neslinur
Sat 10 July 2010, 04:49 pm GMT +0200
Ben Onu Silemem
Medine’de ilk İslâm Devleti’ni kuran Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), Mekke’de bulunan Kâbe’yi ziyaret etmek (umre yapmak) istedi. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve ashâbı hazırlanıp Mekke şehrine doğru yola çıktılar. Mekke o gün kâfirlerin elinde bulunuyordu. Kâfirler, Müslümanları Hudeybiye denilen yerde durdurarak Mekke’ye sokmadılar. O sene Kâbe’yi ziyaret edemeyeceklerini söylediler.
Görüşmelerden sonra Müslümanlarla Mekkeli kâfirler Hudeybiye Anlaşması diye bilinen anlaşmayı yaptılar. Anlaşma metnini Hz. Ali yazıyordu. Hz. Ali imza olarak “Muhammedün Resûlullah (Allah’ın Elçisi Muhammed)” yazdı. Mekkeli kâfirler: “Muhammedün Resûlullah, yazma. Biz Muhammed’in ‘resûlullah (Allah’ın elçisi)’ olduğunu kabul etseydik, onunla savaşmazdık.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hz. Ali’ye, “Resûlullah sözünü sil.” buyurdu. Anlaşmadaki “Resûlullah” sözünü silmeye Hz. Ali’nin eli varmadı. “Ben onu silemem.” dedi ve silmedi. Kağıt üzerinde dahi olsa Hz. Muhammed’in, sevgili peygamberinin bir güzel sıfatının, asıl görevinin yok sayılmasına gönlü razı olmadı. Çünkü sahâbîler, hayatlarını Hz. Muhammed’in “Resûlullah” oluşuna göre düzenlemiş kimselerdi.
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunun üzerine metin üzerindeki “Resûlullah” kelimesini bizzat kendisi sildi. Zira O (sallallâhu aleyhi ve sellem), bu anlaşmanın imzalanmasını istiyordu. Anlaşmanın sonunda Müslümanların kârlı çıkacağını biliyordu. Hz. Muhammed’in “Resûlullah (Allah’ın elçisi)” olmasına ise Kur’ân-ı Kerim’de belirtildiği gibi “Şâhit olarak Allah yeter.”di. Kâfirlerin inkârı önemli değildi.
Bu olayda, Hz. Ali’nin Resûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) olan sevgisi ne güzeldir. Bugün de Müslümanlar arasında Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevilmekte, sayılmakta, O’nun adını incitme sayılabilecek tutumlar tepki görmektedir.
Medine’de ilk İslâm Devleti’ni kuran Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), Mekke’de bulunan Kâbe’yi ziyaret etmek (umre yapmak) istedi. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve ashâbı hazırlanıp Mekke şehrine doğru yola çıktılar. Mekke o gün kâfirlerin elinde bulunuyordu. Kâfirler, Müslümanları Hudeybiye denilen yerde durdurarak Mekke’ye sokmadılar. O sene Kâbe’yi ziyaret edemeyeceklerini söylediler.
Görüşmelerden sonra Müslümanlarla Mekkeli kâfirler Hudeybiye Anlaşması diye bilinen anlaşmayı yaptılar. Anlaşma metnini Hz. Ali yazıyordu. Hz. Ali imza olarak “Muhammedün Resûlullah (Allah’ın Elçisi Muhammed)” yazdı. Mekkeli kâfirler: “Muhammedün Resûlullah, yazma. Biz Muhammed’in ‘resûlullah (Allah’ın elçisi)’ olduğunu kabul etseydik, onunla savaşmazdık.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), Hz. Ali’ye, “Resûlullah sözünü sil.” buyurdu. Anlaşmadaki “Resûlullah” sözünü silmeye Hz. Ali’nin eli varmadı. “Ben onu silemem.” dedi ve silmedi. Kağıt üzerinde dahi olsa Hz. Muhammed’in, sevgili peygamberinin bir güzel sıfatının, asıl görevinin yok sayılmasına gönlü razı olmadı. Çünkü sahâbîler, hayatlarını Hz. Muhammed’in “Resûlullah” oluşuna göre düzenlemiş kimselerdi.
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunun üzerine metin üzerindeki “Resûlullah” kelimesini bizzat kendisi sildi. Zira O (sallallâhu aleyhi ve sellem), bu anlaşmanın imzalanmasını istiyordu. Anlaşmanın sonunda Müslümanların kârlı çıkacağını biliyordu. Hz. Muhammed’in “Resûlullah (Allah’ın elçisi)” olmasına ise Kur’ân-ı Kerim’de belirtildiği gibi “Şâhit olarak Allah yeter.”di. Kâfirlerin inkârı önemli değildi.
Bu olayda, Hz. Ali’nin Resûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) olan sevgisi ne güzeldir. Bugün de Müslümanlar arasında Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevilmekte, sayılmakta, O’nun adını incitme sayılabilecek tutumlar tepki görmektedir.