- Bediuzzaman'dan "Cumhuriyet" Dersi

Adsense kodları


Bediuzzaman'dan "Cumhuriyet" Dersi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafizvuslat
Mon 30 November 2009, 01:39 pm GMT +0200



Cumhuriyet ve dindarlık arasında bir çelişki vehmedenlere güzel bir cevabı da Bediüzzaman Said Nursi verir; bundan tam tamına altmış beş yıl önce. "Tesettüre dair" bazı Kur'an ayetlerini tefsir ettiği için sevk edildiği Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde..


Ergenekon Davası'nın ve Kafes Operasyonu'nun kanlı ve kinli senaryoları ile ruhlarımızın kirlendiği ve gelecekle ilgili karamsar düşüncelere ittiği bir zamanda, saba yeli ve meltem serinliğinde bir kitap ulaştı elime:
"Cumhuriyet'in Dindar Kadınları." (*)

Gönlüyle kafasını ahenkle buluşturan nadir kalemlerimizden Fatma K. Barbarasoğlu'nun kitabı idi bu. Bu değerli eseri, yazarın elinden almanın ayrı bir değeri ve anlamı da vardı.

Kimi dindarlara ve kimi "laikler"e göre, ayrı dünyalara işaret etse de eğer söz konusu Türkiye ise Cumhuriyet ve dindarlık birbirleri ile çok güzel bütünleşen kavramlar bence. Çünkü Türkiye'de, cumhurun yani halkın büyük çoğunluğu, hangi kriterle değerlendirilse değerlendirilsin dindardır. Hele hele kadınlarımız daha da dindardır.

Kim ne derse desin, halkımızın dindarlığı doğumuza, batımıza, güneyimize ve kuzeyimize kıyaslandığında, daha derin, daha sahici, daha sade ve daha dengelidir.

Cumhuriyet ve dindarlık arasında bir çelişki vehmedenlere güzel bir cevabı da Bediüzzaman Said Nursi verir; bundan tam tamına altmış beş yıl önce. "Tesettüre dair" bazı Kur'an ayetlerini tefsir ettiği için sevk edildiği Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde, aykırı bir cevap bulma ümidiyle mahkeme reisi sorar:

"Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?"

Sorunun cevabını daha da geriye giderek, hiç de umulmadık bir çerçeveden verir:

"Yaşlı mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden önce benim dindar bir Cumhuriyetçi olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder...

Hâlî bir türbede inzivada idim. Bana çorba geliyordu. Ben de tanelerini karıncalara verirdim; ekmeğimi onun suyuyla yerdim."

Sebebini ise şöyle açıklar:

"Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. O Cumhuriyetperverliklerine hürmeten, tanelerini karıncalara verirdim."

Bediüzzaman'a göre, "Hulefâ-i Râşidîn" yani ilk dört Halife, "hem halife, hem de reis-i cumhur" idi. Ancak "Manasız isim ve resim değil... mânâ-yı dindar cumhuriyetin reisleri idiler."

Kısacası Cumhuriyet ve dindarlık bir İslam beldesinde birbiriyle çelişen değil, tam tersine örtüşen kavramlardı.

"Cumhuriyet'in Dindar Kadınları" kitabı, on altı muhteşem portreyi, on altı öpülesi, hem doyulmamacasına defalarca öpülesi eli; bin bir çilenin ve ıstırabın içinden süzülerek gelmiş hayatları ve bu sütunda özetlenemeyecek hacimde imbikten geçmiş ibretli sözü bize sunuyor.

Her kim, şu günlerde hayatına bir nebzecik de olsa anlam katmak istiyorsa ve her kim adanmış hayatların nasıl yaşanması gerektiğini merak ediyorsa bu kitabı mutlaka okumalı.

Kitabı bitirdiğimde , "Keşke!" dedim. "Fatma Hanım, Dr. Necla Pekolcay'ı, Alasonyalı Hacı Cemal Öğüt'ün kızı Hikmet Anne'yi ve ünlü romancı Bekir Yıldız'ın annesi Hatice Yıldız anneyi de bu minval üzere kaleme almış olsa idi."

Elbette "Cumhuriyetin dindar kadınları" olarak daha niceleri vardır ama ben bunları bir başka tanıdım.

Kitabın satırları arasında dolaşırken bir kutsi kelamı hatırladım. İslam Peygamberi'nin anlamlı sözünü: "Size kıyamete yakın, yaşlı ve dindar kadınların yolundan gitmenizi tavsiye ederim."

O kadınlar, bu kadınlar olsa gerek her halde.

Not: Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyor; ebedi bayramlara ve "kurbete" vesile olmasını diliyorum.

(*) Profil Yayınları, Kasım 2009, İstanbul.

neslinur
Mon 25 January 2010, 03:37 am GMT +0200
inş o kitabı temin edip bizde okuruz en kısa zamanda
Teşekkür ederim paylaşım için

Lal-i Hal
Wed 8 June 2016, 03:21 pm GMT +0200
Insallah abla.bn de cok merak ettim kitabi.
Cumhuriyetin dindarlikla,İslamla olan iliskisi de bnce
nasil bktigimizla ve bunlardan ne anladigimizla alakali.Allah razi olsun paylasm icin