- Belalara sabretmek ve ölümü temeni etmek

Adsense kodları


Belalara sabretmek ve ölümü temeni etmek

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 11 January 2011, 04:42 pm GMT +0200
BELALARA SABRETMEK VE ÖLÜMÜ TEMENNİ ETMEK


2347-Enes radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ço cuğu Öldüğü için ağlamakta olan bir kadının yanına geldi ve ona: "Allah'tan kork ve sab ret!" dedi. Kadın: "Başıma gelen musibete sen aldırış etmezsin ki" dedi. Allah Resulü sallalla hu aleyhi ve sellem oradan ayrılıp gittikten sonra (kadına) "O, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem idi" dediler. Kadın buna çok üzüldü, ölecekmiş gibi oldu. Hemen O'nun ka pısına gitti, kapıcıları göremeyince, şöyle dedi: "Ey Allah Resulü! (beni bağışla!) Seni tanıya madım." Şöyle buyurdu: "(Asıl) sabır, felâket le ilk karşılaşma anında olur."
2348-Diğer rivayette: Kadın dedi ki: "Ben den uzak dur; benim başıma gelen senin başına gelmemiştir." rBuhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî]
2349-Ümmü Seleme radiyallahu an-hâ'dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sel-lem'in şöyle buyurduğunu duydum:
"Herhangi bir müslümanın başına bir musibet geldiğinde: «Innâ lillahi ve innâ iley-hi râciûn (=Bu, Allah'ın emridir, biz Allah'a aidiz ve O'na dönücüleriz). Allahım! Bana bu musibetimde yardımcı ol, benim için onun ye rine daha hayırlısını ver!» derse Allah ona, onun yerine daha hayırlısını verir."
(Kocam) Ebû Seleme öldüğü zaman, de dim ki: "Ebû Seleme'den daha hayırlı kim olabilir? O, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e hicret eden ilk ev sahibidir." Bunu böyle dedim, ancak Allah bana ondan daha hayırlısı olan Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'i ihsan etti.
Hâtıb b. Ebî Beltaa'yı bana elçi olarak gön derip istetti. Dedim ki: "Benim bir kızım var, ayrıca çok kıskanç biriyim." Şöyle buyurdu:
"Kızına gelince, biz Allah'a dua ederiz, onu ona muhtaç olmaktan kurtarır. Kıskançlı ğı için de Allah'a dua ederiz ve onu da gide rir." [Müslim, Muvatlâ, Ebû Dâvud ve Tirmizî]
2350-Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
« kulun çocuğu öldüğü zaman Allah meleklere şöyle buyurur:
"Kulumun çocuğunun ruhunu aldınız mı?"
"Evet."
"Bu durum karşısında kulum ne dedi?"
"Sana hamd edip Innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn, dedi."
"Öyleyse haydi ona cennette bir köşk yapın ve adına da Hamd köşkü deyin!" buyu rur.»
[Tirmizî]
2351-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Teâla buyuruyor: «Kimin gözlerini alırım da sabreder ve karşılığını ancak Ben den beklerse, onun için cennetten başka her hangi bir karşılığa razı olmam»." [Tirmizî]
2352-0 (Tirmizî) ve Buhârî, Enes'den: "Kulumu, gözlerini almakla imtihan ettiğimde sabrederse, onların yerine ona cenneti veririm." Ebû Ya'lâ, leyyin bir senedle şunu ekledi: "Dedim ki: "Ey Allah Resulü! (Gözü nün) bir tanesi olsa da mı?" "Bir tanesi olsa da" buyurdu.
2353-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah Azze ve Celle buyuruyor: «Dünya ehlinden kulumun ciğer paresini aldığımda, sabredip karşılığını da ancak benden bekler se, onun için cennetten başka herhangi bir karşılık olamaz»." [Buhârî]
2354-Nesâî, İbn Amr b. el-Âs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Allah, mü'min kulunun ciğerparesini al dığında sabredip karşılığını da sadece Allah'tan beklerse, kuluna karşılık olarak cenneti vermekten başka hiçbir şeye razı olmaz."
2355-Atâ b. Ebî Rebâh radiyallahu anh'dan: İbn Abbâs bana dedi ki: "Sana cennetlik bir kadın göstereyim mi?" "Evet" dedim. "İş te şu siyah kadın. O, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip dedi ki: "Ben sara hastalığına tutulup düşüyorum, üstüm başım açılıyor. Ne olur Allah'a benim için dua et!" Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurdu: "İstersen haline sabret de cenneti haket; istersen sana afiyet vermesi için Allah'a dua edeyim." Kadın: "Ben sabre derim. Ama hiç olmazsa düştüğüm zaman üs tümün açılmaması için Allah'a dua et!" dedi ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de onun için dua etti. [Buhârî ve Müslim]
