Efendiler Efendisi onun ifadelerine dayanarak, Hz. Ali'den kaçan Azvek'in arkadaşlarının peşinden EbU Diicône ve Sehl İbn Huney.fi gönderdi. Onlar da gitmiş ve o gece, diğer fırsatçıları da bulup öldürerek geri gelmişlerdi.