hafiza aise
Thu 28 April 2011, 09:41 am GMT +0200
Beni Nadir
Medine'de yerleşik bir Yahudi kabilesi olan Beni Nadir, Efendimiz'in eman verdiğini bilmeden Amr İbn Ümeyye'nin öldürdüğü iki şahsın kabilesi olan Beni Amir ile müttefikti. Hicret sonrası gerçekleşen Medine anlaşmasına onlar da katılıp imza atmış, temelleri atılıp esaslan tebeyyün eden yeni devlete inkıyatlarını ifade etmiş ve Medine'yi birlikte savunup burada müşterek bir hayat yaşama konusunda Resülullah'a da söz vermişlerdi.
Buna rağmen Mekkelilerle olan irtibatlan devam ediyor ve içten içe Allah Resülü'ne düşmanlık besliyorlardı. Bu arada Mekkelilerden bir mektup almışlar ve lojistik destek bulacaklarına dair sözlerine kanmışlardı; bunun için önce Efendimiz'e haber gönderip ashabından otuz kişiyi alarak açık alanda müzakere yapmak istediklerini söylemişlerdi. Maksatları ansızın saldırıp Efendimiz ve önde bulunan ashabına suikast kurup hepsini öldürmekti. Ancak Allah Resülii'nün etrafındaki ashabın gözüpek tavırları karşısında ürkerek bundan vazgeçmiş ve karşılıklı üçer kişiyle bu müzakerenin devam etmesinin daha iyi olacağının haberini göndermişlerdi. Bu üç kişinin hazırlığından haberdar olan Efendiler Efendisi, yola çıktığı halde geri dönecek ve onların bu tuzağına düşmeyecekti.
Bir cumartesi günü Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern), yanında bulunan bir grup ashabıyla birlikte Kuba'ya gelecek ve burada ikindi namazını kıldıktan sonra Beni Nadir'in bulunduğu mahalleyi ziyaret edecekti. Maksadı, yanlışlıkla öldürülen iki Amiroğlunun diyetini ödeme konusunda, onların müttefik olan Beni Nadir'in devreye girmesi ve bu iki şahsın diyetini, kendileri adına onlara ulaştırmalannı talep etmekti. Aynı zamanda bu, Bedir'den bu yana farklı
tepkiler veren Beni N adir'in, gelişmeler karşısındaki nihai tavrını anlamakadına bir teftiş manası taşıyordu.
Allah'ın Resülıi olmanın farkıydı bu; hiçbir gerekçe yokken altmış dokuz Kur'an muallimi arkadaşını öldüren ve üstüne üstlük hala kendisine meydan okumaya devam eden Amir İbn Tufeyl ve arkadaşlarının dünyasında diyet adına herhangi bir hareket olmamasına rağmen Allah Resülü kendi üstüne düşeni yerine getiriyor ve yapması gerekenleri, başkalarının hareketleri üzerine bina etmiyordu.
Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellern), ashabından dokuz166 kişiyle birlikte Beni Nadir yurduna geldiğinde onları, kendi aralarında toplantı yaparken bulmuştu. Aralarına girip de, Amr İbn Ümeyye'nin bilmeden öldürdüğü iki şahsın diyetini ödeme talebini sununca, olabildiğince civanmert davranıp alttan alarak O'na şöyle mukabelede bulunacaklardı:
- İstediğin gibi yaparız ey Ebe'l-Kasım! Artık aramıza gelip bizi ziyaret etmen için bir sebebin de var! Ama önce otur ve bir miktar soluklan; sonra da ihtiyacını halledersin! Biz de bu arada oturup, o konuyu da istişare edelim ve aramızda, Seni buraya kadar getiren hususu da çözmeye çalışalım!
Tepkiler olumluydu; yanlışlığın yeni yanlışlıklar doğurmasının önüne geçilecek ve mesele çözülecek gibi duruyordu. Bunun üzerine Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) de, sırtını bir evin duvarına vererek yanında bulunan ashabıyla birlikte bulunduğu yerde oturup beklerneye başladı.