2356-Atâ b. Yesâr radiyallahu anh'dan: {mürsel olarak)
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kul hastalandığı zaman, Allah ona iki melek gönderip şöyle buyurur: «Bakın bakalım, ziyaretine gelenlere ne diyor?» Eğer ge len ziyaretçilerine karşı, Allah'a hamd ü senada bulunursa, (melekler) hemen durumu yukarıya iletip Allah'a (en iyi bildiği halde) bildirirler. Allah da şöyle buyurur: Ben bu ku lumun ruhunu alırsam, mutlaka onu cenneti me koyacağım. Eğer şifa verip iyileştirirsem, ona etinden daha iyi bir et, kanından daha iyi bir kan vereceğim, üstelik bütün günahlarını da örtüp bağışlayacağım." [Mâlik]
2357-Habbâb b. el-Eret radiyallahu anh' dan:
Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, hırkasını kendine yastık yapmış vaziyette Kâ'be'nin gölgesinde yaslanmış oturuyorken gelip kendisine (müşriklerin baskılarından) şikayet ettik; dedik ki:
"Bizim için Allah'tan yardım istemiyecek misin? Bizim için O'na dua etmiyecek mi sin?" Şöyle buyurdu:
"(Bu başınıza gelen bir şey mi?) Sizden ön ceki milletlerde inanmış (mümin) kimse yakala nır, kendisine kazılan bir çukura atılırdı. Sonra bir testere getirilip başından başlayarak ikiye ayrılırdı. Onu, dininden alıkoymak için demir ta raklar ile tararlardı, derilerini yüzüp kemiklerin den ayırırlardı. Ancak bu yapılanlar onları dinlerinden çeviremezdi. Vallahi Allah mutlalca bu i§i tamamlayacaktır, hem de öylesine ki süvari, San'a'dan çıkıp Allah'tan ve koyunlarım kurt kapmasından başka hiç bir şeyden korkmadan ta Hadramut'a kadar gidecektir. Ne var ki siz ace le ediyorsunuz." [Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî.]
2358-Enes radiyallahu anh'dan:
Ebû Talha'nın Ümmü Süleym'den olan oğlu öldü. Kadın dedi ki: "Siz Ebû Talha geldiğinde duı-umu anlatıncaya kadar kendisine bir şey anlat mayın. Nihayet Ebû Talha geldi. (Ümmü Süleym) ona mükellef bir sofra hazırladı, yedi, içti. Sonra güzelce süslenip püslendi. Ebû Talha'ya güzel gö ründü. Sonra da Ebû Talha kendisiyle cinsî ilişki kurdu. Bütün bu işler bittikten, yani Ebû Talha ye dikten, içtikten ve cinsî ilişki kurduktan sonra de di ki: "Ey Ebû Talha! Bir topluluk, bir topluluğa emanet bir şey verse, o topluluk da işini gördük ten sonra verdikleri emaneti geri isterlerse, alan topluluk vermekten çekinir mi?"
"Hayır."
"Sabret ve karşılığım Allah'tan bekle! Oğ lun öldü" deyince, Ebû Talha çok kızdı ve: "Beni çamurlayıp kirlettikten sonra bana oğ lumun ölümünü bildiriyorsun" dedi ve derhal Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gidip durumu bildirdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de ona: "Ey Ebû Tallıa! Allah size bu gecenizi mübarek kılsın!" buyurdu.
Kadın o geceki temastan hamile kaldı. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem seferde idi. O (Ümmü Süleym) de beraberindeydi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem seferden döndüğü za man ona hiç uğramazdı. Medine'ye yaklaşınca kadının doğum sancısı tuttu. Ebû Talha sabretti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gitti, Ebû Talha içinden şöyle diyordu: "Ey Rabbim! Sen biliyorsun, Allah R sûlü çıkarken O'nunla bera ber çıkmak, girerken de O'nunla birlikte girmek isterim. Görüyorsun işte sabrediyorum." Derken Ümmü Süleym şöyle dedi: "Ey Ebû Talha! Artık sancım geçti, duyduğum sancıyı duymuyorum, haydi sen de git!" Gitti, biz de onunla beraber git tik. (Medine'ye) döndüklerinde sancısı yine tut muş ve kıvranıyordu. Çok geçmeden nur topu gi bi bir erkek çocuğu doğurdu. Ve dedi ki:
"Ey Enes! Bu çocuğu hiç kimse emzirmeden doğru Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e götüreceksin." Sabahleyin çocuğu alıp Peygam-
