- Benî Behrâ Heyetinin Medine ye gelip müslüman oluşu

Adsense kodları


Benî Behrâ Heyetinin Medine ye gelip müslüman oluşu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Wed 17 March 2010, 12:44 pm GMT +0200
Benî Behrâ Heyetinin Medine´ye Gelip Müslüman Oluşu


Benî Behrâların Kimlikieri, Yurtları ve Medine´ye Geliş Tarihleri


Kahtan´ın soyundan gelen ve Kudâa kabilelerinden olan[196] Benî Behrâların ata soyları; BenîBehrâ b. Amr, b. el-Hâfî, b. Kudâa diye gösterilir.

Kudâa´nın el-Hâfî adında bir oğlu, el-Hâfî´nin ise:

1. İ m ran,

2. Amr,

3. Eslüm isimlerinde üç oğlu,

Amr´ın da:

1. Haydan,

2. Behrâ,

3. Beliyy isimlerinde üç oğlu vardı. [197]

BenîHind b. Kayn, Benî Kays b. Düreym, BenîŞebibb. Düreym diye anılan oymaklar, BenîBehrâ kabilesindendirler. [198]

Benî Behrâlardan birçok sahabiler vardır. [199]

Mikdad b. Amr da Benî Behrâlardandı. Kendisi, Peygamberimiz Aleyhisselamın dayısı Esved b. Abdi Yağus b. Vehb´in antlaşmalısı bulunduğu için, ona nisbetle Mikdad b. Esved diye anılırdı. [200] "Onları babalarına nisbetle çağırınız! Bu, Allah katında daha doğrudur..." (Ahzâb: 5) meali i âyet nazil olunca, Mikdad b. Amr diye anılmaya, çağırılmaya başlanmıştı. [201]

Hicretin 9. yılında Tebükten döndükten ve Sakîfler Müslüman olduktan sonra Medine´ye her taraftan Arap kabilelerinin heyet ve temsilcileri gelmeye başladığı sıralarda, [202] Yemen´den, Benî Behrâlardan onüç kişilik bir heyet Medine´ye geldiler.

Hayvanlarını yederek Mikdad b. Amfin Benî Hudayla´daki evinin kapısına vardılar. [203]

Mikdad b. Amr Medine´ye hicret ettiği zaman, Peygamberimiz Aleyhisselam ona Benî Hudaylaların mahallesinde bir ev yeri ayırıp vermişti.

Mikdad b. Amr1! oraya Übeyy b. Ka´b çağının işti. [204]

Benî Hudaylaların evlerinin bulunduğu yere Benî Hudayla mahallesi adı verilmişti. [205]

Mikdad b. Amr, Benî Behrâ heyetinin yanına çıktı ve onlara:

"Hoşgeldiniz!" dedi ve onları evine indirdi. [206]

Mikdad b. Amfin kızı Kerîme Hatun der ki:

"Bizim önceden oturup kendimiz için hazırlamış olduğumuz hurma, yağ ve keş karışımından yapılan hays yemeğini Mikdad alıp hemen onların yanına götürdü.

Kendisi, yemek üzerinde çok cömert idi.

Konuklar, ondan, susayıncaya kadaryediler ve bize çanağı geri çevirdiler.

Artan yemeği küçük bir çanağın içine topladıktan sonra, onu azadlı cariyem Sidre ile birlikte Resûlullah Aleyhisselam a götürdük. Resûlullah Aleyhisselamı Ümmü Seleme´nin evinde buldum.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Bunu, Dubâa mı gönderdi?´ diye sordu.

Sidre:

´Evet yâ Rasûlallah!´ dedi.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Bırak onul´ buyurduktan sonra:

´Ebu Ma´bed´in konuklan ne yapıyorlar?´ diye sordu.

´Yanımızdalarl´ dedim.

Resûlullah Aleyhisselam ile evde yanında bulunanlar, o hays yemeğinden susayıncaya kadaryedil­er.

Sidre de, onlarla birlikte yedi.

Resûlullah Aleyhisselam:

´Arta kalanını konuklarınıza götürünüzl´ buyurdu.

Konuklar oturdukları müddetçe, çanak içindeki yemek artığı kendilerine verildi durdu, hiç azalmadı.

Nihayet onlar

´Ey Ebu Ma´bed! Sen bizi en çok sevdiğimiz bir yemek ile doyurdun ki, biz bunun bir benzerini şu ana kadar yememişizdir.

Bize sizin ülkenizdeki yemeğin ancak kan pıhtısı ve benzeri azıcık sabah kahvaltılarından ibaret olduğu anlatılmıştı.

Halbuki, biz senin yanında iyice doyduk!´ dediler.

Ebu Ma´bed, Resûlullah Aleyhisselamın bu yemekten yedikten sonra onu geri çevirdiğini, bunun Resûlullah Aleyhisselamın parmaklarının bereketi eseri olduğunu onlara haber verince, Benî Behrâ heyeti:

´Biz, onun Resûlullah olduğuna şehadet ederiz!´ dediler, imanlarını arttırdılar.

Zaten, Resûlullah Aleyhisselam da bunu istemişti."[207]

Benî Behrâ heyeti Peygamberimiz Aleyhisselamın yanına varıp Müslüman oldular. Medine´de birkaç gün oturup, [208] öğrenilmesi gereken farzları öğrendiler.

Peygamberimiz Aleyhisselamla vedalaştılar.

Peygamberimiz Aleyhisselam bahşişlerinin de kendilerine verilmesini emretti, verildi.

Benî Behrâ heyeti Yemen´deki ev halklarının yanına döndüler. [209]





[196] Kalkasandf, Nihâyetü´l-ereb, s. 182.

[197] İbn Hazm, Cemhere, s. 440.

[198] İbn Hazm, s. 478.

[199] Kalkaşandf,s. 182.

[200] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 3,161, İbn Hazm, s. 441.

[201] İbn Sa´d, t 3, s. 161.

[202] İbn İshak.İbnHişam, c. 4, s. 205, İbn Esir, c. 2, s. 286, İbn Haldun, c. 2,ks. 2, s. 51 .

[203] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 331, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 251, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 3, s. 56, Kastalânf, Mevâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 320.

[204] İbn Sa´d, c. 3, s. 161 .

[205] Semhüdi, Vefâu´l-vıefâ, c. 4, s. 1185.

[206] İbn Sa´d, c. 1, s. 331 , İbn Seyyid, c. 2, s. 251, İbn Kayyım , c. 3, s. 56, Kastalânf, c. 1, s. 320, Zürkânf, c. 4, s. 56.

[207] İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 251 , İbn Kayyım, Zâdu´l-m ead, c. 3, s. 56, Kastalânf, Me vâhibü´l-ledünniye, c. 1, s. 320, Zürkânf, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 56.

[208] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 331.

[209] İbn Sa´d, c. 1, s. 331 , İbn Seyyid, c. 2, s. 251, İbn Kayyım , c. 3, s. 56, Kastalânf, c. 1, s. 320, Zürkânf, c. 4, s. 56.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 7/445-447.