sumeyye
Wed 17 March 2010, 12:11 pm GMT +0200
Benî Mürre Temsilcilerinin Medine´ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Peygamberimiz Aleyhisselam, Hicretin 9. yılında Ramazan ayında Tebükten Medine´ye döndükten sonra, Benî Mürrelerin 13 kişilik temsilcileri, başlarında Haris b. Avf olduğu halde Medine´ye geldiler ve:
"Yâ Rasûlalları! Biz senin kavminden ve aşiretindeniz, biz Benî Lüeyy b. Gâliblerdeniz!" dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam, gülümsedi ve Haris b. Avf´a:
"Ev halkını nerede bıraktın?" diye sordu.
Haris b. Avf:
"Selah´ta!" dedi. [32]
Selah; Hayber´in alt tarafında bir yer ve Benî Kilablara ait bir sudur. [33]
Haris b. Avf, daha önce Medine´ye gelip Müslüman olmuş ve Benî Mürreleri İslâmiyete davet etmek üzere bir Ensârî ile birlikte onlara gönderilmişti.
Benî Mürreler Ensârîyi şehit etmişler, Haris b. Avf´m onu korumaya gücü yetmemişti. [34]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Benî Mürre temsilcilerine:
"Yurdunuz nasıldır?" diye sordu.
Haris b. Avf:
"Vallahi, biz kuraklığa ve kıtlığa uğradık. [35]
Mallarımızın (hayvanlarımızın) soluyacak nefesleri kalmadı. [36]
Bizim için Allah´a dua et!" dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Ey Allah´ım! Onları yağmurunla sula!" diyerek dua etti. [37]
Benî Mürre temsilcileri, Medine´de birkaç gün oturduktan sonra, yurtlarına dönüp gitmek istediler.
Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaşmaya geldiler. [38]
Peygamberimiz Aleyhisselam, Haris b. Avf´ı Benî Mürrelere vali tayin etti.[39]
Temsilcilere bahşişlerini vermesi için, Bilal-i Habeşî´ye emretti.
O da, temsilcilerden her birine bahşiş olarak onar ukiyye, Haris b. Avf´a da oniki ukiyye gümüş verdi.
Benî Mürre temsilcileri, yurtlarına döndükleri zaman, yağmur yağmış buldular. [40]
"Yağmurunuz ne zaman yağdı?" diye sorduklarında, Peygamberimiz Aleyhisselamın dua ettiği gün yağmurun yağmış olduğunu öğrendiler. [41]
Bundan sonra, Benî Mürrelerin yurtlarında ot ve su bolluğu oldu. [42]
[32] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ.c. 1, s. 297-298, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 252-253, İbn Kayyım, Zadu´l-mead, c. 3, s. 58.
[33] Yâkût, Mu´cemu´l-büldân, c. 3, s. 233.
[34] İbn Abdilberr, İ stiâb, c. 1, s. 296-297, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 1, s. 409-410.
[35] İbn Sa´d, c. 1, s. 298, İbn Seyyid, c. 2, s. 252-253, İbn Kayyım, c. 3, s. 58.
[36] İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım , c. 3, s. 58.
[37] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 3, s. 274, İbn Kayyım, c. 3, s. 58.
[38] İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım , c. 3, s. 58.
[39] İbn Esîr, c. 1,3.410.
[40] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 298, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 59, .
[41] İbn Sa´d, c. 1, s. 298, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, Ebu´l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 172 İbn Kayyım, c. 3, s. 59.
[42] İbn Seyyid, c. 2, s. 53, İbn Kayyım, c. 3, s. 59.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/417-419.