ber sallallahu aleyhi ve sellem'e götürdüm. Te sadüfen beraberinde bir dağlama âleti gördüm. Beni görünce şöyle buyurdu: "Herhalde Ümmü Süleym doğurdu." "Evet" dedim. Hemen elin deki dağlama âletini bıraktı. Çocuğu getirip ku cağına koydum. Medine'nin en güzel hurmala rından bir hurma getirtti. Ağzında çiğnedi, iyice yumuşayınca ağzından çıkartıp bebeğin ağzına koydu, çocuk onu iyice emdi. Allah Resulü sal lallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ensâr'ın hurma sevgisine bir bakın!" Yüzünü sıvazladı ve ona "Abdullah" ismini verdi.
[Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud. Lafız Müslim'indir.] Diğer rivayette: İbn Uyeyne der ki: "En-sâr'dan bir adam dedi ki: Onun (Abdullah'ın) dokuz çocuğunu gördüm, hepsi de Kur'ân öğ renip okudular."
2359-el-Kâsım b. Muhammed radiyallahu anh'dan:
Hanımım öldü. Muhammed b. Kâ'b el-Kurazî bana başsağlığma geldi. Şunu anlattı:
"İsrâilogullarında, âlim, âbid ve gayretli bir adam varmış. Güzel de bir karısı varmış. Derken bu güzel karısı vefat etmiş. Âlim adam buna çok üzülmüş. Evine kapanıp her kesten ilgisini kesmiş; kimse ile konuşmama ya başlamış.
İsrailoğullarmdan bir kadın bunu duyun ca, hemen evine gitmiş ve: "Ona soracak bir şeyim var, fetva istiyorum; onunla özel olarak konuşacağım, yanında kimse kalmasın" de miş. Oradaki insanlar dışarıya çıkmışlar. O ise, kapıdan ayrılmamış. Sonra kadına izin verilmiş, içeriye girmiş ve şöyle demiş: "Sana soracak bir şeyim var."
"Nedir?"
"Ben komşum olan bir hanımdan bilezik aldım. Onu bir müddet takındım. Böylece ödünç olarak kullandım. Şimdi bana haber gönderdiler, onu istiyorlar; ne dersin, onu hepten geri vereyim mi?"
"Evet vallahi (vermen lazım)!"
"Ama o bilezik bende çok uzun zaman kaldı (çok sevdim)."
"Olsun, emanet olarak aldığın için onların onu senden geri isteme hakları vardır. Çünkü uzun süre sende kalmış"
"Allah seni esirgesin! Peki Allah sana emanet olarak verdiği şeyi (ölen karını) geri istediğinde neden üzülüyorsun. Üzülmeye hakkın var mı? Sana onu emanet olarak verdi, sonra da geri aldı. Geri alma hakkı vardır" di ye onu teselli etti. Allah, onu kadının sözleriy le uyardı, bu sözlerde büyük bir ibret buldu. Bu olaydan sonra üzüntüsü gitti ve içi rahat ladı." [Mâliki
2360-Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Duyduğu herhangi bir üzücü şeye hiç kimse Allah'tan daha sabırlı olamaz. Zira O'na ortak koşulur ve çocuklar nisbet edilir; yine de tümüne afiyet verip rızıklandırmaya devam eder." [Buhâıî ve Miislim)
2361-İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kime, gerek malında, gerek canında bir musibet gelir de sabredip kimseye şikayet et mezse, Allah'ın onu bağışlaması bir hak olur." [Taberânî, el-Mu'cemu'l-Evsat'da.]
2362-Yahya b. Vessâb'tan, o da sahabeden bir şeyhten:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"İnsanların arasına karışıp sıkıntılarına sabreden müslüman, insanların arasına ka-rışmayıp, onların sıkıntılarına sabretmeyen müslümandan daha hayırlıdır." [Timıizî]
2363-Abdurrahman b. el-Kâsım radiyalla hu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Başlarına musibet geldiğinde müslü-manlar ölümümü (düşünerek) teselli bulup sabretsin." [Muvattâ]
2364-Enes radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiç biriniz babına gelen bir zarardan do layı ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir §ey yapması gerekiyorsa, şöyle dua etsin:
«Allahım! Yaşamak benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat. Ölüm benim için daha iyi ise canımı al!»" [Mâlik hariç, Altı hadis imamı.]
2365-Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan:
(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Hiç biriniz ölümü istemesin, iyi amel sa hibi kişi ise (hayatta kaldıkça) hayrının art ması umulur. Kötü amel sahibi insan ise tevbe edip Allah'ın rızasını kazanması umulur."
[Buhârî, Müslim ve Nesâî.]

2347-2348-Bu hadisi Tayâlisî (s. 271), Ahmed (III, 130, 143, 217), Buhârî (cenâiz 7, II, 79; cenâiz 43, II, 84; ahkâm 11, VIIII, 108), Müslim (cenâiz no. 14-15, s. 637), Ebû Dâvud (no. 3124), Tirmizî (no. 988), Nesâî (Amelu yevm no. 1068; Sünen, cenâiz 22, IV, 22), İbn Hibbân (no. 2884) ve Beyhakî (IV, 65; î, 101), Şu'be an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2349-Bu hadisi Müslim (cenâiz no. 3-5, s. 631-3), Sa'd b. Saîd an Ömer b. Kesîr b. Eflah an İbn Sefîne an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc etmiş olup, lafız iki rivayetine aittir.

Ayrıca Mâlik (cenâiz no. 42, s. 236), an Rebî'a b. e. Abdirrahman an Ümmi Seleme senedi ile;

Ebî Dâvud (no. 3119) ve Nesâî (Amelu yevm ve'l-leyle no. 1071), Hammâd b. Seleme an Sâbit an İbn Ömer b. e. Seleme an ebîhî an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile;

Tirmizî ise (no. 3511), yukardaki asl-ı senedin aynısı ile; ancak an Ümmi Seleme an Ebî Seleme ziyadesiyle tahrîc etmiş ve "bu vecihten hadis garîbtir" demiştir.

2350-Bu hadisi İbnü'l-Mübârek (Rakâik no. 108), Tayâlisî (no. 508), Ahmed (IV, 415), Tirmizî (no. 1021), İbn Hibbân (no. 2937) ve Beyhakî (IV, 68), Hammâd b. Seleme an Ebî Sinân an Ebî Talha el-Havlânî ani'd-Dahhâk b. Abdirrahman b. Arzeb an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî'ye göre, isnâdı "hasen garîbtir"

2351-Bu hadisi Tirmizî (no. 2401), Mahmûd b. Gaylân an Abdirrezzâk an Süfyân ani'l-A'meş an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etti.

İsnâdı hakkında ise "hasen sahîh" hükmü vermiştir.

2352-Bu hadisi Ahmed (III, 144), Buhârî (mardâ 7, VII, 4), Ebû Ya'lâ (Şehit Ali 175a) ve Beyhakî (III, 375), Leys b. Sa'd an Yezîd b. el-Hâd an Amr b. ebî Amr mevlâ'l-Muttalib an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2353-Bu hadisi Buhârî (rikâk 6/2, VII, 172), Kuteybe an Ya'k‍b b. Abdirrahman an Amr an Saîd el-Makburî an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc etmiştir.

2354-Bu hadisi Nesâî (cenâiz 23, IV, 23), Süveyd b. Nasr an İbni'l-Mübârek an Amr b. Saîd b. e. Hüseyn an Amr b. Şuayb an ebîhî an ceddihî İbn Amr senedi ile tahrîc etmiştir.

2355-Bu hadisi Ahmed (I, 346), Buhârî (mardâ 6, VII, 4), Müslim (birr no. 54, s. 1994) ve Taberânî (no. 11352), Yahyâ b. Saîd an İmrân b. Müslim an Atâ an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etmiştir.

2356-Bunu Mâlik (k. el-ayn no. 5, s. 940-1), an Zeyd b. Eslem an Atâ b. Yesâr senedi ile mürsel olarak rivayet etmiştir.

2357-Bu hadisi Buhârî (ikrâh 1/3, VIII, 56, lafız buna ait; menâkıb 25/41, IV, 179-180; menâkıbu'l-Ensâr 29/1, IV, 238-9), Ebû Dâvud (no. 2649) ve Nesâî (zînet 97/1, VIII, 204), Kays b. e. Hâzım an Habbâb asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2358-Bu hadisin lafzı Müslim'e aittir.

Bunu Ahmed (III, 196, 290) ve Müslim (fadâilu's-sahâbe no. 107, s. 1909-1910), Süleymân b. el-Muğîre an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile;

Buhârî (cenâiz 42, II, 84), Bişr b. el-Hakem an Süfyân b. Uyeyne an İshâk b.Abdillah b. e. Talha an Enes senedi ile tahrîc etti.

2359-Mâlik, bu haberi (cenâiz no. 43, s. 237), an Yahyâ b. Saîd ani'l-Kâsım senedi ile tahrîc etmiştir.

2360-Bu hadisi Vekî (Zühd no. 536), Abdürrezzâk (no. 20250, 20273), Ahmed (IV, 395, 401, 405), Buhârî (edeb 71/1, VII, 96; tevhîd 3, VIII, 165), Müslim (münâfikîn no. 49-50, s. 2160) ve İbn Hibbân (no. 642), el-A'meş an Saîd b. Cübeyr an Ebî Abdirrahman es-Sülemî an Ebî Mûsâ asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

2361-Münzirî, isnâdı hakkında: "Bir beisi yoktur"; Heysemî ise: "Bakiyye b. el-Velîd vardır ki o, müdellis bir kimsedir" demişlerdir (Feyd VI, 69).

2362-Bu hadisi Tirmizî (no. 2361), Muh. b. el-Müsennâ an İbn e. Adî an Şu'be an Süleymân el-A'meş an Yahyâ senedi ile tahrîc etmiştir. Şu'be, mübhem sahâbînin İbn Ömer olduğunu ileri sürmüştür.

2363-Mâlik, bunu (cenâiz no. 41, s. 236) direkt olarak Abdurrahman b. el-Kâsım b. Muh. e. Bekr'den ahzetmiştir.

2364-Bu hadisi Ahmed (III, 101), Buhârî (da'vât 30/3, VII, 155), Müslim (zikr ve'd-duâ no. 10, s. 2064), Tirmizî (no. 971) ve Nesâî (Amelu yevm ve'l-leyle no. 1057), İsmaîl b. İbr. b. Uleyye an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 3108), Nesâî (cenâiz 1/3, IV, 3), İbn Mâce (no. 4265) ve İbn Hibbân (no. 2990), Abdülvâris b. Saîd an Abdilazîz b. Suheyb an Enes asl-ı senedi ile;

Nesâî (cenâiz 1/2, IV, 3), Kuteybe an Yezîd b. Zuray' an Humeyd an Enes senedi ile;

Müslim (zikr ve'd-duâ no. 10/2, s. 2064), Şu'be ve Hammâd b. Seleme an Sâbit an Enes asl-ı senedi ile;

Ahmed (III, 258), Buhârî (temennî 6, VIII, 130) ve Müslim (zikr ve'd-duâ no. 11, s. 2064), Âsım el-Ahvel ani'n-Nadr b. Enes an Enes asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (no. 3109), Muh. b. Beşşâr ani't-Tayâlisî an Şu'be an Katâde an Enes senedi ile tahrîc ettiler.

2365-Bu hadisi Ahmed (II, 263), Nesâî (cenâiz 1/1, IV, 2) ve İbn Hibbân (no. 2989), İbrâhîm b. Sa'd ani'z-Zührî an Ubeydillah b. Abdillah b. Utbe an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

İbnü'l-Mübârek (Zühd no. 1063), Abdürrezzâk (no. 20634), Ahmed (II, 309, 514), Dârimî (II, 313), Nesâî (cenâiz 1/2, IV, 3) ve Buhârî (temennî 6/3, VIII, 130), ez-Zührî an Ebî Ubeyd mevlâ Abdirrahman b. Ezher an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile;

Müslim (zikr ve'd-duâ no. 13, s. 2065), Muh. b. Râfi' an Abdirrezzâk an Ma'mer an Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyre senedi ile tahrîc ettiler.


ceren
Tue 27 September 2016, 04:24 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Basimiza gelen her seye karsi sabir eden ve tevekkul edip ondan iyilik bekleyen ve ölümunde hayirlisini dileyen kullardan olalim inşallah...

Bilal2009
Tue 27 September 2016, 05:45 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Rabbim bizleri musibetlere karşı sabreden kullarından eylesin. Rabbim paylaşım için razı olsun.

halim
Tue 27 September 2016, 07:22 pm GMT +0200
Allahım! Bana bu musibetimde yardımcı ol, benim için onun ye rine daha hayırlısını ver!» derse Allah ona, onun yerine daha hayırlısını verir.

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
« kulun çocuğu öldüğü zaman Allah meleklere şöyle buyurur:
"Kulumun çocuğunun ruhunu aldınız mı?"
"Evet."
"Bu durum karşısında kulum ne dedi?"
"Sana hamd edip Innâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn, dedi."
"Öyleyse haydi ona cennette bir köşk yapın ve adına da Hamd köşkü deyin!" buyu rur

Kul hastalandığı zaman, Allah ona iki melek gönderip şöyle buyurur: «Bakın bakalım, ziyaretine gelenlere ne diyor?» Eğer ge len ziyaretçilerine karşı, Allah'a hamd ü senada bulunursa, (melekler) hemen durumu yukarıya iletip Allah'a (en iyi bildiği halde) bildirirler. Allah da şöyle buyurur: Ben bu ku lumun ruhunu alırsam, mutlaka onu cenneti me koyacağım. Eğer şifa verip iyileştirirsem, ona etinden daha iyi bir et, kanından daha iyi bir kan vereceğim, üstelik bütün günahlarını da örtüp bağışlayacağım.

İnşaallah bu müthiş sabır hadislerine riayet edip rabbimizin mükafatlarına nail oluruz.